Paylaş
Kısırlık problemi sık görülüyor mu
Her PKOS’lu genç kızın kısırlık sorunuyla karşılaşması söz konusu değil ama kısırlık problemi PKOS’lu hanımlarda diğerlerinden daha sık görülen bir sorun. Bu nedenle gebe kalmakta zorlanan her kadının mutlaka PKOS yönünden de değerlendirmeye alınması da şart. Bunun için yapılması gereken testlere kadın hastalıkları uzmanları karar veriyor. Kısacası sorunun bu yönünün tümüyle onların sorumluluğuna bırakılması gerekiyor. İyi haber, PKOS ile ilişkili kısırlık olgularında sonuç alma ihtimalinin yüksek olmasıdır. Başarılı bir hormonal denge teşhis edilebilirse sorun herhangi bir cerrahi girişime gerek kalmadan da çözülebiliyor. Çoğu kez laporoskopik cerrahi girişimler deneyimli ellerde mükemmel sonuç veriyor.
PKOS’lu genç kız ve kadınlarda depresyondan anksiyeteye kadar değişik psikolojik sorunlara daha sık rastlanabileceği biliniyor. Bu durumun arkasında çoğu zaman fazla kilolu olmanın, saç dökülmesi, tüylenme, sivilceler gibi kozmetik problemlerle uğraşıp durmanın, hatta selülit, aşırı kas yoğunluğu gibi hoşlanılmayan görünümlerin rolü olsa gerekir. Ayrıca tekrarlayan hipoglisemi ataklarının PKOS’lu hanımları daha kırılgan, alıngan, sinirli, öfkeli yapabileceği de belirtiliyor.
PKOS adet sancıları ve kansızlığa yol açar mı
PKOS probleminin adet döneminde gerginlik, sinirlilik, ödem gibi sorunlara, sancılı adet görmeye ve periyot düzensizliklerine yol açabileceği biliniyor. PKOS’lu genç kız ve kadınlarda periyot dönemlerinde aşırı kanamalar, ayrıca düzensiz kanama zamanları da sık görülen bir problem. Bu nedenle kilolu olmalarına rağmen demir eksikliği kansızlığına PKOS’lularda beklenenden daha çok rastlanıyor.
Saç dökülmesinin nedeni biliniyor mu, tedavisi var mı
Bir taraftan vücudun gereksiz yerlerinde fazla miktarda tüylenme ortaya çıkarken, diğer taraftan saçların dökülmesi, zayıflayıp incelmesi, seyrelmesi, özellikle alın bölgesinden erkek tipi saç açılmaları gerçekten şanssız bir gelişmedir. Bu durumu düzeltmek için piyasada satılan ve saç güçlendirici diye pazarlanan hapların çoğunun herhangi bir faydası da yoktur. Temelde yatan hormonal dengenin düzenlenmesi ve bir dermatoloji uzmanından bu konuda yardım istenmesi en akılcı çözümdür. Hormonal problem çözülmedikçe saç dökülmesi sorunu da kontrol altına alınamıyor.
PKOS’lu hastalarda hipoglisemi neden sık görülüyor
Sağlıklı insanlarda insülin-şeker arasında düzenli bir ilişki vardır. PKOS’ta bu ilişki de bozuluyor. Hücrelerin dışında yer alan insülin reseptörlerine insülin molekülünün verdiği “şekere yer aç” mesajı hücrelerce yeteri kadar alınamıyor. Ayrıca pankreastan aşırı bir insülin cevabı da söz konusu olabilir. Bu durum yemeklerden 1–1,5 saat sonra ortaya çıkan ani şeker düşmelerine ve bunun sonucu ortaya çıkan halsizlik, yorgunluk, çarpıntı, terleme, uyku hali, sinirlilik, bitkinlik ve benzeri şikâyetlere yol açıyor. Kontrollü besin tüketmek, kana hızla karışan şekerli, unlu, nişastalı besinlerden uzak durmak bir ölçüde sorunu kontrol etse de problemin çözümlenebilmesi için insülin direncini azaltmak gerekiyor.
Bademcik ameliyatı ne kadar ağrılı
Son yılarda teknolojik gelişmelere paralel olarak kulak- burun- boğaz alanında da birçok yeni alet kullanıma girmiştir. Bu aletler hem hekimin işini kolaylaştırmakta hem de ameliyat süresini kısaltmaktadır. Bunun yanı sıra operasyonda kanama kontrolü daha iyi olmakta ve ameliyat sonrası hastaların ağrıları da belirgin ölçüde azalmaktadır. Kullanımda aynı amaca yönelik birkaç farklı isimde alet bulunmakta ve hekimler eline daha yatkın ya da elinin altında var olan bir tanesini kullanmaktadır.
Biz bu amaçla Thermal Welding (TW) isimli cihazı rutin olarak bütün bademcik ameliyatlarında kullanmaktayız. Yalnız unutulmamalıdır ki hangi yöntemi seçerseniz seçin ameliyat sonu mutlaka belli derecede ağrı olacaktır. Bir tanesinde ağrının şiddeti +10 ise diğerinde +8 bir diğerinde +5. TW kullanılan hastalarda bu ağrı belirgin derecede düşük seyretmektedir. Çünkü ameliyat esnasında bademcik çıkarılırken geride kalan dokularda neredeyse hiç travma yaratılmamaktadır. Dokuya saygılı olmak sonuçta ağlayan değil gülen yüzleri getirecektir.
Gebelikte alkol kullanımı ve fetusa etkileri
Hekimler genellikle arada sırada içilen bir kadeh alkollü içkiye izin verebilirler ancak aşırı ve uzun süreli kullanımların fetal alkol sendromu dediğimiz bir soruna yol açabileceğinin bilinmesi gerekir. İçki içilince, alkol annenin kan akımına geçer ve buradan plasentayı da geçerek bebeğin kan dolaşımına girer. Fetus, alkolü bir erişkinden daha yavaş metabolize ettiğinden, gelişmekte olan fetusta kandaki alkol seviyeleri annesininkinden daha yüksek olur. Alkol, bebeğin optimal beslenme fonksiyonlarını bozar, gelişmekte olan doku ve organlara hasar verir ve özellikle beyin hücrelerine zarar verir.
Gebelikte ne kadar çok alkol alınırsa, buna doğru orantılı olarak doğmamış bebekteki riskler artar. Risk gebelikte özellikle ilk 3 ayda en etkilidir. Çünkü bu dönemde organ ve vücut gelişmesi ön plandadır.
Paylaş