Paylaş
Bu nedenle yeni yıl için yeni bazı stratejilere ihtiyacımız var. Bu stratejileri öncelikle “kendimize ve birbirimize daha iyi bakmak”, daha yakın ve samimi olmak, “hoşgörü, şefkat, dostluk, sevgi, umut” sözcüklerini bu yıl her zamankinden daha sık kullanmak üzerine kurmalıyız ama ben sadece bunların yeterli olacağını zannetmiyorum. Yapmamız gereken başka şeyler de var.
PEMBE GÖZLÜK TAKIN!
“İyimserlik” yeni yıl stratejilerimizin en başında yer almalı. Olan bitene ve geleceğe dair olumlu anlamlar geliştirmek, daha güzel, daha iyi ve daha huzurlu yarın beklentileri içine girebilmek, yani sık sık dalga geçtiğimiz “hayata pembe bir gözlükle bakabilme”yi becerebilmek bu yıl her zamankinden daha önemli. Sadece bu nedenle bile yeni yıla yeni umutlarla girmeye, saatler “gece yarısı 12’yi vururken” dualar edip dilekler dilemeye dikkat edin. Bir kez daha tekrarlamakta fayda var. Sıkıntılı bir süreçten geçiyoruz ve bu süreç bizi daha da bunaltacak gibi görünüyor, bedenimize ve ruhumuza kaldırabileceğinden daha fazla kortizol ve adrenalin gibi zararlı kimyasallar yüklüyor. Bu kimyasallardan korunmanın ve kurtulmanın yolu da öncelikle her sabaha iyimserlik şurubu içerek başlamayı gerektiriyor.
SOSYALLEŞİN, ÇOĞALIN!
Olan bitenden daha az etkilenmenin, dolayısıyla endişe ve kaygıyı azaltabilmenin bir yolu da “sosyalleşmek ve çoğalmak”tan geçiyor. Geri çekilip yalnızlaşmak, kabuğuna dönüp dükkânı kapamak yapılabilecek en büyük yanlışlardan biri. Tersine kalabalıklara karışmak ve daha çok çoğalmak lazım. Dost ve arkadaşlarla, hatta hiç tanımadığınız insanlarla daha sık ve çok bir arada olmak, aramak, sormak, konuşmak, dokunmak, güzel sözcüklerle, güzel hislerle konuşup bakmak, ilişkilerimizde güven ve ilgiyi odak noktası yapmak bu yıl çok ama çok daha önemli. Aile bağlarımızı güçlendirmeye bu yıl her zamankinden daha fazla ihtiyacımız olacağını unutmayalım.
HAVANIZI DEĞİŞTİRİN!
Bir önerim de şu: Sakın geri çekilip evimize, hatta semtimize ve şehrimize sıkışıp kalmayalım. Yeni keşiflere, tatlara, lezzetlere, gezilere yelken açalım. Anlamını çoktan unuttuğumuz ama iyileştirici etkisinden hiç kuşkum olmayan “hava değişimine çıkma” yani “farklı ve yeni havalar soluma” geleneğimizi yeniden devreye sokalım. Farklı sular içelim, farklı manzaralar seyredelim, farklı sesler dinleyelim.
RUH-BEDENE DİKKAT
Bu yıl beden ve ruh ilişkisini sıkı değil sımsıkı tutabilmek de çok önemli bir hedefimiz olmalı. Bu ilişkiyi dikkatle gözden geçirmeli, kırık dökük varsa onarıp tedavi etmeli, bozulursa yeniden inşa etmenin bir yolunu bulmalıyız. Biri önde, biri arkada, biri yukarıda, biri aşağıda kalmışsa dengeyi yeniden kurmalıyız. Beden ve ruh ilişkisindeki kopmaların bize farklı sağlık sorunu olarak geri döneceğini en azından stres yönetimimizi, duygu durumumuzu, uykumuzu etkileyeceğini unutmamalıyız. Beden ve ruh arasındaki en güçlü yapıştırıcının da “inanç ve manevi zenginlik olduğunu” aklımızdan çıkarmamalıyız. Duanın, inanmanın, güçlü ve zengin bir manevi hayatın, ait olmanın gücünden bu yıl her zamankinden daha çok faydalanmalıyız.
SAĞLIĞINIZI İZLEYİN!
Güçlükleri yenmede sağlıklı bir beden ve ruh her şeyden çok daha önemli ve etkili olacaktır. Sağlığımıza daha çok dikkat etmemiz bu nedenle çok daha önemli hale geliyor. Sağlığımıza ilişkin olumsuzlukları –her zaman olduğu gibi- bu yıl da –her zamankinden daha fazla- dikkate almalıyız. Çözümleri ertelememeliyiz. Kısacası bu yıl emin olunuz ki geçtiğimiz yıllarda çok daha kendimize ve birbirimize ihtiyacımız olacak.
YENİ YIL REÇETESİ
Her yıl olduğu gibi bu yıl da bir “iyi hayat” veya “yeni yıl” reçetesine ihtiyaç var. Benim önerdiğim reçetem aşağıda. Reçete benim de değil, Ernie Zelinski’nin. İçinde tam on iki mükemmel hap var. Hangilerini, ne sıklıkta ve ne süre ile yutacağınıza ise siz karar verin.
-Doyum sağlayacak kadar bir amaç.
-Geçinebilecek kadar bir iş, temel ihtiyaçlara yetecek kadar zenginlik.
- İş ve eğlenceyi dengeleyecek kadar sağlıklı bir akıl.
-Daha çok insanı beğenecek ama bunlardan bazılarını çok sevecek kadar şefkat.
-Kendini sevecek kadar öz saygı.
- Muhtaç olanlara verecek kadar iyilik hissi.
- Zorluklarla yüzleşecek kadar cesaret.
- Sorunları çözecek kadar yaratıcılık.
- Her an gülebilecek kadar mizah duygusu.
-İyi bir yarın bekleyecek kadar umut.
-Hayatı bütün değerleriyle yaşayacak kadar sağlık.
-Sahip oldukların için şükran duygusu.
Yavaşlamanın bir yolunu mutlaka bulun
BU yıl işleri biraz ağırdan alın ve yavaşlayın. Hayat bizi bir şekilde zaten hızlandırıyor. Hızımız arttıkça da daha kolay ıskalanıyor. Hayatı daha iyi anlamak, daha çok dokunmak, daha saf, daha duru kalmak istiyorsanız yavaşlayın. Yoğunlaşmak, azalarak çoğalmak istiyorsanız yavaşlayın. İç yolculuklarına, farkındalık araştırmalarına çıkmak istiyorsanız yavaşlayın. Daha çok övüp daha az eleştirmek, daha az kıskanıp daha çok beğenmek, daha az kızıp daha çok iltifat etmek istiyorsanız yavaşlayın. Daha önce de yazdım: Yavaşlarsanız daha kolay, daha sağlam ve daha güçlü büyür, daha çok ve çabuk çoğalırsınız. Yavaşlarsanız kalabalıkların içinde kalır, kaybolmazsınız.
ÇİÇEK AÇARSINIZ
Yavaşlarsanız güçlenir, kök salar, dallanıp budaklanır, çiçek açarsınız. Yavaşlarsanız geleceğe daha çok meyve ve tohum bırakma şansı yakalarsınız. Yavaşlarsanız durup düşünme, törpülenip hafifleme, toksinlerden arınıp bilge ve zarif biri haline dönüşme fırsatı yakalarsınız. Bir kez daha hatırlatayım: Zaman zaman yaşadığımız endişelerin, korkuların, terleme, çarpıntı, ateş basmaları ve karabasanların, şişkinlik, gaz sancıları, baş dönmeleri, göğüs ağrılarının, nefes darlıkları, el ayak kasılmalarının önemli bir nedeni de bedenimizi ruhun izleyemeyeceği bir hıza yükseltmek, yani hızlanmaktır.
BENİM DE HEDEFİM
Bedenlerimizi ruhlarımızın yakalayamayacağı bir hıza ulaştırmak, en azından ruhu bedenden koparmaktır. Aşırı hız her hareketli cihaz gibi bizde de savrulmalara, devrilmelere, yoldan çıkmalara ve moda hastalıklara (depresyon, reflü, rahatsız ayak, taşikardi, kulak çınlaması, baş dönmesi, hipoglisemi) yol açabiliyor. Benim bu yıl başarmaya çalışacağım temel hedeflerden biri “yeniden yavaşlamak” olacak. Size de tavsiye ederim.
BİR DİLEK
2014’ün size, ailenize, dostlarınıza sağlık ve huzur getirmesini diliyorum.
BU YIL NE OLDU?
İLK 15!
1. Şeker ve un gözden düştü.
2. Beyaz pirinç “out”, bulgur “in” oldu.
3. Plastik şişeler yerine cam şişeler tercih edildi.
4. Siyah çay yeşil çaydan daha çok sevildi.
5. D vitamini C vitaminini yendi.
6. Omega-3, probiyotik, CoQ10’un reytingleri yükseldi.
7. Ot, çöp tüccarlarının internet aracılığıyla yaptıkları sahtekârlıklara kanunla son verildi.
8. Hepatiti lavanta suyu, migreni ametist taşıyla tedavi ettiklerini iddia eden şarlatan ve çakma şifacıların çoğu sağlık piyasasından çekildi.
9. Adına “kolon lavmanı” denilen sağlığa zararlı uygulamadan vazgeçildi.
10. Merdiven çıkmanın, yürüyüş kadar önemli bir egzersiz olduğu fark edildi.
11. Yürümenin vitaminlerden daha değerli bir sağlık desteği verdiği keşfedildi.
12. “Günaydın” sözcüğü daha sık tekrar edildi.
13. Maneviyat ve inanç zenginliğinin ilaçlar kadar önemli oldukları ve bir “iç doktor” gibi çalıştığı daha iyi anlaşıldı.
14. Sağlığın kıymeti yeniden fark edildi.
15. Bel çevresi tartıdaki kilo rakamından daha değerli olduğu öğrenildi.
Paylaş