Verilen kilolar geri geliyor

Kilo vermek için önerilen diyetlere her yıl yenileri ekleniyor. Diyetler çoğaldıkça, kilolu ve obez insanların sayısı artıyor.

Bunun nedeni kilo verdirici diyetlerin, kiloları geri alırken işe yaramamasıdır. Her diyet, az veya çok bir miktar kilo verdiriyor ama verilen kilolar bir süre sonra fazlasıyla geri alınıyor. Kısacası popüler- ticari diyetler uzun vadede pek işe yaramıyor. Bedenler yerine cüzdanlar inceliyor. Bu arada metabolizmalar arızalanıyor, ruhlar yoruluyor, psikolojiler bozuluyor.

Kilo verdirici diyetlerin, kiloları geri alırken işe yaramamasının birinci nedeni, diyet sözcüğünün "belirli bir süre uygulanan bir beslenme tarzını" ifade etmesidir. Diyetler, size belirli bir süre uygulanan ve bir süre sonra bırakılan bir beslenme planı sunuyor. Bu planlar bırakıldıktan sonra, verilen kilolar kolayca geri alınıyor. Hem de fazlasıyla.

Tüm diyet önerileri, sizi "kilo vermeye", "kuş gibi hafifletmeye" odaklıyor. Verilen kiloları korumaya yönelik öneriler pek önemsenmiyor.

SAĞLIKSIZ DİYETLEREDİKKAT EDİN

Diyetlerin pek çoğu sağlıklı değil. Ya yağı, ya karbonhidratları ya da ikisini birden kısıtlayıp sizi zayıflatabiliyorlar. Ama bu tatsız-tuzsuz, yağsız-şekersiz hayata üç-beş aydan fazla dayananların sayısı çok az. Aslında bu popüler diyetlerin çoğuna 3-5 aydan fazla devam etmek tıbben de sakıncalı. Bu tür diyetlere uzun süre devam ederseniz sağlığınızı bozabiliyor. Belki fazla kilolardan kurtuluyorsunuz ama bu kez "zayıf ve hasta biri" haline geliyorsunuz. Yaşam kaliteniz bozuluyor, huzurunuz kaçıyor.

Kilo vermeyi izleyen altı ayda verilen kiloların yüzde 70-80’i geri geliyor. Tıbbi açıdan iyi bir planlama yapılan programlarda bile kilo verenlerin üçte ikisi, üç yıl içinde eski kilolarına dönüyor. Yüzde 80-90’ı beş yıl sonra başladıkları kiloların üstüne çıkıyor.

NEDEN YENİDENKİLO ALINIYOR?

1) Verilen kiloların geri alınmasının biyolojik, çevresel ve yaşam tarzına bağlı sebepleri var. En önemlisi biyolojik faktördür. Kilo ve obezite sorunu olanların çoğunun bedenleri yağlanmaya programlanmıştır. Bu kişilerin genetik kurgusu gereği beden metabolizmaları, diyete karşı çalışıyor. Enerjisini korumak için bedende yanlış bir metabolik süreç işliyor. Siz az yiyorsunuz ama bedeniniz daha önceki işleri yaparken harcadığından daha az harcamaya yani kalori tasarrufu yapmaya başlıyor. Sorunu çözmek için siz aldığınız kalorileri daha da azaltmak yolunu seçtikçe metabolik hızınız daha da düşüyor. Siz diyeti bırakıp normal yaşama dönünce, verdiğiniz kiloları hızla geri alıyor ve çoğu kez üzerine üç beş kilo daha ilave ediyorsunuz. Fazla kilolu olmanızın ardında hormonel veya metabolik bir sebep yatıyor ise bunun tedavi edilmemesi de verdiğiniz kiloları yeniden almanıza yol açacaktır.

2) Çevresel faktörler de çok önemli: Son 20-30 yılda, öncesine oranla daha çok kalori tüketmemizi ve daha az hareket etmemizi sağlayan alışkanlıklar edindik. 5-10 kalori harcamamak için merdiven yerine asansör kullanıyor, internetin tek tuşunu kullanıp 5000 kalorilik bir pizzayı 5 dakikada masamızda bulabiliyoruz. Modern yaşam, bendenlerimizi birer kalori yakma makinesi olmaktan çıkarıp yağ depolayan buzhaneler haline getirdi.

3) Yaşamın baskıları da önemli hale geldi. Verilen kiloları korumak için zaman ve özen gerekiyor. Çalışan, zamanın önemli kısmını yolda, işyerinde geçiren, çocuğunun okulu-kursu, evinin geçim stresi ve endişesi ile boğuşan insanların kilolarını korumak, yeniden kilo almamak için kullanacakları zamanları ve ekonomileri pek yok.

4) Kilo verme programlarının çoğu "koruma programları" vermiyor. Koruma ile ilgili eğitimleri, yeme davranışı değişikliklerini, egzersiz aktivitesini önemsemiyor. Motivasyonu sadece "kilo verme" amacına odaklıyor. Kilo verme çabası bitince motivasyon da bitiyor.

ÖNLENEBİLİR Mİ?

Verilen kiloları geri almamak, korumak mümkün mü? Bu soruya olumlu bir yanıt vermek mümkün ama bazı şartları yerine getirmek koşulu ile!

Mutlaka aktif bir yaşam sürmeli, mümkünse düzenli egzersiz yapmalısınız. Egzersiz olmadan kilo verseniz bile verdiğiniz kiloları geri almaktan korunamazsınız. Kilo korumanın altın anahtarı sadece diyet yapmak yerine "egzersiz +diyet" ikilisini beraber çalıştırmak, ideal veya sağlıklı kiloya ulaşınca diyeti hafifletmek ama egzersizi ısrarla sürdürmektir. Harcadığınız enerji miktarını artırmadan kilo vermeniz mümkündür ama kilonuzu korumanız olanaksızdır.

Yeme davranışınızı denetleyin ve yanlışlarınızdan vazgeçin. Fazla kilolu veya obez insanların çoğunda şu veya bu şekilde bir "yeme davranışı hatası" vardır. Bunların neler olduğunun samimiyetle saptanması ve düzeltilmesi, yeniden kilo almamanın ikinci altın anahtarıdır. Sizi fazla kilolu olmaya sürükleyen şey, çoğu kez hormonlarınız veya metabolizmanız değil, yanlış yeme tutumlarınızdır. Öğün mü atlıyorsunuz, kahvaltı mı yapmıyorsunuz, yüksek kalorili atıştırmalar mı yapıyorsunuz... Hızlı mı yiyorsunuz, acıkmadan mı atıştırıyorsunuz, strese bağlı aşırı yeme bozukluğunuz, şeker çikolata tutkunuz mu var, yedikçe mutlu mu oluyorsunuz... Her şeyi, ama her şeyi dikkatle ve samimiyetle araştırın. Yanlışınız neyse, nelerse onları saptamaya ve kurtulmaya odaklanın.

Kilo verme sürecini mutsuz bir süreç olmaktan çıkarın. Motivasyonunuzu yüksek tutmak için psikolojik destek alın, destek programlarına katılın.

Kilo vermeyi de, korumayı da, keyifli bir süreç yapmayı unutmayın.

NASIL YAŞIYORLAR?

ESRA CEYHAN (Sunucu)

35 yaşındayım. Hamilelikten dolayı 86 kiloyum ve 1.74 boyundayım. Kesinlikle konserve gibi yapay ürünler yemiyorum. Ara sıra tek konserve olarak salça kullanıyorum. Bol miktarda sebze ve meyve tüketiyorum. Bitki çayını çok seviyorum. Tavuk eti yemiyorum. 15 günde bir kırmızı et yiyorum. Balık etini seviyorum. Hamur işine düşkünüm. Ama fazlaya kaçmıyorum, kendimi sınırlamaya çalışıyorum. Asla gece tatlı tüketmiyorum. Sütü çok seviyorum. Ara öğün olarak süt içiyorum. Sigara, alkol ve asitli içecekler kullanmıyorum. Gece hayatım da yok. Günümün sekiz saatini mutlaka uykuya ayırıyorum. Çok stresli bir mesleğim var. Özellikle canlı yayınlar. Ama mesleğimin stresini taşımıyorum. Beni üzecek her şeyden uzak durmaya çalışıyorum. Böylelikle stresi en aza indiriyorum. Ailemden gelen ırsi bir hastalık yok. Düzenli olarak bir ilaç da kullanmıyorum.

PROF. MÜFTÜOĞLU’NUN YORUMU

Sevgili Esra Ceyhan’ı doğum yaptığı için tebrik ediyor ve şunu hatırlatmak istiyorum: Hamilelik süresince bitki çaylarının tüketiminde daha dikkatli olunması gerekir. Hamilelerin bazı bitkisel çayları (Echinacea, Ginkgobiloba) kullanmamaları gerekiyor. Bu konuda doktorlardan ve beslenme uzmanlarından bilgi alınabilir. Esra Ceyhan’ın tavuk eti yememesinin nedeni kuş gribi ise bu konuda hiçbir kuşkunun kalmadığını ve ülkemizde üretilen üretimi kontrollü ve markalı tavuk etlerini rahatlıkla tüketebileceğini belirtelim. Hamilelerin ve yeni doğum yapanların demir ve kalsiyum açısından zengin, proteini yeterli, dengeli bir beslenme planı yapmaları çok önemlidir. Fazla kalorili beslenmemesi, aldığı kalorileri dikkatle izlemesi ve tuz tüketimini azaltması iyi olur. Sevgili Esra Ceyhan’a sağlık ve mutluluklar diliyorum.
Yazarın Tüm Yazıları