Talasemi taşıyıcıları ne yapmalı

Kanal D’nin sevilen dizisi "Binbir Gece", başlangıçta Lösemi (kan kanseri) konusu ile yer verdiği sağlık sorunlarına bir yenisini daha ekledi: Akdeniz Anemisi!

Akdeniz anemisi tıp terminolojisinde "Talasemi" olarak biliniyor. Eski Yunanca’da "Thalas" sözcüğü "deniz", "Emia" sözcüğü ise "anemi" anlamına geliyor. Talasemi bu iki sözcükten üretilmiş bir birleşik isim. Hastalık esas olarak Akdeniz bölgesinde yerleşik genetik bir problem. Zaman içinde göçlerle dünyanın birçok ülkesine yayılan bu kalıtsal kan hastalığın günümüzde 250-300 milyon kadar taşıyıcısı olduğu belirtiliyor.

EVLENİRKEN, EŞ SEÇERKEN ÖNEMLİ

Talasemi taşıyıcılığı çok yaygın bir durum olduğu için önemlidir. Talasemi taşıyıcıları hasta olmayan, sağlıklı görünen ama hastalık genlerini çocuklarına geçirme ihtimali bulunabilen kişilerdir. Talasemili bir çocuk söz konusu olduğunda, çocuğun annesi ve babası da taşıyıcıdır. İki taşıyıcı evlendikleri takdirde doğacak çocuğun Talasemi hastası olması ihtimali yüzde 25’tir.

Böyle bir olasılıktan korunmak için evlilik öncesinde her gencin Talasemi taşıyıcısı olup olmadığını test ettirmesi yararlıdır. Bu, özellikle bizim ülkemiz gibi, Kıbrıs gibi taşıyıcılığın yaygın olduğu coğrafyalarda yaşayanlar için önemlidir. Annesi ve babası taşıyıcı olduğu halde hastalanmayan, sadece taşıyıcı olarak hayatını sürdürenlerin oranı ise yüzde 50’dir.

NE KADAR RİSK VAR

Eğer anne veya babadan sadece biri taşıyıcı ise korkulacak bir durum yoktur. Bu durumda çocuklarda hastalığın ortaya çıkma ihtimali söz konusu değildir. Doğacak çocukların yüzde 50’si sağlıklı, yüzde 50’si taşıyıcı olacaktır. Bu durum asla korkulacak bir problem yaratmaz. Taşıyıcı bir anne veya babanın çocuklarına mutlaka Talasemi testi uygulanmalı, taşıyıcı olup olmadıkları belirlenmeli ve ilerideki evlilik seçimleri için uyarılmalıdır.

KORKMAYIN

Talasemi, önlenebilen, erken teşhis edildiğinde ise sağlıklı büyüme bakımından yapılacak pek çok şeyin olduğu genetik bir hastalıktır. Hastalığın en önemli yanı başlangıçta Demir eksikliği kansızlığıyla karıştırılabilmesidir. Hastalığın tedavisinde, ülkemiz de dünyanın en önemli merkezleri arasında bulunmaktadır.

Kemik iliği nakli, Talasemili çocuklar için en önemli tedavi araçları arasındadır. Türkiye’de de birçok hastanede başarı ile yapılmaktadır. Talasemili hastaların yaşamlarını sağlıklı olarak sürdürebilmeleri için gerekli olan kan nakilleri ve bu esnada çıkabilecek olan demir depolanması hastalığı gibi sorunlar konusunda uzmanlaşmış çok sayıda Talasemi merkezine sahibiz.

Sırası gelmişken; Türkiye’de Talasemi sorununu toplumsal bir sorun olarak duyuran ve bu konuda uluslararası düzeyde saygı gören çalışmalar, buluşlar yapan, yüzlerce doktor yetiştiren iki önemli hocaya, Prof. Dr. Ayhan Çavdar Okçuoğlu ve Prof. Dr. Ayten Arcasoy’a Talasemi hastaları ve Türk halkı adına teşekkür ediyorum.

Koenzim Q10, kolesterol ilaçlarının yan etkilerini önleyebilir mi

Dengeli ve nitelikli bir beslenme programına ve fizik aktiviteye rağmen düşmeyen kolesterol düzeyleri, hastaları üzer, hekimleri başka çözüm yolları aramaya yöneltir. Bu çözümlerden biri de ilaç kullanmaktır. Kolesterol düşürücüler arasında en önemli grubu oluşturan "statin"ler, olumlu katkılarının yanı sıra yan etkileriyle de yakından izlenmesi gereken ilaçlardır.

Vitamin benzeri bir madde olan Koenzim Q10, gıdalarda değişen miktarlarda bulunmakla birlikte daha çok vücutta üretilir. Çeşitli kimyasal olaylardaki önemli rolü öğrenildikçe "destek ürünler" sıralamasında giderek üst sıralarda yer almaktadır.

KASLARI KORUYABİLİR

Statinlerin yan etkilerinden biri olan "çizgili kas yıkımı" (rabdomiyolizis), gerek hasta yakınmaları gerekse laboratuvar sonuçları ile belirlenmekte, ilaç kullanımına devam edilip edilmeyeceğine hekim tarafından karar verilmektedir.

Son zamanlarda, Koenzim Q10’un çizgili kas yıkımı riskini azalttığına dair bazı bulgular elde edilmiş ve statin kullanan olguların bu ilaçla birlikte düzenli olarak Koenzim Q10 da kullanabilecekleri düşünülmüştür.

Koenzim Q10, yan etkisi gözlenmemiş bir destek ürün olarak kolesterol tedavisine katılabilir. Ancak, henüz geniş çaplı araştırmalarla kanıtlanmış bir sonuç olmadığından statin grubu kolesterol ilaçlarının yan etkilerinden korunmak amacıyla reçetelere eklenme zorunluluğu yoktur.

Akdeniz anemisinin belirtileri neler

Hastalığın çeşitli formları var. Yaygın görülen şekli, "Talasemi taşıyıcılığı". Bu, "Binbir Gece"deki delikanlının başına gelen durumdur. Eğer her iki ebeveyn de Talasemi taşıyıcısı ise çocukların yüzde 25’i "Talasemi hastası" olarak doğar. Talasemi taşıyıcısı birinin bu hastalıkla ilişkisi olmayan biriyle evlenmesi halinde ise çocuklarda hastalık ortaya çıkmaz.

"Talasemi Majör" adını alan durumda ise hastalarda daha çocukluk yaşlarında ciddi sorunlar ortaya çıkabiliyor. Bu çocuklar, kansızlığın temel nedeni olan hemoglabin isimli oksijen taşıyıcısı maddeyi yeteri kadar üretemiyorlar. Bunun yerine hatalı, oksijen taşıma yeteneği bozuk, farklı bir hemoglabin imal ediyorlar. Bu çocuklarda kansızlık, dalak büyümesi, enfeksiyonlara eğilim, gelişme geriliği, yüz kemiklerinde değişiklikler, karaciğer, kalp, pankreas sorunları ortaya çıkabiliyor.

Talasemili bir kişi evlenemez mi sağlıklı çocuk sahibi olamaz mı

Talasemili birinin sağlıklı çocuk doğurma ihtimali vardır. Anne veya babadan biri Talasemi hastası, diğeri sağlıklı ise çocukların yüzde 100’ü taşıyıcı olur ama hastalık görülmez. Anne veya babadan biri Talasemili, diğeri taşıyıcı ise çocukların yarısı hasta, yarısı taşıyıcı olur. Eğer hem anne hem de baba Talasemili ise bu durumda sağlıklı çocuk doğurma ihtimali söz konusu değildir. Doğacak çocukların Talasemi hastası olma ihtimali yüzde 100’dür. Böyle bir evlilik yapılabilir ama çocuk sahibi olmak düşünülmemelidir.

Egzersiz tekrarlandığında daha etkili

Direnç egzersizleri de, aerobik egzersizler de tekrarlandıkları zaman daha etkilidir. Aerobik egzersizlerin haftada en az üç-dört kez ve 30 dakika, direnç egzersizlerinin haftada en az iki kez 20 dakika yapılması tavsiye ediliyor. Egzersizle ilişkili sağlık yararları ortalama iki-üç ay sonra ortaya çıkıyor. Egzersizi sürdürdüğünüz takdirde bu yararlar artarak, güçlenerek devam ediyor. "Kullan ya da kaybet" prensibi burada da geçerli. Egzersizi bıraktığınızda daha önce elde ettiğiniz kazanımlar ortalama dört-altı ay içinde azalmaya başlıyor. Kısacası "anahtar görev" egzersizi bırakmamaktır.

DİYET GÜNLÜĞÜ

Sorularınız için: Tel: (0212) 236 73 00

İki yıldır ev hanımıyım, evde oturduğum süre boyunca 10 kilo aldım. Her saatte sürekli bir şeyler pişirip yiyorum. Bunu engellemek için ne yapmalıyım?

Ev hanımı sendromu

Çalışma hayatının ardından evde geçirdiğiniz vakitlerin artması, kilo alımının nedeni olabilir. Her gün işe gidip gelirken, işyerinde vücudunuzun alışmış olduğu ve bazal metabolizma hızınızı etkileyen bir fiziksel aktivite vardı. Öncellikle bu alışkanlığın hareketlerinizin daha sınırlı olduğu ev ortamı ile değişmesi kilo aldırabilir.

Bunun yanı sıra çalışma saatlerinin düzenli olması ister istemez öğün saatlerinizi de düzene sokmuştur. Evde geçirdiğiniz zaman içinde öğün saatleriniz genellikle geniş bir kahvaltı, her zaman atlanan bir öğle yemeği ve ağır bir akşam yemeği haline gelmeye başladıysa işiniz zor.

Öğünler arası enerji dağılımının dengesiz olması, besin seçimlerinizi de tek tip hale getirmeye başlayacaktır. Daha çok karbonhidrat ve yağ ağırlıklı, protein alımı sınırlanmış bir beslenme alışkanlığı... İşte bu kısırdöngüye girmemek için dikkat etmeniz gerekenler:

Sık sık bir şeyler pişirip yiyorsanız, light tarifleri de denemeye başlayın.

Öğleden sonra çay saatlerinizi hafifletin, peynir-simit ikilisini çiğ sebze ile destekleyin.

Pişirdiğiniz yemeklerin tadına bakarken hep çay kaşığı ile tatmaya çalışın.

Bir gün öncesinden mutfağınızda kalan kek, poğaça, pasta gibi yiyecekleri dağıtın.

Evde geçirdiğiniz vaktin bir kısmını açık hava yürüyüşleri ile çeşitlendirin.

2 çocuğum var, evli bir bayanım. Çocuklar ve eşimden dolayı evde diyet yemek yapamıyorum. Ne önerirsiniz?

Siz hálá değişmediniz mi

Haklısınız, ailenize ayrı kendinize ayrı yemek pişirmek zor ve sıkıcı olabilir, ama bunu yapmak zorunda değilsiniz! Çünkü "diyet yemek" değil, sağlıklı beslenmeniz ve hayatınızdan çıkmayacak püf noktalarını üzerinize yapıştırmak bizim için daha önemlidir. Günlük almanız gereken kalori miktarını, öğün saatlerinizi, öğün içeriğinin nasıl olması gerektiğini öğreniyor, buna göre alışkanlıkları aileye uygun bir şekilde değiştiriyor ve yavaş da olsa kilo kaybı sağlıyorsanız, bundan daha güzel başka ne olabilir ki?

1-2 ay sıkı kamplara girmek, hiç kaçamak yapmadan 1 hafta geçirmek, hiç ekmek veya tatlı yememek, asla makarna tüketmemek; bunlar artık eski yöntemlerde kalmış unutulmaz öneriler.

Ama artık çok iyi biliyoruz ki, kilo problemi 2-3 aylık dönemlerde çözülmüyor. Belki bir saniye, belki bir yıl sürecek olan bir değişiklik bu! Yani hayatınızda yanlış olan noktaları değiştirmek, güzel olan alışkanlıkların sayısını artırmak, kendinizi tanımak...

Kalsiyum ve demir tabletleri beraber alınmaz

Eğer demir ve kalsiyum tabletlerini aynı zamanda almanız gerekiyorsa, bunları birlikte kullanmayın. En az iki saatlik aralıklarla almaya çalışın. Çünkü bu mineraller birlikte alındıklarında birbirlerinin emilimlerini azaltırlar.
Yazarın Tüm Yazıları