YUMURTANIN SARISI MI BEYAZI MI?

Omega-3 yağları ve kolin gibi çok önemli besin unsurları yumurtanın sarısında bulunuyor. Beyazı, toplam proteinin yarısını (3-4 gram protein) ve bolca da sodyum, potasyum içeriyor. Bu rakamlar dikkate alınınca beyazı mı, sarısı mı gibi bir tartışmaya girmenin gereği bile yok.

Haberin Devamı

Lezzet bakımından da besin değeri yönünden de yumurtanın sarısı beyazından iyidir. Orta boy bir yumurtada 6-7 gram civarında protein, 4-5 gram kadar yağ, 70-80 kalori var. Yumurtanın besleyici içeriğini oluşturan ve beden için lazım olan vitamin ve minerallerin çoğu da yumurtanın beyazına değil sarısında yerleşmiş. 

Ayrıca omega-3 yağları ve kolin gibi çok önemli besin unsurları da yine yumurtanın sarısında bulunuyor. Beyazı toplam proteinin yarısını (3-4 gram protein) ve bolca da sodyum, potasyum içeriyor. Bu rakamlar dikkate alınınca beyazı mı, sarısı mı gibi bir tartışmaya girmenin gereği bile yok.
Eğer “daha çok protein, daha az kalori kazanayım” derseniz veya “benim kolesterol sorunum var, doktorum yasakladı” gibi bir gerekçeniz varsa tabiî ki sadece beyazını da yiyebilirsiniz.
1-2 çay kaşığı zeytinyağı ya da tereyağı ekleyerek hazırlanmış bol sebzeli yumurta beyazı omleti düşük kalorili ve yüksek proteinli iyi bir öğün olabilir.
Ama bana sorarsanız yumurtanın sarısından asla vazgeçmeyin derim. Eğer daha fazla protein peşindeyseniz 2-3 yumurtanın sadece beyazını ayırıp üzerine bir tam yumurta ekleyin ve o leziz sebzeli omletinizi peynirle (önerim lor peyniridir) hazırlayın.

Haberin Devamı

YUMURTANIN SARISI MI BEYAZI MI

UNUTMAYIN
Yumurtanın kolini korur yaşlı beynini
Yumurta aklandı ve çok şükür sofralarda hak ettiği yeri yeniden aldı. Aklanma, paklanma tartışmasına girmek istemiyorum. Doktorlar ve beslenme uzmanlarının “yumurta zararlı” yalanıyla yıllarca nasıl aldatıldıklarını, hangi numaraların yapıldığını anlatarak kafanızı bir daha şişirmek istemem.
Sadece “kolesterolü yükseltir” korkusu ile -o da fos çıktı- yıllarca bu kadar değerli bir besinden nasıl uzak kaldığımızı anlamak zor.
Yumurta, bilinen en güçlü ve kaliteli protein kaynaklarından biri. İçindeki protein de dünyanın en verimli, en güçlü proteini. Ayrıca vitaminlerden de çok zengin. Bol miktarda B vitamini ve az da olsa D vitamini içeriyor. Selenyum gibi önemli bir antioksidanı da yeteri kadar bulunduruyor. Saydıklarımın her birinin birer “büyüme faktörü” ve “yaşlı sütü” olduğunu siz de biliyorsunuz.
Ben bugün size yumurtanın beyne olan iki önemli yararını yeniden hatırlatmak istedim. Bunlardan biri KOLİN! Diğeri de OMEGA-3 yağları, özellikle de DHA. İkisi de beyne çok lazım, doğal ilaçlar. İkisi de herkes için beyin dostu maddeler ve ikisi de sadece yumurta sarısında var, beyazında yok!
Netice şu: Yumurtanın sadece beyazı değil, sarısı da yenecek.
Not: Yumurta notları yarın da sürecek...

Haberin Devamı

Pegan diyeti
3.gün
KAHVALTI
* 1 adet
haşlanmış yumurta (yumurtanızı dilimleyin, içine bol maydanoz ilave edin, lor peynirinizi de ekleyerek tüketin)
* 2-3 çorba kaşığı
lor peyniri
* Yeşil zeytin
* 1 dilim ananas
ÖĞLE YEMEĞİ
* Salata (1 tatlı kaşığı zeytinyağı ilaveli) üzerine 1 el büyüklüğünde
ızgara levrek
* 1 -2 kepçe
sebze çorbası
ARA ÖĞÜN
* 1-2 porsiyon meyve
* 1 kutu
probiyotik yoğurt
AKŞAM YEMEĞİ
* Salata (1 tatlı kaşığı zeytinyağı ilaveli)
* 1 su bardağı ayran
* 1 porsiyon
kuru fasulye
* 4 çorba kaşığı bulgur pilavı

4.gün
KAHVALTI
* Yarım adet tam buğday unundan lavaş
* 2 çorba kaşığı
lor peyniri
* 5-6 adet zeytin
ÖĞLE YEMEĞİ
* Salata (1 tatlı kaşığı zeytinyağı ilaveli) üzerine 1 kutu ton balığı
* 4 çorba
kaşığı kinoa
ARA ÖĞÜN
* 1-2 porsiyon meyve
* 1 kutu
probiyotik yoğurt
AKŞAM YEMEĞİ
* Salata (1 tatlı kaşığı zeytinyağı)
* 1-2 kepçe ezogelin çorba
* 6 çorba kaşığı sebzeli hindi sote
(5. ve 6. gün listeleri yarın...)

Haberin Devamı

YAŞAM REÇETELERİ

Pilates yetmez, yürümeniz şart!

Yürümeyi pilatesle kıyaslamanın da, pilatesle ikisini aynı kefeye koymanın da mantıksız olduğunu biliyorum. Bilsem de yukarıdaki başlığı bilerek ve özellikle kullandım.
Zira pek çok hanım son günlerde aynı yanlışı yapıyor, “pilates yeter!” diye düşünüp yürümeyi unutuyor ya da ihmal ediyor.
Özellikle kilo problemi olan hanımların yürümeyi bırakıp sadece pilatesle yetindiklerini görünce onları yeniden uyarmak istedim. Nedeni şu...
Pilates benim de destek verdiğim, çok güzel, çok faydalı bir çalışma. Ne var ki egzersizi sadece pilatesle sınırlamanız, yalnızca pilates yaparak sorunu çözdüğünüzü sanmanız büyük bir hata.
Çünkü pilates ile kullanılan kas yoğunluğu da, harcanan kalori ve kazanılan aerobik kapasite de sınırlı.
En yoğun pilates çalışmasında bile bir saatte harcadığınız kalori miktarı 150, bilemediniz 200’ü geçmez.
Bu da kilo sorununu yönetmeye, kaslara arzu edilen performansı sağlamaya ve kandaki “şeker-insülin” dengesini egzersizle korumaya yetmez.
Pilatesi yürüyüşle asla kıyaslamayın. Birini yapıyorum diye diğerinden sakın vazgeçmeyin. “Yalnızca birini yapacağım, ikisine birlikte ayıracak zamanım yok, hangisini tercih edeyim?” diyorsanız önceliğinizi yürüyüşe verin.
Bana göre ideali şu: Haftada beş gün 30-45 dakika tempolu yürüyün ve iki gün usta bir eğitmenle etkili pilates çalışması yapın.

Haberin Devamı

Mühim bir tehdit: Antibiyotik

Biz ilaç sever bir milletiz! “Doktor tavsiye etmiş mi, mutlaka gerekli mi?” diye sormaz, önümüze gelen ilacı “faydası olur” der, içeriz.
Antibiyotikler söz konusu olduğunda bile frenimiz yoktur. Yerli yersiz onları da hemen kullanıveririz.
Geçen hafta yaşadığım bir örnekten bahsedeyim: Ünlü mü ünlü, akıllı mı akıllı, cin gibi entelektüel bir hanım. Bir yurtiçi seyahatinde boğazı azıcık gıdıklanınca “farenjit oluyorum galiba” deyip antibiyotik yutmaya başlamış.
Boğaz yanması devam edince telefonla aradığı doktorsa “ateşin var mı? Terliyor musun? Üşüyor musun? Kırıklık, döküklük söz konusu mu?” diye bile sormadan “onu değiştir, şu antibiyotiği yut” tavsiyesinde bulunmuş.
İki gün sonra kuru bir öksürük de tabloya eklenince hanımefendi soluğu aynı doktorun ofisinde almış. Doktorumuz bu kez de damardan antibiyotik başlamış!
Hanımefendi bakmış ki çözüm yok, bakmış ki iş uzuyor, bir KBB uzmanının kapısını çalmış. Netice mi? Alerjik rinit ve burunda bir adet kocaman alerjik bir polip.
Lüzumsuz kullanılan her antibiyotik sağlığınız için yapabileceğiniz en büyük yanlıştır. Yuttuğunuz her antibiyotik bağırsaklarınızdaki probiyotik gücü mahveden ve bağışıklığınızı daha da kötü duruma sokan bir bombadır.
Gereksiz yere yuttuğunuz her antibiyotik, antibiyotik direncine davetiye çıkarmaktır.
Lütfen antibiyotiklerden uzak durun. Doktor yazdığında bile gerekçesinden emin olun, korkmayın doktorunuza da sorular sorun: Antibiyotiksiz olmaz mı? Daha düşük dozda kullansam olur mu? Daha kısa süre yutmam mümkün mü?

Haberin Devamı

YUMURTANIN SARISI MI BEYAZI MI?
Omega-3 yağları ve kolin gibi çok önemli besin unsurları yumurtanın sarısında bulunuyor. Beyazı, toplam proteinin yarısını (3-4 gram protein) ve bolca da sodyum, potasyum içeriyor. Bu rakamlar dikkate alınınca beyazı mı, sarısı mı gibi bir tartışmaya girmenin gereği bile yok. 
Lezzet bakımından da besin değeri yönünden de yumurtanın sarısı beyazından iyidir. Orta boy bir yumurtada 6-7 gram civarında protein, 4-5 gram kadar yağ, 70-80 kalori var. Yumurtanın besleyici içeriğini oluşturan ve beden için lazım olan vitamin ve minerallerin çoğu da yumurtanın beyazına değil sarısında yerleşmiş. Ayrıca omega-3 yağları ve kolin gibi çok önemli besin unsurları da yine yumurtanın sarısında bulunuyor. Beyazı toplam proteinin yarısını (3-4 gram protein) ve bolca da sodyum, potasyum içeriyor. Bu rakamlar dikkate alınınca beyazı mı, sarısı mı gibi bir tartışmaya girmenin gereği bile yok. Eğer “daha çok protein, daha az kalori kazanayım” derseniz veya “benim kolesterol sorunum var, doktorum yasakladı” gibi bir gerekçeniz varsa tabiî ki sadece beyazını da yiyebilirsiniz. 1-2 çay kaşığı zeytinyağı ya da tereyağı ekleyerek hazırlanmış bol sebzeli yumurta beyazı omleti düşük kalorili ve yüksek proteinli iyi bir öğün olabilir. Ama bana sorarsanız yumurtanın sarısından asla vazgeçmeyin derim. Eğer daha fazla protein peşindeyseniz 2-3 yumurtanın sadece beyazını ayırıp üzerine bir tam yumurta ekleyin ve o leziz sebzeli omletinizi peynirle (önerim lor peyniridir) hazırlayın. 
UNUTMAYINYumurtanın kolini korur yaşlı beyniniYumurta aklandı ve çok şükür sofralarda hak ettiği yeri yeniden aldı. Aklanma, paklanma tartışmasına girmek istemiyorum. Doktorlar ve beslenme uzmanlarının “yumurta zararlı” yalanıyla yıllarca nasıl aldatıldıklarını, hangi numaraların yapıldığını anlatarak kafanızı bir daha şişirmek istemem.Sadece “kolesterolü yükseltir” korkusu ile -o da fos çıktı- yıllarca bu kadar değerli bir besinden nasıl uzak kaldığımızı anlamak zor. Yumurta, bilinen en güçlü ve kaliteli protein kaynaklarından biri. İçindeki protein de dünyanın en verimli, en güçlü proteini. Ayrıca vitaminlerden de çok zengin. Bol miktarda B vitamini ve az da olsa D vitamini içeriyor. Selenyum gibi önemli bir antioksidanı da yeteri kadar bulunduruyor. Saydıklarımın her birinin birer “büyüme faktörü” ve “yaşlı sütü” olduğunu siz de biliyorsunuz. Ben bugün size yumurtanın beyne olan iki önemli yararını yeniden hatırlatmak istedim. Bunlardan biri KOLİN! Diğeri de OMEGA-3 yağları, özellikle de DHA. İkisi de beyne çok lazım, doğal ilaçlar. İkisi de herkes için beyin dostu maddeler ve ikisi de sadece yumurta sarısında var, beyazında yok! Netice şu: Yumurtanın sadece beyazı değil, sarısı da yenecek. Not: Yumurta notları yarın da sürecek...
Pegan diyeti3.günKAHVALTI * 1 adet haşlanmış yumurta (yumurtanızı dilimleyin, içine bol maydanoz ilave edin, lor peynirinizi de ekleyerek tüketin)  * 2-3 çorba kaşığı lor peyniri  * Yeşil zeytin * 1 dilim ananas ÖĞLE YEMEĞİ* Salata (1 tatlı kaşığı zeytinyağı ilaveli) üzerine 1 el büyüklüğünde ızgara levrek * 1 -2 kepçe sebze çorbası ARA ÖĞÜN* 1-2 porsiyon meyve * 1 kutu probiyotik yoğurt AKŞAM YEMEĞİ * Salata (1 tatlı kaşığı zeytinyağı ilaveli) * 1 su bardağı ayran * 1 porsiyon kuru fasulye * 4 çorba kaşığı bulgur pilavı 
4.günKAHVALTI * Yarım adet tam buğday unundan lavaş * 2 çorba kaşığı lor peyniri * 5-6 adet zeytin ÖĞLE YEMEĞİ* Salata (1 tatlı kaşığı zeytinyağı ilaveli) üzerine 1 kutu ton balığı * 4 çorba kaşığı kinoa ARA ÖĞÜN* 1-2 porsiyon meyve * 1 kutu probiyotik yoğurt AKŞAM YEMEĞİ * Salata (1 tatlı kaşığı zeytinyağı) * 1-2 kepçe ezogelin çorba* 6 çorba kaşığı sebzeli hindi sote (5. ve 6. gün listeleri yarın...)
YAŞAM REÇETELERİ
Pilates yetmez, yürümeniz şart!
Yürümeyi pilatesle kıyaslamanın da, pilatesle ikisini aynı kefeye koymanın da mantıksız olduğunu biliyorum. Bilsem de yukarıdaki başlığı bilerek ve özellikle kullandım. Zira pek çok hanım son günlerde aynı yanlışı yapıyor, “pilates yeter!” diye düşünüp yürümeyi unutuyor ya da ihmal ediyor. Özellikle kilo problemi olan hanımların yürümeyi bırakıp sadece pilatesle yetindiklerini görünce onları yeniden uyarmak istedim. Nedeni şu... Pilates benim de destek verdiğim, çok güzel, çok faydalı bir çalışma. Ne var ki egzersizi sadece pilatesle sınırlamanız, yalnızca pilates yaparak sorunu çözdüğünüzü sanmanız büyük bir hata. Çünkü pilates ile kullanılan kas yoğunluğu da, harcanan kalori ve kazanılan aerobik kapasite de sınırlı. En yoğun pilates çalışmasında bile bir saatte harcadığınız kalori miktarı 150, bilemediniz 200’ü geçmez. Bu da kilo sorununu yönetmeye, kaslara arzu edilen performansı sağlamaya ve kandaki “şeker-insülin” dengesini egzersizle korumaya yetmez. Pilatesi yürüyüşle asla kıyaslamayın. Birini yapıyorum diye diğerinden sakın vazgeçmeyin. “Yalnızca birini yapacağım, ikisine birlikte ayıracak zamanım yok, hangisini tercih edeyim?” diyorsanız önceliğinizi yürüyüşe verin. Bana göre ideali şu: Haftada beş gün 30-45 dakika tempolu yürüyün ve iki gün usta bir eğitmenle etkili pilates çalışması yapın.
Mühim bir tehdit: Antibiyotik
Biz ilaç sever bir milletiz! “Doktor tavsiye etmiş mi, mutlaka gerekli mi?” diye sormaz, önümüze gelen ilacı “faydası olur” der, içeriz. Antibiyotikler söz konusu olduğunda bile frenimiz yoktur. Yerli yersiz onları da hemen kullanıveririz. Geçen hafta yaşadığım bir örnekten bahsedeyim: Ünlü mü ünlü, akıllı mı akıllı, cin gibi entelektüel bir hanım. Bir yurtiçi seyahatinde boğazı azıcık gıdıklanınca “farenjit oluyorum galiba” deyip antibiyotik yutmaya başlamış. Boğaz yanması devam edince telefonla aradığı doktorsa “ateşin var mı? Terliyor musun? Üşüyor musun? Kırıklık, döküklük söz konusu mu?” diye bile sormadan “onu değiştir, şu antibiyotiği yut” tavsiyesinde bulunmuş. İki gün sonra kuru bir öksürük de tabloya eklenince hanımefendi soluğu aynı doktorun ofisinde almış. Doktorumuz bu kez de damardan antibiyotik başlamış! Hanımefendi bakmış ki çözüm yok, bakmış ki iş uzuyor, bir KBB uzmanının kapısını çalmış. Netice mi? Alerjik rinit ve burunda bir adet kocaman alerjik bir polip. Lüzumsuz kullanılan her antibiyotik sağlığınız için yapabileceğiniz en büyük yanlıştır. Yuttuğunuz her antibiyotik bağırsaklarınızdaki probiyotik gücü mahveden ve bağışıklığınızı daha da kötü duruma sokan bir bombadır. Gereksiz yere yuttuğunuz her antibiyotik, antibiyotik direncine davetiye çıkarmaktır. Lütfen antibiyotiklerden uzak durun. Doktor yazdığında bile gerekçesinden emin olun, korkmayın doktorunuza da sorular sorun: Antibiyotiksiz olmaz mı? Daha düşük dozda kullansam olur mu? Daha kısa süre yutmam mümkün mü? 


 

Yazarın Tüm Yazıları