Paylaş
Yanıt aslında çok net ve sadece üç sözcükten ibaret: İlgisizlik, bilgisizlik ve dikkatsizlik.
Halkı, yani bizi obezite tehdidinin nedenleri, önlemleri ve sonuçları konusunda eğitmesi ve önlem alması gerekenler maalesef konuya hâlâ gereken ilgiyi göstermiyorlar. Bilgisizlik de mühim. Çoğumuz hâlâ obezitenin yol açabileceği sağlık sorunlarını sadece metabolik ya da estetik/kozmetik zannediyoruz. Obezite ile ilişkili metabolik sorunlardan birçoğumuzun haberi bile yok. Tansiyonu yükselmiş, şekeri patlamış, damarları plaklarla tıkanmış, karaciğeri yağlanmış, gut krizleri başlamış beyaz yakalılarımız bile bunların neredeyse tamamının obezite ile ilişkili olabileceğinin farkında değiller.
HEM CANA HEM CEBE ‘ZARAR’
Hele hele “obezite-kanser” ilişkisinden hiçbirimizin haberi bile yok.
Oysa daha 30-40 yıl öncesinde araştırmalar kalınbağırsak, rahim, yumurtalık, pankreas, meme, prostat ve karaciğer kanserleri ile şişmanlık arasında bir bağlantı olduğunu net ve açık olarak ortaya koydu. Son yıllarda da özellikle menopoz sonrası kadınlarda obezitenin meme kanserine yakalanma riskini neredeyse %50 oranında arttırdığı açıklandı. Dikkatsizlik de önemli bir ayrıntı. Kilo ayarını tutturabilmek öyle kolay başarılacak bir iş değil. Bilinçli beslenmeniz ve daha da önemlisi hemen her gün mutlaka egzersiz yapmanız, en azından hareketli/aktif ve dikkatli bir hayat sürmeniz gerekiyor. Konunun daha pek çok detayı olsa da dikkatinizi çekmek istediğim nokta şudur: Sağlık harcamalarımızın yüz milyar lirayı geçtiği günlere geldik. Emin olunuz ki obezite ile mücadele etmezsek bu rakam cumhuriyetimizin yüzüncü yılında maalesef ikiye katlanacak, 2023’te iki yüz milyar lirayı da aşacak. Benden söylemesi…
STRESİN AZI KARAR AMA ÇOĞU ZARAR
Stres sözcüğü hepimizi ürkütse de şu da bir gerçek: Hayatta kalabilmemizi, başarılı işlere imza atabilmemizi büyüyüp gelişmemiz ve daha güzel bir hayat kurabilmemizi ve daha pek çok iyi şeyi sağlayan da yine aynı sözcük, yani stres. Bir başka deyişle stresin de azı karar, çoğu zarar. Hatta azının faydalı olduğunu, yönetilebileninin işe yaradığını söylemek bile mümkün. Peki, ne kadar stres çok fazladır ve zararlıdır?
KİŞİYE GÖRE ‘DOZ’
Bu sorunun yanıtı da net ve açık: Stresin zararlı olabilecek dozu kişiye göre değişir. Stresin sizde oluşturacağı pozitif ya da negatif etkiler sizin ona vereceğiniz tepkilere bağlıdır. Stres sonucu ortaya çıkan sorunların nedeni stresin kendisi değil, sizin gösterdiğiniz tepkilerin yoğunluğu ve tipidir.
Bu bilginin tipik bir örneğini “stres-bellek” ilişkisinde yaşarız. Aşırı stres belleğimizi mahvedebilir ama ölçülü ve yönetilebilir stresin belleğimizi güçlendirebileceği de kesindir. Özeti şu: Hayattaki her şey gibi stresin de iyisi, kötüsü, azı, çoğu önemlidir.
KAHVALTI: PEYNİR Mİ YUMURTA MI?
Sabah kahvaltısında protein tercihinizi peynirden mi, yumurtadan yana mı kullanacaksınız?
İkisi de mükemmel ve makbul yiyecekler ama önceliği yumurtaya vermenizde fayda var. Yumurta her şeyden önce müthiş bir protein kaynağı. Ayrıca sayısız vitamini, minerali, sağlıklı yağı ve başka doğal bileşeni de ihtiva eden bir gıda ve üstelik olağanüstü korunmalı (kabuğu) bir besin. Unutmayın yumurtanın içinden, bütün ihtiyaçlarını karşılayabilen yeni bir canlı çıkıyor!
KOLESTEROL ONDA DERT DEĞİL
Hepimiz ortak bir yanlışa imza attık, bu değerli besini sadece kolesterol sorunu yaratabileceği düşüncesiyle ikinci planda tuttuk. Yumurtanın kolesterolden çok zengin olduğu doğru. Bir orta boy yumurtada neredeyse 200 mg kolesterol var. Ama yumurtadaki kolesterolün, kandaki kolesterole ciddi bir etkisi olmuyor. Neyse ki bu yanlıştan geç de olsa döndük. Netice şu: Kahvaltınızda peynirden de vazgeçmeyin derim ama birinciliği mutlaka yumurtaya verin. Cevap: Yumurta.
KAHVE KAFEİNLİ Mİ YOKSA KAFEİNSİZ Mİ?
Kafeİn pek çok içecek ve yiyecekte bulunan doğal bir madde. Enerji içeceklerine, uyku kaçırma haplarına ve bazı ağrı kesicilere ise sonradan –sentetik- ekleniyor. Sağlığa faydalı mı, zararlı mı olduğu tartışmaları ise hâlâ sürüyor. Zararlı diyenler de, faydalı bulup önerenler de var. Bana sorarsanız kafein konusunda da “ifrat-tefrit” meselesini gündeme getirip “makul-ılımlı” sözcüğünde karar kılmamız lazım. Zira kafeinin fazlasının tansiyon yükselmeleri, taşikardiler, kalp ritminde bozulmalar, uyku kaçmaları, sinirlilik gibi sorunlara yol açtığı kesin.
Bununla birlikte günde iki fincan kahve içmenin belleği takviye ettiği, konsantrasyonu arttırdığı, depresyonu engellediği yönünde bulgular da var. Peki, bu durumda ne yapmalı?
Maksat “kahve lezzetini tatmaksa” kahveyi kafeinsiz mi içmeli? Önerim şu: Prensip olarak kafein ile pek samimi olmayın. Mesafeli bir ilişki kurun! Kahveyi de doğal haliyle tüketin ve makul miktarlarda kalmaya gayret edin.
HAMİLELER DİKKAT!
Prensip olarak sağlıklı bir bedenin kilo başına günde en fazla (maksimum) 3, bilemediniz 5 miligram kafein kullanabilme hakkı var. Fazlası doğru değil. Bu açıdan baktığınızda sağlıklı bir yetişkinin günlük kahve kazanımı 300 gramı asla geçmemeli, rakam hamilelerde 150-200 grama indirilmeli. Kahveden kafeinin çıkarılması için yapay kimyasal kullanma ihtimali olduğundan, önerim kafeinli kahveleri tercih edin. Ve günde 1-2 fincanla yetinin.
NEYİN İÇİNDE NE KADAR KAFEİN
Bir kutu kolalı içecek 80-100 mg
Bir kutu enerji içeceği 200-400 mg
Bir bardak siyah çay 40 mg
Bir bardak yeşil çay 20-30 mg
Bir fincan Türk kahvesi 100-120 mg
m Bir fincan hazır kahve 100 mg
Paylaş