Paylaş
Bu nedenle de TİCARİ amaçlı fabrikasyon CHECK-UP programlarını bir yana bırakıp SAĞLIK hedefli kişiye özel RİSK TARAMALARI gerekiyor. Bu taramalarda öncelikle kişiye özel tetkiklere yer verilmeli ama bazı “standart taramalar” da asla ihmal edilmemeli. Risk analizleri planlanırken prensip olarak kişinin yaşı, cinsi, işi, genetik mirası, kişisel sağlık hikâyesi, kullandığı ilaçlar, yaşam tarzı seçimleri tek tek değerlendirilmeli. Standart testlere gelince... Onları aşağıdaki kutuda kısaca özetledim. Buyurun...
ÖNEMLİ :OLMAZSA OLMAZ TARAMA TESTLERİ
- Kırklı yaşları takiben her kadın bir meme ve rahim ağzı kanseri taramasından geçmeli.
- Ellili yaşlara ulaşan kadınların kemik yoğunlukları düzenli aralıklarla izlenmeli.
- 50 yaş sonrasında her kadın ve erkek 5 yıl ara ile kolonoskopik incelemeden geçirilerek kalın bağırsak kanseri yönünden izlenmeye alınmalı.
- Kırklı yaşlara ulaşan erkekler prostat kanseri yönünden takibe alınıp PSA’ları izlenmeli.
- Ellili yaşlarda herkese “kalp-damar riski değerlendirmesi” yapılmalı.
- Sigara içen ya da yakın döneme kadar bu yönde alışkanlığı olanların akciğerleri 2 yıl ara ile incelenmeli.
- Kilo sorunu olan herkese özellikle “göbeğinden kilo alıp bel çevresi genişleyenlere” insülin direnci bakılmalı, diyabet, hipertansiyon, gut, damar sertliği yönünden risk analizleri uygulanmalı.
-Çocukların “görme ve işitme değerlendirmeleri” ile “bedensel ve ruhsal gelişmeleri”nin kilo ve boylarının dikkatle takip edilmesi de unutulmamalı.
HATIRLATMA: DOKTORA GİDERKEN HAZIRLIK YAPIN
- Gerek hastalıklarımız nedeniyle gerekse yıllık sağlık riski taramaları içim doktorunuza giderken iyi bir önhazırlık yapmanız sizin de doktorunuzun da işini kolaylaştırıp randevunuzun verimini arttıracaktır. Bunun için “hastalık hikâyeniz”i iyice belirleyin ve yanınıza bazı lüzumlu bilgileri de almayı ihmal etmeyin. İşte o bilgiler...
- Tıbbi özgeçmişiniz
- Daha önce yaşadığınız sağlık sorunlarınız
- Geçirdiğiniz hastalıklar
- Ameliyatlarınız
- Kullandığınız ilaçlar
- Önceki laboratuvar analizleriniz
- Radyolojik tetkikleriniz
- Ameliyat ve biyopsi raporlarınız
- Ailenizin özgeçmişi
- Sık rastlanan hastalıkları
- Kanser/diyabet/hipertansiyon hikâyesi
- Romatizmal hastalıkların mevcudiyeti
- Genetik kusurlar
- İlaç ve besin alerjileriniz
- Kullandığınız vitamin ve benzeri takviyeler
- Aşı takviminiz
- Doktorunuza soracağınız sorular, öğrenmek istedikleriniz.
İYİ HABER: METFORMİN ÖMRÜ UZATABİLİR Mİ?
- KİLO sorunu ile İNSÜLİN DİRENCİ arasında yakın bir ilişki var. İnsülin direnci sorununu çözmeden kilo sorununu çözmeniz, özellikle obezite sorunu ile mücadele etmeniz çok zor. İnsülin direncinin çözümünde neredeyse kırk yıldır kullandığımız METFORMİN elimizdeki en güçlü molekül. Zaten bu nedenle de kilo sorunu olan insülin dirençlilerin çoğu metformin kullanıyor. Kısacası metformini sadece tip2 diyabetin tedavisinde kullanılan bir şeker ilacı gibi düşünmek yanlış. Onu asla sadece diyabet ilacı gibi görmemek gerekiyor. Diğer taraftan bazı çalışmalar bu enteresan molekülün başka bazı alanlarda da kullanılabileceğini düşündürüyor. Birkaç çalışma metforminin vücuttaki yangısal süreçleri baskıladığını, bu sayede de kronik bazı hastalıkların gelişimini yavaşlattığını gösterdi. Yine bazı çalışmalarda vücut tarafından üretilen ve miktarları yaşlandıkça artan zararlı kimyasalların da metforminle azaltılabileceği anlaşıldı. Bu olumlu etkinin kanser riskini düşürebileceği de ileri sürüldü. Yeni çalışmalar da bu düşünceyi teyit ediyor. Michigan Üniversitesi araştırmacılarının bulgularına bakılırsa, metformin vücut tarafından üretilen zararlı olabilecek bazı kimyasalların meme kanseri hücrelerini arttırmasını engelliyor. Dahası meme kanseri gibi insülin direnci ve tip2 diyabetle ilişkili kanserlerde memedeki tümörün boyutunu önemli oranda azaltabiliyor. Özeti şu: Metformini izlemeye devam etmekte fayda var...
KÖTÜ HABER: STRES KANSERE DE HIZ VERİYOR
- STRES sadece ciddi bir KANSER nedeni değil, mevcut bir kanserle mücadeleyi de zorlaştıran olumsuz bir faktör. Stres kontrolünün ise kanseri önlemeyi ve iyileşmeyi hızlandırdığı biliniyor. Ve zaten bu nedenle de kansere yakalananlara daha fazla psikolojik destek, daha çok iyimserlik, huzur ve güven gerekiyor. Amerika’da gerçekleştirilen yeni bir çalışma (Vanderbilt Üniversitesi) net ve açık olarak gösterdi ki yoğun stres meme kanserlerinde kemik metastazlarını teşvik ediyor. Ayrıca tümörün kemiğe yerleşimini de hızlandırabiliyor. Araştırmacılara göre bu olumsuz gelişmenin arkasında sempatik sinir sisteminin strese bağlı aşırı aktivasyonu var ve belki de bu gibi durumlarda beta bloker ilaçlardan faydalanmayı düşünmek gerekiyor.
BİR BİLGİ: KOLON KANSERİ ÖNLENEBİLİR Mİ?
- Bazı küçük noktalara dikkat ederek kalınbağırsak kanserine yakalanma riskimizi azaltabiliriz. İşte bazı örnekler...
- Daha çok sebze, meyve, tahıl tüketip bağırsaklarınıza bol posa yükleyin.
- Kalsiyum ve folik asitten zengin yeşil yapraklı sebzeler yiyin.
- Özellikle betakarotenden zengin, sarı renkli, likopen ve antosiyaninlerden zengin kırmızı renkli sebze ve meyveler kanser riskinizi ciddi biçimde azaltabiliyor.
- Alkolü ve sigarayı bırakmanın da kanser riskinizi düşüreceğini bilin.
- Menopoz döneminde östrojen desteği kullanmayan ve kilo sorunu yaşamayan kadınlarda kolon kanseri riski azalıyor.
- Kırmızı eti fazla tüketmenin riski arttırdığı ileri sürülüyor. Özellikle de ateşe doğrudan temas etmiş, yanmış, kömür dumanına fazlaca maruz kalmış etler riskli bulunuyor.
- Düzenli yoğurt tüketimi riskinizi azaltabiliyor.
- Kırmızı etle birlikte bol sebze tüketmeniz ise riski düşürebiliyor.
- Probiyotik yiyecek ve içeceklerden (kefir, doğal yoğurt) zengin beslenmek de kolon kanserinden korunmada faydalı bulunuyor. Doğrudan kolon kanserine yol açan bir mikrop da var. Probiyotik gücün artması o mikrobun da etkisini sınırlayabiliyor.
- Egzersiz yapanlarda kolon kanserine daha seyrek rastlanıyor.
Paylaş