Otuzlu yaşlara adım atan kadınların ilgi duydukları sağlık konularının en başında (aslında erkekler de merak ederler ama pek belli etmezler) cilt yaşlanması var.
Aslında eğer cildinizin neden yaşlandığını, nelerden zarar görüp nelerden hoşlandığını bilirseniz bu sorunu çözmekte ciddi bir zorluk çekilmiyor. Ayrıca, önce siz ne yaparsanız yapın cildinizin doğal yaşlanmadan şu veya bu şekilde etkilendiğini de bilmeniz gerekiyor. Ama yine de, cilt yaşlanmasını hızlandırmak veya yavaşlatmak önemli ölçüde size kalıyor. Eğer onu çevresel yaşlanmanın etkilerinden koruyabilir, uygun destekleyiciler, yiyecekler ve cilt ürünleriyle kendini yenilemesine yardımcı olabilirseniz çok iyi sonuçlar almanız mümkün olabiliyor.
KENDİNİZE İYİ BAKIN CİLDİNİZ GÜZELLEŞSİN
Cildiniz için neler yapabileceğiz sorusuna yanıt vermeden önce vücudunuz için yapacağınız bütün iyi şeylerden cildin de yararlanacağını unutmamanız gerekiyor. Bunun anlamı şu: İyi bir cilt için sağlam bir bağışıklık sitemine, sağlıklı kalp ve dolaşım düzeneğine, güçlü bir akciğere, görevini iyi yapan bir böbreğe ve iyi çalışan bir sindirim sistemine yani sağlam bir vücuda ihtiyacınız var. Ayrıca, ruh sağlığınızın da iyi olması gerekiyor. (Cilt sağlığının ruh sağlığı ile ne ilişkisi var diye düşünebilirsiniz. Bu sorunun yanıtını geçen ay yayınlanan "Derin Güzellik / Doğan Kitap" adlı kitabımızda uzun uzun anlattık). Beyninizle cildiniz arasında iki yönlü işleyen bir yol sistemi var. Cildinize yapılan her türlü hoşluk - güzel bir dokunuş, içten bir okşayış, yürekli bir öpüş- beyninize şifa verebiliyor. Eğer keyfiniz yerinde, huzurunuz mükemmel, ruhunuz dinginse yüzünüz de güzel oluyor.
NE YAPMALI
Yukarıdaki sorunun yanıtını arayamaya devam edelim. Güzel bir cilde sahip olmanın birinci anahtarı doğru beslenmekten geçiyor. Bunun için neler yapmanız gerektiğini artık çoğunuz biliyorsunuz. Biz yine de kısaca özetleyelim: Daha çok antioksidan zengini sebze ve meyve yemeniz (elma, kayısı, kiraz, nar, kırmızı üzüm ve kara lahana, pazı, ıspanak, lahana, dereotu, zerdeçal, soğan, kapari, yeşil çay, nar suyu, üzüm suyu, siyah ve beyaz çay) en önemli nokta. Domatesin, ketçap veya salçanın, kekik, nane ve maydanozun da güçlü birer cilt tamircisi olduğunu unutmayın. Bu listeye sarmısağı, pırasayı, marulu bile ekleyebilirsiniz. Kuruyemişleri ve yağlı tohumları ölçülü, az ama sürekli olarak yemeniz gerekiyor. Taze filizlenmiş ürünlerden faydalanmanız da iyi olur. Bakliyatı, tahılı doğal halleriyle dengeli bir şekilde yemenizde yarar var. Yoğurt ve kefiri de unutmayın. Balık özellikle Omega-3 zengini balıklar cilt için son derece faydalı bulunuyor. Kekik, zencefil, fesleğen değerleri her gün artan cilt dostu doğal besinlerdir. Bu yiyecekleri makul ölçülerde, az ve sık beslenerek, çeşitlendirerek yiyin.
HANGİ DESTEKLERİ ALALIM
"Sadece iyi beslenmek yeterli mi? Yoksa cilt destekleri de almak mı lazım?" sorusunun yanıtına gelince: Biz "Yaşasın Hayat!" Kliniği’nde cilt desteği programlarımızın tümünde kişilere sağlık durumlarına, cinsiyetine, yaşa, cildin mevcut durumuna ve diğer bazı faktörlere dikkat ederek Alfa Lipoik Asit, Asetil L-Carnitin, Omega-3 yağları, Koenzim Q-10, C vitamini, E vitamini, CLA, gibi destekleri sık sık kullanıyoruz. Bunların kullanım formülasyonlarını, dozlarını, sürelerini, zamanlamalarını cildin durumuna göre belirliyoruz. Çoğu zaman likopen içeren sıkılaştırıcılardan, bazen de magnezyum, kalsiyum, çinko gibi minerallerden faydalanıyoruz. Yani belirli bir formülasyon yok. Herkes için ayrı bir destek programı yapmak gerekiyor.
HANGİ ÜRÜNLER FAYDALI
Bu ürünleri belirli formülasyonlarla takip etmekte zorlananların da birçoğunu birlikte bulunduran besin desteklerinden faydalanmaları da mümkün. İçinde yeşil çay, üzüm çekirdeği, Koenzim Q-10, Kartnitin, Alfa Lipoik Asit gibi mükemmel sayılabilecek pek çok organik maddeyi bir arada bulunduran bazı ürünlerden (Pro-Der, Alfadell, Juvenon) faydalandığımız gibi başka aktif cilt destekleyicilerini yapısında bulunduran, etkinliği bazı bilimsel çalışmalarla da kanıtlanan tabletlerden de (Evelle, İnneov) faydalanıyoruz.
Cildi içerden yiyecekler ve besin takviyeleri ile desteklemek her zaman yeterli olmayabiliyor. Bu durumda bu doğal maddelerle güçlendirilmiş bazı krem ve serumlardan da faydalanmak gerekiyor. Bunları yarın yazacağız.
Kolesterol olmadan yaşayamayız
Kolesterol hayatımızı sürdürmemiz için gereken temel maddelerden biridir. Hücrelerimiz kolesterol olmadan bütünlüğünü koruyamaz. Özellikle hücre duvarlarının sağlam kalması için kolesterol bulunması gerekiyor. Sinir dokusunun da bütünlüğünün korunması için kolesterol hayati önem arz ediyor. Bu nedenle beyinde ve sinir dokularında bol miktarda kolesterol depoluyoruz.
Kolesterolün faydaları bunlarla da sınırlı değil. Örneğin yağ sindirimi için şart olan safra tuzları da kolesterolden üretiliyor. Kolesterol hormon ve vitamin sentezinde de kullanılıyor. Testesteron, östrojen gibi hormonlar ve D vitamininin üretimi için kolesterol gerekiyor. Kısacası kolesterol olmadan sağlıklı bir hayatı sürdürmek mümkün olmuyor. Vücudumuzun makul miktarlarda kolesterole daima ihtiyacı var.
Yeşil çayı nasıl içmeli
Yeşil çayın siyah çaydan en önemli farkı antioksidan kateşinleri daha fazla ihtiva etmesidir. Yeşil çayın bu güçlü antioksidan yapısından daha fazla yararlanmak istiyorsanız onu 3-5 dakikadan fazla demlememenizde fayda var. En iyisi kaynamış suda 3-4 dakika kadar bekletmenizdir. Yeşil çayda bulunan kateşinler çok güçlü antioksidanlardır. Bu antioksidanların meme ve prostat kanserinden korumayı güçlendirdiği, deri ve sindirim sistemi kanserlerinden koruyabildiği, kalp-damar hastalıklarına yakalanma olasılığını azalttığını, cilt yaşlanmasını yavaşlattığını gösteren yüzlerce çalışma var. Aslında yeşil çayla siyah çay aynı bitkiden elde edilmekte, fark işlenme tekniklerinden kaynaklanmaktadır. Yeşil çay daha az işlenmekte, siyah çay tabi tutulduğu kurutulma işlemi esnasında oksijenle aşırı temasa girdiğinden antioksidan gücünü bir miktar kaybetmektedir. Bununla birlikte siyah çayın da güçlü bir antioksidan içecek olduğunu unutmamak gerekiyor.
Bellek için folik asit desteği almak faydalı mı
Folik asit B vitamini grubunda yer alan doğal bir maddedir. Bu maddenin yıldızı son zamanlarda sürekli yükseliyor. Folik asidin hamilelikten önce alınması halinde bebeklerde bazı hastalıkları önleyebildiği biliniyor. Çocuklarda beynin gelişmesinde önemli görevler üstleniyor. Kan hücrelerinin olgunlaşmasında çok önemli bir yerinin olduğu ise zaten biliniyor. Son yıllarda folik asit desteklerinin belleği koruma ve güçlendirmede de işe yaradığı anlaşıldı. Günde 400-800 mg folik asit almak belleği koruma bakımından önemli bir yarar sağlayabiliyor. Eğer belleğinize destek almayı düşünüyorsanız içinde yukarıdaki dozlarda folik asit bulunan vitamin ve mineral karışımlarını tercih etmenizde fayda var.
Çinko eksikliğine dikkat
Çinko, hem çocuklar, hem de yetişkinler ve yaşlılar için önemli bir mineraldir. Sağlıklı bir bağışıklık sistemi çinkosuz olmaz. Büyüme ve gelişme için çinko şarttır. Hücreler yenilenme ve çoğalma için çinkoya ihtiyaç duyar. Çinkonun yara iyileşmesini kolaylaştırdığı, antioksidan bir görev üstlendiği de biliniyor. Vücudunuzu çinkosuz bırakmamanızda yarar var. Çinko kaynağı olarak, et, karaciğer, peynir, badem içi, ceviz ve bulgurdan yararlanabilirsiniz. Çinko eksikliğinden saç ve cilt kalitenizin azalabileceğini de hatırlatalım.
Probiyotikler bağırsakları mutlu ediyor
Mutsuz bağırsak sendromu bağırsaklarda hareket bozukluğu, kabızlık veya ishal, gaz ve karın ağrıları ile karakterli yiyeceklerin ve stresin etkili olabildiği can sıkıcı bir hastalıktır. Bu hastalığın belirtilerini hafifletmede probiyotik bakterilerin faydalı olabileceğini gösteren birçok bulgu var.
Cilt destekleri
Alfa Lipoik Asid 200 mg
C vitamini (500 mg)
E vitamini (50-100 gr)
Yeşil çay özleri
Üzüm çekirdeği özleri
Koenzim Q-10 (30-100mg)
Çinko 20 mg
(Bu ürünleri sadece dermatoloji uzmanınızla görüştükten sonra kullanmanız gerekiyor.)
Kefirin faydaları
Kefir faydaları son yıllarda daha çok fark edilen bir süt ürünüdür. Özellikle probiyotik gücü nedeniyle sağlığa son derece faydalı olan bu geleneksel besinden herkesin yararlanması gerekiyor. Kefir probiyotik gücü sayesinde bağışıklık sistemini güçlendiriyor. Zararlı maddelerin yani toksinlerin vücuda karışmasına engel oluyor. Bağırsaklarda B ve K vitaminlerinin üretimlerini artırıyor. Bu özel yetenekleri ile yaşlanmayı yavaşlatmada, kanseri önlemede, besin alerjilerinden korunmada faydası olabiliyor.
DİYET GÜNLÜĞÜ
Sorularınız için: Tel: (0212) 236 73 00
Beslenme önerileri
Tatilde açık büfe mönüler yüzünden kilo almanızı engelleyecek önerileri vermeye devam ediyoruz.
Yaklaşık 3-4 masa uzunluğundaki tatlı reyonunun önünden hızlı bir şekilde geçerek şuruplu ve hamurlu tatlıların dışındaki sütlü veya meyveli tatları deneyin. Dondurma iyi bir alternatif olabilir.
Günlük içki tüketiminizi (erkekler için 2 bardak, kadınlar için 1 bardak) sınırlayın.
Karpuz, kavun, üzüm, incir glisemik yükleri yüksek, kendini bol bol yedirten ve porsiyon miktarlarını ayarlamakta zorluk çektiğimiz meyveleri tüketirken dikkatli olun.
Ara öğünlerde sıvı tüketiminize dikkat! Sıvı kaybını önlemek amacı ile kalorisi yüksek meyve kokteyleri değil meyve suyu (1 parmak kadar) + soda karışımlarını tercih edin.
Uyku düzeninizde oluşabilecek aksamalar kilonuza yansıyabilir. Uykusuz geçen bir gecenin ardından ertesi gün tartıda kilonuzda artış görünce paniklemeyin, vücut sıvısı artmıştır, bol su için.
Bol bol yüzmeli ve ultra herşey dahilin sadece yiyecek ve içeceklerden değil spor faaliyetlerinden de faydalanmalı ve günde en az 45 dakika düzenli bir aktivite yapmalısınız. Havanın aşırı sıcak olduğu saatler hariç.
Diyet depresyona sokar mı
Artık yediklerimden keyif alamıyorum. Diyet yapmaktan çok sıkıldım. Çok mutsuzum. Ama yediklerime dikkat etmekten vazgeçersem kilo alacağım. Ne yapmalıyım?
Sizi sadece "diyet yapmak" mutsuz ediyorsa tabiki yaptığınız diyetten vazgeçin. Çünkü size uygun olmayan, sizi bu kadar mutsuz eden bir program, bizim sürekli söylediğimiz "Diyet değil; bunlar sizin yeni yaşam tarzınız" cümlemize yakışmıyor. Eğer ciddi bir kilo probleminiz var ise veya sağlık yönünden risk altında olduğunuz için zayıflamanız gerekiyorsa , zayıflamaktan vazgeçmeyin! Ama sizin yaşam tarzınıza ve ağız tadınıza uygun çeşitlilikler sağlamaya çalışın. Aralarda kilo almadan yani kaloriyi çok hızlı yükseltmeden molalar vermek de size iyi gelecektir. Şimdi biraz dinlenin ve sevdiğiniz lezzetleri nasıl kaloriyi düşürerek tüketebileceğinizi düşünün. Ve bu dönemde mutlaka diyetisyeninizden ve psikologdan yardım isteyin. Spor yapmıyorsanız bu dönemde sporu mutlaka hayatınıza sokun. Yemekten zevk alarak kilo kaybını sağlayabilirseniz mutluluk ve sağlıklı bir yaşam için önemli bir adım atmış olacaksınız. Unutmayın! .Kilo kontrolünü sağlamak , hastalıklardan uzakta sevdiklerinizle daha uzun yaşamak için gerekli ve bu sizi mutsuz edebilecek etkenlerin büyük kısmını ortadan kaldırabilir.