Paylaş
YAŞAM tarzımıza biraz dikkat edebilirsek, genetik mirasımız azıcık iyi ve birazcık da şansımız varsa beklenenden daha uzun yaşamamız mümkündür. Yaşlanmanın açık ve net sebepleri halen bilinmese de bizi yaşlandırdığı kesin olan bazı şeyler var ve biz eğer onlarla biraz daha akılcı ilişkiler kurabilir, yanlışlarımızı azaltıp doğrularımızı çoğaltabilirsek ömrümüze birkaç yıl ekleme şansımız olabilir.
İNSAN, FİL DEĞİL Kİ
Bunların başında beslenmemiz gelir. Eğer sağlıklı ve uzun bir ömür sürmek istiyorsak yalnızca karnımızı doyurmakla yetinmeyip daha iyi beslenmemiz, doğru şeyler yiyip içmemiz lazım. Hemen arkasından aktivite konusu eklenir. Daha çok hareket etmek zorundayız, insanlar değil, filler veya kaplumbağalar az hareket edip çok yaşayabiliyor. İsterseniz diğerlerini de tekrarlayalım: Uyku kaliteniz, streslerden uzak kalmanız, temiz bir çevrede yaşamanız, temiz su içip temiz hava solumanız da önemlidir, gerisi teferruattır...
Size “Uzun Yaşamın Sırları” gibi tumturaklı (!) bir liste yapıp verebilirdim ama ben listeleri bir kenara bırakarak birinci –ve en önemli- sırrın “yaşlanmayı kabullenmek” olduğunu bilmenizi tavsiye ederim. Dr. Toksöz Karasu’nun söylediği gibi en büyük hatanın “başka bir hayat umup bu hayatın muhteşemliğini gözden kaçırmak olduğunu” ve “Her ne şekilde olursa olsun insan bedenleri işlevlerini yitirmek ve sessizce inorganik bir duruma dönmek üzere programlanmışlardır” hatırlatırım!
YOK OLUŞA İNANMAK
Bu son cümle aslında “Yok oluşa inanmanın” altını çizip “hayatın ölümlü olduğuna inanıp onu keyifle, coşkuyla, huzur içinde, akıllıca, bilinci yerinde, sonsuz bir manevi zenginlik içinde, yok oluşa inanarak ama kendini hayatın zenginliklerinden koparmayarak yaşamaktadır” cümlesini de anımsatıyor. Eğer “yok oluşun kesinliği ve bir o kadar da basitliğine inanırsanız” hayatınıza ilişkin düşünce ve yüklerinizin hafiflediğini, nerede, nasıl ve ne şartlarda olursa olsun yaşamınızın size o haliyle de iyi gelebileceğini fark edeceksiniz.
2H: Huzur ve hayır
Yalnızca “uzun bir ömür” değil, aynı zamanda “huzurlu ve sağlıklı bir ömür” sürmeye bakmalı, dahası bu ikiliye yine “H” harfi ile başlayan bir başka kelimeyi daha ekleyip “ömrümüzün uzun, sağlıklı, huzurlu ve de hayırlı” olmasını dilemeliyiz.
DOSTUMUZ OLAN MİKROPLAR
HEPİMİZİN bağırsaklarında bir kilodan fazla doğal mikrop yükü var. Bunlar bizimle işbirliği içinde çalışan mikroplar. Özellikle yoğurt ve kefir gibi süt ürünleri bu mikropların miktarını artırıyor. Probiyotiklerin bağışıklığımızı güçlendirerek bizi bazı kanserlerden koruyabildiğini, alerjik hadiseleri engellediklerini, kolesterol ve şeker dengesini desteklediklerini biliyoruz. Probiyotik depomuz güçlendikçe depresyona yakalanma olasılığımız azalıyor, gaz, şişkinlik, hazımsızlık sorunlarımız azalıyor.
Yoğurttan uzun yaşam iksiri
HÜRRİYET’te okuduğum bir haberde Kazak bilim insanlarının Kazakistan Devlet Başkanı Sayın N. Nazarbayev’in ömrünü uzatmak için yoğurttan yeni bir “iksir” ürettikleri yazıyordu. Bilimcilerin buldukları iksirin yoğurttan elde ettikleri bir “probiyotik” karışımı olduğu anlaşılıyor ve probiyotiklerin sağlığa müthiş bir destek sağladıkları 1900’lü yılların başından beri zaten biliniyor.
KESİP SAKLAYIN
ÖMÜR UZATAN BESİNLER
ÖMRÜMÜZÜ hangi besinlerin daha çok uzattığı ciddi bir merak ve araştırma konusudur ve her sağlık uzmanının bu konuda farklı bir listesi vardır.
Yandaki listeyi farklı uzmanların önerilerinin bir karışımı olarak hazırladım. Eksikleri olsa da listenin işinize yarayabileceğini düşünüyorum.
- Badem, ceviz, fındık
- Fasulye, mercimek
- Böğürtlen, kiraz, kırmızı erik, nar
- Ahududu, kırmızı üzüm, çilek, yabanmersini
- Domates, soğan, sarımsak, patlıcan
- Lahana, brokoli, turp, pancar
- Balık
- Bulgur
- Zeytinyağı
- Yeşil, siyah çay
- Zerdeçal, zencefil, tarçın
- Kırmızıbiber ve karabiber
- Nane, maydanoz, kekik, tarhun
- Dereotu, roka ve benzerleri
- Ispanak, pancar, semizotu
- Yoğurt ve kefir
Paylaş