Şehirler insanı yalnızlaştırıyor. Şehirlerde, kasabalarda hayat her gün biraz daha hızlanıyor. Sokaklar, caddeler, kafeler her gün biraz daha kalabalıklaşıyor. İş hayatı yoğunlaşıp karmaşık hale geliyor. Bunlar insanları daha dar ve yalnız alanların içine sıkıştırıyor.
Bu hızlanmış ve kalabalık hayattan en çok sosyal ilişkiler nasibini alıyor. Dostlar ve arkadaşlarla gerçek ve samimi bağlar kurmak için ne zaman, ne enerji kalıyor. İlişkiler yetersiz, güvensiz ve yüzeysel hale geliyor ve sonuçta insanlar hızla yalnızlaşıyor.
Yalnızlaşmak, kalabalıklar içinde yapayalnız biri olmak önümüzdeki günlerin önemli bir sorunudur. Çocukları evlenip evden ayrılan anneler babalar, yurtlarda ailelerinden uzakta okuyan çocuklar, yeni boşanmış eşler ve huzurevlerinde kalanlar, yalnızlık sorununu en çok hissedenlerin başında geliyor. Çocuklar bile yalnız. Onlar sokaklara çıkıp oynamak, koşmak, bağırıp çağırmak, şarkı söylemek kısacası, "sosyalleşerek büyümek" yerine bilgisayar başında chat yapıyor, odalarında televizyon seyrediyor. Komşu ziyaretleri, aile-akraba görüşmeleri, bayram gezmeleri neredeyse anılarda kaldı. Bırakın yüz yüze görüşmeyi telefondaki sesin sıcaklığı bile kaybediliyor, "mesajlaşmak" ile yetiliniyor.
Bir araştırmaya göre 1980’li yıllarda her Amerikalının ortalama en az 2-3 arkadaşı varken bu rakamın son yıllarda bire düştüğü belirtiliyor. Durum bizde de pek farklı değil. Aynı evde birlikte yaşayan eşler kendilerine "bağımsızlık alanları" veya geri dönülmez yalnızlıklar seçiyor. Özetle, ciddi bir "toplumsal ve kişisel yalnızlaşma" süreci yaşıyoruz. Bu durumun nedenleri sadece hızlanan hayat, ekonomik gelgitler, telefon ve internetin yaygınlaşması, çalışma saatlerinin yoğunlaşıp uzaması değildir. Yalnızlaşmanın temel nedeni biraz yürekte ve biraz beyindedir.
Yalnızlık kalp-damar hastalıkları, hipertansiyon, depresyon, uyku sorunları, psikosomatik bozukluklar, kilo alma ve obeziteye neden olabildiği için önemsenmesi gereken bir problemdir. Yalnız insanlarda kalp krizlerinin, kanserin, depresyonun, Alzheimer’ın ortaya çıkma ihtimali yükseliyor. İçinde yaşadığımız toplumla, akrabalarımız, iş arkadaşlarımız, komşularımız ve ailemizle güvenli, yoğun, samimi ve keyifli ilişkiler kurmak sağlığımızı koruma ve geliştirmenin önemli parçalarından biridir. Aile, toplum, sosyal kökler ve iş arkadaşlarınızla, komşular ve dostlarınızla daha güçlü ilişkiler kurmayı, mevcut ilişkileri koruyup zenginlik katmayı unutmayın.
Balık sevmeyenler için
Eğer Omega-3 yağ asitlerini besin desteği olarak almak istiyorsanız, EPA/DHA kapsüllerini, balıkyağı, Maxepa, Omega-3 kapsüllerini kullanabilirsiniz. Keten tohumu, Omega-3 yağ asitlerinin bitkisel kaynağıdır. Günde bir çorba kaşığı keten tohumunu salataların üzerine ekleyerek yeterli miktarda Omega-3 yağ asidini almamız mümkündür. Başlangıçta bağırsak hareketlerini hızlandırdığı için hafif gaz ve ishal görülebilir. Düşük dozlardan başlayarak, miktarı yavaş yavaş artırın. Omega-3 yağ asidinin kolay ve ucuz diğer kaynakları ceviz ve semizotudur. Semizotu çiğ olarak rahatlıkla yenebilir ve salatalarda kullanılabilir. Ceviz günde 3-4 adet tüketilebilir. Keten tohumunu kahve gibi öğüterek salatalara, yoğurda, çorbalara da ekleyebilirsiniz.
AKLINIZDA OLSUN
Diyetisyen
Tuğçe Altan
Kilo-sağlık ilişkisi
Hastalık riskiniz, sağlıklı kilo aralığından uzaklaşmanızı ve aşırı kilolu aralığına geçmenizle beraber artmaktadır. Eğer fazla kilolarınız sizi obez aralığına getirirse, hastalık ve ölüm riskiniz de bir o kadar anlamlı olarak yükselecektir. Yapılan bir araştırma orta yaşlardaki obezite yaşam beklentisini yedi yıl kadar düşürmektedir. Artmış kilo, kalp hastalığı açısından risk faktörü olan kan yağlarını ve kan basıncını yükseltmektedir. Kilo alımı vücudun glukozu idare etme yeteneğini bozar ve prediyabetik bir durum olan "insülin direnci"nin oluşmasına yardımcı olur. Kilo kazanımı ile ilişkili olan diğer tıbbi durumlar ise bazı kanserler, dizlerde osteoartrit durumu ve diğer eklem ağrıları, sindirim sistemi bozuklukları, uyku sorunları ve uyku apnesi ve doğurganlığın azalmasıdır. Bugün 30’dan fazla tıbbi durum obezite ile ilişkilendirilmektedir.
Ağırlık çalışması neden yararlı?
Ağırlık ve direnç egzersizleri kaslarınızın gücünü, kemiklerinizin kuvvetini, direncini artırmaktadır. Güçlü kaslar ve kemikler düşme, kemik kırılganlığı ve kırılma riskini azaltmaktadır. Ayrıca eklemleri koruyup eklem ağrılarını önlemektedir. Bütün bu yararlardan başka ağırlık çalışmalarının kas kütlesini artırdığını da biliyoruz. Kas kütlesinin artması, metabolizma hızının yükselmesi ve gün boyu harcanan kalori miktarının çoğalarak kilo kontrolünün kolaylaşması demektir. Özellikle kası az, yağı çok bir vücuda sahipseniz, direnç egzersizlerinin daha kolay kilo vermenizi sağlayacağını unutmayın. n Egzersiz Uzmanı Özcan Kızıltaş
BESLENME OKULU
Diyetisyen Oya Yüksek
Yaşlandıkça metabolizmanız neden yavaşlar?
Kaslar vücudun ne kadar hızlı çalışacağını ve gün boyunca vücudun kaç kalori yakacağını belirler. Kaslar "kullan ve kaybet" prensibine tabidir. Eğer kaslarınız aktif değilse, kullanılmadıkça küçülürler. Yaşlandıkça daha az aktif olduğunuzdan dolayı kaslarınız küçülür ve sonuçta metabolizmanız yavaşlar ve yaktığınız kalori miktarı azalır. Araştırmalar esas etkinin yaşa bağlı değişen hormon değil, kasların yetersiz kullanımından kaynaklandığını göstermiştir.
Yaşamları boyunca daha hareketli olan ve düzenli egzersiz yapan kişiler daha fazla kasa sahiptir. Yetişkinlik dönemi süresince alınan kilolar vücut yağıdır, çünkü bir çok yetişkin kas yapımı için gerektiği kadar hareketli değildir. American College of Sports Medicine’e göre düzenli fiziksel aktivitenin bir parçası olarak kas-yapıcı güç antrenmanlarının kas kaybını yavaşlatabileceği ve metabolizma hızının artmasına yardımcı olabileceği belirtilmiştir.
DİYET GÜNLÜĞÜ
Sorularınız için:manager@yasasinhayat.org
Tel: (0212) 236 73 00
BİR SORU
Uyguladığım diyette daha çok salata, sebze ve meyve yiyorum. Haftada bir kez tavuk ya da balık bazen de köfte yiyorum. Bir ayda yaklaşık üç kilo verdim fakat bir aydır kilo veremiyorum.
Diyetisyen Nilüfer Bayram
Proteinsiz olmaz
Sağlıklı bir beslenme planında günlük protein alımınız kilonuzun başına 0.8-1gr kadardır. Örneğin 65 kilo olan biri günde 50-60 gram protein almalıdır. Diyette yeterli düzeyde protein almazsanız kalp dokusunda hasar oluşabilir, deri, diş gibi pek çok doku zarar görebilir. Ayrıca diyette protein alımınız sınırlanınca diyetin karbonhidrat ve yağ içeriği artacaktır. Böyle bir diyet uygulaması kısa bir süre sonra kilo vermenizi engelleyecek, kaybettiğiniz kiloların önemli bir kısmının sudan ve kas dokusundan olmasına neden olacaktır. Uyguladığınız diyette günlük olarak 2 bardak az yağlı süt veya yoğurt, 90 -100g kadar tavuk, balık, hindi eti veya kırmızı et, 1 ince dilim az yağlı peynir mutlaka bulunmalıdır. Haftada 1 kez haşlanmış yumurta yemeye özen gösterin. Ara öğünlerde 2-3 adet ceviz veya 5-6 adet fındık, badem protein alımınıza yardımcı olacaktır. Haftada 2-3 kez salatalarınıza 3-4 yemek kaşığı haşlanmış mercimek veya nohut ekleyebilirsiniz.
Diyetisyen Güneş AYIR
Sabah kahvaltısında yağ oranı yüzde 1 olan mısır/buğday gevreği yiyorum ve öncesinde greyfurt suyu içiyorum. Bu gevrekler doğru seçim midir? Zayıflamama katkısı olur mu? Greyfurt suyunun faydası olur mu? Aç karnına mı içmeliyim?
Tek besin sıkar
Sabah kahvaltısında tahıl grubundan almanız gerekeni ekmek yerine yağı azaltılmış kahvaltılık gevreklerden alarak farklı kahvaltılar oluşturabilirsiniz. Fakat, unutmayın ki; hiçbir besin maddesi zayıflamayı sağlamaz. Kilo kaybı sizin günde besinlerle aldığınız kalori ve harcadığınız toplam kalori miktarıyla ilişkilidir. Greyfurt suyunun zayıflama üzerine kanıtlanmış bir etkisi bulunmamaktadır. Mide probleminiz yoksa ve greyfurtla etkileşime girecek ilaçlar kullanmıyorsanız sabahları greyfurt suyu içmeye devam edebilirsiniz. Fakat ben -tek çeşit- yani gevrek ve greyfurt suyundan oluşan bir kahvaltı yerine, haftada birkaç kez farklı besinler de tüketmenizi öneririm. "Tek besine dayalı beslenme" hem sağlıklı beslenme kurallarına uymaz hem de sizin bir süre sonra sıkılmanıza neden olabilir.