Tiroit bezi hastalıklarının her çeşidi kalbi etkiliyor. Bir tiroit bezi hastalığında, bezin hormon salgılama görevinde bozulma olmasa bile çarpıntı, ritim bozukluğu, göğüste basınç hissi gibi şikáyetler ortaya çıkabiliyor.
HİPERTİROİDİ ÇARPINTI YAPIYOR
Tiroit bezinin hızlı çalıştığı durumlarda (hipertiroidi) kalp daha hızlı atmaya, daha sert vurmaya çalışıyor. Bu nedenle hipertiroidili hastalarda çarpıntı, şikayetlerin ilk sıralarında yer alıyor. Çarpıntının bir başka nedeni de kalp ritminde oluşan bozulmalar. Hipertiroidi "atriyal taşikardi" veya "atriyal fibrilasyon" diye bilinen ritim bozukluğu hastalıklarına yol açabiliyor. Ayrıca aynı hastalıkta tehlikeli "ekstra sistol"ler de meydana gelebiliyor. Hipertiroidi -halk arasındaki adıyla "zehirli guatr"- kısa sürede tedavi edilmediğinde kalpte büyüme ve kalp yetersizliğine yol açabiliyor. Sebebi belirlenemeyen çarpıntıların, ritim bozukluluklarının ve kalp pompa yetersizliklerinin arkasında gizli bir hipertiroidi olup olmadığını araştırmak gerekiyor.
KALP TEMBELLEŞİYOR
Tiroit bezinin az çalışması hali yani "hipotiroidi" de kalp için bir problem haline gelebiliyor. Hipotiroidide kalp hızı yavaşlıyor, kalp atım sayısı düşüyor. İlerleyen dönemlerde kalp büyüyor, genişliyor ve pompalama gücünü kaybeden tembel, hantal beceriksiz bir organ haline dönüşebiliyor. Hipotiroidi hastalarında kalp zarı içinde fazla miktarda sıvı toplanması da belirlenebiliyor. Kısacası tiroit bezi hastalıkları kalbi yoruyor! Kalp tiroit sorunlarından hiç ama hiç hoşlanmıyor. Bunun nedeni, tiroit bezinin salgıladığı hormonlarla kalp fonksiyonlarının arasındaki yakın ilişkidir. Sebebi belirlenemeyen kalp sorununun özellikle çarpıntı, ritim bozukluğu ve yetmezlik gibi problemlerin gizli bir tiroit hastalığının belirtisi olabileceği aklınızda olsun.
Hipertansiyonun nedeni böbrekleriniz olabilir
Hipertansiyon sorununun pek çok nedeni var ama çoğu hastada hipertansiyona yol açan sebep tam olarak ortaya çıkarılamaz. Bu durumda kan basıncı yüksekliği genetik mirasa bağlanır. Hipertansiyonun sık görülen bu tipi dışında, böbrek üstü bezi hastalıklarından, böbreği besleyen damarların ve böbreğin kendisinin yaşadığı sorunlardan kaynaklananları da vardır. Böbrek damarlarının daralması, böbreğin taş, iltihap ve başka nedenlerle harap olmasıyla ortaya çıkan hipertansiyonlar her yaşta görülebilir.
Bu çeşit hipertansiyonların ilaç tedavisine güç cevap verdiklerini, ilerleyici doku ve organ hasarlarını daha kolay yapabildiklerini bilmek gerekiyor. Durduk yerde ortaya çıkan bir hipertansiyon sorunu kapınızı çaldığında rastgele ilaç kullanmak yerine doktorunuzla görüşmeniz ve hipertansiyonun muhtemel nedeni hakkında bilgi edinmeniz yararlı olabilir.
ehattat@yasasinhayat.org
Bunlar neye yarıyor
- RETINOL: Hücre yenilenmesini hızlandıran, kırışıklıklar ve ince çizgileri azaltan bir kimyasaldır.
- ÇİNKO: Ciltte herhangi bir nedenle oluşan iltihabi süreçleri yatıştırır. Cildi rahatlatır.
- YEŞİL ÇAY ÖZÜ: Çok güçlü bir antioksidandır. Cildi çevresel yaşlanmadan, güneşin, sigaranın zararlarından korur. Ayrıca iltihap yatıştırıcı etkisi de vardır.
- YOSUN ÖZÜ: Kahverengi su yosunu veya diğer yosun özleri hem antioksidan hem de nemlendirici destek sağlarlar. Kahverengi su yosununun çevresel yaşlanmayı azaltıcı etkisi olduğu ileri sürülmektedir.
- LESITIN: Cildin nemini korur. Hücre duvarını güçlendirir.
- ARNIKA ÖZÜ: Yangısal süreçleri yatıştırmaya yardımcı olur.
- NAR ÖZÜTLERİ: Çok güçlü bir cilt antioksidanıdır. Güneş ışınlarının ciltte yaptığı hasarları azaltır veya önler.
- GINGKO BILOBA ÖZÜ: Cilt yatıştırıcıdır. Ciltte dolaşımı güçlendirir. C vitaminiyle birlikte kullanıldığında daha etkilidir.
- ZEYTİNYAĞI: Etkili bir antioksidandır. Cilde nem kazandırır. Yumuşatıcıdır. Cildi dış etkilerden korur.
Aşırı sıcakta yoğun egzersiz tehlikeli olabilir
Egzersiz alışkanlığı güzel bir şeydir ama egzersiz saatlerini doğru belirlemek şartıyla. Çok sıcak saatlerde, özellikle güneş altında yapılan egzersizlerin ciddi sağlık problemlerine yol açabileceğini belirtmekte yarar var. Aşırı sıcaklarda yapılan egzersiz aktivitesi; kan basıncında ani düşmeye, beklenenden fazla su ve elektrolit kaybına, kalp ritminde bozulmalara neden olabiliyor. Özellikle tok karınla yapılan egzersizlerde bu riskler artıyor. Bilhassa şişmanların ve fazla kiloluların egzersiz saatlerini sabah erken veya ikindi-akşam saatlerine kaydırmaları tavsiye ediliyor. n Egzersiz uzmanı Özcan Kızıltaş
İşlenmiş gıdalarda tuz miktarı fazladır
Hazır paketlenmiş besinlerde tuz oranı doğal besinlerden yüksektir. Bunun nedeni, besinlerin bozulmalarını önlemeye ve içinde bakterilerin üremesi için gereken nemi azaltarak besin ömrünü uzatmaya çalışılmasıdır. Tuz sadece besinlerin içindeki suları dışarıda tutarak onların bozulmalarını önlemez, kendisi de doğrudan bazı bakterileri öldürebilen anti-bakteriyal bir kimyasaldır.
Günümüzde besinlerin bozulmasını önlemek için onları tuzlamaktan daha farklı yeni ve modern yöntemler kullanılıyor. Pastörizasyon, dondurma, ışınlama veya kimyasal koruyucularla koruma bunlardan bazılarıdır. Bununla birlikte tuzun yiyeceklerde bazı istenmeyen tatları kapatıcı, kraker ve benzeri ürünlerde kuruluğu azaltıcı, çorba ve benzeri içeceklerde yoğunluğu artırıcı ve lezzet verici özellikleriyle hálá kullanıldığını da hatırlatalım. Özellikle hazır çorbaların, cipslerin, konserve ve turşuların çok ciddi tuz kaynakları olabileceğini aklınızda tutun.
Homeopati ile tanıştınız mı
Homeopati, benzer = "homoios" ve acı = "pathos" sözcüklerinden oluşur. Sağlıklı bireyde çeşitli hastalık belirti ve bulguları oluşturan bir maddenin, çok düşük dozlarda uygulandığında benzer belirti ve bulguları taşıyan hastayı iyileştirebilmesi esasına dayanır. Kısaca "benzeri ile tedavi" de denilmektedir. Homeopatik yaklaşım üç temel ilkeye dayanır:
Benzerlik ilkesi, bir tıbbi maddenin sağlıklı bireye verilmesiyle ortaya çıkan klinik belirti ve bulgular ile hasta olan bireyin yakınmalarının birbiri ile örtüşmesidir. Örneğin, arı soktuğunda şişlik, kızarıklık ve soğuk uygulamasıyla rahatlayan yakıcı tarzda ağrı hissedilir. Homeopati’de arıdan elde edilen Apis Mellifica adlı ilaç enfeksiyon, romatizma ya da böcek ısırığı gibi ödem, sıcaklık artışı, soğuk uygulamayla rahatlama gibi belirti ve bulguların olduğu tüm durumlarda kullanılabilir.
Seyreltme ilkesi çok ileri derecede sulandırılarak hazırlanan ve toksik özellikleri giderilmiş olan tıbbi maddenin benzerlik ilkesine sadık kalarak gereken doz ve sürede hastaya uygulanmasıdır. Yapılan klinik çalışmalar ve deneyler çok düşük dozda aktif madde kalana kadar seyreltilen bu ilaçların tedavi edici etkinliklerinin daha da güçlenerek sürdüğünü göstermiştir.
Bütünlük ilkesi, bir sağlık sorunu karşısında her bireyin öz ve soy geçmişinden, yaşadığı iklim, çevre koşulları ve ev ortamından, özel ve iş yaşamından, hastalıklara karşı yatkınlığından kaynaklanan farklı tepkiler vermesidir. (Devam edecek...)
ealtinel@yasasinhayat.org
DİYET GÜNLÜĞÜ
Sorularınız için: Tel: (0212) 236 73 00
Diyet yaparken light çikolata yiyebilir miyim?
Light ama ne kadar
Kalori alımının kontrolü zayıflama diyetlerinin temelini oluşturur. Ancak kalorinin karbonhidrat, protein ve yağ dağılımının sağlıklı ve dengeli (özellikle bölgesel zayıflama arayışı içinde olanlar için) olması en önemli unsurdur. Örneğin 1200 kalorilik bir diyette 600 kaloriyi sadece çikolata yiyerek de alabilirsiniz.
Ortaya çıkan tablo şudur; karbonhidrat ve yağ içeriği yükselmiş, glisemik indeksi artmış, kan şeker dengesini alt üst eden bir menü. Ve alınan bu 600 kalorinin vücutta kullanımı da verimli olmayacaktır. Belli bir kısmı enerji olarak kullanılırken geri kalan kısmı yağ depolarınızı zenginleştirecektir. Bunun yanı sıra 100-200 kalorilik çikolatayı 15 günde 1 kez yiyebilirsiniz. Ancak light kavramının sadece şekeri azaltılmış olması kimi zaman doymuş yağ ve trans yağları artırmaktadır. Bu nedenle light çikolata kolesterolünüzü yükselten bir etken olabilir. Dikkat!
Diyet yapmaya çalışsam da çok acıkıyorum. Yediklerimi azaltamıyorum. Saat başı hiçbir şey yememiş gibi açım. Nasıl diyet yapacağım?
Sık sık açlık mıhissediyorsunuz
Saat başı açlık hissediyorsanız, yemekten sonra da atıştırma devam ediyor ise doyduğunuz halde yemeyi bırakamıyorsanız metabolik bir sorununuz olabilir. Karbonhidrat metabolizmanızda (şeker dengenizde) bir sorun var ise bunun için mutlaka bir uzman hekime başvurmalısınız. Yapılacak olan tahlillerin sonucuna göre sorun belli olduktan sonra hekiminiz size uygun tedaviyi başlatırken, diyetisyeniniz de size uygun bir beslenme programı ayarlayacaktır. Özellikle tek besine dayalı ve çok düşük kalorili diyet yapmaktan kaçının. Yediklerinizin kalorisi, içeriği, glisemik yükü sizin için çok önemli. Lif oranı yüksek, karbonhidrat ve yağ oranı iyi ayarlanmış bir diyete ihtiyacınız var.