Paylaş
İşte bu nedenle bu güzel hafta sonu sabahını “sağlık” ve “farkındalık” üzerine yıllar önce yayımlanmış bir yazıma ayırdım. Yazıdaki ‘Sağlık Olsun’ şiiri bence özellikle çok önemli. Çünkü hayatın her anının tadını, lezzetini, anlamını ve erdemini bu kadar güzel anlatan şiire bir daha rastlamak çok zor. İsterseniz gelin, önce bugünlerde daha da önemli hale gelen “sağlık farkındalığı” meselesiyle başlayalım. Şiiri daha sonraya bırakalım.
UNUTMAYIN
SAĞLIK BİRİNCİ MESELEMİZDİR
TEKRARDA fayda var: Sağlık bir numaralı meselemizdir. Hatta daha da ileri gidelim: Sağlıktan sonra gelen her şey teferruattan ibarettir. İşte bu nedenle çoğumuzun aklına bile getirmediği, düşünemediği, göremediği, dilinin ucuna gelse de becerip söyleyemediği birçok ayrıntıyı fark edip de bize aktaran bu farkındalıkları şarkılara, şiirlere dökebilen pek çok insan var. Ve o insanlar çok önemli insanlar.
ÖNEMLİ
‘FARKINDALIK’ HERKESE LAZIM
YUKARIDA da belirttim. Bugün “Koronaya inat, yaşasın hayat!” diyerek köşemizi “farkındalık”, “can sıkıntısı” konularına ve “Sağlık Olsun” şiirine ayırdık. O şiir bence çok ama çok önemli. Zira özellikle bu korona/pandemi günlerinde çok mühim bir motivasyon hapı görevi üstlenebiliyor. Çok mühim çünkü sağlığın güzelliğini, önemini ve hayatın her anının tadını çıkarabilmenin lezzet ve erdemini mükemmel özetliyor. Her satırının altına benim gibi sizin de imzanızı atacağınızdan emin olduğum bu güzel şiiri lütfen okuyup bir kenarda bırakmayın! Kesip buzdolabınızın kapağına ya da yatağınızın başucuna iliştirmekle de yetinmeyin. Eşinize dostunuza, oğlunuza kızınıza, ananıza babanıza da yollayın. Ve siz de fırsat buldukça tekrar tekrar okumayı unutmayın. Sık sık da anımsamaya çalışın. Ve ısrar ediyorum, bütün bunları lütfen mutlaka yapın. Nedeni şu...
MÜHİM BİLGİ
HAYAT BİZİM YAPTIĞIMIZ BİR ŞEYDİR
ÇOĞUMUZ, kolay, sıradan, küçük ama önemli pek çok şeyin farkına varamadığımız ya da lüzumsuz ayrıntılara fazlaca takılıp kaldığımız için bir sürü dertle sıkıntıyla (özellikle de can sıkıntısıyla) boğuşup duruyoruz. Birbirimizi üzüyor, itip kakıyoruz. Örseliyor, yaralıyoruz. Fark edememekten, edilememekten ya da farkında olmayı becerememekten dolayı hayatı kendimize de ailemiz, dostlarımız, çevremize de zindan edebiliyoruz. Oysa ne yapıp etmeli, farkındalığımızı geliştirip güçlendirmeli, içten ve yürekten bir farkındalığa sahip olmalıyız. İşte tam da bu noktada yine devreye şairler giriyor. Ve bakın o şairler neler söylüyor...
HATIRLATMA
KEFENİN CEBİ YOK
“SAĞLIK Olsun” şiirine başlamadan önce şu güzel dizeleri de bir kenara not edin:
“Kefenin cebinin bulunmadığını fark etmeli/Azrail’in hemen sürpriz yapabileceğini/Nasıl yaşarsa öyle öleceğini/Eşref-i mahlukat (yaratılmışların en güzeli) olduğunu/Gülün hemen dibindeki dikeni, dikenin hemen yanı başındaki gülü/Zenginliğin ve bereketin sofradayken önünde biriken ekmek kırıntılarını yemekte gizlendiğini/Fark etmelidir.”
Çoğumuzun sık sık şikâyetçi olduğu “can sıkıntısı” sorununun da en çok da “fark edememek” yani “hayatı ıskalamak”la birebir ilişkili olduğunu lütfen unutmayın. Sorunu daha da derinden anlamak isteyenler için yazılmış şu dizeleri de notlarınızın arasına katın: “Ömür dediğin üç gündür/Dün geldi geçti, yarın meçhuldür/O halde ömür dediğin bir gündür/ O da bugündür.”
ÖNEMLİ
CAN SIKINTISI HASTA EDİYOR
HAYATTA nelerin olup bittiğini fark edememenin yarattığı önemli sorunlardan biri de “can sıkıntısı”dır. Ve bu sorun bugünlerde neredeyse koronavirüsten daha hızlı yayılma eğilimindedir. Ernie Zelinski’nin can sıkıntısından kurtulmak isteyenlere bazı tavsiyeleri var. Zelinski diyor ki: “Başkalarının ateşinde ısınmak yerine kendi ateşinizde ısının ve can sıkıntısını hayatın çok basit bir kuralını kullanarak alt edin: O kural zor ve konforlu olmayanı seçmektir.”
Zelinski’ye göre, canı sıkılanların çok sık karşılaştıkları bazı sorunlar var: “Bu kişiler maddi varlıkları ve güvenlikleri için sürekli kaygı duyma eğilimindeler. Eleştiriye karşı çok hassaslar. Geçer akçe değerlerle uyum içinde olma eğilimindeler. Her şeye çok kolay üzülürler. Özgüvenleri yok gibidir. Yeteri kadar yaratıcı oldukları da söylenemez.”
Uzmanlara göre, can sıkıntısı da tıpkı stres gibi önemli bir hastalık hazırlayıcısıdır. Migrenden ülsere, reflüden taşikardiye, uykusuzluktan sinirsel kolite pek çok sağlık sorununun can sıkıntısından kaynaklanması mümkün. Bu sorunu aşmanın yolu da önemli ölçüde farkındalık kültürümüzü geliştirmekten geçiyor.
KESİP SAKLAYIN
SAĞLIK OLSUN
“ÖYLE sabah uyanır uyanmaz yataktan fırlama
Yarım saat erkene kurulsun saatin
Kedi gibi gerin, ohh ne güzel yine uyandım diye sevin
Pencereni aç, yağmur da olsa, fırtına da olsa nefes al derin derin
Yüzüne su çarpma, adamakıllı yıka yüzünü serin serin
Geceden hazır olsun, yarın ne giyeceğin
Ona harcayacağın vakitte bir dilim ekmek kızart
Çek kızarmış ekmek kokusunu içine
Bak güzelim kahvaltının keyfine
Ayakkabıların boyalı olsun, kokun mis,
Önce sana güzel gelsin aynadaki siluetin
Çık evinden neşeyle, karşına ilk çıkana gülümse, Aydınlık bir gün dile
Sonra koş git işine, dünden, önceki günden
Hatta daha da eskiden yarım ne kadar işin varsa hepsini tamamla
Ohhh şöyle bir hafifle
Bir güzel kahve ısmarla kendine
Seni mutlu eden sesi duymak için ‘Alo’ de
Hiç işin olmasa da öğle üzeri dışarı çık
Yağmur varsa ıslan, güneş varsa ısın, hatta üşü hava soğuksa
Yürü, yürürken sağa sola bak, öylesine değil, görerek bak
Çiçek görürsen kokla, köpek görürsen okşa
Çocuk görürsen yanağından makas al
Sonra, şöyle bir düşün, kimler sana yol açtı,
Sen çok darda iken kimler seni ferahlattı
Hani kapını kimsenin çalmadığı günlerde kimler kapını tıklattı
Ne kadar uzun zamandır aramadın onları değil mi
Hadi hemen uğrayabilirsen uğra, arayabilirsen ara
Hatırlarını sor, öyle laf olsun diye değil,
Kucaklar gibi sor
Bu sadece onların değil, senin de yüreğini ısıtacak
Yüzünde güller açtıracak
Günün güzeldi değil mi?
Akşamın da güzel olsun
Yemeğin ne olursa olsun, masanda illa ki kumaş örtü olsun
Saklama tabakları, bardakları misafire
Sizden âlâ misafir mi var bu dünyada
Ailecek kurulun sofraya, öyle acele acele değil
Vazife yapar gibi hiç değil,
Şöyle keyife keyif katar gibi, lezzete lezzet katar gibi,
Eksik bıraktıklarını tamamlar gibi tadına var akşamının
Gece evinde, dostların olsun
Sohbetin yemeğin, kahkahan olsun..
Arkadaşım
Hayat bu, daha ne olsun?
Ama en önce ve illa ki sağlık olsun!”
Paylaş