Paylaş
Dünyanın hemen her ülkesinde sadece yiyecek ve içeceklere değil, havaya, suya, toprağa kısacası her yere sızan bu mühim ve ölümcül sağlık tehdidinin her gün yeni ve farklı bir boyutu tespit ediliyor. Şimdi de yeni bir araştırmada, mikroplastiklerin sadece su veya ambalajlar yoluyla değil, toprak yoluyla da yediğimiz gıdalara biz farkında olmadan sızabileceği gösterildi. Araştırma ABD’de yapıldı. Organik gübre olarak kullanılan “atıksu çamurları”na karışan mikroplastiklerin sadece tarım arazilerini kirletmediği, toprak yoluyla o arazilerde yetişen bitkilerin bünyelerine de sızabildiği anlaşıldı. Peki, nasıl? Hazırsanız buyurun...
BİR UYARI
MİKROPLASTİĞE ÖNLEM GEREKİYOR
ÖZETİ ŞUDUR: Ülkemizde de Çevre, Tarım ve Sağlık Bakanlıklarının bir araya gelerek boyutları giderek büyüyen bu önemli sağlık tehdidine karşı hızlı ve kalıcı çözümler üretmesi ve uygulamaya geçilmesi lazım.
YENİ TEHDİT
BUĞDAYDA ELMADA HAVUÇTA MİKROPLASTİK!
DAHA önceki pek çok bilimsel araştırmada, mikroplastikler insan kanında, akciğer dokusunda, hatta anne sütünde bile tespit edilmişti. Şimdi de mikroplastikle kirlenmiş toprakta yetişen buğday yapraklarında, temiz tarım alanlarında yetişen buğdaylara göre sağlık için en tehlikeli ağır metallerden biri olan “KADMİYUM” saptandı. Kadmiyumun buğdayın yapısına sızmasında ise mikroplastiklerin “aracı/taşıyıcı görev” üstlendiği düşünülüyor. Ayrıca Sicilya/İtalya’da yapılan bir başka araştırmada da elma ve havuçta yüksek oranda mikroplastik belirlendi. Uzmanlara göre, bitkiler köklerindeki küçük çatlaklar yoluyla su ve topraktan nanoplastik parçacıklarını emebiliyor.
ERKEKLERE KÖTÜ HABER
LİBİDO AZALDIKÇA ÖMÜRLER KISALIYOR
LİBİDO kaybı erkekler için son yıllarda önemi giderek artan bir eksiklik ve sağlık sorunu. “Cinsel dürtü eksikliği” anlamına gelen libido azalması özellikle orta ve ileri yaşlı erkekleri korkutan mühim bir problem. Elimizde bu sorunu daha da “sorunlu hale getiren (!)” yeni bir bilgi daha var: Japonya’da yapılan yeni bir çalışmada, erkeklerde “libido azalması/cinsel dürtü eksikliği” ile “erken ölüm riski” arasında da bir bağlantının olabileceği gösterildi. Daha net ve açık bir ifadeyle libidosu düşük erkeklerin, orta ve ileri yaşlar sonrasında farklı sağlık sorunları nedeniyle beklenenden erken ölme risklerinin daha yüksek olduğu tespit edildi. 21 bin kişinin 10 yıllık sağlık kayıtlarının incelendiği bu araştırmada, libidosu düşük 40 yaş üstü erkeklerin kalp hastalığından ölme olasılığının 1.5 kat, kanserden ölme olasılığının ise 2 kat fazla olduğu anlaşıldı. Aynı araştırmada kadınlarda düşük libidoyla ölüm riski arasında herhangi bir bağlantının bulunmadığının da altı çizildi. Görünen o ki libido azlığı/kaybı yaşayan erkeklerin bu meseleyi biraz daha ciddiye almaları şart!
BİR UYARI
MENOPOZ SİSİNE DİKKAT
LİBİDO kaybı ve yaşam süresi kısalması erkekler için nasıl kötü ve yeni bir haberse “menopoz dönemi ve beyin sisi ilişkisi” de o ölçüde kadınlar için önemli bir problem gibi görünüyor. Bilindiği gibi menopoz kadın yaşamının doğal bir dönemi. Genelde 50’li yaşlar civarında hemen her kadın menopozla tanışıyor. Menopozun esas belirleyicisinin de yumurtalıkların kadınlık hormonu östrojen üretimine ara vermesi olduğu biliniyor. Aslında östrojen eksikliği/kaybının menopozlu kadınlarda yol açabileceği pek çok sağlık sorunu var. Ve o sorunları yandaki/alttaki kutuda özetlemeye çalıştım. Şimdi de bir başka önemli menopoz problemine dikkatinizi çekmek istiyorum: BEYİN SİSİ/BELLEK ZAYIFLAMASI!
KISA BİLGİ
BEYİN SİSLENİNCE NE OLUYOR
ARAŞTIRMALAR menopoza giren kadınların en az yüzde 10’unda beyin sislenmesi ve farklı bazı bellek problemlerinin geliştiğini gösteriyor: “Kelimeleri hatırlayamama, hikâye anlatma kabiliyetinde zayıflama ve sohbet etme yeteneğinde azalma, odaklanma güçlüğü, ev işlerini yürütmede zorlanma, alışveriş süreçlerinde problemler yaşama” gibi kendini farklı belirtilerle ortaya koyan bu “hafıza kaybı ve oryantasyon bozukluğu problemi” menopoza giren kadınlarda bazen uzun süre ilk ve tek belirti bile olabiliyor. Daha da önemlisi bu kadınlara zaman zaman yanlışlıkla hekimler tarafından “Alzheimer ve diğer demans bozukluklarından biri ile ilgili” tanılar bile koyulabiliyor. Peki, bu sisi azaltma ihtimali var mı? Diğer taraftan eğer menopoza bağlı sisli beyin zamanında ve doğru bir şekilde teşhis edilir ve tedaviye geçilirse zihinsel sorunlarda önemli düzelmeler/iyileşmeler elde etmek de mümkün. O çözümleri de alttaki kutuda bulacaksınız.
KESİP SAKLAYIN
MENOPOZ İŞARETLERİ
1. Ateş basmaları, terleme atakları.
2. Uyku bozuklukları.
3. Çarpıntı nöbetleri.
4. Ruh hali dalgalanmaları.
5. Genel bir keyifsizlik, isteksizlik hali.
6. Kas ve kemik kaybı.
7. Eklemlerde ağrı ve tutulmalar.
8. Tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonları.
9. Sosyal uyumda zorlanmalar, genel bir yorgunluk hali.
10. Odaklanma problemleri ve bellek zayıflaması/sisli beyin.
AKLINIZDA OLSUN
SİSLİ BEYİN ÇÖZÜMLERİ
SİSLİ beyin probleminin çözümü için öncelikle dikkatli bir psikolojik ve bedensel değerlendirme gerekiyor. Vitamin eksiklikleri (B12, folik asit, D vitamini), mineral noksanlıkları (demir, magnezyum), hormon problemleri (tiroid, hipofiz, böbreküstü bezi hastalıkları) ve daha pek çok “eksikliğin” özenle incelenmesi/araştırılması ve iyileştirilmesi/düzeltilmesi lazım. Diğer işlere gelince...
1. Planlanmış ve etkili zihinsel egzersizler ya da oyunlarla beyni uyarmalıyız.
2. Sıkı ve düzenli bir “uyku rutini” oluşturmalı ve uygulamalıyız.
3. Beslenmeyi düzenlemeli, Akdeniz diyetini tercih etmeliyiz.
4. Alkol ve sigaradan uzaklaşmalıyız.
5. Düzenli aerobik egzersiz yapmalı, özellikle ve öncelikle de her gün açık havada yürümeliyiz.
6. Keyifli ve huzurlu bir ruhsal yaşam organizasyonu rutini oluşturmalıyız.
Paylaş