Sağlıklı ve formda bir hayatın kolay ve garantili yollarından biri ve belki de en önemlisi iyimserliktir. ‘‘Hayatın genel olarak iyi ve güzel olduğunu düşünmek’’ olarak tanımlanan iyimserlik (optimizm), duygusal açıdan yaşamımızın parlak ve ümit vaat eden yönlerini daha çok görmeye ve hissetmeye dayanır.
OPTİMİZM felsefesi yalnızca dünyanın var oluşunda bile metafizik açıdan mevcut olabileceklerin en iyisinin bu dünya olduğu görüşünü kabul etmektir. İyimserlik, yaşam boyunca çeşitli güçlüklerle karşılaşabileceğimizi, ama bunların hepsini olumlu tutum ve davranışlarla aşmanın mümkün olduğunu koşulsuz kabul etmemizdir. Hayata daha yapıcı, hoşgörülü ve kabul edilebilir tutumlarla bakmak demektir.
Doğal, fizyolojik ve içten gelen bir süreç olan yaşlanmayı durdurmak mümkün değildir. Bununla birlikte yeterli sağlık bilinci edinip, sağlığınızı koruyup güçlendirerek bedensel ve ruhsal sorunlarınızı erken dönemde tanımlayıp tedavi ettirerek yaşlanmayı yavaşlatmanız mümkündür. Optimizm düşüncesi daha iyi bir hayat için verdiğiniz bütün bu çabaları kolaylaştıran ve alacağınız sonuçları iyileştiren bir yaklaşımdır. Çok sayıda araştırmacı iyimser bir tutumun sağlığınızı güçlendirerek, orta ve ileri yaşlarda karşılaşabileceğiniz süreğen hastalıkları azaltabileceğinizi ortaya koymaktadır. İyimserlik yaşam sürenizi de uzatabilir.
İYİMSERLİK ÖĞRENİLEBİLİR
İyimserliğin öğrenilebilmesi her zaman ve her yaşta mümkündür. Erken yaşlarda hayata daha iyimser bakmayı öğrenebilenler, engeller ve sorunlarla karşılaştıklarında ne ümitsizliğe, ne de çaresizliğe gömülürler. Kollarını bir an önce sıvayıp engelleri aşmanın yolunu arama alışkanlığını erkenden edinenler, beklenmeyen olaylar karşısında asla kötümser yaklaşımlar geliştirmezler. Böyle bir yaklaşım iyimser insanlara kötümserlere göre daha zevkli, keyifli, sağlıklı ve uzun bir yaşam olanağı verecektir. İyimser düşünmeyi, içinde yaşadığınız hayatın iniş çıkışlarına ve sarsıntılarına olumlu bakabilmeyi öğrenmek istiyorsanız yapacağınız, şey aldığınız bu kararı bir an önce yaşama geçirmek olmalıdır. Kararlı olur, dik durursanız ve ilk birkaç sorunda pes etmez, ‘‘Bu da geçer’’ diyebilirseniz sorunu çözdüğünüzü şimdiden düşünebilirsiniz. siz doğru yoldasınız.
İyimser düşünmeyi öğrenmek, orta ve ileri yaşlarınen büyük sorunlarından biri olan depresyona girme olasılığını da azaltmaktadır. Günümüzün en önemli sağlık sorunlarından biri olan depresyonun hızla yayılmasında yaşadığımız dünyanın gittikçe sıklaşan med-cezirleri kadar kötümser yaklaşım alışkanlığındaki artışın da etkisi olduğu muhakkaktır. İyimserlik felsefesi, depresyondan korunmada neredeyse bir panzehir gibidir.
İyimserliğe giden yoldaki ilk adımınızı bugün hemen atabilirsiniz. Son günlerde yaşadığımız ve hepimizin yüreğini kanatan olayların meydana getirdiği psikolojik tahribatla mücadele için de daha olumlu düşünebilmeye şimdi daha çok hitiyacınız var. Mümkünse hemen bu sabah ilk adımınızı atmalı, olumsuz düşüncelerin yerine her konuda olumlu düşünceleri koymaya başlamalısınız. Yaşama iyimser bir pencereden bakmak başarı ve mutluluğun yanı sıra, sağlıklı ve uzun bir yaşamın da anahtarıdır. Ayrıca iyimserlik penceresi toplumsal hoşgörüyü ve dayanışmayı da artıracak, bir arada yaşayarak ürettiğimiz farklılıkların güzelliğini daha çok hissetmenizi sağlayacaktır.
DÖRT YÖNDEN KATKI
Yapılan çalışmalar iyimserliğin en azından dört farklı yönden sağlıklı ve kaliteli yaşama katkıda bulunabileceğini göstermektedir:
İyimserlik her şeyin kontrol altında olduğu duygusunu önplana çıkararak bağışıklık sistemini güçlendirmektedir.
Hayata iyimser bir pencereden bakıp yapıcı ve olumlu tutumlar geliştirebilen insanlar kötümserlere göre daha erken, sık ve fazla oranda tıbbi yardım arayışına girmektedir. ‘‘Ne yapsam faydasız’’ kalıbı ile sınırlı, olumsuzluk ve çaresizlik düşüncesine saplanmış kalmış kötümserler sağlık sorunları için ihtiyaç duydukları tıbbi yardımı yeterince aramazlar.
Yaşam sürecinde ne kadar fazla ve sık kötü olayla karşılaşılırsa hastalanma olasılığı da o kadar artacaktır. Böyle durumlarda ayakta kalabilenler genellikle olumlu düşüncelerini muhafaza edenlerdir.
Olumlu insanların hoşgörülü, iyimser, yardım edici, yapıcı ve affedici tutumlarının daha çok olduğu bilinmektedir. Bu güzel alışkanlıklar iyimser insanların çevresinde ailesinin, çocuklarının, dost ve arkadaşlarının daha çabuk çoğalmasını ve kilitlenmesini sağlamaktadır. Hastalıklara karşı gösterilen dirençte ve hastalık süreçlerini hafifletip kısaltmada çevremizdeki sosyal desteklerin derecesi ve sürekliliği çok önemlidir. Yalnız kişilerin hastalanma olasılıkları fazla, hastalıkları daha ağır ve uzun sürelidir. Kısacası hastalıklara karşı dirençte ve hastalıkların tedavisinde iyimser insanlar daha şanslıdır.
WELLNESS NOTLARI
Kadınların daha çok demire ihtiyacı var: Kadınların her menstrual periyotta ortalama 50 mg kadar demir kaybedebilecekleri bilinmektedir. Menopoz döneminde demir gereksinimi yeniden azalır, demir eksikliğine bağlı kansızlık sorununun kadınlar arasında yaygın olmasının diğer bir sebebi de, doğumlar, sık sık uygulanan diyetler ve düşük C vitamini tüketimidir. Demirden zengin bir beslenme, yağsız kırmızı eti, kümes hayvanlarını, kuru baklagilleri ve yeşil sebzeleri içermelidir.
Polikistik meme hastalığı ve kafein ilişkisi: Kadınların neredeyse beşte birine yakınında oluşabilen memenin fibrokistik hastalığının kafein kullanımı ile ilişkisi üzerine yapılan pek çok çalışma, kafeinin böyle bir etkisinin olmadığını ortaya koymuştur. Bu hastalık daha çok hormon düzeyi ile ilişkilidir.
Diyetler genç kızları tehdit ediyor: Bilinçsiz yapılan diyetler genç kızlarda yetersiz kalsiyum alımı sonucu kemik zayıflığına, yetersiz demir sonucu kansızlığa, düşük proteinle ve kalitesiz beslenme nedeniyle boy kısalığına ve daha pek çok soruna yol açabilmektedir. Genç kızların diyet yapmayı düşünmeleri halinde mutlaka deneyimli bir doktora başvurmaları gerekir.