Sağlığınızı renklerle güçlendirin!

'BETA-KAROTEN' KAROTENOİDLERİN EN ÜNLÜSÜDÜR

Beta-karoten sebze ve meyvelerde bol bulunan bir karotenoiddir. A vitamininin öncül maddesi olduğu için vücut tarafından bu vitamine çevrilir. Diğer karotenoidler gibi, çok güçlü antioksidan aktivite gösterir. Bu nedenle, beta-karotenden yana zengin olan besinlerin tüketilmesi hücrelerinizi serbest radikal hasarından korur.

Yapılan bazı çalışmalar beta-karotenin farklı bir yönünü daha ortaya koymaktadır. Beta-karoten yüksek dozlarda alındığında güneşe karşı olan hassasiyeti azaltmakta ve güneş ışınlarının ciltte meydana getirdiği hasarı yoğunlaştırıp hızlandırmaktadır. Bu nedenle güneş ışığının yoğun olduğu yaz aylarında, özellikle güneşlenirken ek destek olarak kullanmaktan kaçınılmalıdır. Beta-karoteni ağız yoluyla kullanıp daha kolay bronzlaşacağınızı düşünüyorsanız, zararlı ve yanlış bir yoldasınız demektir.

Bir kaç uyarı daha: Beta-karoten kanserden koruyucu etkisini, C ve E vitaminleri gibi diğer antioksidanlarla birlikte alındığında daha iyi göstermektedir. Sigara içen ve çok fazla alkol tüketenlerin beta-karoten desteklerini kullanmamaları gerekmektedir. Çünkü beta-karoten; sigara kullananlarda akciğer kanseri oluşma riskini artırmaktadır.


Eğer güçlü bir kalp ve damar sisteminiz, güçlü kas ve kemikleriniz, hep iyi gören gözleriniz, daha genç ve düzgün bir cildiniz, güçlü bir belleğiniz; kısacası daha genç bir bedeniniz olmasını istiyorsanız doğanın size cömertçe sunduğu bu renkli mucizelerle, karotenoidler ve flavonoidlerle tanışmalısınız. Karotenoidler ve flavonoidler hem bedensel sağlığınıza, hem de ruhsal yaşamınıza renk katabilen besin unsurlarıdır. Yaz ayları karotenoidlerle tanışmanız açısından fırsatlar dönemidir. Onlarca karotenoid ve flavonoid zengini besin bahçelerde, semt pazarlarında, manav tezgáhlarında sizi bekliyor. Onlarla tanışmak için daha fazla beklemeyin!

KAROTENOİDLER ANTİOKSİDANDIR

Karotenoidler, geniş bir alana yayılan biyolojik fonksiyonlarıyla tıbbın çok ilgisini çeken ve sebze-meyvelere rengini veren besin öğeleridir. Sağlığınız açısından en önemli karotenoidler; beta-karoten, likopen, lutein ve zeoksantindir.

Karotenoidler, antioksidan etki göstererek, serbest radikal reaksiyonlarının oluşumunu önlemektedir. Serbest radikal zararlanması başlangıçta hücre zarındaki doymamış yağlarda ortaya çıkar. Zincirleme reaksiyonlar sonucunda, hücre zarında ve hücre içi organcıkların yapılarında bozulmalar olur. Karotenoidlerin çoğu serbest radikallerin bu hücre duvarındaki paslandırıcı-eritici oksidan zararlarını engeller. Karotenoidlerin en çok tanınan ve en bol bulunanı beta-karotendir. Yapılan çalışmalarda beta-karotenin, LDL kolesterol (kötü kolesterol) ve karaciğer yağlarının oksidatif zararlarını önlediği saptanmıştır.

LDL kolesterolün oksidasyonu karotenoidler tarafından engellendiğinden karotenoid yapıdaki bu doğal maddelerin aterosklerotik kalp hastalıklarını önleyici etkisi de mevcuttur.

Ayrıca karotenoidlerin lens (göz merceği) yağların oksidasyonunu önlediği ve buna bağlı olarak yaşla ilgili önemli bir görme bozukluğunun, kataraktın gelişimini engellediği düşünülmektedir. Sonuç olarak, karotenoid içeriği yüksek olan meyve ve sebzelerin tüketiminin artması ile kansere yakalanma riski ve yaşlanmaya bağlı olarak ortaya çıkan hastalıklar azalmaktadır.

Karotenoidler vücutta üretilemedikleri için yiyeceklerle alınmaları gerekmektedir. Sarı, turuncu ve kırmızı renkli sebze ve meyveler, yeşil yapraklı sebzeler, karotenoidlerin en iyi kaynaklarıdır. Ancak bir besinin renkli olması mutlaka karotenoid içerdiği anlamına gelmemektedir. Örneğin; mısır ne beta-karoten ne de diğer karotenoidlerden yana zengin değildir. Karotenoidlerin yararlı etkilerini göz önünde bulundurmalı ve günlük diyetinizde, beta-karoten ya da diğer karotenoidlerden zengin olan kırmızı, turuncu, koyu sarı renkli ve koyu yeşil yapraklı sebze-meyvelere ağırlık vermelisiniz. Uzun ve sağlıklı yaşamak sizin elinizde!

KAROTENOİDLERİN YARARLARI

Antioksidan etkileri ile sağlığınızı korur, yaşamınızı uzatırlar.

Aterosklerozu yavaşlatırlar.

Katarakt oluşumunu geciktirirler.

Kansere yakalanma riskinizi azaltırlar.

KAROTENOİD ZENGİNİ BESİNLER

Kayısı Kavun Havuç Kırmızı ve yeşil biber

Brokoli Marul Ispanak

Genel olarak koyu yeşil yapraklı sebzeler ile koyu sarı renkli, turuncu veya kırmızı sebze ve meyveler


BETA KAROTENİ TANIYIN


Çok güçlü bir antioksidandır.

Bağışıklık sisteminizi güçlendirir.

Kalp ve damar koruyucusudur. LDL-kolesterolden (kötü kolesterol) kaynaklanan koroner damar hasarlarını azaltabilir.

Kansere karşı direncinizi artırır. Göğüs, ağız, mide, prostat, kalın bağırsak ve rahim ağzında oluşabilecek kanserlere karşı koruyucudur.

Besin desteği olarak ek beta-karoten kullanımı havuç suyu gibi beta-karotenden yana zengin doğal besinlerin aşırı tüketimi avuç içinde ve ciltte koyulaşmalara yol açabilir.

Tavsiye edilen günlük destek miktarı 10.000-20.000 ünite arasındadır. Uzun süreli kullanım yerine 1-2 aylık sürelerde kullanımı daha doğrudur. Diğer antioksidanlarla (E vitamini, C vitamini) birlikte alınması tavsiye edilir.

Sigara kullananların beta-karoten desteği almamaları gerekir.


Koroner kalp hastalığının risk faktörleri


Koroner kalp hastalığı olasılığını artıran risk faktörlerinin bir kısmı alınacak tedbirlerle ortadan kaldırılabilirken bir kısmının ortadan kaldırılması mümkün değildir.

Kontrol edilmesi ve ortadan kaldırılması mümkün olmayan risk faktörleri:

Aile faktörü: Ailesinde koroner kalp hastalığı olanların, koroner kalp hastalığına yakalanma riski daha yüksektir. Özellikle birinci derece erkek akrabalardan birinde 55 yaşından önce, birinci derece kadın akrabalardan birinde 65 yaşından önce koroner kalp hastalığı bulunması ailevi risk yükünün fazla olduğunu gösterir.

Yaş: Erkeklerde 45 yaşın, kadınlarda 55 yaşın üstü koroner kalp hastalığına yakalanma riskinin yükseldiği dönem olarak kabul edilir.

Cinsiyet: Koroner kalp hastalığı riski erkeklerde kadınlara göre iki kat daha yüksektir. Kadınlarda menopoz sonrasında koroner kalp hastalığı riski daha da yükselir.

Kontrol edilmesi ve ortadan kaldırılması mümkün olan risk faktörleri:

Diyet: Yağlardan ve kolesterolden yana zengin diyet, LDL kolesterol (kötü kolesterol) düzeyini yükseltip HDL kolesterol (iyi kolesterol) düzeyini düşürerek koroner kalp hastalığı riskini artırır.

Sigara: Major risk faktörlerinden biridir. Diğer risk faktörlerinin olumsuz etkisini şiddetlendirici özelliğe sahiptir.

Yüksek tansiyon: Hipertansiyon kontrol edilmezse, damarların iç yüzünü örten hücre tabakasının zedelenmesine ve kalbin yükünün artmasına yol açarak damar sertliği sürecini hızlandırır.

Diyabet (şeker hastalığı): Kontrolsüz şeker hastalığının, göz, böbrek ve sinir dokusu yanında kalp damarları üzerine de çok olumsuz etkileri vardır. Şeker hastalarının miyokard enfarktüsü geçirme riski, bilinen kalp damar hastalığı olan kişiler kadar yüksek kabul edilir.

Şişmanlık: Vücut ağırlığının ideal kilonun yüzde 10'undan daha fazla olması koroner kalp hatalığı riskini artırır.

Fiziksel aktivite azlığı: Düzenli egzersiz yapmamak ve yeterince hareketli yaşamamak, iyi kolesterol olarak bilinen HDL kolesterol düzeyinin düşmesine ve kötü kolesterol olarak bilinen LDL kolesterol düzeyinin yükselmesine neden olur.

* (Düzen Laboratuvarlar Grubu Bülteni'nden alınmıştır...)


NASIL YAŞIYORLAR?


HARİKA AVCI (ŞARKICI)


Çok kilo verdim hayatım değişti


Günde en az sekiz-dokuz saat uyuyorum. Uykumu aldığıma inanmadığım zaman hiçbir işle ilgili karar vermem. Benim için uykum gıdamdan çok daha önemli. Sabah kalktığımda büyük bir bardak su içerim. Kahvaltı yerine zaman zaman bir-iki tane elma yerim. Zaman zaman da yağsız taze kaşar, bol domates ve salatalık yemeyi tercih ediyorum. İki dilim de kızarmış kepek ekmeği yiyorum. Yanında bir fincan Earl Grey çay içiyorum. Öğün aralarında bolca su içiyorum. Çantamda tatlıdan uzak durmak ve kan şekerimin düşmemesi için işlenmemiş üç-beş tane kuru kayısı bulunduruyorum. Öğle yemeklerime 14.00'ten sonraya kalmamak kaydıyla özen gösteriyorum. Karbonhidratlı yiyeceklerin yanında mutlaka bir kase yoğurt veya bolca yeşil salata yiyorum. Çok yoğun bir gün geçireceksem yiyeceklerimi ona göre ayarlarım. Akşamları genelde 19.00'dan sonra yemek yemem. Izgara balık ve bol salata yemeyi tercih ederim. Onun yanı sıra taze fasulye, kereviz, pırasa gibi mevsimlik sebzeleri çok tüketirim. Kırmızı eti hiç sevmem. Ödül olarak zaman zaman tatlı yemiyor değilim. Sütlü tatlıları ve meyveli dondurmayı tercih ediyorum. Uzun yıllar önce verdiğim kilolardan sonra yaşam biçimim bu hale geldi. İstesem de olmuyor; abur cuburu hayatımdan tamamen çıkarttım. Etle birlikte karıştırmadığım takdirde hamur işlerini çok severim ve hiçbir şekilde de kilo yapmadığına inanırım. Ve gündüz karbonhidrat dediğimiz hamur işlerini tüketirim. Meyve ve sebzeyle aram inanılmaz iyidir. Sık sık meyve salatası yerim. Sebzeleri çiğ tüketmeye çalışırım. İçki ve sigara kullanmam. Özel davetlerde birkaç kadeh beyaz şarap içerim, o kadar. Sarmısak, C vitamini içeren ve Keratin dediğimiz (Havuç), A vitamini tabletlerini her sabah mutlaka alırım. Bunun dışında ilaç kullanmayı sevmem. Yaz kış açık havada yürüyüş yapmayı çok seviyorum. Ayrıca, yüzüyorum ve dalıyorum.


Prof. Osman Müftüoğlu’nun görüşü


Sayın Harika Avcı'nın uyku konusundaki duyarlılığı çok iyi. Aslında bu duyarlılık için ‘‘alkışlanacak düzeyde’’ deyimini kullanmak daha doğru olur. Sağlıklı bir yaşam için uyku ‘‘çok şey’’dir. Uykuyu, bedenin toparlanmak için sizden zorunlu olarak istediği bir dinlenme aralığı, bir mola (time-out) olarak değerlendirebilirsiniz. Yeterli ve uyu bir uykunun sonrasında daha enerjik, verimli, konsantre, mutlu, pozitif ve keyifli olursunuz. Sayın Avcı'nın sabah kahvaltısı seçimlerinin ve gün boyunca bol bol su tüketiminin de ‘‘mükemmel sağlığa’’ ulaşmanın en güzel araçları olarak altını çizelim. Öğün atılmaması, protein ve karbonhidrat seçimleri (Yoğurt, balık, sebzeler ve bolca salata) akşam yemeğini erken saatlerde tamamlaması ise diğer artıları. Tatlı isteğini sütlü tatlılar ve meyveli dondurmayla geçiştirmesi hem kilosunu kontrol hem de daha az hayvansal yağ tüketmesi yönünden yararlı beslenme davranışıdır. İçki ve sigaradan uzak, meyve ve sebzeden yana yoğun, kısacası ‘‘light beslenmeyi ve detoksifikasyonu’’ esas alan bu tercihlerini yaşamı boyunca sürdüreceğini umuyorum. Hangi vitamin olursa olsun ama özellikle A vitamini gibi yağda eriyen vitaminleri bir uzmanın danışmanlığını almadan kullanmamasını öneriyorum. Öyle görülüyor ki ikinci zarını doğru atmakta kararlı. Doğru besleniyor, doğru uyuyor, doğru egzersiz yapıyor. Sayın Harika Avcı'ya uzun ve sağlıklı bir yaşam diliyorum. Ve küçük bir de hatırlatma: Sağlık kontrollerinde ve bakımında da aynı özeni göstermesi gerekir.


Haftaya: DİĞER RENKLİ BESİN UNSURLARI: Likopen, lutein ve zeoksantin, flavonoidler...
Yazarın Tüm Yazıları