Paylaş
Ve işte bu insanların ömrü diğerlerinden uzun olur.. Sırları mı? Buyurun...
Stresle ilişkili problemler günümüzün en yaygın sağlık sorunları. Strese gösterdiğimiz tepkilerse bir hayli farklı.
Mesela çok yoğun stres altında olmaları gereken bazılarında stresle alakalı sorunların hiçbiri yok. Oysa onlar, o kadar çok toplumsal ya da sosyal tepkiler alabiliyor, strese sokabilecek çok mühim sorunlar, endişe ve korku duymalarını gerektirecek gaileler yaşayabiliyorlar ama stres sorunlarını hiç yaşamıyor gibiler.
İŞTE BİRKAÇ ÖRNEK
Bunların kimi darbeler görmüş cumhurbaşkanları (mesela rahmetli Celal Bayar, Sayın Süleyman Demirel), kimi ihtilal yapmış askerler (mesela rahmetli Kenan Evren), kimi dünya savaşı yönetmiş devlet adamı (mesela Winston Churchill). Listeyi uzatmak mümkün. Eski ABD başkanlarının da çoğunun yaşam süresi yukarıdaki örnekler gibi doksan yılın üzerinde. Peki, bu işin sırrı ne? Ne oluyor da ömürleri neredeyse her günü stres banyolarıyla geçiren, ruhsal gelgitler, endişeleryaşamaları gereken bu insanları stres hiç etkilemiyor?
Nedenler farklı olabilir ama önemli bir sebep bence çoğunun –yaratılıştan ya da sonradan/öğrenilmiş- mükemmel birer ‘teflon’ stratejisti olmaları. Bu becerikli, akıllı ve şanslı insanlar, teflonla kaplanmış gibiler. Hiçbir stres üzerlerine yapışamıyor. Neticede stres tepkileri sınırlı kalıyor.
SÜNGERİN İŞİ ZOR
Tam tersi olan kişiler de var. Onlar “sünger” yapılı, stresi adeta emen kişiler. Bazılarının ciddi bir gelecek beklentileri, sorunları, endişeleri, korkuları yok ama en ufak bir stresi hem de anında, üstelik büyüterek içlerine çekiyorlar. Çoğu zaman gereksiz, anlamsız sorunlar çıkarıyor, olmayacak şeylerin peşinde koşup stres üretiyorlar. Örnek mi?
Patron ne düşünüyor? İşim batacak mı? Patron kovacak mı? İleride kanser olur muyum?
PEKİ NE YAPMALI?
Bu tür sorunların biri bitmeden yenisini üretiyorlar. Yani sürekli endişe yüklü sorular, kötü beklentilerle meşguller. Yapıları teflon değil sünger olduğu için de yetmişine varmadan strese yenik düşerek kalp krizleri, felçler (veya başka nedenlerle) hayata veda ediyorlar. Bence rahmetli cumhurbaşkanımız Turgut Özal müthiş bir duygusal ve tipik bir süngerdi. Ruh sağlığı uzmanı arkadaşlarım bağışlasınlar ama ben stresi algılama biçimi ve yönetme becerimizin yaratılış ve eğitimle ilişkili olduğunu düşünüyorum.
Stresle mücadele konusunda bilgilenme ve eğitimin ciddiye alınmasını önemli buluyorum. Stresi tamamen önlemek ve yok etmek (hele günümüzde) mümkün değil. Bunu kabul edip önlemek yerine yönetmek konusunda uzmanlaşmaya bakalım diyorum. Bunu başaramazsak başımız ağrıyıp boynumuz tutulmaya, kolitimiz, gastritimiz canımızı yakmaya, saçlarımız dökülmeye, cildimiz kaşınmaya, kalbimiz çırpınmaya, bedenimiz terleyip uykularımız kaçmaya devam edecek. Hatta son durakta kanserle bile karşılaşma ihtimalimiz var. Aman dikkat!
Hapla zayıflanmaz
İnternette ve bazı gazete/TV reklamlarında adımı ve resmimi kullanarak pazarlanan OBESİ-STOP isimli ürünle ilgili olarak yasal haklarımı koruyan hukuksal süreçler başlatılmıştır. Diyet ve egzersiz yapmadan sadece hap yutarak kilo verdirdiği ileri sürülen bu ürünle benim ve Yaşasın Hayat Beslenme Enstitüsü’nün ilgisi yoktur. Bilginize sunulur.
ANTİ-KANSER İKİ LEZZETLİ REÇETE
Anti-kanser içecek: Bir adet elajik asit zengini nar, bir adet zengin bir C vitamini deposu olan portakal, iki adet değerli beta karoten kaynağı havuç, bir adet pancar ve zencefili katı meyve sıkacağında sıkın. Posayı atmak yerine anti-kanser içeceğinize ekleyin. Her gün bir bardak içebilirsiniz.
Anti-kanser karışım: Bir kâse yoğurt ya da kefirin içine bir çay kaşığı toz zencefil, bir çay kaşığı öğütülmüş keten tohumu, bir çay kaşığı öğütülmüş üzüm çekirdeği, bir çay kaşığı öğütülmüş ısırgan otu tohumu, yine bir çay kaşığı zerdeçal ve tarçın ekleyin. Bu harika karışımı günde bir defa yiyebilirsiniz. Dilerseniz içine salatalık doğrayıp, biraz da zeytinyağı gezdirerek yemeğe ek bir gıda da yapabilirsiniz.
Diyet için 10 ALTIN KURAL
Zaman fazla kilolardan kurtulma, hafifleyip forma girme zamanı.
Bunun için basit ama sonuç veren on kuralı aşağıda özetledim. Umarım işinize yarar.
1-Akıllı alışveriş yapın! Daha alışverişe çıkarken hangi besinlerin daha sağlıklı ve düşük kalorili olduğu, hangi yiyeceklerin mutfağınıza girmemesi gerektiği aklınızda olsun. Ve sakın açken alışveriş yapmayın.
2-Tatlılara dikkat! Bir dilim tatlı ortalama 500 kalori içerir ve bir öğünün ortalama 700-800 kalori olması yeterlidir. Yemeğin üstüne tatlı veya meyve yemek, kilo verme ya da koruma çabanızı kesinlikle sabote eder. Özellikle akşam meyvelerini azaltın.
KÜÇÜK TABAK KULLANIN
3-Porsiyonları küçültün! Ne yerseniz yiyin daha küçük tabaklar kullanmaya, daha küçük parçalar halinde servis etmeye çalışın. Özellikle dışarıda porsiyonlara dikkat edin. Tabaklarınızı küçültmek de önemli bir başlangıç.
4-Daha az yağ tüketin! Tercihiniz sadece zeytinyağı bile olsa, bir yemek kaşığı zeytinyağının 100’den fazla kalori içerdiğini, yani kilo vermek için türü ne olursa olsun yağı azalmanız gerektiğini unutmayın. Bir gram yağ dokuz kalori!
5-Yanlış atıştırmalıklardan vazgeçin! Fastfood ürünlerden, meyve sularının her türlüsünden, kolalı ya da gazlı, şekerli içeceklerden uzak durun. Özellikle içtiklerinizin kalorisini takip edin. Ne kadar alkol alıyorsunuz? Meyve suyu, kolalı içecek içiyor musunuz?
Bir bardak sert alkol 300, meyve suyu 150 kalori içerir. Bardağınız sürekli suyla dolu olsun.
HAREKET EDİN
6-Çeşitlendirin! En ılımlı diyetler bile bir süre sonra size sıkıcı gelecektir. Değişiklik yapmayı deneyin. Farklı protein kaynakları (et, tavuk, balık, yoğurt, peynir), farklı sebzeler, bakliyat grubundan değişik seçenekler diyete uyumunuzu kolaylaştıracaktır.
7-Hareket edin! Bahane bulmayı bir yana bırakın. “Eve yorgun dönüyorum” gibi cümlelerle kendinizi kandırmaktan vazgeçin. Mutlaka ama mutlaka fiziksel olarak daha aktif biri olun, daha çok hareket edin. Prensip şu: Yuttuğunuz lokma sayısını azaltmalı, attığınız adım sayısını arttırmalısınız.
8-Yavaş yiyin! Hızlı yemek gereğinden çok kalori yüklenmesine yol açar. Yavaş ve iyice çiğnemeyi alışkanlık haline getirin. Hızlı yediğinizde mideden beyne gönderilen ‘ben doydum’ sinyallerini es geçersiniz.
9-Sorunun nedenini öğrenin! Kilo artışına sebep olan tıbbi sorun çözülmedikçe, diyetlerle verilen kilolar kısa süre sonra yeniden ve fazlasıyla alınır. Çözümü sadece diyet yapmakta görmeyin, kilo sorununa eşlik edebilecek sağlık probleminin araştırılmasını isteyin.
10-İçtiklerinize dikkat edin! Alkol en önemli kilo nedenlerinden biri. Şekerli içecekler de hemen onu izliyor. Diyet içeceklerin bile birer sabotajcı olduklarını unutmayalım.
Paylaş