Paylaş
OMAD diyeti bir bakıma “iki öğün beslenme metodu“nun abartılmış, tek öğüne indirgenmiş sert bir versiyonudur. Bu diyette herhangi bir kalori kısıtlaması söz konusu değildir. Tabağınıza sığacak kadar herhangi bir gıdayı -mümkünse de protein zengini bitkisel gıdaları ve hayvansal protein kaynaklarını- kalorisini dikkate almadan “günün aynı saatinde olmak şartıyla” tüketebiliyorsunuz. Ama çok daha önemli -uyulması oldukça zor- mühim bir şartı, ödenmesi gerek bir diyet borcu daha var o diyetin: OMAD diyeti mucitlerine (!) göre, “OMAD diyeti yapıyorum” diyebilmeniz için beslenme sürenizi “günde 1 saat tokluk, 23 saat açlık” üzerine kurgulamak zorundasınız. BİTMEDİ! OMAD’cılar size bir güzellik (!) daha yapıyor: “İçecekler serbest!” diyor. OMAD diyetinizi uygularken gün boyu su, çay, kahve içebiliyorsunuz. İçebiliyorsunuz ama OMAD’cıların yine ek bir şartı var: Bu üçlünün hiçbirine “zerre-i miskal” kadar bile
şeker ya da herhangi bir kalorili katkıyı -mesela sütü- ekleyemiyorsunuz.
Peki, böyle bir diyet sürdürülebilir mi? Kalıcı mı? Faydalı mı?
BANA GÖRE OMAD NEDEN VE NASIL POPÜLER OLDU
Günde bir öğünle beslenenlerin yani OMAD diyeti uygulayanların ileri sürdükleri iki popüler gerekçe var ve bu gerekçeler oldukça çekici. OMAD’cılar diyor ki...
1- Bu diyet sizi daha sağlıklı ve daha uzun ömürlü yapar. Yaşlanmanızı geciktirir. Zinde ve formda bir beden geliştirir.
2- Eğer kilo sorununuz varsa OMAD size hızlı ve kalıcı bir kilo kaybını da garanti eder.
Peki OMAD’cılar doğru mu söylüyor? Haklılar mı? İsterseniz gelin tam da bu noktada hikâyenin en başına “tek öğün beslenme-uzun ömür ilişkisi” meselesine bir göz atalım.
ÖNEMLİ SORU OMAD ÖMRÜ UZATIR MI
Ömrü uzatmak, bedenlerimizin hak ettiğini düşündüğümüz 120 yıllık bir yaşam süresini sağlıklı bir beden ve akılla yaşamak “Sultan Süleyman”dan beri hatta belki de daha eski tarihlere dayanan “insansı” ve kabul edilebilir bir arzudur. Zaten bu nedenle de bu konuda özellikle son 50 yılda muazzam bilimsel çalışmalar yapılmıştır. Ama hâlâ elimizde sadece ama sadece tek bir olumlu yol, yöntem ve sonuç var: DAHA AZ YEMEK!
BANA GÖRE AZ YE UZUN YAŞA
Benim bu köşede sık sık tekrarladığım bazı mottolar var: “Yaş 50’yi geçince lokmaları azaltıp adımları çoğaltın”, “Yaş 40’ı geçince çiğnemeyi yavaşlatın adımları hızlandırın”...
Araştırmalara bakılırsa yaşlanmanın olumsuz etkilerini azaltmanın ve yaşam süresini makul ölçülerde uzatabilmenin tek bir yolu var: Daha az yemek! Ama ne var ki az yeme yöntemlerinden hangisinin daha etkili olabileceği net ve açık olarak tanımlanmış değil. Kimi çalışmalar haftada 2-3 gün oruç tutmanın, kimi çalışmalar akşam yemeğini erken ve hafif yemenin hatta hiç yememenin, kimi çalışmalar da her yıl bir ay boyunca sadece düşük kalorili/şekersiz sıvılarla beslenmenin ömrü uzatabileceğini gösteriyor. Bu verilere bakarak da herkes kendi kafasına, yaşam tarzına, alışkanlıklarına uyabilecek bir “daha az yeme” yöntemi geliştirmeye çalışıyor. Ben kendi adıma 2 öğün beslenmeyi seçmiş durumdayım. Haftanın sadece bir ya da iki günü -o da bazı haftalar- günü tek öğün ile geçiştirmeyi de deniyorum. Peki, sadece günde bir öğünle beslenerek, günün 1 saatini tok, 23 saatini aç geçirerek, yani OMAD diyeti yaparak sağlıklı kalmak ya da ek bir sağlık avantajı kazanmak mümkün mü? O uygulamanın yanlış ve olumsuz sonuçları var mı? Bana sorarsanız uzatılmış OMAD diyetleri kesinlikle sağlıksız bir beslenme seçimidir. İsterseniz gelin bu sorunun yanıtını bir sonraki yazıya bırakalım...
Paylaş