Hızla artan vejetaryenlik bana göre mantıklı ya da bilimsel değil. Her türlü hayvansal gıdayı reddetmek kesinlikle zararlı. Doğrusu, diyeti çeşitlendirmek olmalı
Bir toplumun sağlık bilinci arttıkça vejetaryen beslenenlerin sayısı da artıyor. Eğitim ve ekonomik bakımdan durumu iyi olanlar, özellikle kırmızı etten hatta kümes hayvanlarından bile uzaklaşıyor. Beslenme bilinci yüksek olanlarda hayvansal ürünlerle ilgili bazı kuşkular ortaya çıkıyor, sebze meyve ağırlıklı beslenme ön plana geçiyor. Peki, bu doğru mu? Vejetaryenlik sağlık için daha iyi bir şey mi? Bana sorarsanız, bu yaklaşım çok mantıklı ya da bilimsel değil. Özellikle katı vejetaryenlik, ki bu duruma vegan deniyor; asla tavsiye edilecek bir beslenme tarzı olmamalı. Her türlü hayvansal gıdayı reddetmek kesinlikle sağlık için faydalı değil. Doğrusu, diyeti çeşitlendirmek olmalı. Konuştuğum yüzlerce kişiden edindiğim ortak bir yargıdır bu; üç aşağı beş yukarı dengeli ve doğru beslendiğini sanıyor ama beslenme alışkanlıkları biraz sorgulanınca bu bilginin çok da doğru olmadığı anlaşılıveriyor. Çoğumuz farkına varmadan aynı şeyleri yiyip içiyoruz.
GRUPLARI ÇEŞİTLENDİRMELİSİNİZ
Sık yapılan hatalardan biri de şu, bir gıdanın, yiyeceğin veya içeceğin, faydalı olduğunu öğrenince hep o gıdaya yüklenmeye başlıyoruz. Filanca uzman “roka yiyin” mi dedi, tek dostumuz roka oluveriyor. Ya da bir başka uzman sarımsağın nimetlerinden mi bahsetti, her yer sarımsak kokmaya başlıyor. Oysa sağlıklı beslenmek iyi ve faydalı şeylerin her gün yenip içilmesinden çok daha fazlasını ifade ediyor. Mesela sebze ve meyveler kadar düşük yağlı süt ürünü de yiyip içmeniz (yoğurt, ayran gibi), bakliyat grubundan uzak durmamanız (fasulye ya da nohut) gerek. Tam tahıllardan faydalanmanız (mesela bulgur) iyi bir şey ama kırmızı et, balık ve kümes hayvanlarından da istifade etmeniz lazım. Yani aynı gruptan yiyecekleri tüketmek veya her gruptan bir tane seçip durmaksızın onu yiyip içmek yerine grupları çeşitlendirmekte fayda var.
ET, SÜT VE YUMURTA ŞART
Yetişkin bir insanın hayvansal protein ihtiyacını karşılamak amacıyla haftada bir, en fazla iki kez kırmızı et yemesi lazım. Etin yağı en az bölümlerini tercih etmek gerekiyor. Yumurtayı, süt ürünlerini asla ihmal etmemek de şart. Güvenilir kaynaklardan temin ettiğiniz sürece haftada bir veya iki gün tavuk yiyebilirsiniz. Haftada iki gün de balık yemeye çalışın. Balığı kızartılmış olarak değil, ızgara ya da fırında pişirmek daha doğru. Ciddi bir vejetaryen program uyguluyorsanız beslenmenizi mutlaka ek B12 vitaminiyle desteklemek zorundasınız. Çünkü bu vitamin daha ziyade hayvansal ürünlerle kazanılabiliyor. Ayrıca demir, çinko, kalsiyum eksikliği yönünden de dikkatli olmanız şart. Hatta folik asit eksikliği bakımından bile uyanık olmanız lazım. Eğer vejetaryen olmaktan vazgeçmeme kararındaysanız sağlıklı bir beslenme programı için beslenme uzmanlarından yardım istemenizi tavsiye ederim.
Bir günde ne kadar tuz yiyebiliriz
Doymuş yağ, trans yağ, kafein ve şeker üzerinde kopan fırtına yakın bir zamanda tuz konusunda da patlayacak. İyi ki de öyle olacak çünkü fazla tuz tüketmenin vücuda ciddi zararları var. Tuz tüketimi arttıkça kan basıncımız yükseliyor, hipertansiyon sorunu yaygınlaşıyor. Ayrıca kalp yetmezliği gibi bir probleminiz var ya da böbrek hastasıysanız fazla tuz sağlığınızın canına okuyor. Tuzun kimyasal formülü Nacl’dır. İçinde sodyum ve klor var. Kabaca bir çay kaşığı tuzun yarısı sodyum, yarısı klor. Sorun yaratan kısım sodyumla ilgili. Çok fazla tuz yediğimiz zaman bedene çok fazla sodyum giriyor. İşte bu nedenle tuzun fazlası zararlı bulunuyor. Ayrıca böbrekleriniz sağlamsa tuz eksikliği yaşamanız pek mümkün değil. İhtiyaç durumunda böbrekler sodyumu geri emerek kritik düzeylerde bir azalmayı engelliyor. Sodyum olmadan hayatı sürdürmek de mümkün değil. Bu nedenle ‘tuz zararlı mı’ sorusunun yanıtı ‘tuz zararlı olması bir yana alınması şart ve yaşamsal bir maddedir’ şeklinde verilmeli. Sorun, gereğinden fazla tuz tüketildiğinde yani bedene tolere edebileceğinden fazla sodyum girdiğinde başlıyor.
Eskisinden daha çok tuz tüketiyoruz
Yeni hayatın getirdiği yeni beslenme kültürü yiyip içtiğimiz tuz miktarını çok arttırdı. Yeni hayat, paketlenmiş gıdalara, işlenmiş meşrubatlara, konservelere, salamuralara öncelik tanıyor. Marketten aldığınız reçel kavanozlarının bazılarında bir günlük tuz ihtiyacınızı karşılayacak kadar sodyum (tuz) var. Ekmeklerimiz çok tuzlu. Atıştırmalık yerine tükettiğimiz çerezler, grissiniler ve sağlık zararlısı cipslerin çoğu tıka basa sodyum (tuz) ihtiva ediyor. Örnekler daha da çoğaltılabilir ama kafanızı daha fazla karıştırmak istemem. Bilmeniz gereken şey şu: Ne kadar çok hazır gıda yiyip içerseniz, ne kadar çok fast food ağırlıklı beslenirseniz, ne kadar çok evde değil, dışarıda yemek yerseniz vücudunuza giren tuz miktarı o oranda artıyor. Alışveriş yaparken, lokantalarda yemek seçerken bu noktaları göz önünde bulundurmalısınız. Evinizde de lokantaya gittiğinizde de masanızdan tuzluğu kaldırmalısınız.
Fazla tuz hastalık olarak geri dönüyor
Gramlarla, miligramlarla kafanızı yormak istemiyorum ama şu bilgi önemli: Vücudumuzun ihtiyaç duyduğu tuz miktarı günde asla bir çay kaşığı (tepeleme değil düzleme) miktarını geçmiyor. Fazlası, fazlalığı oranında hipertansiyon ve kalp hastalığı olarak size geri dönüyor. Biz de ülkemizde New York Belediye Başkanı gibi ‘yiyeceklerin içindeki trans yağ, kalori ve tuz miktarlarını kontrol ederek halkının sağlığına verdiği önemi kanıtlayan sağlık dostu bir belediye başkanı’ aramaya devam ediyoruz.