Paylaş
DAHA önce sık sık diyet yapmış insanlar için “diyet=mahru-miyet”tir, “diyet=kısıtlanma”dır, “diyet=sosyal yaşamı sınırlama, yeme-içme keyfini bir süre askıya alma” demektir. Kısacası diyet zamanları sıkıcıdır. Ve yine çoğumuz için “kilo vermek=diyet yapmak”, ya bir yerlerden bir liste bulup onu uygulamak ya da bir diyetisyenin kapısını çalmaktır. Halbuki kilo sorununun sebebi her zaman çok yemek değildir. Kilo vermek için ille de diyet yapmanız gerekmez.
Ne zaman kilo vermenin zorluğundan söz açılsa aklıma 9’uncu Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel’in yaklaşımı gelir. O kilo vermek söz konusu olduğunda “Doktor mümkünse medeni bir diyet yapalım!” derdi. Anlayacağınız “medeni diyet” tanımının patenti bana değil, Süleyman Bey’e aittir. Bu yazı herhangi bir kilo merkezine gitmeden, kendi kendinize yapabileceğiniz kilo kaybı sağlayıcı bir beslenme tarzı değişikliğinin, daha doğrusu “medeni bir diyet”in özetidir.
1- Kahvaltıyı erken yapın
* İyi bir kahvaltı kiloyu korumanın garantisidir. Düzenli kahvaltı, akşam saatlerinde de açlığı hafifletir. Özellikle proteinden zengin bir kahvaltı (yumurta, sebzeli, peynirli omlet, az yağlı peynir veya yoğurt) gün boyu açlık dalgalanmalarını önlemenin garantisidir. Tokluğu uzatır. İnsülin dalgalanmalarını önler. İnsülin direncini engeller. Benim önerim kahvaltıyı mümkün olduğu kadar erken saatlerde yapmanızdır. Çünkü erken kahvaltı yapmak tokluk hissini daha çok destekliyor.
2- Sık ve az yiyin
* Kilo kontrolünü korumanın bir yolu da sık ve az yemektir. Kilo problemi olanların yaptığı en önemli hata gün boyu bir şey yemeden akşama kadar aç bilaç gezmek, akşam eve dönünce freni patlamış bir kamyon gibi hızla, tıka basa yemek, adeta çiğnemeden yutmaktır. Araştırmalar günde üç ana, iki ara öğün yemek yiyenlerde metabolizmanın daha hızlı çalıştığını, insülin-şeker dalgalanmalarının azaldığını, insülin direnci olasılığının düştüğünü, hipoglisemi nöbetlerinin en aza indiğini gösteriyor.
3-Öğün atlamayın
* Öğün atlamak kilo kontrolünü bozan önemli bir nedenidir. İştahını kontrol edemeyen, hızlı yiyen, bir öğünde neredeyse bin kaloriyi midesine indiriverenlerin çoğu gün boyu aç gezip takip eden öğünde fazla miktarda yiyenlerdir. Açlık kürleri ya da çok düşük kalorili bir beslenmeyle kilo vermeye çalışmak da vücuda verilebilecek en kötü mesajdır. Çünkü genetik metabolik ve kimyasal yapınız mide yağ hücresi ve beyin bağlantınız açlığı “durum kötü, enerji kazanımında problem var, süratle yağ depolama moduna geç” mesajı şeklinde algılar.
4-Yemekten sonra yürüyün
* Eğer kilo vermek istiyorsanız akşam yemeğini mümkün olduğu kadar erken yiyin, hatta yatmadan 2-3 saat önce yeme içmeyi –su hariç- tümüyle kesin. Bir zamanlar “kalori kaloridir, hangi saatte alınırsa alınsın fark etmez” palavrasına (!) ben de inanırdım. Ne ki gözlemler bu fikri doğrulamıyor. Yatmadan önce kazanılan kaloriler metabolizmayı yavaşlatıyor. Ayrıca süratle yağa dönüşüyor, sizi enine büyütüyor. Kısacası akşam kalorilerini yakmadan tok karna yatağa girmek doğru değil. Vücudunuza destek için akşam yemeğinden sonra yürüyüşe çıkmak işinizi daha da kolaylaştıracaktır.
5-İştah artırıcılardan uzaklaş
* Yemekten önce alınan alkol (özellikle rakı, votka, viski) çoğu insanda iştah artıran bir hipoglisemik etki yapar, çok yemek yedirir. Ara öğünlerde yenen şeker, un, nişasta zengini atıştırmalar (bisküvi, grissini, cips, kraker, gofret, şekerlemeler) da aynı şekilde iştahı kontrolden çıkarır. Yemek seçimleri de önemlidir: Şeker ve rafine karbonhidratlardan zengin besinler yendikçe daha çok yedirir. Yemeğe sıcacık bir ekmekle başlamak (!) ve yemeğe başlayana kadar “ekmek-yağ” muhabbetine takılmak da tehlikelidir. Fazla miktarda acının –makul miktarda acı biberi tavsiye ederiz-, hazır salata soslarının, mayonez, ketçap ve benzerlerinin de iştahı kontrolden çıkarabileceği aklınızda olsun.
6-Tehlikeli yiyecekleri azaltın
* Genetik mirasınızda ne yazarsa yazsın kilo almanızı kolaylaştıran ortak bazı besinler var. Özellikle ailesinde karın çevresinden şişmanlama eğilimi olanlar, açlık veya tokluk şekeri yüksekliği bulunanlar, yemek sonrası yorgun hissedenler, fazla meşrubat içenlerin bazı yiyeceklerden uzak durmaları şart. Beyaz pirinç, undan yapılmış makarna, beyaz ekmek, paketlenmiş her türlü atıştırmalar, patates kızartmaları, cipsler herkesin kilo almasını kolaylaştırıyor. Listeye fast food gıdalarını da ekleyin.
7-Stresliyken fazla yemeyin
* Stresin daha kolay kilo aldırdığı kesindir. Stres yağlandırıyor. Yağlanmak stres yapıyor! Kısacası tam bir “kartopu etkisi” söz konusu. Stres bazı hormonların üretimini artırırken, bazılarını azaltıyor. Uzun süren ve tekrarlayan streslerin kilo kontrolünü güçleştirdiği kesin. Daha da önemlisi stres yeme davranışlarınızı bozduğu, iştah kontrolünü sabote ettiği için büyük bir tehlikedir. Bu nedenle stresliyken yememeye, stresi azaltacak desteklerden (magnezyum gibi) istifade etmeye çalışmalısınız.
8-Geceleri buzdolabının yanına yaklaşmayın
* Her türlü uyku probleminin daha kolay yağlandırdığı, uykusuzluğun metabolizmayı yavaşlatıp ertesi gün gereğinden fazla kalori almaya teşvik ettiği, uykusuz geçen gecelerin “mutfak-buzdolabı ziyaretleri” seremonisine dönüştüğü biliniyor. İyi ve düzenli bir uykunun kilo vermeyi de kilo sorununu kontrol etmeyi kolaylaştırdığı kesindir.
9- Ev yemeğini tercih edin
* Evde yenen yemeklerin kalorisini ve miktarını kontrol etmek daha kolaydır. Evde yemek alkol kullanımını da azaltıyor. Evde tatlı tüketimi daha azdır. Sebze yemekleri, bakliyat grubu besinler evde daha sık yenir. Lokanta yemekleri yüksek kalorilidir. Kısacası ev yemeği kilo kontrolünü kolaylaştıran bir faktördür.
10-Birlikte sofraya oturun
* Yalnız yenen yemeklerde hızlı ve gereğinden fazla yeme olasılığı yüksektir. Yalnızlık hissi atıştırma sıklığını artırır. Yalnız geçirilen saatler de mutfak-buzdolabı ziyaretlerini sıklaştırır. Kuruyemiş, tatlı, cips paketleri, çikolata tabletleri ile dostluğu pekiştirir. Birlikte yemek az yedirir, keyif ve huzur verir. Bu duyguların tümü kanınızdaki kortizolü düşürür, iştahınızı dengeler, metabolizmanızı ateşler.
Paylaş