Mide kanseri sessiz ve derinden ilerleyebilir

Bugün can sıkıcı ve keyifsiz bir konuyu yazmak zorundayım. Nedeni yirmili yaşlardaki genç bir okurum.

Üst üste gönderdiği maillerde beni bu konuya değinmem konusunda ikna etti. Bu Bursalı genç kızın annesi henüz 48 yaşında idi ve mide kanseri ile boğuşuyordu. Ne yazık ki artık hastalık ilerlemiş bir dönemdeydi ve yapılabilecek şeyler oldukça azdı.

Mide kanseri çok geç belirti veren, zor teşhis edilen hastalıklardan biridir. Aslında geç belirti verdiğini söylemek de güç. Sorun belirtilerinin sık görülen diğer sıradan mide sorunları ile karıştırılmasından kaynaklanıyor. Yemeklerden sonra meydana gelen mide ağrıları, şişlik, hazımsızlık, yanma, ekşime ve kaynamalar ne yazık ki gastrit veya ülser gibi sık karşılaşılan mide hastalıklarında da ortaya çıkabiliyor. Mide kanseri ile ilişkili karın ağrıları, gerginlik, geğirti, gaz ve gurultu, ağızda asidik bir tad, mide bulantısı ve kusma da herhangi bir mide hastalığında görülebiliyor. Kısacası mide kanseri ile ilişkisi olmasına rağmen yukarıdaki belirtiler çoğu kez ya gözden kaçıyor ya da ciddiye alınmıyor. Sonuçta kanser sessiz ve derinden yavaş yavaş ilerliyor, teşhiste geç kalınıyor.

Çok az bir yemekten sonra bile ortaya çıkan aşırı doygunluk hissi ve iştah kaybı, açıklanamayan kilo kayıpları, gözlerde ve ciltte sarılık, ilerleyici güçsüzlük, halsizlik ve aşırı yorgunluk hali hastalığın ancak ileri döneme ulaştığı durumda ortaya çıkıyor. Bu belirtiler bile ülser veya gastrite yorumlanarak teşhiste gecikmeler olabiliyor.

HAZIRLAYICI FAKTÖRLER VAR MI

Mide kanseri daha çok bir orta yaş ve ileri yaş hastalığı. En çok 60-65 yaş grubunda rastlanıyor. İnsanlar yaşlandıkça mide kanserine yakalanma olasılıkları artıyor. Özellikle gastrite yol açan H. Pylori denilen özel bir bakteriye bağlı iltihabi gastrit, kanser riskini yükseltiyor. Bu mikrop gastrite ve ülsere neden olabildiği gibi kansere de zemin hazırlayabiliyor. Alkol ve sigaraya bağlı mide tahrişlerinin de bu olasılığı güçlendirebileceği belirtiliyor. Özellikle mide asiti az olanlar ve midesinde H. Pylori enfeksiyonu bulunanlarda kanser riskinin daha yüksek olduğu belirtiliyor. B-12 vitamini eksikliği sonucu meydana gelen bir kansızlık tipinde de mide kanserine yakalanma olasılığı yüksek bulunuyor. Atrofik gastrit veya midenin asit üretmemesi olarak bilinen sağlık sorunu da kansere yakalanma sıklığını yükseltiyor.

ERKEN TEŞHİS İÇİN

Kurutulmuş, tütsülenmiş ve tuzlanmış besinleri fazlaca tüketmek de mide kanserine yakalanma olasılığını artırıyor.

Mide kanseri iyi ki sık görülen bir sağlık sorunu değil ama sessiz ve derinden seyreden, ancak çok ileri dönemlerinde fark edilebilen bir problem. Bunun nedeni midenin oldukça geniş boyutta bir organ olması ve kanserin ancak çok büyüdüğü dönemlerde tipik belirtiler oluşturması. Bizim önerimiz sıradan mide yakınmalarını bile ciddiye almanız ve basit önlemlerle çabucak iyileşmeyen mide şikayetlerinde bir iç hastalıkları veya gastroenteroloji uzmanından yardım istemenizdir. Bu uzmanın yapacağı endoskopik bir inceleme teşhisin konulmasına çoğu kez yetecektir.

El titremesi önemli bir işaret olabilir

Tremor dediğimiz ve günlük dilde titreme diye tanımladığımız yakınmalar "istemimiz dışında ortaya çıkan hareketler" grubuna girmektedir.

Tremor; ellerde, kollarda, başta ya da seste oluşabilmektedir. Korku, yorgunluk ya da aşırı sinirlenme durumlarında ortaya çıkan tremor, normal bir reaksiyon olarak değerlendirilir. Ayrıca aşırı kafein alımı, bazı ilaçların kullanımı ya da kesilmesi de tremor’a yol açabilmektedir.

Eğer tremor bahsettiğimiz nedenler bulunmaksızın, günlük aktiviteler sırasında ortaya çıkıyorsa "esansiyel tremor" olma olasılığı yüksektir. Esansiyel tremor en sık görülen hareket bozukluğudur.

Esansiyel tremor iki yaş grubunda daha sık görülmektedir. Birincisi 15-20’li yaşlar, diğeri de 50-70’li yaşlar arası.

Hastalığın nedeni kesin olarak bilinmemektedir. En önemli özelliği; tremorun aktivite sırasında ortaya çıkmasıdır (yazma, bardağa uzanma-tutma gibi). Hastaların yüzde 50-70’inde ailede benzer şikayetleri bulunan başka bireyler mevcuttur.

Uyku sırasında tremor gözlenmez, alkol alımı ile şikayetlerin azaldığı hasta tarafından bildirilebilir.

Prof. Dr. Ayşe ALTINTAŞ

aaltintaş@yasasinhayat.org

Hangi balık cilde daha faydalı

Somonun cilde faydalı olduğu doğru ama diğer balıkların da cilde yararı var. Özellikle soğuk suda yetişen alabalık ya da derin, soğuk ve temiz sulardan avlanan uskumru, sardalye veya hamsilerimizin de kılıç veya kalkanlarımızın da cildinize yardımcı olabileceğini hatırlatalım.

Biz çiftlik balıklarının yerine doğal yetişen balıkları ısrarla hatırlatıyoruz. Balık yemeden önce temiz ve güvenli alanlarda avlanıp avlanmadığını kontrol edin. Kirli denizlerde yetişen balıklarda civa, kurşun gibi ağır metaller ve PCB’ler bulunabiliyor. Bunlar özellikle hamileler ve emziren anneler için tehlikeli olabiliyor.

Keten tohumu ilaç gibi

Keten tohumu son derece önemli bir besindir. İçinde bol miktarda bitkisel Omega-3 yağı, (Alfa Linoleik Asit), Lignan isimli bitkisel östrojenler ve posa bulunmaktadır. Keten tohumu, tok tuttuğu, kabızlığı önlediği, kolesterol ile mücadeleyi kolaylaştırdığı ve ucuz, sağlıklı bir besin olduğu için yaygın olarak tüketilmektedir. Kullanımını bizim de tavsiye ettiğimiz bu doğal ilaçtan yararlananların bize çok sık yönelttikleri bir soru var: Keten tohumunu meme kanseri veya prostat kanseri riski olanlar ya da bu hastalık nedeniyle tedavi görenler de kullanabilir mi?

Bu sorunun şimdilik güvenilir bir yanıtı yok gibi görülüyor. Bizim gözlemlerimiz geniş gruplarda yapılacak uzun süreli araştırmaların sonuçları alınana kadar meme kanseri ve prostat kanseri riski veya hikayesi olanların, keten tohumu tüketirken dikkatli olmaları gerektiği yönündedir. Duke Üniversitesi’nde (Amerika) yapılan bir çalışmanın sonuçları da bu konuda gösterilen dikkatin sürdürülmesi gerektiğini tavsiye ediyor. Amerikan Ulusal Klinik Onkoloji Kongresi’nin toplantısında sunulan çalışmaya göre; besinlerle fazla miktarda yağ tüketmek prostat ve meme kanseri riskini çoğaltıyor. Bu yüzden aşırıya kaçılmamasında yarar var.

Diyetisyen

Tuğçe ALTAN

BAHÇE


taltan@yasasinhayat.org

İngiltere’de lokanta ve barlarda sigara yasak

İngiltere’de temmuz ayının başından itibaren halka açık alanlarda sigara kullanımı daha da kısıtlandı. Sigara tiryakilerinin barlarda, restoranlarda sigara içmelerine artık izin verilmiyor. Yani bar ve lokanta çalıştıranlar sigara içenler için bir santimetre karelik bir yer bile ayıramıyor. Bunun nedeni ikinci el sigara içmenin yeni tehlikelerini gösteren bazı çalışmalardır. İkinci el içiciler yani komşu masadaki dumanı soluyan pasif tüketiciler de en az sigara içenler kadar akciğer kanseri ve diğer akciğer hastalıklarına yakalanma riski taşıyorlar.

Kalp hastalıkları ve kalp krizi riski için de aynı durum söz konusu. Amerika’da yapılan yeni bir çalışma kapalı ortam veya restoranlarda havalandırma sistemlerine güvenilmemesi gerektiğini çünkü sigara dumanının çok düşük dozlarda bile sigara içmeyenlerde kana pıhtılaşma eğilimi kazandırdığını, damarlarda tıkayıcı plaka oluşumunu hızlandırdığını, damarları sertleştirip genişleme kabiliyetlerini azalttığını ortaya koydu. Sigara dumanında bulunan kanser yapıcı NNK maddesinin bar ve restoran çalışanlarının kan ve idrarlarında saatte yüzde altı hızında arttığını belirleyen araştırmacılar NNK’nın sigara ile ilişkili akciğer kanserinin oluşumunda önemli bir rol oynadığının altını çiziyor. Sözün özü eğer sağlığınızı düşünüyorsanız bulunduğunuz ortamlarda sigara içilmesine izin vermeyin.

Dr. Evren ALTINEL

ealtinel@yasasinhayat.org

Direnç egzersizlerini unutmayın

Egzersiz planınızı yaparken, egzersiz programınızda direnç egzersizlerine de yer vermelisiniz. Direnç egzersizleri ile kaslar, üzerlerine eklenen yükü yanıtlayabilmek için daha çok güçlenirler. Şınav, ağırlık kaldırma, barfiks ve benzeri egzersizler direnç egzersizlerinin en sık kullanılanlarıdır. Direnç egzersizleri sadece yağ azaltmanın değil, kas gerginliğini artırmanın da anahtarlarıdır.

Direnç egzersizlerini hangi yoğunlukta ve sıra ile yapacağınızı deneyimli bir uzman ile planlamanız gerekir.

DİYET GÜNLÜĞÜ

Sorularınız için: Tel: (0212) 236 73 00

Diyet yaparken bir lokma liste dışı bir şeyin tadına bakmak diyeti gerçekten bozar mı?

Kaçamaklar diyeti bozar mı

Günlük almanız gereken kaloriye göre düzenlenmiş bir beslenme planında karbonhidrat, protein ve yağ dağılımı, kilo vermenize yardımcı bir şekilde düzenlenmiştir. Örneğin 1200 kalorilik bir diyetin 650 kalorisi karbonhidrattan, 300 kalorisi yağdan, 250 kalorisi proteinden sağlanmalıdır. Bu sisteme göre yapacağınız bir lokma kaçamağın kalorisinin yanı sıra hangi grup ağırlıklı olduğu önemlidir. Her tadına baktığınız yiyecek için her zaman ekmek dilimlerini azaltmak diyetin dengesini bozacaktır. 1 kadeh şarap içtiğinizde o öğündeki salatanızdan yağı ve gece meyvenizden 1 porsiyon meyvenizi azaltmak doğru bir değişimdir.

Bunun yanı sıra liste dışında tadına baktığınız yiyecekler de kalori kaynakları olup bir lokma olması kalorisinin diyetinizi bozmayacağı anlamına gelmemelidir. Ve doğru değişimleri yapmadığınızda, kaçamağınızın kalorisini belli bir yiyecekten azaltıp almanız gereken kaloriyi aşmasanız da karbonhidrat, yağ ve protein dengesindeki bozulmalar kilo vermenizi engelleyecektir. Tabii ki bu değişimleri kendi kendinize yapmak oldukça zor olduğu için diyetisyen yardımı almanızı öneririm. Haftada bir gün öğününüzde özlediğiniz bir tadı tatmanızı sağlayacak değişimleri de diyetisyeninizle paylaşabilirsiniz.

niluferinceis@yasasinhayat.org

Aynı şeyi yemekten sıkıldınız mı (2)

Ara öğünler için öneriler;

Aralarda yiyebileceğiniz yağı azaltılmış, kepekli bisküvilerin çeşitlerini inceleyin. Sevip sevmediklerinizi ayırın ve etiketinde ne yazıyor inceleyin. Çayın yanında birkaç bisküvi güzel bir ara öğün olabilir.

n Meyve ve taze sıkılmış meyve suları en sevilen ara öğünlerdir. Eğer gün boyunca yoldaysanız bu meyveler kiraz, şeftali karpuz yerine daha kolay yenebilen kuru kayısı, elma vb olsa daha çok rahat edeceğiniz kesin.

n 1 bardak buz gibi ayran. 1 bardak soğuk süt veya light sütlü bir kahve.

n Diyetin kalorisine göre değişse de biraz fındık veya ceviz size iyi gelecektir.

n Az yağlı peynir ve esmer ekmek ile hazırlanmış bir sandviç veya tost.

n Simit+peynir+çay (en sevilen ara öğün!!!) bıkmadan yiyebileceğiniz bir ara öğün. Ama gün içindeki ekmek hakkınızı ayarlamayı unutmayın.

n Az yağlı, bol baharatlı, ekşili (nar ekşisi olabilir) bol yeşillikli kısır. Beş çayına güzel yakışır. İyi bir posa kaynağıdır.

n Belki kepekli un ve az yağla hazırlanmış kurabiye de olabilir. Artık diyet kurabiye üreten yerler var ama içeriği hakkında bilgi veremeyen yerlerden lütfen almayın. İçindekileri mutlaka sorun. Kepekli un kullanılmış mı, tatlandırıcı var mı? Bir diyetisyen tarafından kontrol edilmiş mi? (Devam edecek...)

gunes@yasasinhayat.org
Yazarın Tüm Yazıları