Paylaş
Bütün bu problemlerin sonucu olarak gelişen böbrek yetmezliği ise zannedildiğinden çok ama çok daha önemli bir konu...
Son yıllarda kalp hastalıkları, kanser, şeker hastalığı ve obezite gibi ciddi sorunlar yaratabilen hastalıkların önemini, bunlarla mücadelenin yollarını ve sağlıklı yaşam ile ilgili daha pek çok şeyi öğrenme, uygulama konusunda büyük aşamalar kaydettik.
Bu sevindirici gelişmelerin yanında bazı sağlık sorunları var ki sanki biraz gölgede kalmış gibi oldu. Bence yeteri kadar ilgi gösterilmeyen sorunlardan biri de “böbrek hastalıkları”...
Böbrek hastalıklarının birçok çeşidi var. Böbrek taşları, böbrek enfeksiyonları, tümörleri, böbrek damar hastalıkları, nefritler, nefrozlar bunların ilk akla gelenleri. Bütün bu problemlerin sonucu olarak gelişen böbrek yetmezliği ise zannedildiğinden çok ama çok daha önemli bir konu...
Halk arasında kısaca “üre hastalığı” diye bilinen “böbrek yetmezliği”, özellikle hastalığın ileri dönemlerinde önemli bir problem. Erken dönemde tanımlanıp müdahale edilmezse, tedavisinde geç kalınırsa, son derece üzücü bir hastalık yolculuğuna dönüşebilen bir durum... Çünkü ileri dönemlerinde “diyaliz yöntemleri” gibi masraflı ve zor teknolojilerden “böbrek nakli” gibi ağır cerrahi girişimlerden başka çaremiz kalmayabiliyor.
Böbreklerinizi kontrol ettirin
Böbreklerimiz, vücudumuzdaki pek çok toksinin beden dışına atılması işlemini üstlenen son derece önemli yaşamsal organlarımızdır. Onların görevlerinin yalnızca vücuttaki bazı zararlı toksinleri uzaklaştırmak gibi düşünmeyin. Böbrekler, kan yapımından sodyum-potasyum dengesinin oluşturulmasına, kemik bütünlüğünden D vitamini üretimine kadar pek çok alanda hayati fonksiyonlar üstlenir. Böbreklerin ya da böbrek damarlarının hastalıklarının hipertansiyon nedeni olduğu biliniyor. Eğer böbrekleriniz yeteri kadar çalışmazsa, sağlığınız bu durumdan zannettiğinizden çok daha fazla etkilenir. İşte bu nedenle yıllık sağlık kontrollerinizde böbreklerinizin sağlam olup olmadığını da kontrol ettirmeyi unutmayın. Her zaman idrar rengi, miktarı, sıklığı konusunda uyanık olun. Oluşan değişimleri doktorunuzla paylaşmaktan çekinmeyin.
Böbrekleriniz tansiyonunuzu yükseltebilir
Hipertansiyonun pek çok nedeni var ama sıklıkla altta yatan neden tam olarak ortaya çıkarılamaz. Bu durumda kan basıncı yüksekliği genetik mirasa bağlanır. Esansiyel hipertansiyon denilen bu tür dışında, böbrek üstü bezi hastalıklarından, böbreği besleyen damarların ve böbreğin kendisinin yaşadığı sorunlardan kaynaklanan hipertansiyon türleri de vardır.
Böbrek damarlarının daralması, böbreğin taş, iltihap gibi nedenlerle harap olmasıyla ortaya çıkan hipertansiyonlar her yaşta görülebilir. Hipertansiyon durduk yerde kapınızı çaldığında, rastgele ilaç kullanmak yerine doktorunuzla görüşmeniz yararlı olabilir.
Potasyum eksikliğinin nedenleri
Potasyum, hücrelerimizin içinde bulunan, sinir ve kas hücrelerini çalıştıran bir tuzdur. Kanda potasyum düşüklüğüne “hipopotasemi” ya da “hipokalemi” denir. En sık rastlanan potasyum eksikliği, idrar veya dışkı ile gereğinden fazla yitirilmesi nedeniyle yaşanır.
Kanda potasyum düzeyi 3,6–5,4 mEq/l arasında olmalıdır. Normalden düşük değerler yaşamı tehdit eden sorunlara yol açabilir.
Taze meyve ve sebzeler, örneğin kayısı, şeftali, portakal potasyumdan zengindir. Kırmızı et, tavuk eti, süt ve yoğurt da öyle.
Hipopotasemi tedavisi, nedene yönelik ve eksikliği giderecek biçimde olmalıdır. Eğer potasyum düzeyiniz normalden düşükse, bu durumu mutlaka doktorunuzla değerlendirip uygun müdahaleyi planlamalısınız.
Dr. Evren ALTINEL
Kan basıncı nelerden etkileniyor?
Hipertansiyon problemi olmayanlarda da zaman zaman kan basıncı yükseklikleri belirlenebilir. Tesadüfen belirlenen bir kan basıncı yüksekliği her zaman hipertansiyona işaret etmez. Kan basıncı “statik” bir değer değildir. Gün içinde oynamalar gösterebilir.
Bazı insanlarda aşırı stres, korku, endişe, geçici kan basıncı yükselmelerine yol açabilir. Sadece kafein içeren çay-kahve gibi içecekleri fazla tüketenlerde de kan basıncı yükselmesi olabilir.
Diğer taraftan hipertansiyon eğilimi olan birinde gece uykuda solunum durması (uyku apnesi) probleminin, fazla miktarda alkol kullanımının da kan basıncı artışlarını tetikleyebileceğini hatırlatalım.
Paylaş