Paylaş
Ne zaman “Artık ben de yaşlı biriyim!” diyebiliriz? Henry Ford, bu soruyu “Yapacak bir işinizin olmadığını, yapabileceğiniz bir şeylerin kalmadığını söylediğinizde, yaşlı biri olduğunuza emin olabilirsiniz” diye yanıtlamış. Bana sorarsanız doğru yanıtlardan biridir ama bu sorunun yanıtını vermek kolay bir iş değildir! Nedeni şu... (*)
Yaşlılık yavaş ilerleyen bir kayıplar toplamıdır ve çoğu kez bu sürecin farkına bile varılmaz. Oysa, 40 yaşından itibaren vücut 30’lara göre günde 120-150 kalori daha az yakmakta, bu nedenle de kilo kontrolü zorlaşmaktadır, boy 30’lu yaşlara göre neredeyse 1 cm daha kısalmıştır. Dahası duyma yeteneği azalmış, gözlerde problemler ortaya çıkmıştır.
50’LERDE NELER OLUYOR?
50’li yaşlar azıcık “karambole gelir” ve adeta bir “şaşkınlık” dönemi gibidir. Kemik kalsiyum kaybı artık belirgin bir sorundur. 50’li yaşlara gelindiğinde kadında menopoz ile birlikte fertilite (üretim) yeteneği sonlanır. Düşük östrojen seviyesi kemik kaybını hızlandırır. Ayrıca LDL kolesterolde artışa ve kalp-damar hastalığı riskinde çoğalmaya yol açar.
Erkekte de kadında da kilo kontrolü ortak problemdir. Kilo verme çabaları daha az başarılıdır. Biraz uyku sorunları biraz saç miktarı ve rengindeki gelişmeler, özellikle yüz cildinde meydana gelen kırışıklıklar, azalan cinsel performans, yaşama ilişkin beklenti ve durum sorgulamaları depresyon (ruhsal çöküntü) ve anksiyeteye (ruhsal bunaltı hali) yol açar.
Kas kütlesi kaybı ciltte gevşeme, sarkma ve kuvvet kaybı ile sonuçlanır. Enfeksiyonlara ve kansere yatkınlık artar. Bağışıklık direnci zayıflamış, bağışıklıkta anahtar rol oynayan Timus bezi yüzde 90-95 küçülmüştür. Görme kabiliyeti bozulmaya başlamıştır.
60’LARI GEÇİNCE...
60’lar en zor yıllardır! Bu yaşlar, geçip giden yılların ruh ve bedeni zorladığı zamanlardır. 60’lı yaşlara gelindiğinde şekeri işleyen pankreas bezi artık yorgundur. Kan şekeri kontrolü güçleşmeye başlar. Çoğu kişide bu nedenle Erişkin tipi Şeker Hastalığı ortaya çıkar.
Eklemlerde, kıkırdaklarda aşınma nedeniyle sabah katılıkları başlar. Kemik kırılganlığı sorunu (osteoporoz) artık korkutucu boyutlardadır. Cinsel ilişkide güçlük ortaya çıkar. Duyma bozuklukları arttığından konuşma ve anlama problemleri yaşanır.
70’TE İŞ BİTMİŞ Mİ OLUYOR?
70’li yaşlara gelindiğinde iş tabii ki bitmiyor ama bazı değişiklikler azıcık daha ilerlemiş oluyor. Mesela, kalınlaşmış ve sert damar duvarlarının her kalp atışında esneyememesi sonucu kan basıncı 20’li yaşlara göre yüzde 20-30 daha yüksektir. Bellek sorunları fark edilir hale gelmiştir. Koroner kalp hastalığı özellikle erkeklerde ritim bozuklukları, kalp yetmezliği ya da göğüs ağrısı ile kendini gösterir.
Cinsel yaşam bitmek üzeredir. Uykular daha kısadır. Erkeklerde prostat bezi büyümesine bağlı sorunlar belirgindir. Terleme azalır, cilt kurur, kırışma, kepeklenme, büzüşme ve tüylerin kaybı artık olağandır. Görme ve işitme sorunları belirginleşmiştir. Alzheimer belirtileri ortaya çıkabilir.
İYİ YAŞLANMAK ŞART!
Yaşlılığın bedensel ve ruhsal hikâyesi azıcık sıkıcı ve keyifsizdir. Ölümsüzlük ve genç kalabilme varoluştan bu yana hep gündemde olan bir konudur. Burada hekimler için çözümü zor olan paradoks, insanların uzun süre yaşamak istemeleri ama yaşlanmak istememeleridir.
Akıllı ve bilgili davranarak, sağlık bilincinizi geliştirerek yetenekli ve bilgili hekimlerle, sağlık kurumlarıyla işbirliği yaparak sağlıklı bir ömür geçirebilirsiniz. Yaşlanma süresini etkileyemeseniz bile sağlığınızı iyi yönde etkileyebilirsiniz.
(*) YAŞASIN HAYAT kitabından değiştirilerek hazırlanmıştır.
Ne yapmalı?
BANA GÖRE
Yaşlanmayı önleyici programların ve ürünlerin cazibesine kapılmamak zordur. Doğru programları bulmak, güvenilir bir anti-aging ve sağlıklı yaşam uzmanı ile işbirliği yapmak öncelikli sorundur. Anti-aging uzmanlık alanı olarak henüz çok yeni, tecrübeli uzman ve klinik ise son derece azdır. Doğru bir seçim için iyi araştırma yapmalısınız. Modern tıp mensupları ile işbirliği yapmaya dikkat etmelisiniz.
Paylaş