Paylaş
Yürümeden olmaz ve şu prensip asla değişmez: Her gün düzenli besleneceğiz ve her gün düzenli yürüyeceğiz. Sağlığımızı korumak, güçlü kuvvetli kalmak, iyi yaşayıp iyi yaşlanmanın şefkatli kollarına sığınmak için de yürüme alışkanlığınızdan asla vazgeçmeyeceksiniz. İsterseniz gelin bugün bu güzel hafta sonuna başlarken yazımızın bir bölümünü yine “yürüme ve sağlık” ilişkisine ayıralım. Hazırsanız buyurun...
YÜRÜYÜŞ NOTU 1
KASLAR ÇALIŞIYOR
YÜRÜMENİN “gençleştirici etkisi” önce kaslarımızda başlıyor. Biz yürüdükçe kaslarımız güçleniyor, gençleşiyor. Bedenimizin yüzde 40’ını oluşturan kaslarımızın en az 3’te 2’si her yürüyüşte çalışmaya başlıyor. Ve bu çalışma sayesinde de kas hücrelerimizdeki yaşlı mitokondriler ölüyor, yerlerine eskisinden daha fazla, daha genç ve daha sağlıklı mitokondriler geliyor. Unutmayalım: Düzenli yürüyen birinin kaslarındaki mitokondri sayısı tembellerindekinden en az 2 kat daha fazla.
YÜRÜYÜŞ NOTU 2
KALP GÜÇLENİYOR
SİZ yürüdükçe sadece iskelet kaslarınız değil kalp kaslarınız da güçleniyor. Kalp kaslarınızdaki mitokondrilerin de sayıları artıyor. Neticede, kalbiniz daha verimli bir “emme basma tulumba” haline geliyor. Ayrıca kalbinizde yeni kılcal damarlar gelişiyor, kullanılmayan eski kılcal damarlar bile yeniden devreye giriyor. Neticede kalp hızınız düşüyor, iki kalp atışınız arasındaki zaman uzuyor. Bu da kalbinizin dinlenme zamanının uzaması, daha verimli çalışması anlamına geliyor.
YÜRÜYÜŞ NOTU 3
AYAKTA KAL HAYATTA KAL
DÜZENLİ yürüyüş “ihtiyarlamadan yaşlanma”nın bir numaralı destekçisi kabul ediliyor. Günlük yürüyüşler “Ayakta kal, hayatta kal!” prensibinin vazgeçilmez bir yol arkadaşı sayılıyor. Şunu da bir kenara not alın: Yaşınız ilerledikçe lokmalarınızı azaltmanız, adımlarınızı çoğaltmanız gerekiyor.
YÜRÜYÜŞ NOTU 4
BELLEĞİ DESTEKLİYOR
Yürüyüş belleğimizi de güçlendiriyor. Yeni ve orijinal fikir üretme yeteneğimizi hızlandırıyor. Araştırmalara göre, beynin “öğrenme, yeni bilgi üretme ve öğrenilenleri kaydetme” fonksiyonları yürüyüş yaparken beklenenden daha güçlü çalışıyor.
YÜRÜYÜŞ NOTU 5
HAREKET BEREKETTİR
ATALARIMIZ boşuna bize “İŞLEYEN DEMİR IŞILDAR” ve “HAREKET BEREKETTİR” gibi unutulmaz öğütleri bırakmadılar. Bilelim ki “DİNLENMEK PASLANMAKTIR”. Unutmayalım ki “OTURMAK BEDENE YAPILABİLECEK EN BÜYÜK FENALIKTIR”. Lütfen şu bilgiyi de bir kenara dikkatlice not edelim: “Sağlığımız nazlı bir kuş gibidir. Hassas, kırılgan ve alıngandır. Bu nazlı ve naif kuşun bir kanadını egzersiz, diğer kanadını beslenme oluşturur. Ve her kuş gibi ‘sağlık kuşu’ da tek kanadıyla asla uçamaz. Uçsa bile uzun mesafeleri kat edip yol alamaz. Kısacası YÜRÜMEDEN OLMAZ!”
OKUR SORULARI
DOKTORLAR HER ŞEYİ BİLİR Mİ
BU hafta sonunu COVID-19’dan da o belalı virüsten de uzak kalıp farklı konularla geçirmekte kararlıyım. İlk konuyu başlıktaki soruya ayırdım. Cevabını ise tek cümleyle özetledim: DOKTORLAR HER ŞEYİ BİLMEZ!
Pek çok alanda olduğu gibi tıpta da “bilinenler bilinmeyenlerden” çok daha azdır. Diğer taraftan tıp bilimi inanılmaz bir hızla sonsuz ve ayrıntılı alanlara yayılmıştır. Neticede de neredeyse her doktor mesleğini daha yetkin bir şekilde yerine getirebilmek için belli alanlara odaklanmıştır. Peki, bu iyi bir şey midir? Yanıt hem “Evet” hem “Hayır”dır. “Hayır”dır çünkü bir doktorun uzmanlık alanı ne kadar daralmış, odağı ne kadar küçülmüşse teşhis ve tedaviye yönelik gücü ve perspektifi o ölçüde azalır. “Evet”tir çünkü ortaya çıkan muazzam bilgi birikimini içine yeterince sindirebilmesi ve daha doğru teşhis ve tedaviler uygulayabilmesi için doktorların odaklanmak ve uzmanlaşmaktan başka çaresi yok gibidir.
İHTİYARLAMADAN YAŞLANMAK MÜMKÜN MÜ
BU güzel soruya eski bir hikâyeyle daha doğrusu fıkrayla yanıt vermek daha kolay olacak: 90’lı yaşlarının keyfini süren yaşlı bir adam yıllık sağlık kontrolünde doktoruna “diz ağrısından şikâyetçi olduğu”nu ifade eder. Doktoru muayenesini tamamladığında “90 yaşındasın, bu ağrılar normaldir” der. Yaşlı adamın cevabı ise net, açık ve düşündürücüdür: “Doktor, doğru ama diğer dizim de 90 yaşında ve hiç ağrımıyor.”
Bilelim ki yaşlanmak kaçınılmazdır. Ama yine bilelim ki “hastalıklar, yaşlanmanın kaçınılmaz yol arkadaşları” da değildir. Ve yine bilelim ki yaşlanmak hastalanmak anlamına gelmez.
GENETİK MİRAS KADER Mİ
NEREDEYSE 20 yıl önce yayımlanan ilk kitabımda (Yaşasın Hayat) da bu soru gündemdeydi. Anlaşılan o ki bugün de gündemdeki yerini koruyor. Yanıtım özetle şudur: GENETİK MİRAS KADER DEĞİLDİR!
Dikkatli, bilinçli, eğitimli, sağlığına düşkün herkes oluşturacağı yaşam tarzı değişimleri sayesinde genetik mirasını, dolayısıyla eğilimlerini değiştirip iyileştirebilir. Yemesine, içmesine, aktivitesine, huzuruna, neşesine, uykusuna, dinlenmesine özen gösteren herkes herhangi bir “talihsiz gen”inin dışavurumunu engelleyebilir. Peki, genetik mirasın değiştirilemeyenleri yok mu? Var! Mesela cinsiyetinizi belirleyen genetik kodunuzu değiştirebilmeniz mümkün değildir.
Paylaş