Tıptaki değişim süreci "koruyucu tıp" ve "erken teşhis"i öne çıkarıyor. Dünya nüfusundaki hızlı artış ve yaşlı nüfusun artması, bu değişimi biraz da zorunlu hale getiriyor. Bunun sebebi, tedavi süreçlerinin son derece pahalı hale gelmesi. Gelişmiş ülke ekonomileri bile sağlık giderlerini karşılamada zorlanıyor. Tıptaki değişim sürecinden önce, iyi haberleri öğrenmek istediğinize eminim. Onun için önceliği iyi haberlere vermekte yarar var.
Önce şeker hastalarını sevindirecek bir haberle başlayalım. Çok değil birkaç ay sonra ünlü bir insülin üreticisi firma, bir hafta süre ile etkili olabilecek bir "kan şekeri ayarlayıcısı" ürünü piyasaya vermeye hazırlanıyor. Eğer diyabetli bir hastaysanız, bu sizin için mükemmel bir haber olmalı! Eğer insülin kullanan bir diyabetliyseniz bu haber, enjeksiyon sayısını azaltacağı için sizi mutlu edecektir.
Kanser düşmanı aşı
Bir başka iyi gelişme de hastalıklara karşı geliştirilen yeni aşılarla ilgili. Son yıllarda "menenjit" aşısının, "rota virüs" aşısının yaygın olarak kullanıldığını biliyoruz. Yaşlıların sağlığını önemli ölçüde tehdit eden "Zona" virüsü ve "Pnömökok zatürreesi"ne karşı aşı geliştirilmesi de mükemmel başarılar oldu. Hepatit A ve B aşıları da önemli hizmetlerdir. Kanser önleyici aşı konusundaki başarılı imzalardan biri zaten atıldı. "Rahim ağzı kanseri"ne karşı geliştirilen (ve neredeyse yüzde 100’e yakın koruma sağlayan) aşı, önemli bir gelişme ve güçlü bir umut oldu.
Teşhis teknolojisi
Görüntüleme teknolojilerinde yaşanan değişimler, baş döndürücü durumda. "Anjiyosuz Anjiyo" da denilen, bilgisayarlı tomografi tekniği ile 3-5 dakikalık bir sürede çok güvenli sonuçlar alınabilen teknoloji bunlardan biri. Bu teknoloji koroner kalp hastalıklarının erkenden tanınmasında önemli bir işlev görecek gibi görünüyor. Sanal kolonoskopi de başarılı adımlardan biri olarak gösteriliyor. Öyle görünüyor ki yakın gelecekte üç boyutlu tomografiler hizmete girecek.
Moleküler teşhisi esas alarak kanser tanısını çok erken dönemde koyabilmeyi sağlayan "PET"yöntemini de yazmamak olmaz.
Gen analizleri
Biyokimya alanında da güzel gelişmeler var. Örneğin DNA analizleri ve buna bağlı olarak bazı hastalıkların önceden öğrenilebilir hale gelmesi, yakın geleceğin önemli umutları arasında. Ünlü "HapMap Projesi" işte bu DNA kaynaklı beklentiler üzerine kurulu uluslararası bir çalışma. Bu çalışma arzulandığı gibi giderse gelecekte kimlerin hangi kanserlere, hatta ne tür damar hastalıklarına yakalanacaklarını belirlemek mümkün hale gelecek. Genetik analizler sayesinde pek çok hastalığa neredeyse bebek daha anne karnındayken teşhis koymak mümkün olacak.
Kan analizlerinde de bilgisayar destekli teknolojilerin kullanımına ağırlık veren gelişmeler var. "Çip ağırlıklı analizler"in biyokimyasal teşhisleri daha kullanışlı, ucuz ve güvenilir hale getirebileceği düşünülüyor. Bu teknoloji kullanıma girdiğinde aynı anda yüzlerce tarama testini bir-iki damla kandan hem de çok ucuz maliyetlerle yapmak olanaklı hale gelecek.
ERKEN TEŞHİS NEDEN ÖNEMLİ
Tıpta yeni gelişmelerin yoğun olduğu alanlardan biri de "erken teşhis" konusu. İşte bu nedenle imkánı olan herkes taramalar yaptırarak hastalıkları daha başlangıç dönemlerinde öğrenmeye çalışıyor. Bir akciğer tümörünü henüz bir iki milim yani toplu iğne başı büyüklüğündeyken teşhis etmekle bir düğme iriliğine, bir santim büyüklüğe ulaştığında teşhis etmek arasında dağlar kadar fark var. Mesela toplu iğne büyüklüğündeki bir tümör kitlesinde diyelim ki 1000 kadar hücre varsa bu sayı, düğme büyüklüğünde bir akciğer tümöründe milyonları buluyor. İşte bu nedenle bütün mesele vücudunuzda gelişen patolojik süreçleri mümkün olduğu kadar erken tanımlamaktan geçiyor.