Paylaş
Doymuş yağlar -oda ısısında katılaşan yağlar- günlük enerji kazanımının yüzde 10’u civarındaysa sorun yok. Sorun, fazlasından ve kötü kaliteli olanlarından, en çok da sentetik ve trans yağlardan kaynaklanıyor. Doymuş yağ kaynağı olarak en uygun besinlerden biri -ve belki de birincisi- tereyağı.
Kısacası ben yukarıdaki soruyu “Kırk katır mı, kırk satır mı” sorusuna benzetir, “Ne tereyağı ne margarin, ille de zeytinyağı” diye cevaplamak isterim.
Ama siz “İkisi arasında bir seçim yapmak zorunda kalırsak hangisini tercih edelim?” sorusunun cevabını almakta ısrarcı olursanız, ben size “Tereyağını tercih edin” derim.
Evet, yanlış okumadınız, margarin veya margarinlerle üretilmiş hazır besinleri yiyeceğinize tereyağı yiyin daha iyi!
Gıda endüstrisi, 1960’lı yıllarda bitkisel yağları hidrojenle sertleştirme teknolojisini keşfetti ve arkasına bilim adamlarının desteğini de alarak tüketiciye “Tereyağını bırak, margarini tercih et” talimatını verdi!
Bu talimatın içinde tereyağı gibi sağlıksız bir yağı, daha sağlıklı ama azıcık hidrojenle sertleştirilmiş bitkisel yağlarla değiştirmek arzusu vardı. Tüketiciler çaresiz bu talimata uydu. Sofralarından mis kokulu o güzelim tereyağlarını kaldırıp yerine margarinleri koydular...
BİR BİLGİ
Su içmek zayıflatır mı?
Sıvı ihtiyacınızı gidermeniz için ısrarla suyu tavsiye etmemizin birçok sebebi var. Birincisi, suyun diğer içeceklerden daha saf ve temiz bir besin olması. Buna kalori içermemesini, yağ, kolesterol ihtiva etmemesini, kafein ve diğer katkıları bulundurmamasını da ekleyebilirsiniz.
Sık sık su içmek metabolizmayı hızlandırıyor, kilo kontrolünü kolaylaştırıyor. Eğer kaliteli bir mineral su bulursanız böyle bir suyun vücudunuza ek kalsiyum ve magnezyum kazandırabileceğini de bir kenara not edin.
AKLINIZDA OLSUN
Kolay bir test
Yeterli su içtiğinizi anlamanın kolay yolu, tuvalete gittiğinizde idrarınızın rengini ve miktarını kontrol etmeniz. Az miktarda ve koyu renk bir idrar yapıyorsanız, bu yeterli sıvı almadığınızın işaretidir. Berrak ve bol miktarda bir idrar ise sıvı ihtiyacınızın olmadığını gösteriyor.
Eğer sık sık idrara çıkıyorsanız, bu durumun bir sağlık sorununa, örneğin şeker hastalığına işaret edebileceği aklınızda olsun.
Trans yağı yüksek besinler hangileri?
Trans yağ, özellikle hazır besinlerde daha fazla bulunuyor. Bu nedenle besin etiketlerini dikkatle okumak, trans yağ oranı düşük olanları ve tercihen bir porsiyonunda 1 gramdan daha az trans yağ içerenleri kullanmak gerekiyor. Sert margarinlerde trans yağ bulunması olasılığı artıyor.
İçinde pamuk çekirdeği yağı, hindistancevizi yağı, palmiye çekirdeği yağı -hurma yağı- bulunan fırın ve pastane ürünlerinden, kızartma ve panelerden de uzak durmak gerekiyor.
Bu yağlar trans yağ değil ama en az trans yağlar kadar sağlıksız doymuş yağlar. Isıl işlemlerle daha çok trans yağ gelişebiliyor.
Bisküvi, çörek, kraker, cips, kızartılmış ve pane edilmiş tavuk, balık ve benzeri ürünler (tavuk kanadı kızartması, tavuk budu kızartması, kızartılmış ve pane edilmiş parça balıklar) trans yağdan zengin olabiliyor. Pizzalarda da yüksek miktarda trans yağ bulunabiliyor.
Fırında ve buharda pişirilmiş yiyeceklerde, haşlama besinlerde trans yağ oranı düşüyor. Kızartılmış yiyeceklerde özellikle yağda pane edilerek kızartıldıkları zaman trans yağ oranları artıyor.
Mükemmel ikili
Alfa lipoik asit, bilinen antioksidanların en güçlüsüdür. C vitamini gibi suda, E vitamini gibi yağda eriyebilen yani hücrenin hem yağlı hem de sulu bölümlerinde etkili olabilen tek antioksidandır. Özellikle etkili olduğu dokular, cilt ve sinir sistemidir. Cilde uygulanan alfa liopik asidin çevresel yaşlanmaya karşı iyi bir bariyer oluşturabileceğini gösteren çalışmalar vardır. Argireline olarak bilinen pepdit de en güçlü pepditlerden biridir. Yüzde 10 argireline içeren alfa lipoik asit kremleri, kırışıklıklarla mücadelede iyi sonuçlar verebiliyor. Bizim tavsiyemiz alfa lipoik asit + argireline ihtiva eden cilt ürünlerinin en az 3-6 ay kullanılması.
Paylaş