Vitamin veya besin desteklerinden (Coenzym Q10, Pycnogenol, Alpha Lipoic Acid, Omega-3, Ginko Biloba gibi) faydalanmak isteyenlerin kafasını en çok karıştıran şey bunların "hangilerini, ne zaman, ne dozda ve ne süre ile kullanacakları"dır.
Eğer bu destekleri doğru kullanmazsanız faydalanma ihtimaliniz neredeyse sıfıra iniyor, hatta zarar görmeniz bile mümkün olabiliyor. Paranızın boşa gitmesi de işin bir başka yanı.
"Bu desteklerden nasıl faydalanabiliriz?" sorusunu yanıtlamak çok kolay değil. Ürün seçiminde yaşınızın, cinsinizin, işinizin, genetik risklerinizin, sağlık sorunlarınızın, kullandığınız reçeteli ilaçların da dikkate alınması gerekiyor. Diğer taraftan doğru ürünleri seçmeniz de çok önemli. Gerçek fayda sağlayacak kaliteli ürünleri bulup kullanmak gerekiyor. Bu ürünleri kullanırken amacınız sadece vicdanınızı rahatlatmak olmamalı! Sağlığınızı kollayıp geliştirme yönünden maksimum yararı hedeflemeniz gerekiyor.
HER ÜRÜNE GÜVENMEYİN
Piyasada satılan her ürün güvenli değil. İyisi, kötüsü, işe yarayanı, yaramayanı var. Vitaminlerin çoğu "ilaç standartları"nda üretilmiyor. İşte bu nedenle şişelerin üzerinde yazan miktarlar çoğu üründe bulunmuyor. Bulunsa bile tabletler midede de bağırsakta da açılmıyor. Bazı ürünler bağırsaklarda açılsa bile yeterince emilmiyor. Emilse bile hücreler tarafından kullanılamıyor. Kısacası kullandığınız "ürünün kalitesi" çok önemli. Üretimde kullanılan maddelerin, üretim yöntemlerinin üstün standartlarda olması gerekiyor. Bunu sağlamanın tek yolu üretici firmayı iyi araştırmak. Ben hastalarıma ilaç firmaları tarafından üretilen ürünleri tercih etmelerini bunun için öneriyorum. Avrupalı üreticilerin ürünlerini tercih ediyorum.
BİR KAÇ ÖRNEK...
Daha önceki bir yazımızda glikozamin desteği olarak satılan ürünlerin çoğunda, üzerinde yazan miktarda glikozaminin yarısının bile bulunamayabileceğini gösteren bir çalışmadan bahsetmiştik. Mesela bir başka çalışmada Ginko Biloba içeren besin takviyeleri incelenmiş. Aynı şişedeki kapsüllerin ihtiva ettiği ginko özü miktarlarının bile yarı yarıya farklı olduğu belirlenmiş. Kısacası ürünü satın almak ve "hapı yutmak" yetmiyor, kalite de çok önemli.
İHTİYACINIZ VAR MI
Herkesin her ürünü kullanması da gerekmiyor. Bazı ürünler boş yere kullanılabiliyor. Örneğin herkesin "antioksidan" kullanması gerekmiyor. Ama bazıları var ki antioksidan destekler onlara mutlaka öneriliyor. Örneğin "sigara içenlerin, çevre kirliliği fazla olan bölgelerde yaşayanların, alkol kullananların" antioksidan destekleri almalarında fayda var. Bilhassa "hava kirliliğine, egzoz dumanına, güneş ışınlarına fazlaca maruzsanız ya da vejetaryenseniz veya yetersiz ve dengesiz beslendiğinizi düşünüyorsanız, daha da önemlisi yaşlanma hızınızı azaltmayı arzuluyorsanız" antioksidan bir destek almanız yararlı oluyor. Buna karşılık genç sağlıklı birinin örneğin üniversite imtihanlarına hazırlanan bir gencin antioksidan bir destek kullanmasının hiçbir faydası yok! Bu gencin olsa olsa DHA’sı bol bir Omega-3 kullanması gerekebilir.
Besin desteklerini gruplandırarak kimlerin, hangi destekleri kullanması gerektiği konusunu sık sık işleyeceğim. Çünkü gereksiz yere kullanılan desteklerin hiçbir faydası olmuyor.
Kan şekeri ayarı için fizik aktivite şart
Düzenli egzersiz yapmak şeker hastaları için "olmazsa olmaz"lar arasında yer alır. Kan şekerinin dengelenmesi, kilo kaybı ya da var olan sağlıklı kilonun korunması, yüksek tansiyon ile başa çıkma gibi konularda fizik aktivite çok etkin rol üslenir. Egzersiz yapmayan şeker hastalarında, yapanlara oranla, kalp krizi ve inme gibi çok ciddi acil sağlık sorunlarına daha sık rastlanmaktadır.
Eğer şeker hastalığınız varsa, doktorunuz ile son durumunuzu değerlendirip onun önerileri doğrultusunda bir egzersiz programına başlamanızda yarar vardır.
Birkaç öneri:
Bedensel becerilerinize, yaşantınıza uygun, eğlenceli bir aktivite bulun.
Her gün ve olabildiğince aynı zaman diliminde spor yapın.
Egzersizden önce ve sonra kan şekerinizi ölçün.
Fizik aktivite sırasında ya da sonrasında kan şekeri düşmesi (hipoglisemi) olasılığına karşı yanınızda kan şekerini hızla yükseltebilecek (glisemik endeksi yüksek) yiyecek bulundurun.
Şeker hastası olduğunuzu bildiren bir kart ya da kimliğinizde bir belirteç bulundurun. Cep telefonu taşıyın.
Spor öncesinde, sırasında ve sonrasında şekersiz içeceklerden bolca tüketmeye özen gösterin.
Tüplerin bağlanması kadınlığı etkiler mi
Rahimin iki yanında bulunan tüpler, rahimin köşesinden çıkarak yumurtalık yüzeyine kadar devam eden 8-10 cm. uzunluğunda yapılardır. Fonksiyonları sadece döllenmiş olan yumurtayı rahim iç boşluğuna taşımaktır. Başka hiçbir fonksiyonları yoktur. Kadınlık hormonları yumurtalıklardan salgılanıp kana karışırlar. Rahim iç tabakasını etkileyen hormonlar bu tabakanın kalınlaşarak gebeliğin oturmasına uygun yumuşak bir yatak hazırlarlar. Gebelik olmazsa bu yatak eriyerek adet kanı şeklinde atılır ve her ay yeniden hazırlanır. Gebelik olmadığında o ayki yumurta hücresi vücutta eriyerek kaybolur.
Tüplerin bağlanması bu nedenlerle ne adet olmayı ne de hormon düzeylerini etkilemez.
Tüp bağlanması sezaryen sırasında veya doğumdan kısa bir süre sonra karından veya vajinadan birkaç santimetrelik küçük bir kesi ile yapılabilir. En çok uygulama neştersiz ameliyat dediğimiz laparoskopi iledir. Tüp bağlanması işlemi sonrasında birkaç gün operasyona bağlı ağrı, gaz olabilir ancak işlemin kendisinin yan etkisi yoktur. Güvenilirliği yüzde 99’dur. Tüp bağlanmasından sonra gebelik olursa dış gebelikten şüphelenilmelidir. Yeniden tüplerin tamiri mümkündür ama zor ve uzun bir operasyon olup, tüplerin açılacağı garanti edilmez. Bu hastalara tüp bebek yaptırması önerilir. Tüp bağlanması ailesini tamamlamış ve başka bir yöntemle korunması mümkün olmayan hastalar için ideal seçenektir.
Gripten korunmak için
Gripten korunmanın tabii ki en etkili yollarından biri aşılanmak. Grip aşısı yüksek bir korunma sağlasa da herkese önerilmiyor. Yalnızca genel durumu bozuk ağır hastalara ve bağışıklık sistemi zayıf çok yaşlılara grip aşısı yapılması tavsiye ediliyor. Yani her önüne gelenin bu aşıyı yaptırması doğru değil. Ayrıca yumurta alerjisi olanların aşılanmaması da şart.
Gripten korunmanın en etkili yollarından biri bizim elimizde, daha doğrusu ellerimizde. Elini sık yıkamayanlarda, el temizliğine dikkat etmeyenlerde grip daha sık görülüyor. Eğer gribe karşı etkili bir önlem almak istiyorsanız elinizi sık sık yıkamayı, özellikle grip olduğundan kuşkulandığınız biriyle temas ettikten sonra bol sabunlu suyla temizlemeyi ihmal etmeyin. Düzenli egzersiz yapanlarda, multivitamin ve mineral desteği kullananlarda, iyi uyuyanlarda da gribe yakalanma olasılığı daha az oluyor.
Yaşlandıkça uykunuz azalır
Yaşlanmanın doğal sonuçlarından biri de uyku süresinin kısalması, uyku bölünmelerinin artmasıdır. 70’li yaşlara gelindiğinde ortalama uyku süresi 5 saate kadar düşebiliyor. Uyku süresi kısalması, yaşlıların yaşam kalitesini eğer uyku bölünmeleri yoksa pek fazla etkilemiyor. Gece uykusuzluğu çeken yaşlıların çoğunda sorun gündüz saatlerinde yapılan kestirmelerden (!) kaynaklanıyor.
Düşük kalori ile doymanın sırları
Orta derecede doyurucu seçimler (1/4
Yiyeceklerin kalorisi ilave edilmiştir)
En doyurucu seçimler
Besinler Protein (g) Posa (g)
1 su bardağı az
yağlı yoğurt111,320
1/2 su bardağı az yağlı
süt ile hazırlanmış
meyveli yulaf10619
1 su bardağı
meyve salatası2415
1 porsiyon
Sezar salata7314
1 orta dilim
peynirli pizza11114
240 ml
çikolatalı süt10113
Doyuruculuk derecesi en düşük seçimler
Besinler Protein (g) Posa (g)
Fıstık ezmeli bar5.51.78
Patates cipsi427
Fast food mönü yanında
verilen patates kızartması337
Peynirli puflar 40.65
Gofret tarzı
bisküvili çikolata10.53
Diyet saç dökülmesine sebep olur mu
Diyet yapıyorum. Saçlarım dökülmeye başladı. Besin desteği olarak ne önerirsiniz?
Saç dökülmesi diyetten sonra ortaya çıkan bir sorun ise ve bunun dışında halsizlik, yorgunluk gibi şikayetleriniz arttı ise sağlıksız ve size uygun olmayan bir programı uygulamaya çalışıyorsunuz demektir. Çok düşük kalorili diyetlerle hızlı kilo kaybının yanı sıra sağlık problemleri de sıklıkla ortaya çıkabilir.
Sağlığınızı tehlikeye atmayın. Uygulayacağınız beslenme programını bir diyetisyenden alın. İlk önce bir vücut analizi yaptırın ve sağlık probleminizin olup olmadığınız hekiminizle kesinleştirin. Ayda 2 ile 4 kilo arasında kilo vermeye çalışın. Diyetinizde bütün besin maddelerinin yer almasına özen gösterin. Çeşitlilik ve değişikliklerden korkmayın. Tek besine dayalı diyet listelerini çöpe atın! Saç dökülmesi diyet yapmadan önce başlamış ve diyet ile artmış olabilir. Bu sebeple bir dermatologdan da yardım istemelisiniz.