Sigaranın zararlı bir alışkanlık olduğunu biliyor ama ondan kurtulmayı bir türlü beceremiyorsanız bu yazıyı dikkatle okuyun.
Hemen belirteyim: Bir zamanlar ben de sigara kullandım ve 15 yıl önce bu kötü alışkanlıktan kurtulmayı başardım. Sigarayı bırakma süreci herkeste mutlu sonla bitmiyor. Çoğu sigara içicisi sigarayı bırakma ve sonra tekrar başlama süreci ya da süreçleri yaşıyor. İyi haber: Araştırmalar gösteriyor ki sigarayı bırakmakta ısrarlı olanların, her defasında sigara içtikleri süre ve tükettikleri sigara miktarı azalıyor, sigarasız yaşadıkları günlerin sayısı artıyor.
BIRAKMAK İSTEYENLER ÇOĞALDI
Sigara içenlerin sayısı arttıkça bu kötü alışkanlıktan kurtulmak isteyenler de çoğalıyor. Bu eğilim sigarayı bıraktıracak moleküller üretmeye çalışan ilaç firmalarının ve diğer üreticilerin iştahını kabartıyor. Dünyanın en büyük ilaç firmalarından biri, yeni geliştirdiği bir molekülü önce Amerika sonra da İngiltere’de piyasaya verdi. Sigarayı bırakmak isteyenlere yardım amacıyla üretilen nikotin patchleri ve nikotin içeren sakızlaruzun süredir zaten kullanımda. Sonuçları pek de iyi değil!
YÖNTEMLER ÇEŞİTLİ AMA BİLİMSEL DEĞİL
Pazarın büyüklüğünü gören üretici firmalar ürün çeşidini de artırdılar. Bunların neredeyse tamamı sadece bu işi yapanlara para kazandırıyor. Bunlardan fayda bekleyenler sigarayı bırakamadıkları gibi para da kaybediyorlar. Su buharı çıkararak ve aynı anda ağız yoluyla nikotin ihtiyacını karşılayarak sigara hissi veren "elektronik sigaralar" bunların en yeni versiyonu. Benim çevremde de bu yöntemden faydalanmak isteyenler oldu. Sonucu hemen açıklayayım: Maalesef hiçbiri herhangi bir netice elde edemedi, sigaraya devam ediyorlar. Sigarayı bırakmaya yardımcı olduğunu iddia eden başka ürünler de var. Cilde yapıştırılan ve vücudun nikotin ihtiyacını doğal yollardan karşıladığını iddia eden "sigara bırakma patchleri" de bunlardan biri.
Oldukça pahalı olan bu ürünlerin etkili olduğuna ne ben, ne de konu ile ilgilenen doktor arkadaşlarım inanmıyorlar. Ürün satıcıları "şimdilik ayda beş bin paket sattıklarını, bu rakamın yakında on bin pakete çıkmasını beklediklerini" ileri sürüyorlar ama bu ürünle sigara bırakanların sayısında gözle görülebilir bir artış yok! Sigara bıraktıran ürünler pazarının yeni oyuncusu "düşük frekanslı elektromanyetik dalgalar yayan" araçlar!
Bu ürünlerle sigarayı bıraktırabileceklerini iddia edenler, ek olarak müşterilerine psikolojik destek de verebiliyorlar. Bir başka yöntem de "bio-resonans" tekniğidir. Bu tekniği uygulayanlar, tek bir seansla bile sigarayı bıraktırabileceklerini iddia ediyorlar. Sigarayı bırakmak isteyenler için hazırlanmış sular da piyasaya çoktan verildi. Bu sular ağızda yoğun bir nane tadı bırakıyor ve üretici firmaya göre sigara içme isteğini önlüyor.
Nikotin yoksunluğu ile baş etmek için
n Sinirli olduğunuzda veya sigara içmek için istek duyduğunuzda başka şeyler düşünmeye çalışın. Derin nefes alıp verin.
n Bol miktarda sıvı, özellikle düşük kalorili içecekler içerek artan iştahınızı bastırmaya çalışın. Bol miktarda taze meyve-sebze yiyin. Şekerden uzak durun.
n Konsantrasyonunuzu kaybettiğinizde bol miktarda su için, yürüyüşe çıkın, günlük işlerinizi basitleştirmeye çalışın ve daha sık ara verin.
nKendinizi bitkin hissettiğinizde daha fazla egzersiz yapın. Yeterince uyumaya dikkat edin. Ara sıra öğlen yemeklerinden sonra biraz şekerleme yapın.
n Uyku düzeniniz bozulduğunda uyumadan hemen önce biraz yürüyüş yapın veya ılık süt için. Gece kafein almamaya dikkat edin.
n Tıkandığınızda bol miktarda sıvı alın, bol miktarda meyve, çiğ sebze ve lifli gıdalar yiyin. Zamanla yeme alışkanlığınızı değiştirin.
Yeşil çayı ne kadar içebilirim
Sağlık yararı için günde 2 fincan kadar yeşil çay içilmesi yeterli olmaktadır. Ciddi bir antioksidan destek için bu miktar 3-4 fincana kadar yükseltilebilir. Ama fazlası hem anlamsızdır hem de gereğinden çok fazla kafein almaya neden olmaktadır. Biz yeşil çayı sabah aç karınla özellikle egzersizden önce öneriyoruz. Yeşil çay hem metabolizmayı hızlandırıyor hem de egzersiz sırasında üretilen serbest radikallere karşı koruyor.
Boşa para harcamayın
Öyle görünüyor ki, eğer dikkatli davranmazsanız sigara içerken ödediğiniz paranın bir kaç katını etkinliği bilimsel olarak kanıtlanmamış aletlere, patchlere veya ağızlıklara, sahte sigaralara ya da içinde ne olduğu bilinmeyen bazı haplara ödemek zorunda kalacaksınız. Bu ürünlerin neredeyse tamamına yakınının arkasında hiçbir bilimsel destek olmadığını bilmenizde yarar var. Araştırmalar, sigarayı bırakmanın tümüyle kişisel bir motivasyon, kararlılık ve dikkat istediğini ortaya koyuyor. Bu konuda çalışan "sigara bıraktırma merkezleri" çoğu tıp merkezi ve hastanenin bünyesinde zaten yer alıyor. Eğer bu sonu belirsiz sektörün umutsuzlarından biri olmak istemiyorsanız sakızlardan, yapıştırma bantlarından, kulağa takılan bazı cihazlardan ya da nikotin solutmaktan başka bir işe yaramayan su buharı üreticisi cihazlardan vazgeçmeli, bu müthiş değişimi sadece ve sadece sizin yapabileceğinizi bilmelisiniz.
Bu cümlelere kefiliz
Gazetemizin yazarı Yılmaz Özdil sigaraya ilişkin olumsuzlukları öyle güzel sıralamış ki "Başka söze gerek yok" dedirtiyor. İşte o "altı çizilesi" ve "çerçevelenip her eve, iş yerine asılası" cümleler. Lütfen dikkatle ve en az üç kez okuyun.
"Üzerinde ’zararlı’ yazıyor.
Öyle gizli saklı değil.
Alenen.
Nal gibi.
’Öldürür’ yazıyor.
’Damarları tıkar’ yazıyor.
’Kalp krizine, felçlere neden olur’ yazıyor... ’Kanser eder’ yazıyor... ’Size ve çevrenizdekilere kalıcı hasarlar verir’ yazıyor.
’Hamileyken içersen, bebeğine zarar verir’ yazıyor.
İçinde jet yakıtından fare zehirine, karbonmonoksitten zifire kadar ne ararsan var... Ama dumanını şöyle bir çektiğin zaman, ’Keyif verici hayaller’ yaratıyor.
Zaten tek mahareti bu.
Rahatladığını sanıyorsun...
Aslında ’intihar’ ediyorsun.
O nedenle ’18 yaşından küçüklere’ yasak... Henüz reşit olmamış insanların kanına girmesi, onları bağımlı hale getirmesi daha kolay oluyor.
E hal böyle olunca...
Ben görevimi yaptım.
Uyardım.
Ko-enzim Q10: Cildinizi canlandırır
Koenzim Q10 bir cilt kremi olarak oldukça etkilidir. 30 yaşın üzerindeyseniz, vücudunuzla birlikte cildinizdeki Koenzim Q-10 miktarı da düştüğü için kollajen, elastin ve diğer önemli cilt moleküllerini üretme yeteneğiniz ciddi bir düzeyde azalır, kaybolur. Koenzim Q-10 miktarı az olan bir cilt serbest radikal hasarından kurtulamaz. Koenzim Q-10 cildinizi yenileyebilir ve serbest radikal hasarını azaltabilir. Ayrıca küçük bir molekül olduğu için cildinize kolaylıkla nüfuz eder.
Koenzim Q-10’in cildin canlı tabakalarına kadar işlediği, tamirini ve yenilenmesini kolaylaştırdığı gösterilmiştir. Ayrıca cilde dışarıdan ve doğrudan uygulandığında kırışıklıkları önleyip, cilt sorunlarını azaltabileceği gözlenmektedir. Bazı firmalar koenzim Q-10 içeren kozmetik ürünlerini piyasaya sunmuşlardır. Bu ürünlerin yeterince etkili olup olmadıkları çok açık değildir. Koenzim Q-10 ile ilgili olarak tam anlamıyla ve gerçekçi olarak yapılan az sayıda çalışma mevcuttur. 1999 yılında Alman araştırmacılar tarafından yapılan bir araştırma uzun süreli koenzim Q-10 kullanımının göz çevresindeki kaz ayaklarını azalttığını göstermiştir.
Testosteronun fazlası tehlikeli olabiliyor
Testosteron, prostat bezinin büyümesini uyaran bir hormondur. Yüksek testosteron seviyesi olanlar veya testosteron tedavisi görenlerin prostat kanserine yakalanma olasılığı, düşük testosteron seviyesine sahip erkeklerden muhtemelen daha yüksektir. Özellikle gözden kaçmış bir prostat kanserinin, yanlış planlanmış yüksek dozlu bir testosteron tedavisi ile tahrik edilebilmesi tehlikesinden de bahsedilmektedir. Sırası gelmişken prostat kanserinin diğer risk faktörlerini de hatırlatalım. Aşırı şişmanlık, yağ oranı yüksek bir beslenme planı, aile mirasında prostat kanseri sıklığının fazlalılığı ve yaşlanma da prostat kanseri için birer risk unsuru olarak belirtilmektedir.
ealtinel@yasasinhayat.org
Yer fıstığı da alerji yapabiliyor
Yer fıstığı özellikle ülkemizin güney bölgesinde sık tüketilen bir besindir. Kuruyemiş olarak veya değişik besinlerin içine katılarak yenmektedir. Yer fıstığı alerjisi sık görülen bir alerji değildir. Bununla birlikte hayatı tehdit edebilecek değişik seviyede reaksiyonlara sebep olabilmektedir. Nedeni yer fıstığı proteinlerine karşı vücudun aşırı miktarda alerjik yanıt vermesidir. Bu yanıt esnasında ortaya çıkan kimyasallar burun akmasından, göz kaşıntısına, kurdeşenden, solunum zorluğuna kadar değişebilen belirtilere yol açabiliyor.
DİYET GÜNLÜĞÜ
Sorularınız için: Tel: (0212) 236 73 00
Kız kardeşim hayatı boyunca diyet yapmadı ve hep aynı kiloda. Ben sürekli diyet yapıyorum. Ve bir türlü kilomu sabit tutamıyorum. Ondan daha az yediğimi düşünüyorum. Neden zayıflayamıyorum?
Fark yaratın
Aynı genetik mirasa sahip olduğunuzu düşünerek bu farklılığın nedenini merak etmeniz çok doğal. Bu sorunun cevabını verebilmek için alışkanlıklarınızın gözden geçirilmesi gerekiyor. Bunun yanı sıra bazal metabolizma hızındaki farklılıklar -sahip olduğunuz kas ve yağ dokusunun yüzdeleri burada son derece önemli- vücudunuzun yediklerinizi enerji olarak kullanma kapasitesini etkiler. Örneğin öğle öğününde aynı yiyeceklerden aldığınız 300 kalorinin sizin vücudunuzda yüzde 50’si enerji olarak kullanılırken başka bir vücutta yüzde 70’i verimli bir şekilde kullanılmaktadır.
Bu önemli faktörden ötürü aldığınız enerjinin sizin metabolizmanıza göre ayarlanması gerekmektedir. Bunun yanı sıra aldığınız kalorinin kaynakları da önemlidir. Karbonhidrat, protein ve yağ kaynaklarının alımı arasında günler arasında oluşabilecek büyük farklar karbonhidratın fazla alımı protein alımını sınırlaması gibi- kilonuzu korumanızı zorlaştıran önemli nedenlerden biridir.
Ayrıca fiziksel aktivite farklılıkları da sizin kilonuzu korumanızı zorlaştıran nedenlerden biridir. Benzer yiyeceklerle beslenirken siz de formda kalmak istiyorsanız fiziksel aktivitenizle fark yaratmalısınız. Sizin de farkınız bu olsun!
niluferinceis@yasasinhayat.org
Boyum 1.65 cm, kilom 72 ve 32 yaşında bir bayanım. Kaç kilo vermem gerekiyor? Çok kolay kilo alıyorum, bunun nedeni ne olabilir?
Neden kilo alıyorum
1.65 boyunda ve 32 yaşındaki bir kadın için sağlıklı vücut ağırlığı aralığı 51 kg-68 kg arasındadır. Sizin için en uygun vücut ağırlığı ise vücut şekline göre değişir. Sağlıklı sınırlar içerisinde kalmak, şişmanlığa bağlı hastalıkların ortaya çıkmasını engelleyen koruyucu faktörlerin en önemlisidir. Sağlığınızı korumak için hastalık ortaya çıktıktan sonra "Ne yapacağım?" yerine, uygun olan vücut ağırlığınızı koruyarak, yani "Sağlıklı ve kaliteli yaşam için ne yapmalıyım?" derseniz hayatınızda daha emin adımlarla ilerlemiş olursunuz.
Kilo artışının nedenleri genetik faktörler, hormonal sorunlar, bazı ilaçlar, beslenme bozuklukları, hareketsiz yaşam olarak sıralanabilir. Eğer bu etkenlerden bir ya da birkaçına sahipseniz kilo artışı buna oranla hızlanacaktır. Kilo yönetimi için kliniğe başvurduğunuzda ilgili tahlil ve değerlendirmeler mutlaka yapılacak ve artışın hızlı olmasının nedeni ortaya çıkacaktır. Durumunuzu değerlendirmek için bir beslenme günlüğü tutarak yediklerinizi miktar ve saatleriyle beraber kaydedin. Aynı zamanda besin tüketim kaydının yanına günlük aktivitenizi ve eğer yapıyorsanız egzersiz süre ve şiddetini de mutlaka not alın. 3 gün 1 haftayı tamamladıktan sonra günlüğünüzle beraber bir diyetisyene başvurduğunuzda beslenme durumu ve aktivitenizin kilonuz üzerindeki etkisini öğrenmiş olacaksınız.