Yeni başlangıç için 30’lu yaşlar ideal

Orta yaş ve sonrasında kadın sağlığını önemli tehditlerin beklediği doğrudur. 40’lı yaşlar kadın bedeninde hormonal çekilmelerin, metabolik azalmaların ve ruhsal bırakıp gitmelerin başladığı kritik bir dönemdir.

ORTA yaşlarda hormonal çekilmelerle başlayan promenopoz ve bununla ilişkili bedensel ve ruhsal pek çok sorun sağlıklı kadının kapısını ardı ardına çalma hazırlığındadır. 45’li yaşları takiben başlayan menopoz döneminde ise menopozun ruhsal ve bedensel belirtileri ile uğraşmaktan iyice yorgun düşen kadınları, orta yaşlarla birlikte sıklığı artan meme kanseri ve koroner kalp hastalığı gibi problemler meşgul edecektir. Orta yaşlı kadınların sağlık tehditleri sadece bunlarla da sınırlı değildir. Meme kanseri, kemik kırılganlığı artışı (osteoporoz), osteoartiritis tipi eklem romatizması, safra kesesi taşları, kilo fazlalığı ve obezite, şeker hastalığı ve hipertansiyon ile tiroid bezi hastalıkları (hipo ve hipertiroidi) ilk akla gelenlerdir. Eğer siz bütün bu sorunlarla daha az meşgul olmak, mümkünse onlarla hiç karşılaşmamak istiyorsanız hazırlığa erken yaşlarda başlamalısınız.

GÜVENLİ GELECEK

Otuzlu yaşlar koruyucu önlemleri almak için en uygun zamandır. Bu dönemde başlatacağınız akılcı yaşam biçimi değişimleri, orta yaş ve sonrasında sağlığınızın en güvenli garantileri olacaktır. İşe sigara içmeyi bırakmak, alkol tüketiminizi iyice sınırlamak ve yanlış beslenme alışkanlıklarınızdan kurtulmakla başlamalısınız. Fazla kilolarınızı vermeli, ideal kilonuzu korumalı, beden kitle indeksinizi 22-24 arasında bir değerde tutmalısınız. Daha çok meyve ve sebze tüketmeli, tam tahıllardan ve baklagillerden daha çok yararlanmalısınız. Hayvansal protein tüketiminizi sınırlayıp yağ seçimlerinizi bitkisel yağlar ve özellikle zeytinyağı lehine kullanmalısınız. Kalsiyumca zengin yeşil yapraklı sebzeleri ve yarım yağlı veya yağı azaltılmış süt ve süt ürünlerini yeteri kadar tüketmekte kararlı olmalısınız. Demir eksikliği kansızlığına karşı uyanık olmalı, demir zengini besinleri (pekmez, koyu yeşil yapraklı sebzeler, haftada 2-3 kez 100-150 gram yağsız kırmızı et) daha çok kullanmalısınız.

OMEGA VE TÜREVLERİ

Omega-3 ve Omega-6 yağ asitlerinden zengin besinleri yeterince ve Omega-3/Omega-7 dengesini koruyacak şekilde tüketmeye özen göstermelisiniz. Hayvansal kaynaklı Omega-3’ler için balık ve deniz ürünlerinden, bitkisel kaynaklı Omega-3 yağ asitleri için keten tohumu, ceviz ve semizotundan, Omega-6 asitleri için de bitkisel yağlar, primose oil ve borage oil’den faydalanabileceğinizi hatırlatalım.

Bitkisel kimyasalların en değerlileri olan flavonoidleri, karotenoidleri (beta karoten, likopen, lutein, zeoksantin), polifenolleri, kateşinleri (siyah ve yeşil çay), proantosyanidinleri (üzüm çekirdeği yağı -grape seed exterd oil- ve pycnogenol), allicini (sarmısak) ne kadar bol tüketirseniz bedeninizin doğal antioksidanlarla o kadar çok güçleneceğini unutmamalısınız. Güçlü bir antioksidan desteğine sahip kadınların meme kanseri, rahim kanseri ve diğer organ kanserleri ile koroner kalp hastalığına karşı direnç kazandıkları bilinmektedir. Beslenme alışkanlıklarınızdaki değişimleri sadece akılcı besin seçimleri ile sınırlamamalı, düzenli kahvaltı yapmaya, öğün atlamamaya, vitamin-mineral ve posa zengini besinleri mutfağınızda daha çok kullanmaya da özen göstermelisiniz.

AKTİF BİR KADIN

Yaşam biçimi değişikliklerinize daha aktif bir kadın olmayı mutlaka eklemelisiniz. Mümkünse düzenli egzersiz yapan, hareketli, doğa ile daha çok baş başa kalan, eklemleri ve kaslarını daha çok kullanan bir kadın olmakta ısrarcı davranmalısınız. Düzenli egzersizin sağlığınızın sadece bedensel göstergelerini (kan şekerinde düzelme, kolesterol ve trigliseritte azalma, kan basıncında dengelenme, kemiklerde güçlenme...) değil aynı zamanda ruh sağlığınıza da önemli katkılar sağladığının (stresle daha kolay mücadele etme, depresyonda azalma veya depresyon önleyici etkiler, daha iyi bir uyku) farkında olmalısınız.

SAĞLIK RİSKİ ANALİZİ

Sağlığınızı kontrol altında tutmanın önemini daha bu yaşlardan fark etmeli, sağlıklı bir yaşamın ısrarlı bir takipçisi olmalısınız. Sağlık taramalarını (check-up) ruhsal bir rahatlama aracınız veya yapılması gerekli rutin bir iş gibi görmemelisiniz. Bu taramaları sağlık riskinizin yönetim aracı olarak kullanmalısınız. Kolesterol, trigliserit, ürik asit, kan şekeri, homosistein gibi damarsal risk belirleyicilerini, karaciğer, böbrek ve akciğer fonksiyonlarınızı, kalbinizin fonksiyonel ve yapısal durumunu, bağışıklık sisteminizin gücünü, kemik, kas ve eklemlerinizin kapasitelerini ısrarla ve dikkatle izleyen ayrıca muhtemel sağlık tehditlerinizi daha erken belirleme konusunda uzmanlaşmış bir ekibin yürüttüğü sağlık riski yönetimi pogramlarından faydalanmalısınız. Kan basıncınızı belirli aralıklarla ölçmeli, görme ve işitme duyularınızın yeteneklerini dikkatle izlemeli, hormonal düzeyiniz ve cinsel yaşamınızla ilişkili değişimleri gözlem altında tutmalısınız.
Yazarın Tüm Yazıları