Rahim ağzı kanseri jinekolojik kanserlerin sık görülenlerinden biridir. Erken teşhis edildiğinde tedavi edilebilen kanserlerin ilk sıralarında yer alır.
Erken teşhiste en önemli nokta düzenli jinekolojik kontrol muayenelerini ve "SMEAR" testlerini düzenli olarak yaptırmaktır. Bu basit yöntemler ciddi sonuçları olabilen bu önemli kanserin erken teşhisinde en güvenilir araçlardır.
Rahim ağzı kanserinden korunmada çok önemli bir gelişme daha var. Bir ilaç firması hastalığın virüs kaynaklı olmasını iki yıl önce avantaj haline getirdi. Bu firma tarafından HPV virüslerine karşı geliştirilen aşı ile rahim ağzı kanserinden korunmanın mümkün olabileceği anlaşıldı. Bu, modern tıbbın son yıllarda yakaladığı en önemli fırsatlardan biridir. Rahim ağzı kanseri aşısının kadın sağlığını korumada devrim yaratan önemli bir buluş olduğu belirtilmektedir.
AŞI VE EĞİTİM ÇOK ÖNEMLİ
Dünyada ve ülkemizde her yıl binlerce kadın rahim ağzı kanserine yakalanıyor. Uzmanlara göre ergenlik ve sonrası dönemde rahim ağzı kanserine yönelik eğitim ve koruyucu önlemlerin 10’uncu yaştan sonra hemen başlatılması gerekiyor. Bunun için cinsel eğitim verilmesi, düzenli doktor kontrollerin yapılması ve belirli aralıklarla "PAP SMEAR" testi yapılması ve aşı uygulaması gerekiyor. Rahim ağzı kanseri aşısı zamanında ve usulüne uygun yapılırsa yüzde 90’ları geçen bir koruma gücüne sahip. Dünyada her iki dakikada bir kadının rahim ağzı kanserinden hayatını kaybettiğini ve bu kanserin kadınlara has kanserler arasında ilk sıralarda yer aldığını dikkate alırsanız bu aşıdan yararlanmanın önemini daha kolay anlarsınız.
NE YAPACAKSINIZ
Rahim ağzı kanserinden korunmak için daha çok bilgilenmeye, öğrenmeye çalışın. Özellikle kız çocuklarınızın eğitimi ve aşılanmalarını ciddiye alın. HPV enfeksiyonuna yakalanıp yakalanmadığınızı nasıl anlayacağınızı, bu enfeksiyonların erken teşhisi için neler yapacağınızı öğrenmeye çalışın. Doktorunuz sizde HPV enfeksiyonu olduğunu belirtmişse tedavi için önerdiklerini dikkatle uygulayın. Genital siğilleri ciddiye alın. Daha da önemlisi kimlerin aşılanması gerektiğini öğrenin ve aşıyı mümkün olduğu kadar erken yaşlarda yaptırmaya çalışın. Hastalıklardan korunmanın tedavi olmaktan hem daha kolay hem de daha ucuz bir yol olduğunu unutmayın.
Öfke sağlığa zarar veriyor
Öfke ve kızgınlık birçok sağlık sorunun da hazırlayıcı faktörüdür. Çabuk öfkelenen, kızan kişilerde adrenalin ve kortizol hormonları artar, kalp atışları hızlanır, sindirim bozulur, solunum sıklaşır ve solunumun derinliği azalır. Aynı anda kalp hızında yükselme, kan basıncında artma gibi fizyolojik değişimler de başlar. Araştırmalar, çabuk öfkelenip kızan insanların hipertansiyon, kalp sorunları, kanser ve şişmanlığa daha sık yakalandığını ortaya koyuyor. Eğer öfkenizi kontrol altına almakta zorluk çekiyorsanız aşağıdaki öneriler işinize yarayabilir:
n Değiştiremeyeceğiniz problemler için öfkelenmemeye çalışın. Trafik şartları su kesilmeleri gibi...
n Daha sık istirahat molaları verin.
n Yatışmak için başka şeylerle ilgilenin.
n Hedeflerinizi doğru seçin.
n Beklentilerinizi büyütmeyin.
n Pozitif şeyler düşünün.
n Mutlu ve keyifli insanlarla birlikte olun.
n Öfkenizi kağıda yazın ve duygularınızı not alın.
PAP SMEAR testini unutmayın
Rahim ağzı kanseri uzun süre belirti vermeden seyredebiliyor. Bu kanserin erken dönemde teşhis edilmesinde en önemli testin PAP taraması olduğu belirtiliyor. Ancak PAP testleri her zaman "yüzde yüz kanser vardır ya da yoktur" yanıtını veremeyebiliyor. Bununla birlikte PAP testleriyle düzenli olarak tarama yaptırmak rahim ağzı kanserlerinin tanısında çok önemli bir nokta olarak kabul ediliyor.
Doğru nefes alarak toksinlere veda edin
Doğduğumuzda ilk bağımsız aktivitemiz olan nefes alma vücudumuzun istemsiz olarak gerçekleştirdiği otomatik bir eylemdir. Ancak hastalık, duygusal travma gibi nedenlerle pek çok insan doğru nefes almıyor. Uzmanlar, vücudumuzdaki toksinlerin sadece yüzde 30’unun idrar ve bağırsaklar yoluyla dışarı atıldığını, geri kalan kısmının solunum sisteminde biriktiğini belirtiyor. Yani başka bir deyişle eğer doğru nefes almazsanız vücudunuzda toksin ve artık maddeler birikiyor. Bu nedenle yavaş, derin, ritmik diyafram solunumunu günlük olarak uygulamanız gerekiyor. Doğru nefes vücudunuzdaki enerji seviyelerini düzeltiyor, cilt yapınızı iyileştiriyor, zihninizi temizliyor ve modunuzu yükseltiyor.
Öyle görülüyor ki vücudunuzda detoks yapmanın yolu ilk olarak doğru nefes almaktan geçiyor. Doğru nefes almak istiyorsanız günde sadece 5 dakikanızı alacak bu kısa egzersiz size yardımcı olacaktır: Sırt üzeri rahat bir zemine uzanın. Ellerinizi parmaklarınız birbirine bakacak şekilde, göğüs kafesinizin altına, karnınızın üzerine yerleştirin. Şimdi derin bir nefes alın ve karnınızın şiştiğini, ellerinizin birbirinden uzaklaştığını fark edin. Daha sonra yavaşça nefesinizi bırakın. Karından nefes alırken mümkün olduğunca göğsünüzü hareket ettirmemeye çalışın. Bu egzersizi düzenli uyguladığınızda siz de farkı hissedeceksiniz.
Sigara yasaklarını destekliyoruz
Türkiye doğrudan ve dolaylı sigara reklamlarının en kolay ve en yoğun yapıldığı ülkelerden biridir. Türk halkının dünyanın en çok sigara tüketen milletlerinden olduğu da kesinleşmiştir. Sigara içme yaşının neredeyse çocuklara kadar ulaştığı, sigara fiyatlarının çok ucuz kaldığı ülkelerin başında geliyoruz. Bakkala, büfeye giden 7-8 yaşındaki her çocuk sigara alabiliyor. Lokantalarımızda, barlarımızda isteyen istediği kadar sigara içebiliyor hatta arzu ederse yüzünüze üfleyebiliyor! Futbol tribünlerinde protokol localarında oturanların yarıdan fazlası, antrenörlerimizin önemli bir kısmı sigara bağımlısı.
Kadınlar arasında sigara içiciliğinin yaygınlığı bakımından dünyanın en önde gelen birkaç ülkesinden biriyiz. Belki de bu nedenle kadınlarda akciğer kanserinin en sık görüldüğü ilk iki-üç ülke arasında yer alıyoruz. Genelde kansere yakalanma sıklığımız çok yüksek, sigarayla ilişkili olduğu bilinen akciğer kanseri en çok görülen organ kanserleri arasında ilk dört içinde yer alıyoruz. Tıkayıcı akciğer hastalıklarının rekor düzeyde rastlandığı ülkeler liginde de ön sıralardayız. İşte bu nedenle çıkarılması için hazırlık yapılan sigara kullanmayı önleyici yeni yasayı alkışlıyor ve hazırlayanlara, düşünenlere, destekleyenlere teşekkür ediyoruz.
Yeme stilinizi biliyor musunuz
Gün boyu sağlıklı beslendiğinizi düşünürken gece geç saat atıştırmaları beslenme planınızı alt üst ediyor mu?
Kesinlikle benim diyorsanız; öğleden sonra saatleri sağlıklı beslenme alışkanlıklarınızın çöküş yaşamaya başladığı anların başlangıcı ise siz bir "gece abur-cuburcusu" olabilirsiniz. Kahvaltıyı veya öğle yemeğini atlamak sizi gece geç saat atıştırmacısı yapmanın en kolay yollarından biridir. Yağlı, kalori yoğunluğu yüksek yiyeceklere duyulan açlık yorgun ve aç olduğunuz zamanların eseridir. Bu yiyeceklerin tuzaklarından kurtulmak için mutlaka kahvaltı yapmalı, öğle yemeğini atlamamalı ve sağlıklı bir ikindi ara öğünü seçimleriniz olmalıdır. Eğer bu gece atıştırmaları peşinizi bırakmıyorsa dikkatinizi başka yönlere çekin; yürüyüş yapmak, kitap okumak, sıcak bir duş almak veya düşük kalorili seçimlerin yanında bol bitki çayı tüketmek gibi.
Yemek öncesi kalori deposu
Çok güzel bir nokta dikkatinizi çekmiş! Böyle farkları bulabilmek ve bu durumlardan minimum kalori ile ayrılmak o kadar önemli ki aslında! Hemen size bir meze tabağı sunuyorum ve bakalım kaç kalori alıyoruz fark etmeden...
2 yemek kaşığı haydari= 35 kalori
1 küçük zeytinyağlı dolma= 70 kal.
1 dilim kaşar peyniri= 125 kal.
1 dilim yağlı beyaz peynir= 122 kal.
1 dilim salam= 29 kal.
1 yemek kaşığı Rus salatası= 120kalori.
1 yemek kaşığı yoğurtlu patlıcan= 10 kal.
1 çiğ köfte= 30 kal.
1 yemek kaşığı humus= 33 kal.
4 dilim patates kızartması= 70 kal.
Yani bu küçük atıştırmalar size yaklaşık 700 kalori enerji sağlayabiliyor. Sanırım seçeneklerden birkaçını elemenin vakti gelmiş.
Genetik bilimi umut veriyor
Hastalıkların oluşmasında genlerin önemli bir rolü var. Genler DNA’nızın bir parçasıdır. Bu parçalarda bulunan kodlar gözünüzün rengine, boyunuzun uzunluğuna, burnunuzun şekline, kemik ve kas yapınıza yani nasıl göründüğünüze aynı zamanda sizi ne gibi hastalıkların, sağlık risklerinin beklediğine karar verirler. Genler bu yönleriyle "karar verici ve yönetici moleküller"dir. Bu moleküllerin içerdiği şifreler çok özel kodlarda gizlenmiştir.
Genetik bilimi, genlerin yapılarını, birbirleriyle ilişkilerini, çalışma biçimlerini, görevlerini ve sağlımıza etkililerini inceleyen bilim dalıdır. Genlerin bulunduğu DNA ve RNA’da mevcut genetik bilgi "Genom" olarak tanımlanmaktadır. Hangi genlerin, hangi görevlerle yükümlü olduğu ve bunu hangi proteinleri veya proteini şifreleyerek başardığını genetik bilimi araştırmaktadır.
Genetik bazı hastalıkların oluşumunda doğrudan etkilidir. Bu hastalıkların ortaya çıkmasını önleyebilmek için yapılacak pek bir şey yoktur. Genetik araştırmalar önümüzdeki dönemde daha da yoğunlaşacak. Genetik kökenli sağlık sorunlarının teşhisi ve çözümü daha da kolaylaşacak. Genetik bilimindeki gelişmeler sadece genetik hastalıkların değil daha pek çok hastalığın çözümünde kullanılmaya başlanacak. Genetik bilimini dikkatle izlemenizi tavsiye ediyorum.