2002’den önceki evliliklerde kadın emeğine tazminat yok
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
ANKARA büromuzdan deneyimli ve başarı adliye muhabiri, arada takıldığımız ismiyle "Kurt Gazeteci" arkadışımız Nurettin Kurt, 7 Temmuz tarihli Hürriyet’te bir Yargıtay kararını gündeme taşıdı.
Kurt’un haberi, "Yemek yaptın diye benden mal bekleme" başlığı ile sürmanşeten Hürriyet’te yayınlandı. Kararda, "Kadınların yemek, temizlik, çocuk bakımı gibi ev işlerini" yapmalarının evlilikte edinilen mallardan "katkı payı" almalarını sağlamayacağı yönündeydi.
MAİL YAĞDI
Bu haber ev kadınları üzerinde tam bir bomba etkisi yaptı. Bana da bu konuda çok sayıda kadın okurumdan telefon ve çok sayıda mail geldi. Soruları şu noktada toplanıyordu:
"Kadına evlilik süresince edinilen mallardan pay veren ’Edinilmiş mallara katılma rejimini’, yasal mal rejimi olarak kabul eden yeni Medeni Kanun’un 1 Ocak 2002’de yürürlüğe girdi. Yargıtay, bu son kararı ile evde çalışan ev işi yapan kadına emeği karşılığı verilen bu katkı payı uygulamasından vazgeçmiş mi oldu?"
TARTIŞMAYI GÜRBÜZTÜRK NOKTALADI
Bu karışıklığı da boşanma davalarına bakan uzman daire olan Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin Sayın Başkanı Necdet Gürbüztürk’ün yaptığı açıklama noktaladı. Gürbüztürk, "mal ayrılığı" yerine kadına evlilik süresince edinilen malların yarısını veren "Edinilmiş mallara katılma rejimini" yasal mal rejimi olarak kabul eden yeni Medeni Kanun’un 1 Ocak 2002’de yürürlüğe girdiğini anımsattı.
2002’DEN ÖNCEKİ EVLİLİKLERDE VEREMİYORUZ
Gürbüztürk, 1 Ocak 2002 tarihinden önce yapılan eski evliliklerde, eski Medeni Kanun’da düzenleme olmadığı için temizlik, çocuk bakımı gibi ev işlerini yapan kadına, bu emeği karşılığı tazminat verilemediğini de belirtti. Bu konunun yeterli bilinmediği için kamuoyunun yanıltığını da vurgulayan Gürbüztürk’ün açıklaması bakın şöyle:
ESKİ MEDENİ KANUNDA TEMİZLİĞE TAZMİNAT YOK
Yürürlükten kaldırılan ve "mal ayrılığı" esasını benimseyen Medeni Kanun’nda "kadının evde temizlik yapması, çocuklarına bakması, hayatını evine ve eşine adamasının" karşılığı bulunmamaktadır. İşte bu sebeple de Medeni Kanun değişmiş ve "mal ayrılığı" yerine kadının bu emeğini değerlendiren yeni Medeni Kanun kabul edilmiştir.
Evlilik birliği sırasında malların 1 Ocak 2002 tarihinden sonra edinilmiş olması halinde sorun bulunmamaktadır. Kadının evde geçirdiği eş ve çocuklarına adadığı hayatı ve çalışması, yeni Medeni Kanun çerçevesinde değerlendirilecek rejimin tasifiyesi sonucu artık değer belirlenecek belirlenen bu değerin yarısı kadına verilecektir.
SORUN ESKİDEN YAPILAN EVLİLİKLERDE
Sorun 1 Ocak 2002 tarihinden önce edinilen mallarda toplanmakadır. Haber ve yoruma konu edilen kararlarda olduğu gibi 1 Ocak 2002 tarihinden önce kocasına adına alınan mala, kadının "kişisel malları veya parasıyla herhangi bir katkısı" sözkonusu değilse, yalnızca "ev işlerindeki emeğini karşılayacak bir tazminata" eski yasada yer verilmemiştir.
EKSİKLİK TARTIŞILDI AMA DÜZELTİLMEDİ
Yeni Medeni Kanun’un hazırlanması sırasında bu eksiklik yasama organında da tartışılmış ancak herhangi bir düzenleme getirilememiştir. Dairemiz mevcut yasaları dikkate alarak, karar vermektedir. Gözden kaçan bir yön bulunmamaktadır.
KUSURU AZ OLAN EŞE HAKKANİYETE UYGUN TAZMİNATTA VERİYORUZ
Boşanmada mevcut ve beklenen menfaatleri zedelenen kadına isteği halinde, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla Türk Medeni Kanunu’nun 174. maddesi uyarınca da hakkaniyete uygun bir maddi tazminatta verilmektedir.
Bu açıklamalar ışığında şimdi gelelim karara. Karara konu davada taraflar 27 Nisan 1989’da evlenmişler. Koca 1995’te bir ev, 1997’de bir otomobil sahibi olmuş. Kadın da hediyelik eşya yapıp sattığını, ev kadını olarak evin yemek temizlik işleriyle katkı sağladığını belirterek, ev ve otomobil için katkı payı davası açtı.
Malesef yeni Medeni Kanun’la, evde çalışan temizlik yapıp, çocuk bakan kadına verilen katkı payı, 2002 öncesi yapılan evlilikler için uygulanamadığı için karar kadının aleyhine çıkmış oldu.
Kurt’un haklı sitemi
Son bir not. Nurettin Kurt’un, manşetinin yayınlandığı 7 Temmuz’da birçok televizyonlar bu haberi kendi haberleri gibi okudular. Kurt, bu yapılanlara muhabirlere köşesinde her zaman yer açıp sahip çıkan onların seslerini duyuran Hürriyet’in değerli yazarlarından Yalçın Bayer’in köşesinden yanıt verdi. Ben de bu çok haklı sitemi sizinle de paylaşıyorum:
"Hürriyet Gazetesi’nde 7 Temmuz 2007’de ’sürmanşet’ten yayımlanan ’Yemek yaptın diye benden mal bekleme’ başlıklı özel haberim, aynı akşam birçok TV kanalının haber bültenlerinde yayımlandı. Ancak bu olay çok sık yaşanmaya başladı. Her işte olduğu gibi gazetecilikte de (eskiden) emeğe saygı denen bir etik vardı. Binbir sıkıntıyla elde ettiğim haberim, kanallarda ballandıra ballandıra verilirken, kendi adımdan vazgeçtim, gazetemin adından dahi hiç bahsedilmemesi beni çok üzmüştür.
Bu olay habercilik açısından ’intihal’ olmuyor mu? Hiç mi emeğe saygı gösterilmez? Üniversitelerde yapılan aşırmaları (intihal) haber yapan bizler, kendi içimizdeki ’aşırmalara’ karşı duyarsız kalmaya ne zamana kadar devam edeceğiz?.."