Paylaş
Sağlıklı yaşam bilinci yaygınlaştıkça beslenmeye gösterdiğimiz dikkat de, özen de arttı. Daha güçlü, fit ve formda kalıp daha az hastalanmak isteyenler, “Nasıl daha doğru, daha iyi beslenirim?” telaşına düştü.
Bunun doğru bir yaklaşım olduğu da kesin.
Kesin ama burada da minik bir hatamız var ve biz o hatayı biraz da işimize geldiğinden (!) bilerek ve isteyerek ısrarla tekrarlayıp duruyoruz. O hata şu...
Nedense ilk önce “Neleri yersem daha sağlıklı kalırım?” diye düşünüyoruz.
Hemen belirteyim, bu yanlış, en azından eksik bir yaklaşımdır.
Söz konusu sağlığımıza dikkat ve destek olduğunda nelerin yeneceğini bilmek kadar, nelerin yenmemesi gerektiğini de bilmek, en azından “yenmemesi” gerekenleri sadece zaman zaman ve tadına bakmakla yetinerek yiyip içmek lazımdır.
Yani burada da işin sırrı dengede ve detaydadır!
İsterseniz örnekleyelim:
İstediğiniz kadar taze sebze, meyve tüketin, onların da en sağlıklılarını, kalitelilerini, en renklilerini, hatta doğallarını değil de organik olanlarını yiyin, için.
Eğer şekerle, unla ilişkinizi hâlâ ısrarla ve yoğun bir şekilde sürdürüyorsanız beklediğiniz sonucu asla alamazsınız.
‘Menakinon’u takdimimdir
Başlığın şaşırttığını, çoğunuza “Menakinon da neyin nesi?” dedirttiğini eminim. Açıklayayım: Menakinon, K vitaminlerinden biri. K2 vitamini olarak da biliniyor. En mühim marifetlerini ise kalp ve kemik sağlığı üzerinde gösteriyor. Yani bir tür “3K formülü” söz konusu: Kalp, Kemik ve K2 vitamini.
2000’li yıllardan beri yapılan farklı çalışmalarda düzenli K2 vitamini kazanımının damar sertliğinden, dolayısıyla koroner kalp hastalığından korunmaya yardımcı olduğu net ve açık olarak gösterildi.
Yine çok sayıda çalışma K2 vitamininin kemik kaybı ve kırılma riskini de azalttığını kesin olarak ortaya koydu.
Netice şudur: Beslenme planınıza daha fazla K2 zengini besin eklemeye çalışın. Mesela daha fazla salata yiyin (yeşillik), tavuk etinin koyu renkli bölümlerini ve tavuk ciğerini tercih edin, peynire ve yumurtaya yüklenin.
Bir hatırlatmam daha var: Kemik kaybını önlemek amacıyla aldığınız kalsiyum desteklerinin ek olarak D vitamini, magnezyum yanında K2 vitamini de içerip içermediğini kontrol edin.
Açıl susam açıl
Susam bizim değerini pek bilmediğimiz doğal zenginliklerimizden biri. “Susamlı simit” ve “susamlı ramazan pidesi” gibi güzel alışkanlıklarımız olsa da ben yeteri kadar susam tüketmediğimiz düşüncesindeyim.
Ayrıca simitteki susamlar ateşte yanıp kavruldukları için içindeki şifalı maddelerden yeterince istifade edebildiğimizi söylemek zor.
Bol susam ve pekmezle yapılan kış tatlıları (mesela samsıra) nedense unutuldu.
Detaylara gelince... Susam içindeki sesamolin isimli
lignanlar (bir çeşit bitkisel östrojen) nedeniyle de, demir, magnezyum, kalsiyum, çinko, selenyum zenginliği sebebiyle de, vitaminlerinin bolluğu neticesiyle de yemeklerimize daha çok ilave etmemiz gereken bir besin.
Çok yağlı olduğu için kalorisinin yüksek olduğu doğrudur ama içindeki yağların sağlıklı olduğu, önemli miktarda omega-3’lerden oluştuğu da unutulmamalıdır.
Metabolizmayı hızlandıran bir takviyeniz var mı?
Cevabım tek kelimeden ibaret: Yok! Her ne kadar kafeinin, yeşil çay özlerinin, kreatin haplarının, karnitin kapsül ve şuruplarının metabolizmayı hızlandırdığı söylense de bütün bu gürültünün arkasında bilimsel çalışma bulamazsınız.
Kafeinin bir miktar etkisi olsa bile, etkili olabileceği dozlarda kullanıldığında tansiyon yükselmesinden uykusuzluğa kadar pek çok zararı olabiliyor. Kısacası yattığınız yerden yuttuğunuz hiçbir şey metabolizmanızı hızlandırmıyor.
Bu salata başka salata
CoQ10 tıpkı omega-3, D ve B12 vitaminleri gibi benim güvenli besin desteği önerilerimden biridir. Sıralamam da genelde şöyledir:
1- D vitamini, 2- B12 vitamini, 3- Omega-3 yağ asitleri, 4- CoQ10.
Son üç yıldır bu ekibe beşinci bir doğal destek daha ekledim: Probiyotik bakteriler. Her sabah kahvaltıdan önce bu probiyotik desteği alırım. Kahvaltıdan sonra da bir adet havyar yağı omega-3’ü, 1000 ünite D vitamini kapsülü yutarım. İki ay ara ile de B12 iğnesi yaptırırım.
Ayrıca bunları yiyecek içeceklerle de bedenime kazandırmayı ihmal etmemeye çalışırım.
Gelelim bizim “sağlık salatası”na... Bu salata adeta bir “CoQ10 bombası” olduğu için favorimdir.
Salatanın esasını taze, iri ıspanak parçaları oluşturur. İçinde mutlaka kültür mantarı, haşlanmış yer fıstığı, fasulye grubundan da haşlanmış mercimek bulunur. İsterseniz salatanıza haşlanmış yumurta ekleyerek CoQ10 içeriğini daha da zenginleştirebilirsiniz. Bu salatanın ıspanaktaki zengin lutein içeriği sayesinde gözlerinize de iyi geleceğini hatırlatayım. Afiyet olsun!
Uyku zayıflatır mı şişmanlatır mı?
Elimizde güvenilir bir araştırma yok ve uzmanların görüşleri de birbirinden çok farklı.
Uykusuzluğun iştahı artırdığı, yeme atakları yaşattığı, tatlı düşkünlüğü, karbonhidrat, un, nişasta bağımlısı yaptığı ise kesin. Diğer taraftan çok uyumak da oluşturduğu hareketsiz yaşam tarzı nedeniyle kilo alma bakımından küçük de olsa bir risk oluşturuyor.
Muhtemelen doğrusu şu olmalı: Düzenli uyku sağlığın olduğu gibi sağlıklı bir kilo aralığının da vazgeçilmez garantilerinden biri olmalıdır.
Prostata destek bir beslenme planı
◊ Daha çok domates yiyin, domates suyu, çorbası için, domates ürünü (salça) tüketin. Domatesin kabuğundaki LİKOPEN sihirli bir prostat kanseri önleyicisi.
◊ D vitamini seviyenizi yüksek tutun. D vitamini zengini gıdaları tercih edin (ama bu arada sık sık güneşlenmeyi de ihmal etmeyin).
◊ Omega-3 zengini besinlerden istifade edin, mesela balık!
◊ Kızarmış gıdaları azaltın, aile öykünüzde “prostat kanseri” sıklığı varsa elinizi bile sürmeyin. Yağda kızarmış sebzelerden, yanmış etlerden uzak durun.
◊ Sarı-turuncu sebzelere yüklenin. Mesela daha sık ve bol havuç, balkabağı tüketin.
◊ Kırmızı et ile samimiyetinizi azaltın.
Paylaş