Yürümek mi pilates mi

Son günlerde pilates pek moda ama ben size hiç tereddüt etmeden yürümeyi tercih edin derim. Neden mi? Yanıtı aşağıdaki yazıda...

Haberin Devamı

Hepimiz şu bilgiyi net ve açık olarak öğrendik: Aktivite olmadan sağlığımızı korumak da, geliştirip güçlendirmek de mümkün değil.
Hangi yaşta olursak olalım aktif bir hayatımız olacak. Bununla da yetinmeyip düzenli egzersiz alışkanlığı edineceğiz.
Hemen her gün en az 30-45 dakika kadar tempolu yürümeyi yemek içmek kadar vazgeçilmez bir hayat rutinimiz haline getireceğiz. Bu kesin!
Peki hangi egzersize daha çok ağırlık vermeliyiz? Yürümeye mi, pilatese mi?
Son günlerde pilates pek moda ama ben size hiç tereddüt etmeden (a) şıkkını, yani yürümeyi tercih edin derim. Nedeni şu...
İnsan bedeni aerobik egzersizler yapmak zorunda. Yani oksijeni kullanarak büyük kas gruplarını nefes nefese kalmadan düzenli olarak çalıştırmak mecburiyetinde.
Bunu yapmazsa paslanıyor, hastalanıyor. Aerobik egzersizlerin de farklı türleri var.
Beden yapılanmamıza en uygun olanı ise yürümek.
Metabolik ve biyodinamik açıdan bakıldığında da insan vücudu yürümek üzere yapılan bir cihazdan farksız.
Bedenimizdeki toplam kas kitlesinin yüzde 80’inden fazlası göbek çizgisinin altında. Bu kas kitlesini harekete geçiren en etkili egzersiz; yürümek.
Pilatese gelince... Pilates iyi bir egzersiz türü, ancak ne kilo kontrolünde ne de kardiyovasküler performansı güçlendirmede yürüme kadar etkili.
Pilatesten hoşlananlara önerim şu:
Haftanın iki günü pilatesinizi yapın ama haftanın diğer beş gününde en az 30-45 dakikalık tempolu bir yürüyüş yapmayı unutmayın.

Haberin Devamı

O ağrı sizi uyarıyor

Diyelim ki hızlı ve tempolu bir yürüyüşle bir yerlere yetişmek zorundaydınız ve siz de öyle yaptınız ama daha 200-250 adım atmadan göğsünüzde bir ağrı başladı. Durmak zorunda kaldınız.Bu ağrı kalbinizden gelen bir sinyal olabilir. Kalbiniz size yeteri kadar kanlanamadığı, ihtiyacı olan besini ve oksijeni bulamadığı mesajını bu ağrı ile yollamış olabilir.Ya da diyelim ki merdiven çıkıyordunuz, beşinci basamakta dizinize bir ağrı saplandı. Bu ağrı da diz ekleminizdeki yapılardan birinde bir problemin olabileceğinin işaretidir.Sabah işe gideceksiniz, ayakkabınızı bağlarken belinize aniden bir ağrı yerleşti. Bu ağrı da belinizden, oradaki kaslardan, kemiklerden, disklerden ya da sinirlerden size yollanan bir mesaj olabilir.Kısacası bedeninizin herhangi bir yerinden, herhangi bir zamanda gelen ağrıları ciddiye alın. Özellikle bu ağrılar tekrarlanmaya başlamışsa, aynı yerde başlayıp başka noktalara da yayılma, şiddetini giderek artırma eğilimindeyse ya da her geçen gün biraz daha canınızı yakmaya başladıysa lütfen önemseyin. Ve gecikmeden tıbbi bir yardım aramayı düşünün.

Haberin Devamı

Bu ilacı kim, nasıl kullanmalı

Metformin eskiden yalnızca yetişkin tipi diyabetin (Tip2 diyabet) tedavisinde kullanılan bir ilaçtı. Aslında buradaki rolü de insülin direncini azaltmaktaki olumlu etkisi ile ilişkiliydi. İnsülin direncini hafifletmeye yardımcı olduğu ve bu nedenle de insülin direncine bağlı fazla kiloları verip göbek eritmekte de işe yaradığı anlaşılınca, bu (heveslendirici) bilgi kulaktan kulağa yayıldı.Pek çok insülin direnci hastası beslenme yanlışlarını çözmeden, tembel hayatlarına da devam ederek yalnızca Metformin ile kilo vermeye kalktılar. Bu, sonuç alamayacağınız son derece yanlış bir yaklaşımdır.Metforminin kime, ne zaman, hangi dozda ve ne süre ile reçete edileceğine sadece ve sadece bu konuda uzmanlaşmış bir doktor karar verebilir! Sakın kendi başınıza ya da komşu tavsiyesiyle, hatta diyetisyeniniz veya eczacınız öneriyor diye bu ilacı kullanmaya kalkmayın.

Haberin Devamı

Boyun fıtığı mı stres mi?

Boyun ve sırt bölgesinde ağrıya yol açabilen pek çok neden var.
Boyun fıtıkları, boyun kemiklerindeki kireçlenmeler, boyun kaslarını yakalayan romatizmal hastalıklar, bu bölgedeki tendon ve kıkırdakları harap edebilen bağ dokusu bozuklukları, boyun bölgesindeki kemiklerin koflaşması (osteoporoz) ve daha pek çok neden boynunuzu ve sırtınızı ağrıtıyor olabilir.
Ama siz yine de bu ağrıların stresiniz ve duruş bozukluğunuzla ilgili olabileceğini unutmayın. Stres durumunuzu bir gözden geçirin ve duruş bozukluğunuz varsa düzeltin.
Unutmayın: Özellikle sırt tutulmaları, ağrıları ile birlikte olan boyun ve ense-baş ağrılarının çoğu stresle ilgili “gerilim ağrıları”dır.

Haberin Devamı

Kasa bol protein ve lösin lazım

Eğer güçlü kuvvetli kaslara sahip olmak istiyorsanız, kaslarınızı daha sık ve bol kullanın. Yetinmeyin, onları sık sık “direnç egzersizleri” ile de zorlayın. Tabii ki bu “zorlayın” tavsiyesini ölçülü olarak uygulayın, abartmayın.

Ayrıca kaslarınızın aslında birer protein topu olduğunu da unutmayın. Daha güçlü ve sağlam kaslarınız olsun istiyorsanız kaslarınıza daha çok protein üretme fırsatı tanıyın. Bunun için de yiyecek içecek planı yaparken daha fazla kaliteli protein kazanmanın yollarını arayın.Bu tavsiyelerimi sadece egzersiz salonlarında kaslarını irileştirmek ve geliştirmek için uğraşanlara yapıyor değilim. Bunlar herkesin, özellikle de yaşı 40’ı geçenlerin dikkatle uygulamaları gereken tavsiyeler.Kasları daha sık ve bol kullanmak, onları zaman zaman zorlu hareketleri yapmaya yöneltip bu hareketlerin öncesi ve sonrasında et-et ürünü, süt-süt ürünü, yumurta, bitkisel proteinlerden zengin besinleri (bakliyat) daha sık ve bol tüketmek hepimizin vazgeçilmezi olmalı.Peki, lösin aminoasiti bu tavsiyelerin neresinde?Bu sorunun cevabı arka arkaya yayınlanan pek çok araştırma ile net ve açık olarak gösterildi. Örneğin The American Journal of Clinical Nutrition’da (Amerikan Klinik Beslenme Dergisi) yapılan yeni bir çalışmanın sonuçlarına bakılırsa sadece spor yapanlara değil, “sarkopeni” yani kas kaybından yakınanlara da lösinle zenginleştirilmiş aminoasit takviyelerinden faydalanmalarını önermemiz lazım.Geçtiğimiz ay American Societe for Nutrition’da yayınlanan bir çalışmada da gösterildi ki iskelet kaslarının metabolizmasında proteinler, özellikle de lösin aminoasiti önemli görevler üstleniyor. Özellikle egzersiz sonrası dönemde iskelet kaslarında protein üretiminin çoğalması için besinlerle daha fazla lösin kazanmak gerekiyor. 

Haberin Devamı

Kalça kırığı riskinizi artırabilir!

Pennsylvania Tıp Fakültesi’nde gerçekleştirilen bir araştırma, mide asidi için kullanılan Omeprazole, Esomeprazole gibi
bazı ilaçların kalça kırığı riskini -özellikle 50 yaş sonrasında- artırabileceğini gösteriyor.
Mide ülseri, gastrit ve reflü hastalığının tedavisinde kullanılan bu ilaçlar, uzun süre ve önerilenden daha yüksek dozlarda kullanıldıklarında kalça kırığı riski de yükseliyor.
Bunun arkasında yatan nedenin, ilaçların vücuttaki kalsiyum ve D vitamini ile etkileşime girmesi olduğu düşünülüyor.
Bu araştırmanın daha kapsamlı başka araştırmalarla desteklenmesi gerekiyor ama şimdilik bu ilaçları sadece doktorunuz önerdiği zaman ve önerdiği dozda kullanmaya dikkat etmeniz akıllıca olacaktır.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yazarın Tüm Yazıları