Paylaş
Şekeri çok seviyoruz ama yokluğuna dayanılması, tümüyle vazgeçilmesi çok güç olan bu müthiş lezzetin zararları ile ilgili yayınların sayısı her gün artıyor. Dahası “Şeker mi, zehir mi?” gibi sorular bile gündeme gelmeye başladı.
Benim şeker konusundaki tutumumsa net: Mümkün olduğu kadar az tüketilmesi ve günlük beslenmenin vazgeçilmez bir parçası haline getirilmemesi gereken bir lezzettir.
“Ne kadar çok şeker, o kadar çok sağlık sorunu, o kadar zayıf bağışıklık sistemi, o kadar yüksek kan basıncı, insülin direnci, obezite, şeker hastalığı ihtimali, o kadar yaygın karaciğer yağlanması, o kadar erken sertleşip yaşlanan damarlar” demektir. Zaten bu nedenle de “içine şeker ilave edilmiş her türlü içecekten uzak durun” uyarısında bulunuyor, ilave olarak fosforik asit ve kola gibi başka unsurlar olan içeceklere elinizi bile sürmeyin diye üsteliyorum.
Dahası yüksek oranda meyve şekeri (fruktoz) içerdikleri için bırakın katkısız ya da yüzde 100 olanlarını, taze sıkılmış olsalar bile meyve sularından uzak kalın diyor, tatlılarla ilişkinizi sınırlayın tavsiyesinde bulunuyorum. Kısacası “ne kadar çok şeker, o kadar az sağlık!” düşüncesindeyim.
Peki, bu durumda ne yapacağız? Şekerli içecekler ve tatlılardan tamamen vaz mı geçeceğiz? Eğer böyle bir şeyi başarabilirseniz bence en doğrusunu yapmış olursunuz. Peki, ya bunu yapamayanlar hangi çareye başvuracaklar? Bu durumda geriye tek bir seçenek kalıyor: Tatlandırıcılardan istifade etmek!
İşin bu bölümünde de maalesef bazı “sağlık arızaları” var. Siz o arızaların çoğunu zaten biliyorsunuz. Bu konuda hazırlayacağım etraflı bir bilgilendirme yazısını da yakında yayınlayacağım. Bugünlük size yeni ve şaşırtıcı bir bilgiyi aktarmakla yetineyim:
BİYOLOJİYİ BOZUYOR!
Yapay tatlandırıcıların bağırsak iç dengesini koruyan ve sağlığımız için çok önemli olan biyolojik doğal mikrobik florayı etkilediğini gösteren çalışmalar var. Yani tatlandırıcıların bağırsaktaki bakteri içeriği ve işlevini olumsuz yönde etkiledikleri anlaşılıyor.
Dahası bu etkilenmenin şekere karşı toleransı azalttığını, yani bizi bir anlamda “şeker hastalığına giden bir yolculuğa” çıkarabileceğini gösteren işaretler bile var. Bu bir anlamda antibiyotiklerin bağırsaklarımızdaki bakterilere verdiği zararla eş anlamlı...
Yeni bir çalışmada sağlıklı bireylerde yapay tatlandırıcıların bağırsak florasını bozabildiği, biyolojik dengeyi değiştirerek “disbiyosiz” adı verilen olumsuz tabloya yol açtığını, bu gelişmenin de şeker intoleransını tetiklediği gösterildi. Kısacası içinde ister sakarin, aspartam ister sükloraz olsun kimyasal formülasyonlarla üretilmiş sentetik tatlandırıcılardan uzak durun.
C VİTAMİNİ
* Maydanoz, yeşil sivribiber, ıspanak, karnabahar, domates, çilek, kivi, portakal, mandalina ve greyfurt, C vitamininden zengin kaynaklardır.
* Sebze ve meyveleri hazırlama, saklama, pişirme yöntemlerinde yapılan hatalar, C vitamini kaybını arttırır. Bu suda eriyen bir vitamin olduğu için bol suda pişirip suyunu dökmek yüzde 50-80 oranında C vitamini kaybına neden olmaktadır. Meyve ve sebzeleri kestikten sonra bekletmek de vitamin kaybı nedenidir.
* Kış aylarında bol bol C vitamini almak için turunçgilleri sıkarak tüketmek kan şekerini ve insülin salınımını arttırır. Bahar aylarında artmış kilolarınızın önemli nedenlerindendir, dikkat!
* Dokuları bir arada tutan dokular arası protein olan kollajen sentezinde görevlidir.
* Sağlıklı bir sinir sistemi ve güçlü bir bağışıklık için gereklidir.
* Demir ve kalsiyumun, tiamin, ribolflavin, folik asit, gibi bazı B grubu vitaminlerin, A ile E vitaminlerinin vücutta elverişli kullanılmalarına yardımcıdır.
* DYT. NİLÜFER BAYRAM
SİNKONTA (4 PORSİYON)
- 1 kg balkabağı
- 2 orta boy kuru soğan
- 2 diş sarmısak
- 1 çorba kaşığı kuru nane
- 1 çorba kaşığı domates salçası
- 1 çorba kaşığı biber salçası
- 4 çorba kaşığı zeytinyağı
- Üzerine sos olarak ezilmiş sarmısak, sirke veya limon suyu
Balkabağı soyulup dilimlenir, fırın tepsisine alınır. Soğanlar piyazlık olarak doğranır, sarmısak kıyılır, soğanlar ile birlikte kabakların üzerine döşenir. Kuru nane ve tuz eklenir. Salçalar su ile ezilerek tepsiye dökülür. Üzerine 2 çay bardağı sıcak su ile zeytinyağı ilave edildikten sonra tepsinin üstü alüminyum folyo veya yağlı kağıt ile kaplanır. 200 derecede 20-30 dakika pişirilir.
Servis ederken ayrı bir yerde 1 adet limon suyu veya 2 çorba kaşığı sirke ile 1 diş sarmısak ezilir, yemeğin üzerine gezdirilir.
- Dr. Osman Müftüoğlu’nun yorumu: Antioksidan deposu müthiş bir Girit mutfağı lezzeti. Tıka basa betakaroten, likopen, kuvarsetin ve allisin ile Omega-9 yüklü. Tebrikler ve teşekkürler.
DYT. MÜGE BAŞER
CENNET HURMASI
* 100 gram cennet hurmasının enerji değeri sadece 70 kaloridir.
* Fitokimyasallardan özellikle de betakarotenden zengindir. Bu nedenle de bağışıklığı güçlendirici, özellikle de enfeksiyonlara karşı koruyucu etkisi vardır.
* A, C ve K vitamininden de zengin olduğu için katarakt ve yaşa bağlı göz retinasının zarar görmesini engellemeye yardımcıdır.
* 100 gramı 4 gram lif içerdiğinden sindirim sistemi için faydalıdır.
* İçeriğindeki güçlü antioksidanlar sayesinde kansere karşı koruyucudur.
* Serbest radikallere karşı iyi bir savaşçı olduğundan yaşlanmaya karşı etkilidir.
* Sodyum içeriği düşük olduğundan yüksek tansiyon hastaları için uygun bir meyvedir.
* Demir emilimini desteklediğinden demir eksiliği olan kişilerin tüketmesi uygundur.
- Dr. Osman Müftüoğlu yorumu: Cennet hurması, diğer adıyla Trabzon hurması çok faydalı bir meyve olmasına rağmen bizde çok yenmiyor, daha doğrusu kıymeti yeteri kadar bilinmiyor. Daha çok ve sık tüketmenizi öneriyorum.
* DYT. ERİNÇ ATAY
Paylaş