Tayyip Bey’in havuç suyu mu, Tansu Hanım’ın kuşburnu çayı mı?
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Hatay tatilinde bol bol havuç suyu içtiğinin yazılması havuç suyuna ilgiyi arttırdı.
Havuç satışlarında ciddi bir patlama olursa sakın şaşırmayın. Halkımız her zaman liderlerin ne yiyip içtiğini merak etmiştir. Bir zamanlar Tansu Çiller kuşburnu ve elma suyunu, Süleyman Demirel de avokadoyu meşhur etmişti. Tansu Hanım’ın elma suyu/kuşburnu çayı tutkusunun derecesini bilmiyorum ama ben Süleyman Bey’in sofralarında avokadoyu çok az gördüm! Havucun sağlık faydalarına gelince: Havuç çok faydalı bir sebze. Başta betakaroten olmak üzere bol miktarda vitamin (B1, B2 ve C vitamini), mineral ve bitkisel özler içeriyor. Posa bakımından da çok güçlü. Bu özelliğiyle sindirim sistemini temizliyor, bağırsakların daha iyi çalışmasını sağlıyor. Özellikle çiğ havuç veya suyu düzenli olarak yiyip içilince vücudun antioksidan kapasitesi güçleniyor. Başta kalın bağırsak, prostat, meme, yemek borusu kanseri olmak üzere birçok kansere karşı koruma sağlıyor. Ayrıca havucun suyu, püresi ve rendesi de tam bir damar dostu. Kolesterol kontrolünü kolaylaştırması, kolesterolün oksidasyonunu engelleyerek damarlara verdiği zararları azaltması yabana atılacak faydalar değil. Ayrıca kalorisi düşük bir besin. 100 gram havuçta en fazla 20-30 kalori kazanılabiliyor. Glisemik yükü eskiden sanıldığı gibi yüksek de değil. Bu nedenle kilo kontrolünü de kolaylaştırıyor. Güçlü bir potasyum, magnezyum, folik asit kaynağı olması havuca olan ilgiyi daha da arttırıyor. Geleneksel tıp havucun antioksidan ve damar sertliği önleyici etkileri yanında, rahatlatıcı, cinsel gücü arttırıcı, cilt sağlığını destekleyici, unutkanlığı hafifletici faydalarının da olduğunu işaret ediyor. Kısacası ister suyunu için, ister püresini, rendesini, yiyin için. Havuç son derece sağlıklı bir sebze seçeneği.
Kolesterolü tereyağı mı, margarin mi daha çok yükseltir?
Doymuş yağdan zengin yiyecekleri yiyenlerde kolesterol yüksekliğinin belirginleştiği biliniyor. Araştırmalar doymuş yağların kandaki kolesterol seviyesini besinlerdeki kolesterolden çok daha fazla şekilde yükselttiğini gösteriyor. Yumurtanın bir kolesterol bombası olmasına rağmen eski itibarını yeniden kazanmasının nedeni de bu. Birkaç yıl önce yazdığımız bir yazıda “bir top dondurma mı, bir lop yumurtamı” diye bir tercih yapmak zorunda kalırsanız tercihinizi yumurtadan yana kullanmanızı söylemiştik. Haklı çıktık! Gözlemler bol miktarda doymuş yağ bulunmasına rağmen tereyağın kolesterol yükseltici etkisinin margarinler kadar fazla olmadığını gösteriyor. Öyle görünüyor ki yakın bir gelecekte tereyağı da aklanmasa bile eskisi kadar horlanmayacak!
Şeker ve beyaz un kansere yakalanmayı kolaylaştırıyor mu?
Bazı kanser uzmanlarının “Kanser şekerle beslenir” cümlesinde özetlenebilecek bir kanaatleri var. Haksız da sayılmazlar. Son yüzyılda karşılaştığımız kanser salgınında kanserojenler kadar şeker ve beyaz un tüketimindeki artış da sorumlu. Şeker ve beyaz un tüketimi arttıkça kan şekeri dalgalanmaları belirginleşiyor, insülin salgılanması artıyor. Bu durumda ortaya çıkan birçok biyolojik değişiklik var. Bunlardan biri de “insülin benzeri büyüme faktörü” diye bilinen IGF’nin kanda artması. Bu molekülün temel görevi hücrelerin büyümesini teşvik etmek. IGF-1 yüksek olunca hücre büyüme ve çoğalması hızlanıyor. Örneğin IGF1 seviyeleri yüksek olan kadınlarda meme kanseri erkeklerde prostat kanseri sıklığının da arttığı belirtiliyor. Özetle un ve şeker tüketimi arttıkça kanda şeker, insülin ve IGF patlamaları da artıyor. İki noktayı unutmayın! 1) Ünlü Alman biyolog O.H.Walburg kanserli tümörlerin tüketimine bağlı olduğunu keşfederek Nobel tıp ödülünü kazanmıştı. 2) PET taramalarında da cihaz vücudun en çok şeker-glikoz tüketen bölgelerini bularak kanserli dokuları belirliyor.
Sebze ve meyveler kanseri nasıl önlüyor?
Sebze ve meyveden zengin beslenenlerde kansere yakalanma sıklığı azalıyor. Bunun ilk nedeni sebze ve meyvelerdeki antioksidanların hücre DNA’sını kanserojen saldırılardan korumaları. Güneşten gelen ültraviyole, radyasyon, toksik kimyasallar, hormonlar, yani her türlü kanserojen kanserleşme sürecini önce DNA’nın yapısını bozarak başlatıyor. Sebze ve meyvelerde bulunan süper kahramanlar (antioksidanlar) kanserojenlerin DNA’ya verdikleri hasarı önlüyor. Sebze ve meyvelerdeki antioksidan güç, içerdikleri vitaminlerden (A ve C vitaminleri, betakaroten), minerallerden (çinko, selenyum) ya da doğal moleküllerden (rezrevatrol, sulforafan, guvarsetin, kateşinler, likopen ve benzerleri) kaynaklanıyor. Ayrıca posa kazanımı da yüksek
Her bitkisel yağ sağlıklı mı?
Hayır! Bitkisel yağların da sağlıklısı, az sağlıklısı, hatta sağlıksızı var. Örneğin Hindistan cevizi ve palmiye yağı sağlıksız bitkisel yağlar arasında. Kakao yağını da bunların arasına koyabilirsiniz. Ayçiçeği yağı çok fazla omega-6 içerdiği için orta düzeyde sağlıklı olan yağlar arasında. Mutfağında ayçiçeği yağını fazla kullanan İsrail halkında obezite ve kardiyovasküler hastalıklara daha sık rastlanıyor. Pamuk yağı da pek sağlıklı değil. Bitkisel yağlar içerisinde sağlık bakımından mükemmel olanı zeytinyağı. Zeytinyağı özellikle kalp damar hastalıkları ve kanserden korunma açısından da bir çözüm. Eğer fazla miktarda tüketilmezse zeytinyağının bir yemek kaşığı miktarı (120 kalori) kilo yönünden problem yaratmıyor.
Bu kitaptan yararlanın
İçinizi bahar kıpırtılarının sardığı bu güzel ve güneşli günler kıştan kalan fazla yağlardan kurtulmak için de mükemmel bir fırsat. Eğer birkaç kilo fazlanız var ve bu ufak fazlalıklardan nasıl kurtulacağınız konusunda kolay uygulanabilir ve etkili öneriler arıyorsanız Yaşasın Hayat uzmanları ile birlikte hazırladığımız “Kolay Diyet” adlı kitaptan faydalanmanızı öneriyorum. Kitap eviniz, işiniz, hatta tatiliniz boyunca uygulayabileceğiniz basit ama son derece etkili önlemleri içeriyor. Doğan Kitap tarafından okurlara ulaştırılacak olan bu kitaptaki bilgilerin kilo sorunu olan herkese yararlı olabileceğini düşünüyoruz. İnşallah yanılmayız!