Paylaş
Yeterli ve kaliteli güzel bir gece uykusu bakın bağışıklık sistemimize hangi avantajları sağlıyor...
VARAN 1
SAVAŞÇI SAYIMIZ ARTIYOR: Araştırmalar, uyku süresi kısaldıkça bağışıklık sisteminin temel taşları sayılan doğal savaşçı katil hücrelerin sayısının da azaldığını gösteriyor. Bir çalışmada sadece bir gece bile 4 saat eksik uyumanın, 8 saatlik kaliteli bir uykuya kıyasla bağışıklık sisteminde dolaşan doğal katil hücrelerin neredeyse yüzde 70’ini yok ettiği gösterilmiş. Kısacası, uyku süreniz kısaldıkça bağışıklık gücünüzü sağlayan savaşçılarınızın (T lenfositler) sayısı da azalıyor.
VARAN 2
SİLAHLARIMIZ ÇOĞALIYOR: İyi bir gece uykusu, mikroplara karşı üretilen silahlarımızın sayısını, yani antikor üretim gücümüzü de etkiliyor. Herhangi bir enfeksiyon geçiren kişiler hastalık süresince eğer yeteri kadar kaliteli bir gece uykusu uyuma şansı yakalayabilirlerse, daha çok antikor üretiyor ve daha kısa sürede iyileşme şansı yakalıyor.
VARAN 3
AŞILAR GÜÇLENİYOR: Grip aşısı ile yapılan bir çalışma, aşı ile üretilen antikor gücünün de iyi bir gece uykusuyla yakinen bağlantılı olduğunu net ve açık olarak göstermiş. Eğer aşılandığımız gün ve sonrasında keyifli bebek uykuları tutturmaya devam edebilirsek, yaptırdığımız aşının faydası daha da artabiliyor.
ÖZETİ ŞUDUR: Dr. Matthew Walker’a göre “Kendinizi ne tür bağışıklık durumunda bulursanız bulun, ister bağışıklığı güçlendirme amaçlı bir aşıya hazırlık için, ister viral bir saldırıyı yenebilecek kadar güçlü bir bağışıklık tepkisini harekete geçirmek için olsun, kaliteli bir gece uykusu en önemli ayrıntılardan biridir.”
(Niçin Uyuruz?-Pegasus Yayınları)
İYİ HABER
ROMATİZMA HAPI COVID-19’A ÇARE Mİ
TOCİLİZUMAB; kronik artrit, yani romatizma tedavisinde kullanılan ve etkisini bağışıklık sistemi üzerinden sağlayan bir ilaç. Londra’daki Imperial College Üniversitesi ile Hollanda’daki Utrecht Üniversitesi araştırmacıları solunum cihazına bağlanmış hastalığı ağır geçiren 300 kadar COVID-19’lu üzerinde Tocilizumabı denemişler. İlk sonuçların da olumlu olduğunu görmüşler. Aslında bu sürpriz bir haber değil. Daha önce de kronik romatizmal hastalıkların tedavisinde kullanılan ve etkinliğini bağışıklık sistemi üzerinden gösteren başka ilaçlar da kullanılmıştı. Araştırmacılar elde ettikleri sonuçları “son derece cesaretli” bulduklarını belirtseler de bu iyi haberin başka çalışmalarla da desteklenmesi lazım.
KÖTÜ HABER
ŞEKER HASTALARININ İŞİ DAHA ZOR
GERİYE dönük olgu analizine dayanan önemli bir çalışma geçtiğimiz günlerde ünlü bir tıp dergisinde, The Lancet’te yayımlandı. Bu araştırmanın sonuçlarına bakılırsa COVID-19’dan ölüm riski maalesef şeker hastalarında iki kat daha fazla. Bilindiği gibi şeker hastalığı günümüzün en yaygın ve önemli kronik hastalıklarından biri. Küçük damarlarda oluşturduğu tahribat nedeniyle böbrekler, gözler, kalp ve beyinde ciddi hasarlara yol açabiliyor. Ayrıca bağışıklık sisteminin fonksiyonlarını da bozabiliyor.
İYİ BİLGİ
KANSERDE DE İŞE YARAYABİLİYOR
ARAŞTIRMANIN yapıldığı yer önemli. ABD’nin ünlü bilim merkezlerinden Harvard Üniversitesi. Araştırma oldukça geniş bir olgu analizi içeriyor. İncelemede 25 bin kişilik bir olgu grubu yaklaşık 5 yıl süreyle takip edilmiş. Sonuç net ve açık: Her gün düzenli D vitamini takviyesi alanlar, metastatik bir kansere yakalanma bakımından almayanlara oranla yüzde 17 daha avantajlılar.
BİR UYARI
OLUMSUZLAR DAHA ERKEN BUNUYOR
YENİ bir çalışma sürekli olumsuz düşünce üreten beyinlerin Alzheimer hastalığına daha sık ve kolay yakalanabileceklerini gösterdi. Çalışmada olumsuz düşünmeyi alışkanlık haline getirmenin, beyinde Alzheimer’a yol açan proteinlerin daha hızlı ve yoğun birikimi sorunu ile karşılaşabileceği anlaşılıyor. Eğer yaşlılığınızda daha az bellek sorunu yaşamak istiyorsanız olumlu düşünmeyi alışkanlık haline getirin. Ve eğer varsa depresyon ve kaygı bozukluğu gibi şikâyetlerinizi bir ruh sağlığı uzmanı ile işbirliği yaparak kontrol altına almayı ihmal etmeyin. Zira elimizde kronik depresyon ve kaygı bozukluğu ile bunama arasındaki ilişkiyi doğrulayan çok sayıda çalışma var.
HOŞUMA GİTTİ
İBO SHOW’LAR ÇOĞALMALI
AZERBAYCAN’ın rahmetli cumhurbaşkanı Haydar Aliyev’in sağlığı ile ilgilendiğim dönemde, Azerbaycan’ı sık sık ziyaret etme fırsatı yakaladım. Bu ziyaretlerimde Azerbaycan kültürünün en çok sevdiğim ve imrendiğim, “Bizde de neden böyle değil?” diye sorup da yanıtını bir türlü veremediğim özelliklerinden biri de şuydu: “Neden biz de Azerbaycanlı kardeşlerimiz gibi herhangi bir alanda öne çıkan, ülke çağında hizmet üreten, sanata bilime yön ve yol gösteren, neticede şu veya bu nedenle toplum tarafından takdir edilip sevilen insanları hayattayken; yani yaşarken de övmeyi bilmiyoruz?” Bitmedi! “Neden biz de onları doğum günlerinde kutlamayı, yaşlılıkları ya da hastalıklarında daha sık onların yanında olmayı beceremiyoruz?” Geçen hafta televizyonda İBO SHOW programını izlerken işte tam da bu duygularla “Oh be!” dedim, “Nihayet!” deyip sevindim, “Bizde bu işi yapmaya başlamışız!” diyerek yüreklendim. Netice şudur: Gelin biz de Azeri kardeşlerimizi örnek alalım. Yazarlarımızı, şairlerimizi, ses sanatçılarımızı, oyuncularımızı, bilim insanlarımızı, çalışanlarımızı kısacası hayatımıza ve kültürümüze değer katan herkesi yaşarken de sık sık baş tacı yapmayı bilelim.
Paylaş