Paylaş
Önceki gün telefonla aramıştım, ‘‘istifa’’ ettiğini, Banka'dan ayrıldığını söylediler... Mehmet Tural 31 Aralık 2000 itibariyle istifa etmiş, ofis açıp avukatlığa devam edecekmiş.
Murat Demirel'in sahibi olduğu Egebank'a devlet el koyduktan sonra Banka'ya yeni yönetim atanmıştı. İşte Avukat Mehmet Tural da bu yeni yönetimde yer almıştı. Yaklaşık 1 yıldır Egebank'ta Genel Müdür Yardımcısı, kredi ve hukuk işlerinde baş müşavir olarak çalışıyordu.
Az sayıda bir ekiple, çok titiz bir çalışmayla, Egebank'ın nasıl hortumlandığını, soygun çetesini, işleyişi belgeleriyle ortaya koydular. Malum Aile'nin, Egebank'a el konulmadan bir gün önce Banka'daki paralarını nasıl çektiği skandalını da yine bu sütunda okumuştunuz!
Hal böyle olunca, arı kovanına çomak sokulunca baskılar oluyordu. Eee haliyle manevi olarak yıpranıyorlardı. Etkili, yetkili yerlerden gelen baskılara da dayanmak o kadar kolay olmasa gerek!
Bir de sanırım ‘‘soruşturmalarda gidilmesi gereken yerlere gitmekte’’ umutsuzluk mu istifaları getiriyor diye düşünmeden edemiyorum.
Bankacılık Düzenleme Denetleme Kurulu Başkanı Zekeriya Temizel, Mehmet Tural'ın istifasını durdurabilirdi. Veya Fon'daki bankaların yeni yönetimi. Niçin engellemediler? Bilemiyorum açıkçası...
Neyse,
‘Kasırga Operasyonu’ diye isimlendirilen bankalar operasyonunda başından beri, sizlerin de bizlerin de çok önemsediği bir konunun ısrarlı takipçisi olduk. Olmaya da devam edeceğiz.
Soygunların üç perdelik bir oyun olduğu. Üç bacağı bulunduğu. Yani politikacı-bürokrat-işadamı. Biri el vermeden veya gözyummadan, çıkar gözetmeden soygun tamamına erdirilemez diye.
Bu üç perdelik oyunun tek perdesiyle kalmak istemiyoruz dedik. Amma velakin yukarılara doğru gitmek zora giriyor.
Bakıyorsunuz ki bir yerlere(!) yaklaşılınca hemen ortalık karışıyor, neredeyse ülkede rejim bunalımı çıkartılıyor!
Gideceği yer
SUSURLUK olayından beri duyarız. Ülkeyi idare edenler, siyasi iktidar sahipleri, ‘‘Her şey sonuna kadar gidecek, gideceği yere kadar gidecek’’ demeçleri, mesajları veriyorlar.
Kasırga Operasyonu'nda, diğer operasyonlarda, en son ‘Beyaz Enerji’ adı verilen operasyonda da aynı güzel, umut verici demeçler patlatılıyor!
Hepimiz temizliğin lafla olamayacağını biliyoruz.
Çamurlu derede yürüyenlerin paçalarına çamur bulaşır, bu kaçınılmaz. Ya paçanı sıvayacaksın, ya çamuru kurutacaksın öyle değil mi?
Büyüklerimizin dediği gibi gideceği yere kadar gitmesini istiyoruz da bunu yapacak olanlar aynı zamanda o lafları edenler. Sadece bir iki bürokrat ve bir Bakan'ın çabasıyla olacak iş mi?
‘Beyaz Enerji Operasyonu’ndan sonra Ankara'da enteresan dedikodular yapılmaya başlandı. Hani düğmeye o bastı bu bastı tartışmaları oldu, siyasi iktidarla, askerlerin arası tekrar buz kesti ya...
Söylenen o ki tartışmayı başlatan siyasi parti liderinin akraba anlamında yakın çevresini ilgilendiren bazı gelişmeler olmuş. Savcılıkta ifade vermekten öte bazı şeyler (!) yaşanacakmış ki!
Enerji işi geçmiş yıllara doğru incelenecektir herhalde!
Yine kulağıma geldiğine göre şu an gündeme getirilen enerji işinden daha büyük bir skandalı duymaya hazır olmalıymışız. Bayındırlık işi diyorlar!
Birkaç cümle de askeri kesimle ilgili söylemek istiyorum. Benim anladığım net mesajları, ‘‘Yolsuzluklarla uğraşmaya başladık’’ oluyor. Ekonimik İzleme Birimi, Batı Çalışma Grubu gibi aktif hale geliyor sanki.
Yolsuzluklarla adam gibi mücadele etmemiz şart. Herkes görevini layıkıyla yapsın o zaman, kaçak güreşilmesin! Temizeller operasyonu topyekün seferberlik gerektiriyor!
Kim neyi istiyor açıklanmalı
DEVLETİN el koyduğu bankalardan 8'inin (Türkbank, Bankekspres, İnterbank, Egebank, Sümerbank, Yurtbank, Yaşarbank ve Esbank) satış süreci başladı.
Bu bankaların dışında Bankkapital'in incelemesi bitti ve Fon'a devredildi. Öğrendiğime göre Etibank da önümüzdeki hafta Fon'a devredilecek. Bu bankalar için de satış süreci başlamış olacak.
Fon kapsamında, satışa çıkarılan 8 banka için taliplerin verdiği (dün) niyet mektupları incelenecek. Fon, grupların isteklerinin uygun olup olmadığına bakacak.
Buraya kadar, söz konusu bankaları incelemek, bakmak isteyen şirket veya grupların gizli tutulması doğru olabilir. Yani Fon'un, şu grubu veya şu işadamını uygun bulmadı gibi bir açıklamadan kaçınması anlaşılabilir.
Ancaaak incelemeler tamamlanıp da BDDK karar verdikten sonra, şu grup veya işadamı şu bankaya talip oldu açıklaması yapılması gerektiğine inanıyorum. Sattıktan sonra değil.
Eğer kamuya açık bilgi kavramına gerçekten inanıyorsak BDDK'nın, son tahlilde hangi bankaya hangi grubun veya kişilerin talip olduğunu, teklif verdiğini açıklaması lazım. Eğer başta aldıkları açıklamama kararını sürdüreceklerse, ‘belki lüzümsuz’ yere yapılacak spekülasyonların önünü alamazlar.
Az buz değil ki üç ay sürecek bir devre bu. ‘Due-dillgence’ dedikleri şey. Tam Türkçesi de yok. Belki çapraz inceleme-pazarlık süreci diyebiliriz.
İşte bu süreç boyunca spekülasyon yapılacağına, demek istediğimiz o ki kim neyi, hangi bankayı istiyor açıklansın.
Fon'daki o 8 bankanın Yönetim Kurulu Başkanı olan Tevfik Altınok, sabahın 07.30'undan gece yarılarına kadar ekibiyle beraber nefes almadan çalışıyor.
Tevfik Bey'e de talipler açıklanmalı görüşümü ilettim.
Tevfik Altınok da spekülasyonlara mahal olmaması bakımından ‘‘açıklanması’’ gerektiğine inanıyor.
Bakalım BDDK Başkanı Zekeriya Temizel ne diyecek?
Paylaş