Paylaş
Şu bilgi hepimiz için geçerli: Düzenli yürüyüş yapmak beden ve ruh sağlığımızın en etkili garantilerinden biri. Gel gelelim, hava koşullarının uygunsuzluğu ya da zaman problemi normalde dışarıda, açık havada yapılması gereken yürüyüşlere maalesef her zaman imkan vermiyor. Bu gibi durumlarda “yürüme bantları” devreye giriyor, zaten bu nedenle de ev ve egzersiz salonlarında bantlar yaygın olarak kullanılıyor.
Son zamanlarda yaşanan bazı üzücü hadiseler ise “bu aletler yeteri kadar güvenli mi?” sorusunu yeniden gündeme getirdi.
Ben kendi adıma bu aletleri geliştirenlere müteşekkirim. Usulüne uygun kullanılırlarsa da güvenli olduklarını düşünüyorum. Zamanı sınırlı biri olarak haftanın “en az beş günü yürüyüş görevimi” evdeki yürüme bandım sayesinde yerine getiriyorum.
Ne mi yapıyorum? Dakikada 120-140 adım arasında değişen bir ritimle yürüyor, 20 dakikada bir 1-2 dakika süreyle postacı yürüyüşüne geçiyor yani adım sayısını 150’ye çıkarıyorum.
Başlangıçta adım sayım daha düşüktü, zamanla yavaş yavaş arttırdım.
Bu tempoda zaman zaman eğimi de artırarak rahatlıkla yürüyebiliyorum. Yeni başlayanlara tavsiyem, daha düşük bir tempoda başlayıp sürati ve eğimi yavaş yavaş ve zamanla artırmaları. Kalbi sağlam olanlara bile aşırı hız yapıp yürüme bandını koşu bandı gibi kullanmalarını kesinlikle tavsiye etmem. Burada da tedbiri elden bırakmamakta, dikkatli olmakta fayda var.
Peki kimler bu aletlerden uzak durmalı? Kimler başlamadan önce doktoru ile konuşmalı? Kullanırken hangi yanlışlar yapılmamalı? Yanıtları yandaki kutularda bulacaksınız.
Tedbirsiz davranmayın
Bir kez daha hatırlatalım: Diziniz, beliniz ya da kalça eklemlerinizde bir sorununuz, ortopedik, romatolojik veya nörolojik bir probleminiz, kalp hastalığı veya hipertansiyonunuz varsa her egzersiz çalışmasında olduğu gibi bu aletlerden de faydalanmadan önce doktorunuzdan bilgi alıp izin isteyin. Mümkünse bir egzersiz uzmanı refakatinde başlayın. Yürüyüş yoğunluğunu kesinlikle yavaş yavaş artırın.
Nasıl kullanılmalı?
Diğer taraftan bazı ortopedistler ve fizik tedavi uzmanlarının yürüme bandı konusundaki olumsuz yaklaşımlarına katılmadığımı belirtmek isterim.
Kaliteli bir yürüme bandı usulüne uygun kullanılırsa diziniz veya belinize sokaktaki yürüyüşten daha farklı etkiler yapmaz. Benim yürüme bandı ile egzersiz yapma alışkanlığım 20 yıldır sürüyor.
Ne dizlerimde, ne de belimde sorun oluştu. Bu demek değil ki her isteyen bu aletleri istediği şekilde kullanabilir!
Yürüme bandını kullananların da uymaları gereken bazı koşullar var. Bir kere mutlaka rahat bir kıyafet giymek, egzersize uygun ayakkabı ile kaliteli bir spor çorabı kullanmak ilk şart.
Mümkün olduğu kadar doğru dizayn edilmiş egzersiz ayakkabıları ve sportif faaliyetler için üretilmiş çoraplardan, mevsime uygun hafif giyeceklerden istifade etmelisiniz. Eğer “yeni başlayan” biriyseniz tansiyon, şeker, damar hastalığı, kalp sorununuzun olmadığından da kesinlikle emin olmalısınız. Eğer böyle bir durum varsa doktorunuzdan izin almak zorundasınız.
Kalbi olan sabah mı yürüsün?
Peki, ne zaman yürünecek? Sabah mı, akşam mı? Prensip olarak fark etmez. Ben genelde akşam saatlerini tercih ediyorum. Zaman olarak bana daha uygun. Size de yürüyüşünüzü mümkünse sabah saatleri dışında yapmanızı tavsiye ederim. Özellikle hızlı tempolu yürüyüşler kalp sorunu, şekeri, tansiyonu olanlar için sabah saatlerinde daha riskli gibi görünüyor. Sabah saatleri kronobiyoloji bakımından da biraz dikkat edilmesi gereken bir zaman dilimi.
Tansiyonunun daha yüksek olduğu, ritim problemlerinin daha sık görüldüğü, özellikle dolaşım problemlerine bedenin daha çok hassas olduğu bir dönem sabahın erken saatleri. Bu bilgiyi bir kenara lütfen not edin.
Yürüme bandı üzerinde yapılabilecek hatalara gelince... Amerikalı uzman Jamy Mckill bunları beş başlıkta toplamış. Onları yandaki kutuda bulabilirsiniz. Başlıktaki sorunun cevabına gelince... Usulüne uygun kullanıldığı takdirde ciddi bir sağlık sorununuz yoksa günlük yürüyüş aktivitenizi yürüme bandıyla rahatlıkla yapabilirsiniz.
Çocukta depresyon olur mu?
Bu sorunun yanıtı “evet.” Evet, çocuklar da depresyon hastası olabiliyorlar. Belirtileri yetişkinlerden farklı değil: Kronik bir isteksizlik, uzun süreli bir yorgunluk hali ve bunlara eşlik eden konsantrasyon zorluğu, öğrenme problemleri, uyku sorunları...
Peki, tedavi için neler yapılabilir? Kararı bir psikiyatri uzmanı vermeli. Hastayı da o izlemelidir. İlaç tedavisi işe yarayabilir ama işin uzmanları ilaçtan ziyade davranış terapilerinin üzerinde durulmasını tavsiye ediyorlar. Kognitif davranış terapisinin iyi sonuç verdiği belirtiliyor. Bu tedavi bazen ilaçlarla kombine edilebilir ama çoğu zaman tek başına yeterli olabiliyor.
Yürüme bandında yapılan 5 mühim hata
Amerikalı uzman Jamy Mckill’e göre en sık yapılan beş hata şunlar...
1- Öne çok yakın koşmak: Yürüme bandına çıkanlar arkaya yakın koşmaktan çekinirler. Haksız da sayılmazlar. Öne yakın koştuğunuzda mevcut kollara tutunma şansınız daha fazladır.
Ama siz yine de kollara tutunmak için öne çok yakın durmayın. Bu adım mesafenizi karıştırmanıza ve dengenizin bozulmasına sebep olabilir. Bandın orta noktaları daha güvenlidir.
2- Adım mesafesini tutturamamak: Yürüme bandı üzerinde de tıpkı parkta, bahçede, sokakta yürür gibi yürümeli, maksimum verimlilik için belli bir adım mesafesini tutturmanız lazım. Tabii ki adım mesafenizi hızınıza ve bandın eğimine göre ayarlamanız da mühim bir ayrıntı.
Eğim artıkça adım mesafenizi küçültmelisiniz. Arada bir hızlanırsanız, sprint atarken adımlarınızı tamamlamaya da dikkat etmeniz lazım.
3- Elleri yanlış kullanmak: Yürüme bandında da -tıpkı yürürken olduğu gibi- kollarınızı merkez hattınız boyunca ayaklarınıza paralel bir güdüyle kullanın. El ve ayak hareketlerinizin uyumu sağlıklı bir yürüyüş için çok önemli bir ayrıntı.
4- Bantta doğru durmaya dikkat edin: Özellikle uzun süreli yürüyüşlerde vücut pozisyonunuz -postürünüz- zamanla bozulur. Siz yoruldukça farkına varmadan kalçanızı oturur pozisyondaki gibi geriye atmaya başlarsınız.
Ne göğsünüzü fazla öne eğin, ne kalçanızı geriye doğru atın, dik yürüme postürünüzü ısrarla sürdürün. Gerçekten yorulduysanız yürümeye ara verin.
5- Topuk adımı değil ön adımı kullanmaya çalışın: Özellikle hızlı yürüyorsanız dizlerine gelen darbeyi azaltmak için ön ayak adımı atın. Buna alışmak belki başlangıçta biraz zaman alabilir ama ısrar ederseniz başaracağınızı göreceksiniz.
Paylaş