Eğer mutlu ve huzurlu biri olmak istiyorsanız mutluluğun "an", huzurun "zaman" ile ilgili olduğunu unutmayın.
Kısacık "an"ları da, uzun "zaman"ları da iyi kullanın. Mutlu ve huzurlu biri olmak için hayatınıza daha çok eÄŸlence, ÅŸaka, nükte, keyif, iyimserlik, hoÅŸgörü, bilgelik, yardımseverlik, affedicilik yani "iyi ve güzel ÅŸeyler" katın. Korku, endiÅŸe, düşmanlık, nefret, kin, kıskançlık, şımarıklık, öfke, hiddet, kızgınlık gibi duygulardan uzak kalın. Ama her ÅŸeyden önce, kendiniz olmaya, kendiniz kalmaya çalışın. Bana göre bu iki nokta iÅŸin en zor yanlarıdır.Â
Mutluluğun sözlük tanımı "kişinin kendinden ve halinden mutlu olmasıdır" diyor A. C. Ding , "Be /ol" isimli kitabında ve mutluluğun, "mutlu olmaya niyet etmek ve olayların değiştirilebilir olduğuna inanmakla ilişkili bir şey" olduğunu belirtiyor. Ding’e göre eğer mutlu olmak istiyorsanız, yapmanız gereken ilk ve en önemli şey buna "niyet etmek" tir. Mümkünse sadece kuru bir niyetle de yetinmemeli niyetinizi " tutku düzeyine" taşımalısınız.
MUTLULUK LEGOSU
Yüreğinize, beyninize mutluluk tutkusu aşılamalı, ciğerlerinizi mutluluk rüzgárı ile doldurmalısınız. Ama her şeyden önce ve mutlaka kendiniz olmalı, kendiniz kalmalı, halinize şükretmeli, kendinizden hoşlanmalısınız.
"Mutlu olmak her şeyden önce hayattan zevk almaktır" diye düşünüyorsanız haklısınız. Ama küçük bir farkla: sadece zevk almaya, hazza odaklı bir yaşam sürmek binlerce parçadan oluşan "mutluluk legosu"nun parçalarından sadece biridir. Hayatta elde etmeyi düşündüğünüz tüm zevklere sahip olabilir, size zevk veren her şeyin tadına bakmak fırsatı bulabilirsiniz. Bize zevk veren, "ruhumuza çok iyi gelen" bazı şeylerin bedenimize zarar veren şeyler de olabilmesi ise kabullenilmesi zor bir çelişkidir! Kalbinize zevk veren ona keyifli kıpırtılar yükleyen pek çok hazzın aynı zamanda onu zehirleyen şeyler olması üzücüdür! Kalbin beslendiği damarları tıkayan, bozan, nefes almasını imkansız kılan keyifli şeylerin başında tereyağında pişmiş sucuklu yumurtanın, pastırma, pirzola ya da döner kebabın gelmesi bazıları için "kaderin acı bir cilvesi"dir.
ZEVK ODAKLI YAÅžAMAK
Ruhunuz da kalbinize benzer. Yaramaz, uslanmaz, ders almaz bir çocuk gibidir.
Her zaman daha güçlü hazların, farklı coşkuların, çılgın kıpırtıların peşindedir. Daima yeni heyecanlara yelken açmak, sıçramak, koşmak, uçmak, yeni oyuncaklarla tanışmak ister.
Bütün bunların onun için zararlı da olabileceğini ise pek düşünmez. İçinizdeki çocuk her oyuncakla oynamak peşindedir. Bu oyuncakların bazen soluğunu tıkayabileceğini, onu düşürüp kolunu kırabileceğini ya da elini kesip kanatabileceğini düşünmez, düşünmek bile istemez.
Kalbinizi, hayatınızı sadece "zevk odaklı", salt keyif için yaşayan içinizdeki o yaramaz çocuğa bırakmamalısınız. Onu çok sıkmamalı, duygusal gelişiminin bu oyuncaklardan beslendiğini unutmamalı ama onu başıboş da bırakmamalısınız.
Yeteri kadar ilgilenilmemiş, gelişmesi, büyümesi kendi haline bırakılmış çocukların sorunlu, çelimsiz ve sağlıksız olabileceklerini hep hatırlamalısınız.