Paylaş
MAKROSU, MİKROSU
Vücudumuz doğanın ayrılmaz bir parçası. Bu açıdan baktığımızda taşlarla, kayalarla, ağaçlarla, kuşlarla, kısacası doğayı oluşturan her şeyle denge halinde kalmak zorundayız. Bu dengenin sürdürülmesinde mineraller muhteşem işler yapıyor. Bu denge bozulursa sadece iç dengemiz değil, insan doğa dengesi de bozulabiliyor.
Mineraller doğada bulunan elementlerdir. Bir kısmı mikrogram ölçeğinde miktarlarla, bir kısmı da kilolara varan ağırlıklarıyla bedenimizde yer alıyor.
Birinci gruptakilere mikromineraller (demir, selenyum, çinko), ikinci gruptakilere ise makromineraller (kalsiyum, magnezyum, potasyum) adı veriliyor. Bunlar belli bir denge içinde bedenden kaybediliyor ve yeniden kazanılıyor. Bazıları depolanırken, bazılarının fazlası vücuttan anında uzaklaştırılıyor.
İşte bu nedenle “denge faktörü” burada da çok ama çok önemli. Çünkü azlıkları da, çoklukları da sorun yaratıyor, hatta hasta ediyor.
Zaten bu nedenle de gerektiğinde onları haplar, kapsüller, tozlar şeklinde vücuda kazandırmamız gerekiyor. Bazı minerallere ilişkin bilgileri kutularda bulabilirsiniz. (Sürecek)
Kalsiyum: Kemik dostu
Sağlıklı kemik, diş ve dişetleri oluşumu için çok önemli bir mineraldir. Kalp-damar hastalıklarını önlemede, kalp ritim düzeninin devamında, kas gelişiminde önemlidir. Kan kolesterol seviyelerini düşürür, çocuklarda kemik büyüme oranını ve kemik mineral dansitesini artırabilir.
Kan pıhtılaşması için esastır, kan basıncını düşürebilir. Kanseri önlemede, vücuda enerji sağlamada yardımcı bir mineraldir. İlaveten kas-sinir aktivitesine ve cildin sağlıklı kalmasına yardımcı olur.
Kalsiyum toksik bir metal olan kurşunun emilimini önleyerek kemik ve dişleri korur, kalsiyum eksikliğinde kurşun diş ve kemiklerde depolanır.
Demirle birlikte kalsiyum alımı her iki mineralin de etkisini azaltır, keza gereğinden fazla kalsiyum çinko emilimini etkilerken tersi de olabilir.
Kadın atletlerin ve menopoz dönemindeki kadınların östrojen seviyeleri düştüğünden daha fazla kalsiyuma ihtiyaç duyarlar. Östrojen kemikte kalsiyum depolanmasını sağlayarak iskelet sistemini korur. Çok fazla egzersiz kalsiyum alımını engeller, orta derecede egzersiz ise artırır. Vitamin D alımında yetersizlik, aşırı fosfor ve magnezyum alımı da kalsiyum alımını engeller. Protein, yağ veya şekerden zengin bir diyet kalsiyum alımını etkiler.
Et, hububat, fosfordan zengin ve alkolsüz içeceklerden oluşan bir diyet kalsiyum atılımında artışa yol açar. Alkollü içecekler, kahve, aşırı tuz veya işlenmiş un, karışık ve düzensiz beslenme de vücuttan kalsiyum kaybına yol açar.
Kalsiyum eksikliğinde; eklem ağrıları, tırnaklarda kırılma, kan kolesterolünde artış, hipertansiyon, kalp çarpıntısı, sinirlilik, kaslarda kramplar, diş çürümeleri, dikkat bozukluğu, depresyon veya hiperaktivite olabilir.
Kalsiyum; süt ve süt ürünlerinde, deniz ürünlerinde, yeşil yapraklı sebzelerde bulunur. Badem, kuşkonmaz, brokoli, bira mayası, lahana, peynir, incir, keçi sütü, yulaf, susam, soya fasulyesi, şalgam, yoğurtta bulunur.
Kalsiyum içeren bitkiler; kızıl yonca, çok acı bir çeşit kırmızı biber, papatya, rezene, çemen otu, ısırgan otu, yulaf sapı, maydanoz, nane, kuşburnu, ahududu ve menekşe yaprakları, civan perçemi ve sarı buğday olarak sayılabilir.
Kalsiyum tamamlayıcıları gün içinde bölünmüş ufak dozlarda ve yatmadan önce alındığında en etkilidir, tek yüksek doz olarak alındığında daha az etkili olur. Uykudan önce alınması derin uykuya yardımcı olur. Kalsiyum kalp problemi ve hipertansiyonu olanların kullandığı kalsiyum kanal blokeri ilaçlarla etkileşebilir. Ayrıca, kalsiyum tamamlayıcıları böbrek taşı ve böbrek hastalığı olan kişilerce kullanılmamalıdır. Kalsiyum özellikle menopoz sonrası dönemde kadınların, osteoporoz gelişmesini önlemek için düzenli olarak kullanmaları gereken bir mineraldir. Osteoporoz proflaksisi için günlük 1500-2000 mg alınması gerekir. Büyüme çağındaki çocuklara ve hamilelikte kalsiyum desteği yararlı olabilir.
Demir kan yapar
Kanda en yüksek miktarlarda bulunan bu mineral, büyüme için, sağlıklı bir bağışıklık sisteminin devamı için ve enerji üretimi için önemlidir. Vücuttaki en önemli fonksiyonu hemoglobin üretimi ve kırmızı kan hücrelerinin oksijenlenmesidir.
Demir eksikliği, en sıklıkla alımındaki yetersizlikle olur. Ayrıca barsaklardan kanama veya aşırı adet kanamaları ile, uzun süreli hastalıklarda, ülserlilerde, kötü beslenenlerde, fosfordan zengin diyetle beslenenlerde, uzun süreli anti asit kullananlarda, aşırı çay ve kahve tüketenlerde de demir eksikliği olabilir.
Yoğun egzersiz de vücut demirini azaltır. Demir eksikliğinde; kansızlık, saç kırılması ve dökülmesi, tırnakların kaşık şeklini alması, yutma güçlüğü, sindirim bozuklukları, yorgunluk, sinirlilik, sersemlik hissi, şişmanlık, zihinsel işlevlerde zayıflama olur.
Demir vücutta depolandığından, aşırı alımı problem yaratabilir. Vücut dokularında ve organlarda biriken aşırı demir serbest radikallerin oluşumuna neden olarak vücudun vitamin E gereksinimini artırır.
Demir; yumurta, balık, et, karaciğer, yeşil yapraklı sebzeler, hububatlarda bulunur. Ayrıca; badem, bira mayası, böbrek, mercimek, avokado, armut, şeftali, balkabağı, soya fasulyesi, pirinç, kuru üzüm, kuru erik gibi gıdalar demirden zengindir.
Bitkilerden; papatya, rezene, çemen otu, meyan kökü, ısırgan otu, yulaf sapı, maydanoz, nane, kuşburnu, buğday zengin demir kaynakları olarak sayılabilir. Demirin emilimi için mide asidi yeterli düzeyde olmalıdır. Ayrıca demirin tam olarak emilimi için bakır, manganez, molibden, vitamin A ve B kompleks vitaminleri gereklidir. Vitamin C alımı demir emilimini, yüzde 30 kadar artırabilir. Aşırı çinko ve vitamin E miktarları demir emilimini etkiler. Romatoid artrit ve kanserlilerde demirin kullanımı bozulabilir. Enfeksiyonu olanlar tamamlayıcı demir almamalıdır, fazladan demir alımı vücutta bakterilerin çoğalmasını kolaylaştırır. Besin desteği olarak düzensiz ve rastgele demir ihtiva eden multivitamin-multimineral ürünlerin kullanılması son derece tehlikelidir. Ek demir desteği mutlaka doktor tavsiyesi ile alınmalıdır.
Magnezyum azlığı: Kramp nedeni
Vücuttaki bazı enzimlerin aktivitesi için hayati bir mineral olan magnezyum, kalsiyum ve potasyum alımına yardımcı olur. Eksikliğinde; kas-sinir uyarılarının iletimi etkilendiğinden sinirlilik ortaya çıkar. Kemiklerin şekillenmesinde karbonhidrat ve mineral metabolizmasında önemli rol oynar.
Kalp-damar hastalıklarını, kemik erimesini, bazı kanser formlarını, gebelikteki kasılmaları önleyebildiği azalmasının kramplara neden olduğu ve kolesterol seviyesini azaltabildiği gösterilmiştir. Magnezyumun en iyi kaynakları; badem, ceviz, fındık, fıstık gibi sert kabuklu meyveler, kuru baklagiller, yeşil yapraklı sebzeler ve tahıllardır. Düzenli kullanımının ruhsal gerginliği azaltabileceği, kalp ritim bozukluklarını engelleyeceği ileri sürülmektedir.
Paylaş