Şeker ve kolesterol ilaçlarına ne zaman baslamalı?

Kan şekeri yüksekliğinin özellikle damar ve sinirlerde yapısal bozukluklara yol açar.

Haberin Devamı

Eğer kan şekeriniz uzun süre yüksek kalır ve siz onu makul seviyelere indirmek için herhangi bir şey yapmazsanız bir süre sonra sağlığınızın bozulacağı kesindir. Kolesterol yüksekliğinin de damar sağlığını tehdit ettiği özellikle “genetik risk, HDL azlığı, trigliserid fazlalığı, hipertansiyon, kan şekeri yükselmesi” gibi faktörlerle birlikte olduğunda damar sertliğini hızlandırdığı birçok defa gösterilmiştir. Yani “yüksek LDL kolesterol”ün de en azından optimal seviyelere yakın tutulmasında fayda var.

Bu bilgiler doğru ama özellikle son yıllarda doktorların da hastaların da “yüksek şekeri düşürmek ve/veya yüksek kolesterolü azaltmak” söz konusu olduğunda çok etkili bazı doğal önlemleri bir yana bırakıp hemen ilaç kullanmaya yöneldiklerini görüyoruz. Bunda ilaç endüstrisinin de ciddi bir katkısı var. Endüstri ürettiği ürünü satıp para kazanmak istiyor. Doğal olarak “mademki şekerin, kolesterolün fazlası zararlı ilaç kullanmak zorundasınız” diye düşünüyor, hastaları da doktorları da bu yöne sevk ediyorlar.

Ne var ki bu konuda da “iki yanlış bir doğru” etmiyor! Çoğu insan bir taraftan şekerini, kolesterolünü azaltmak için avuç dolusu hap yutarken, öbür taraftan yemeye içmeye, göbeğini gıdığını büyütmeye devam ediyor! Hatta kolesterolü ve şekeri yüksek olduğu halde bir taraftan ilaç kullanırken diğer taraftan sigara içmeye devam edenler, tatlısını yiyip içkisini sınırsız düzeyde içenler bile var.

NE YAPMALI?

Geçen yıl İngiltere’de şöyle bir tartışma çıktı: “Eğer sigara içiyorsa kolesterolü yüksek olanların ilaç ücretlerini sigortalar ödemesin, bu kişilere doktorlar ilaç bile yazmasın”. Bu tartışmaya körükle gidenler oldu: “Aşırı kilolu ya da obez kişiler kilolarını vermiyorlarsa bazı sağlık indirimlerinden yararlanmasın”.

Ben her iki görüşe de karşıyım. İnsanların sağlık sorunları nedeniyle (her ne şekilde olursa olsun) cezalandırılmalarını doğru bulmuyorum ama bir taraftan şeker hapını yutarken diğer taraftan tıka basa yemeye devam eden ve yerinden bile kımıldamama ısrarını sürdürenleri gördükçe, “kolesterolüm yüksek damarlarımı korumak için ilaç yutmam lazım” diye düşünüp sigarasını tüttürmeye devam edenleri izledikçe acaba yukarıdaki düşünceler doğru olabilir mi diye de aklıma gelmiyor değil.

HEM GAZA HEM FRENE BASMAYIN!

Söylemek istediğim şey şu: Bir taraftan kolesterol ve/veya şekeri düşürmek için ilaç kullanırken, diğer taraftan diyet yapmamak, her şeyi vurdumduymazlık içinde yiyip içmeye devam etmek, fazla kiloları vermek bir yana kalçayı genişletip göbeği büyütmek, sigara içmeye devam etmek bana hızla giden bir arabada bir taraftan frene basarken, diğer taraftan gaza basmaya devam etmek gibi geliyor.
Şeker ve kolesterol yüksekliği sorununu hayat tarzınızı değiştirmeden, yiyip içtiklerinizi gözden geçirmeden, aktivitenizi arttırmadan ve sağlıklı bir kilo aralığına inmeden halledebileceğinizi sanıyorsanız yanılıyorsunuz.

Sadece aktivite ve beslenme alışkanlıklarınızı değiştirerek bile bu iki sorunu hiç ilaç kullanmadan çözebilirsiniz. İlaç kullansanız bile ya daha az sayıda ya da daha düşük dozlarda ilaç kullanırsınız.

Benden hatırlatması...

Haberin Devamı

Kimler smear test yaptırmaya son verebilir?

Haberin Devamı

Rahim ağzı kanserini araştırmaya yönelik olarak pap smear test yaptırmayı bazen bırakabiliriz. Bu duruma doktor ve hasta birlikte karar verebilirler. Örneğin; 

* Rahim alındığında: Rahim ve rahim ağzı total olarak çıkarıldığında, bu ameliyatın sebebi myom gibi kanser olmayan bir hastalıksa, smear artık yapılmayabilir. Ama ameliyat kanser öncesi veya kanser gibi bir sebepten yapılmışsa, smear alınmaya devam edilmesi gerekebilir. 

* İlerlemiş yaşlarda: Amerikan Kanser Derneği, 70 yaşına gelinmiş ve son 10 yıl içinde 3 kez normal smear sonucu alınmışsa smear yapmayı kesebileceğinizi belirtmektedir. İleri yaşlardaki kadınlar doktorlarıyla ne zaman smear kontrollerini keseceklerini tartışmalıdırlar. Bununla birlikte, rahim ve yumurtalık kanserleri açısından muayene ve ultrason kontrollerinin devam etmesi gerekmektedir.

Haberin Devamı

Tadına bakın, tadında bırakın!

Bir kilo yönetimi ve beslenme programına girildiğinde, “canı neyi, ne zaman, ne kadar isterse” yeme saltanatı sona erer. Artık zindelik ve forma girme için belirli miktarlarda, uygun aralıklarla, her besin grubundan gerektiği oranda, kısacası “hesaplı-kitaplı” beslenme dönemi başlar.

Araştırmalar, kilo yönetimi ve beslenme programlarına katılanların yüzde 75’inin başarılı sonuçlar elde ettiklerini bildirmektedir. Ancak bu kişilerin yüzde 75-95’inin 3-5 yıl içerisinde aynı vücut ağırlığına döndükleri de aynı yayınlarda yer almaktadır.

Uzmanlar, açlık ve tokluk duyularına göre beslenmenin kiloyu korumaya, yönetmeye hatta bir miktar kilo kaybına neden olduğunu belirtiyorlar. Bunu sağlamak için iki ayrı koşulu yerine getirmek gerekiyor:

- Fizik koşullar: Yemek yenilen yer, yemeğe ayrılan süre, birlikte yemek yenilen kişi(ler)
- Ruhsal durum: Stres, psikolojik yükler, yoksunluklar
Tüketilmek üzere önümüze gelen gıda maddelerinin tadına bakmak, bunu yaparken bu besinlerin hak ettikleri dikkati toplayıp yoğunlaşmak da önemli hatta belki de en önemli noktadır.

     

 

Yazarın Tüm Yazıları