Paylaş
Eğer herhangi bir nedenle hastalıkta ağırlaşmaya yol açabilecek ilave bir sorun ortaya çıkmaz ise çoğu vakada iyileşme 2-3 haftada tamamlanıyor. Ne var ki yeni bazı gözlemler, beklenenden daha çok olguda COVID-19’da iyileşme sürecinin haftaları hatta ayları bile bulabileceğine işaret ediyor. Bu kişilerde hastalıkla bağlantılı “yorgunluk, uykusuzluk, nefes darlığı, göğüs ağrısı, kafa karışıklığı, unutkanlık, odaklanma güçlüğü” gibi sorunlar bir türlü bitmek bilmiyor. Bu gibi durumlarda o kişilere “LONG COVID-19 (UZAMIŞ COVID-19)” tanısı konuluyor. Peki bu kötü, can sıkıcı ihtimal kimlerde daha fazla? Sorunun yanıtını araştıran uzmanlar bakın neler bulmuşlar...
LONG COVID-19
KİMLERİN RİSKİ DAHA YÜKSEK?
VARAN 1-AĞIR SEYİRLİ VAKALAR: Hastalığı ağır geçirenlerde, şiddetli komplikasyonlar nedeniyle uzun süre yatağa bağlı kalanlarda COVID-19’un uzama ihtimali artıyor.
VARAN 2-ÇOK SAYIDA BELİRTİ GÖSTERENLER: Hastalığı sadece hafif bir ateş, sıradan bir boğaz ağrısı ve ufak tefek öksürük nöbetleriyle atlatabiliyorsanız, şanslısınız. Yok eğer, hastalığa yüksek ateş, öksürük, nefes darlığı, baş ağrısı, ağır halsizlik, yorgunluk, bitkinlik hali, tat ve koku kaybıyla “merhaba” demişseniz, sizde de COVID-19 daha uzun sürebilir. Dikkatli olun ve tedaviyi daha da ciddiye alın.
VARAN 3-OBEZ KİŞİLER: Ciddi düzeyde kilo sorunu olanlarda COVID-19 beklenenden daha ağır seyretmekle kalmıyor, maalesef iyileşme süresi de haftaları bulabiliyor. Bu nedenle fazla kiloluların da daha dikkatli olmaları lazım.
VARAN 4-KRONİK HASTALIĞI OLANLAR: Özellikle şeker hastalarında, insülin direnci sorunu yaşayanlarda, hipertansiyonlu, kalp, böbrek, karaciğer yetmezliğine sahip kişilerde, KOAH yani kronik ve tıkayıcı solunum yolu hastalığı olanlarda da COVID-19’da iyileşme süreci uzayabiliyor.
VARAN 5-DEPRESYON SORUNU YAŞAYANLAR: Eğer hastalığa yakalanmadan önce zaten derin depresyonu olan biriyseniz, sürecin sizde de uzama ihtimali oldukça yüksek.
VARAN 6-YAŞLILAR VE KADINLAR DİKKATLİ OLSUN: Hastalığa karşı kadınların erkeklerden daha dirençli oldukları, daha hafif sorunlarla hastalığı geçiştirdikleri biliniyor. Ama uzamış COVID-19 meselesine erkeklere oranla kadınlar daha çabuk ve daha çok teslim oluyor. Yaşlılarda da benzer bir risk söz konusu. İleri yaşlı kişilerin iyileşme süreçleri de maalesef sürüncemede kalabiliyor.
İYİ BİLGİ
MAVİ BÖLGELERDE HAYAT DAHA UZUN
DAN Buettner, uzun ve sağlıklı yaşam konusuna kafasını takmış önemli araştırmacılardan biridir. Yakından tanıdığım ve izlediğim, kitapları milyonlar satan o önemli araştırmacı, dünyada uzun yaşayan insanların en yoğun görüldüğü bölgeleri yıllar süren araştırmalarla belirlemiş ve o bölgelere “MAVİ BÖLGELER” adını vermiştir. Buettner yaptığı araştırmalarda İtalya’daki Sardunya, Japonya’daki Okinawa, Yunanistan’daki İkaria gibi adalarda 100 yaşını geçenlerin sayısının toplam nüfusun neredeyse yüzde 5’i geçtiğini söylüyor. Haksız da değil. Bunlardan ikisini, Sardunya ve Okinawa adalarını, ben de bizzat dikkatle ziyaret edip inceleme fırsatı yakaladım. Gazetem Hürriyet adına 2005’te yaptığım bu seyahatte her iki adada da sadece sağlıklı ve uzun değil, huzurlu ve mutlu yaşayan “asırlık insanlar”ın sayısının oldukça fazla olduğunu gördüm. Dan Buettner o olumlu gelişmenin beslenmeyle bağlantılı nedenlerini 9 başlıkta toplamış. İşte o uzun yaşamın beslenme sırları...
KESİP SAKLAYIN
UZUN YAŞAMANIN 9 BESLENME SIRRI
1- Şekeri azaltın.
2- Bitki ağırlıklı beslenin.
3- Baklagillere ağırlık verin.
4- Etten uzak durun.
5- Balığa dikkat edin.
6- Ekmeği sınırlayın.
7- İşlenmiş gıdalara ‘hayır’ deyin.
8- Su için.
9- Kuruyemiş atıştırın.
BİR BİLGİ
KRONİK İNFLAMASYONA DİKKAT
ÖMÜRLER uzadıkça bedenler iltihaplanıyor. Bu aslında biraz da beklenen bir fizyolojik değişim. Ne var ki inflamasyonun/iltihaplanmanın erken başlaması ve beklenenden daha hızlı seyretmesi, yaşlılık sorunlarının pek çoğunun da bir numaralı nedeni. Kanserden obeziteye, damar sertliğinden diyabete, hipertansiyondan Alzheimer’a pek çok sağlık sorununun kronik inflamasyonla doğrudan ilişkisi var. Zaten bu nedenle de son 10 yılın en çok konuşulan, üzerinde araştırma yapılan sağlık konularından biri de kronik inflamasyon meselesidir. İnflamasyonu doğal yoldan bazı besinleri veya besinsel unsurları daha sık ve çok tüketerek durdurmak mümkün. Zerdeçalın, yeşil çay, tarçın, üzüm çekirdeğinin, omega 3 yağ asitleri, omega3/omega 6, D vitamini ya da magnezyum desteğinin bugünlerde daha sık konuşulmasının bir nedeni de işte kronik inflamasyondur.
HATIRLATMA
KURU ERİK, SAĞLAM KEMİK!
OSTEOPOROZ, yani kemik erimesi özellikle 40’lı yaşlar sonrasında kadınlar için mühim bir sağlık meselesi. Kemik sağlığı için de onlara herkes nedense süt ürünlerini tavsiye ediyor. Oysa sağlam kemiklere sahip olmanın yolu sadece yoğurt, peynir yemekten geçmiyor. Bol lahana ve sık sık çiğ badem tüketmek de gerekiyor. Kalın yeşil yapraklı sebzelerin de hemen hepsi bol miktarda bitkisel kalsiyum içeriyor. Ama benim farkında olmadığınızı bildiğim bir favorim daha var: Siyah kuru erik. Bunda da bol miktarda kalsiyum mevcut. Ayrıca o sadece kemik dostu da değil, harika bir antioksidan deposu, kalp-beyin koruyucusu, ucuz ve etkili bir posa, kabızlık savaşçısı. Netice şu: Siyah kuru erik saydığım marifetleri ve mahiyetleri nedeniyle harika bir akşam atıştırmalığı alternatifi. Tabii sayıyı 4-5 adetle sınırlandırmak en doğrusu.
Paylaş