Şeker tutsağı olmayın!

Kan şekerinizi kabul edilebilir sınırlar içerisinde sürdürmeniz bedensel ve ruhsal performansınızın önemli bir belirleyicisidir.

Kan şekeriniz hızla ve fazlaca düşerse belleğinizi kısa sürede kaybeder, komaya girersiniz. Kan şekerinizdeki düşme hafif düzeylerde kalır veya uzun bir süreçte yavaş yavaş oluşursa güçsüzlük, yorgunluk, dikkat kaybı, sinirlilik, panik hali, uyku eğilimi, çarpıntı, terleme gibi bazı belirtilerle karşı karşıya kalırsınız. Bu belirtiler topluluğuna tıp dilinde hipoglisemi olarak tanımlanır.

Kan şekerinizdeki dalgalanmaları bedensel aktiviteniz, metabolizma hızınız ve dolaşımınıza pompalanan şekeriniz etkiler. Daha pek çok şey, kan şekeri miktarınızı etkilemektedir: Pankreasınızın imal ettiği ensülin ve glukagon, böbrek üstü bezinizde yapılan kortizon, troid bezinizin imal ettiği T3 ve T4 olarak bildiğiniz troid hormonları ve daha pek çok hormon kan şekeri düzeyinizin ne seviyelerde seyredeceğine birlikte karar vermektedir.

Kan şekeri düzeyiniz sadece performansınızı değil davranışlarınızı da etkiler. Yetişkinlerde görülen dikkat dağınıklığı sendromu’nun kan şekeri düzeyleri ile de bağlantılı olduğu düşünülmektedir. Uzun süreli ve tekrarlayan kan şekeri düşmelerinin konsantrasyon düzeyinde ve öğrenmede azalmaya, dikkati yoğunlaştırmada zorlanmaya yol açabileceği bilinmektedir.

Yiyip içtiklerinizin kan şekerinizi etkileyerek veya bazı kimyasalların beyninizdeki, miktarlarını etkileyerek ruhsal yaşamınız üzerinde söz sahibi olduğu kuşkusuzdur. Hazır gıdaların, atıştırmaların, cipsler, bonbonlar ve gofretlerin kısacası besleyici açıdan son derece fakir kalori bombası paketlenmiş-işlenmiş-ürünlerin davranış bozuklukları, şiddet eğilimi, hiperaktivite, baş ağrıları, sinirlilik, yorgunluk ve tahammülsüzlükle ilişkili olduklarını unutmamalısınız. Kan şekeri düzeyinizin sağlıklı sınırlar içerisinde kalmasını istiyorsanız öğün atlamamaya, yemekleri belirli saatlerde yemeye, yemek için yeterince zaman ayırmaya çalışmalısınız. Ara öğünlerde sağlıklı atıştırmalar kullanmalı (meyve, yoğurt), yüksek kalorili işlenmiş atıştırmalardan uzak durmalısınız.

ŞEKER BAĞIMLILIK YAPAR MI?

Şeker gittikçe daha çok kullanmaya başladığınız en yaygın, uyarıcı ve bağımlılık yapıcı besin maddesidir. Özellikle rafine edilmiş beyaz şekerin ruh halinizin yönetimini zaman zaman tümüyle ele geçirdiğini, sağlığınızı ve formunuzu olumsuz etkilediğini unutmamalısınız.

Şeker tüketiminiz arttıkça bağışıklık direncinizin azalır. Bakterilere ve virüslere karşı savaşma yeteneğiniz bozulur. Aşırı miktarda şeker tüketimi uykunuzu olumsuz etkiler. Kilo almanızı hızlandırır, cildinize daha yaşlı bir görünüm kazandırır.

GECE YEMELERİNİZ VAR MI?

Fazla şeker tüketiminin başlangıçta geçici bir iyilik ve mutluluk hali verdiği de doğrudur. Şekerli besinlerle artan ensülin seviyeleri triptofan’ın beyninize girişini kolaylaştırmaktadır. Triptofan beyninizin mutluluk hormonu serotonin ile daha çok karşılaşmasına ve geçici bir keyif sarhoşluğuna kapılmasına yol açar. Eğer bu keyifli ama yanlış alışkanlığı sürdürürseniz beyniniz bir süre sonra daha sık ve daha bol şeker arzusuyla kıvranmaya başlayacaktır. Bu arzuya engel olamazsanız bir süre sonra beyninizdeki serotonin depolarının tükeneceğini ve geceleri şekerli gıda tüketme alışkanlığının sizi de tehdit edeceğini hatırlamalısınız. Gece yemeleri önemli bir yeme davranışı bozukluğudur. Depresyon, yorgunluk, panik bozukluk, kilo alma, uykusuzluk sorunlarının altında yatan ama çoğu kez gözden kaçan çok önemli bir sorundur.

Fazla miktarda karbonhidrat (şeker) ihtiva eden besinlerin (cipsler, patlamış mısır, gofretler, hazır kekler, kurabiyeler) tüketimindeki artışın sizin ve çocuklarınızın sağlığı için önemli bir tehdit haline geldiğini unutmamalı, beyaz şekerin, beyaz ekmeğin, fast food besinlerin daha az yer aldığı yaşam biçimi oluşturmaya çalışmalısınız.

Bir öneri

YORGUNSANIZ


Daha çok...

C vitami

n B grubu vitaminleri

n Demir, kalsiyum, magnezyum ve potasyum

n Quercetin

n Fosfotidilserin

n Coenzym

Q-10

n NADH

Daha az...

n
Şeker n Şekerli besinler n Bol yağlı şekerlemeler

n Rafine edilmiş unlu ürünler n Bol yağlı ve tuzlu patlamış mısır ve cipsler n Ağır ve yağlı yemekler

Bir bilgi

Daha çok serotonin

n
İyilik ve mutluluk hissi n Huzur, keyif ve neşe duygusu n Yaratıcılık n Yüksek enerji düzeyi

n Derin ve dinlendirici uyku n Daha çok eğlenme isteği n Cinsel istek artışı sağlar

Daha az serotonin

n
Mutsuzluk

n Depresyon ve geri çekilme arzusu

n Kızgınlık, sinirlilik ve tahammülsüzlük

n Uyku kalitesinde bozulma

n Cinsel dürtülerde azalma

n Karamsarlık duygusu

n Baş ağrıları

n Kas-eklem ağrıları yaratır.

Aklınızda olsun

İYİ BİR UYKU İÇİN


Yapmayın!

Evde iş çalışmaları Ağır egzersizler Fatura ve kredi kartlarının kontrolü! Kafeini bol içecekler Fazla şekerli besinler

Korku filmleri Üzücü ve ürkütücü kitaplar Televizyondaki tartışma programları

Yapın!

Hafif ve karbonhidrattan zengin, erken saatlerde yenmiş bir akşam yemeği Akşam yemeğinden sonra 1 veya 2 bardak adaçayı, ıhlamur veya papatya çayı Hoş, keyifli ve dinlendirici dost, arkadaş ve aile sohbetleri İyi ve huzur verici bir kitap

Gevşetici, olumlu duygular yükleyici bir müzik

Ilık ve dinlendirici bir banyo

Dinlendirici aktiviteler : Dua, meditasyon, yoga...


NASIL YAŞIYORLAR?

GÜLRİZ SURURİ

Yaşımı söylemem. Boyum 1.62 m, kilom 54. Evimde Akdeniz mutfağı hakim. Zeytinyağı, bal, limon, ceviz, kuru kayısı ve elma vazgeçilmezlerim. Her gün yiyorum. Balık ağırlıklı besleniyorum. Ama kırmızı et, hindi, devekuşunu da dengeli bölüyorum. Sebze, meyve, tahıl, pirinç, makarnayı fevkalade dengeli yiyorum. Sigara içmem. Çayı azalttım, günde tek kahve, bitkisel çaylar içiyorum. Gingo globa, C ve E vitamini, selenyum, potasyum, kalsiyum alıyorum. 7 saat uyumaya çalışıyorum. 6 saat uyku uyuduğumda gün içinde telafi etmeye çalışıyorum. Şu aralar tiyatro yapmıyorum. Kitap yazıyorum. Bu nedenle daha çok oturarak çalışıyorum diyebilirim. Yürüyüş, hafif sporlar, her gün 10 dakika yer cimnastiği yapıyorum. Yazın bol bol yüzüyorum. Ailemde ciddi bir sağlık sorunu yok. Atriyal fibrasyon (bir taşikardi türü) nedeniyle düşük doz betabloker kullanıyorum.

PROF. MÜFTÜOĞLU’NUN YORUMU

Sayın Gülriz Sururi’nin yaşam seçimlerindeki özeni, herkese örnek olacak doğru seçimlerle dolu. Akdeniz mutfağının sağlığa iyi gelen, yaşamı uzatan etkisi çoktan bilimsel bir gerçek haline geldi. Tahılları, sebze ve meyveleri bol miktarda yemenizi sağlayan Akdeniz mutfağı yağ seçiminde tekli doymamış yağ asitlerinden zengin zeytinyağına öncelik veriyor. Zeytinyağı kolesterol dengemizi korumamızda en etkin seçimdir. Balığa, ölçülü miktarlarda yağsız kırmızı ete de bu mutfakta her zaman yer vardır. Akdeniz mutfağının aynı zamanda bir keyif ve sohbet ortamına aracılık eden iyileştirici hazları da içerdiğini biliyoruz. Akdenizliler (yani bizler) yemek süresince sevgiyi, coşkuyu, kavgayı, gürültüyü neredeyse abartarak ama mutlaka uzun saatlere yayıp sofranın sonunda mutlaka birbirlerine sarılarak paylaşıyorlar. Kısacası bu mutfak sadece bedeni değil, ruhu da besleyen bir mutfak.... Protein ve karbonhidratları ayırarak beslenmenin, kilo almayı önleyici veya sağlığı koruyucu, iyileştirici herhangi bir yararı olduğu kanaatinde değilim. Ama genelde öğle yemeklerinde daha çok protein akşam yemeklerinde karbonhidrat ağırlıklı beslenmenin sağlığa daha iyi geleceği düşüncesindeyim. Önemli olan akşam yemeğini en küçük öğün yapmayı unutmamak ve mümkün olduğu kadar erken saatlerde tamamlamaktır. Akşam alınan karbonhidratın uykuyu kolaylaştırıcı öğle yemeklerinde proteinden zengin bir mönünün daha çok enerji sağlayacağını bilmekte yarar var. Sevgili Gülriz Sururi hanımefendiye uzun, sağlıklı, huzur ve haz dolu bir yaşam diliyorum.
Yazarın Tüm Yazıları