Paylaş
Ne var ki bağışıklık sistemini güçlendiren vitamin, mineral ve antioksidanların sayısı bir elin parmaklarını asla geçmiyor, geçemiyor. Üstelik takviyeler oldukça da pahalı şeyler. Bu nedenle bilinçli kullanılmaları gerekiyor. Son günlerde vitaminmanya gündemine yeni bir madde eklendi: Bazı takviyelerin aşılarla sağlanabileceği bağışıklığı daha da güçlendirebilecekleri ileri sürülüyor. Peki doğru mu? Doğruysa önceliği hangi takviyelere vermek lazım?
İLK SIRADA D VİTAMİNİ VAR
D vitamininin akılcı kullanımının COVID-19’u daha hafif geçirme şansı verebileceğini, hastalığın süresini kısaltabileceğini hatta uzamış COVID-19 meselesine bile çare olabileceğini gösteren bazı bilimsel veriler var. Aynı avantaj, bana göre güçlü bir çinko asetat ve C vitamini desteği için de söz konusu olmalı. Takviye kullanarak bağışıklığı güçlendirmek, aşılarla sağlanabilecek bağışıklık gücünü arttırmak bakımından da doğru ve anlamlı. Üstelik bazı araştırmalarda da bu yaklaşımı destekleyebilecek verilere ulaşılıyor. Örneğin Fransa’da yaşlılar üzerinde yapılan bir çalışmada, uzun süreli C, E vitaminleri, beta karoten ve selenyum sülfat desteği kullanımının grip aşısından sonra daha güçlü antikor cevabı sağladığı da gösterildi.
NE YAPMALI?
D VİTAMİNİ REZERVİNİZİ DİKKATLE İNCELEYİN
KİŞİSEL kanaatim şudur: D vitamini bağışıklık sisteminin vazgeçilmez oyuncularından biridir. Diğer bir deyişle, bağışıklık gücünün bir numaralı vitamin desteğidir. D vitamini eksiğini tamamlamanın ve düzenli olarak her gün makul dozda D vitamini takviyesi almanın bugünlerde özellikle işe yarayacağını ben de düşünüyorum. Zaten bu nedenle de salgının başından bu yana her gün 1000 ünite D vitamini takviyesi alıyorum. Ama şunu da iyi biliyorum: Sadece vitamin ve/veya mineral takviyeleriyle bağışıklık sistemini güçlü tutmamız mümkün olmaz. Düzenli, yeterli, çeşitli ve dengeli beslenmek, her gün düzenli olarak EGZERSİZ yapmayı ihmal etmemek, kaliteli bir uyku ve HUZUR odaklı bir yaşamdan taviz vermemek de en az vitamin takviyeleri kadar önemli birer bağışıklık desteğidir.
HATIRLATMA
COVID-19 TAKVİYELERİNDE İLK 5
D vitamini
Çinko asetat
C vitamini
Selenometionin
B12 vitamini
OKUR SORUSU
KUMAŞ MASKELER DAHA MI ETKİLİ
VIRGINIA Politeknik Enstitüsü (ABD) araştırmacılarının 11 farklı malzeme ile yaptıkları “etkinlik değerlendirmesi” dikkate alındığında “esnek ve sıkı dokunmuş kumaşla birlikte iki dış katman içeren ve ortasında HEPA filtresi gibi bir malzeme bulunan üç katmanlı maskeler” virüsten korunmak için en güvenli koruyucu malzemelerdir. Aynı uzmanlar bu bilgiden hareketle “Kullandığınız maskenin gerçekten işe yarayabilmesi için de kumaş katmanlarında bulunduğundan emin olmalısınız” diyorlar. Kumaş maskelerin bana göre en önemli dezavantajları, fiyatları. Cerrahi maskelere göre bunlar daha pahalılar. Ne var ki usulüne göre yıkandıktan sonra tekrar tekrar kullanılmaları da önemli bir avantaj.
BEYİN İÇİN 10 DAKİKA BİLE YETİYOR
COLUMBIA Üniversitesi’nde (New York/Amerika) yapılan yeni bir çalışma, her gün sadece 10 dakika düzenli aerobik egzersiz (yürüme, bisiklete binme, koşma) yapmanın bile beyine önemli faydalar sağladığını, yaşlılık sürecinde de beyin sağlığını ciddi şekilde koruduğunu net ve açık olarak gösterdi. Araştırmayı yapan uzmanlar egzersizin pek çok nedenle ama özellikle de damarlar üzerindeki koruyucu etkisi sayesinde düşünme becerilerini arttırdığını açıkladılar. Netice şudur: Sadece kaliteli yaşamak için değil, yalnızca formda ve sağlıklı kalmak için de değil, iyi yaşlanmak için de her gün düzenli egzersiz yapmak zorundayız. Üstelik bu işe sadece 10 dakika ayırmak bile yeterli olabiliyor.
BİR İTİRAZ
AHMET HAKAN’A KATILMIYORUM
GEÇTİĞİMİZ cumartesi Hürriyet’teki köşesinde Ahmet Hakan “Vaka sayıları düşüyor, hasta sayısında azalma var, aşılama başladı, başlayacak, ben diyorum ki: Lokantaları ve kafeleri yavaş yavaş açsak mı?” diye yazdı. Ahmet Hakan’la kesinlikle aynı fikirde değilim. Biliyorsunuz, biz aynı hatayı geçtiğimiz haziranda da yaptık. Yanlış normalleştik. Gelin bu sefer yine aynı hataya düşmeyelim. 2020 Haziranında yaptığımız gibi hızlı ve fazla normalleşmeyelim. Aşılamanın olumlu sonuçlarını en erken mayıs ayı gibi alabileceğimizi bilelim, ona göre hareket edelim, kademeli normalleşelim. Kademeli normalleşmede bile “Bilim Kurulu ne diyorsa” ona göre hareket edelim. Vaka sayılarındaki bu sevindirici azalmanın sadece “kalabalıklaşmaları azaltma” sayesinde ulaşılan geçici bir sonuç olduğunu aklımızdan hiç çıkarmayalım. Unutmayalım ki virüs sokakta bizi, bizim yeniden kalabalıklaşmamızı, kalabalıklaşabileceğimiz mekânlarda yeniden çoğalmamızı bekliyor.
HATIRLATMA
7 ÖNEMLİ OMEGA 3 TAVSİYESİ
OMEGA 3 eksikliğimiz global bir sağlık sorunu. Bu nedenle de çoğumuz Omega 3 takviyesi yutuyoruz. Ne var ki burada da çoğu zaman tonla hata yapıyoruz. İsterseniz gelin, bu hatalara düşmemek için şu 7 tavsiyeyi siz de bir kenara not edin.
1- Omega 3 haplarını yemekle birlikte almak daha iyi sonuç veriyor.
2- Bu destekleri günün her saatinde almak, mümkünse sabah kahvaltıyla birlikte alınmaları tavsiye ediliyor.
3- Kullanacağınız Omega 3 desteğinin içindeki EPA ve DHA miktarları da önemli bir ayrıntı. Bunların miktarı arttıkça faydaları da artıyor. Ancak fosfolipid omegaların trigliserid omegalara oranla EPA ve DHA emilimleri çok daha fazla, dolayısıyla daha düşük miktarlarda yeterli kabul ediliyor.
4- Balık yağı ile Omega 3 takviyeleri aynı şey değil. İçinde çok çok az miktarda EPA ve DHA bulunan balık yağları da satılıyor ve bunların balık yağı olma dışında ciddi bir faydaları yok.
5- Omega 3 takviyeleri kilo aldırmıyor, yaz-kış yılın her ayında kullanılabiliyor.
6- Doğal yolla kazanılan Omega 3’lerin daha etkili ve faydalı olduğunun altı çiziliyor. Omega 3 zengini balık yemek, imkânlar ölçüsünde Omega 3 zengini yumurta, süt ürünü, etlere yönelmek tabii ki en akılcı olanı.
7- Doğal kaynak olarak bitkisel Omega 3’lerden de vazgeçmemek lazım. Ceviz, keten tohumu ve yağı, chia, semizotu gibi bilinen bitkisel omega 3 kaynaklarını ihmal etmemekte fayda var.
Paylaş