Paylaş
Bazı insanların aldıkları enerjiyi daha yavaş harcadıkları, daha zor ve daha yavaş kullandıkları, hormon sistemlerinin bu programları yürütürken ciddi olarak zorlandığı, bu nedenle ne kadar dikkatli beslenirlerse beslensinler, daha kolay şişmanladıkları doğrudur.
Yani bir insanı şişman yapan sebepler, sadece beslenmeye bağlı nedenler olmayabilir. Bu nedenle “Aslında o kadar da çok yemiyorum”, “Nasıl bu kadar kolay kilo aldığıma hayret ediyorum” diyenlere inanmalı, hemen “obur” yaftasını yapıştırmamalı ve yardımcı olmalısınız. Bu sorunun tıptaki adı metabolik sendromdur.
En az şişmanlık sorunu kadar önemli ve tehlikeli olan, hızla yayılan, önceleri orta yaşlı kadınların ve erkeklerin derdi sanılırken şimdi fazla kilolu ve şişman gençler ile küçük çocukları da etkileyen bir sorundur metabolik sendrom. Bir hastalık değil, bir sendromdur. Yani hastalıkların habercisi... Bel çevresi gittikçe genişleyen, kan şekeri düzeyleri dengesiz, yüksek tansiyonlu, kolesterol seviyeleri olması gerekenin çok üstünde ve kilo fazlası olanları uyarıyorum:
Genetik yatkınlığınız varsa, dengesiz beslenme alışkanlıkları ve yetersiz fiziksel aktivite düzeyi, sigara ve alkol kullanımı gibi yanlış yaşam tarzı seçimlerinizle bu sendromu siz de tetikleyebilirsiniz.
Özellikle son yıllarda sinsice yağlanıyor ve fazla kilolarınızı vermeyi sürekli erteliyorsanız, LDL kolesterol ve trigliserit düzeyleriniz yüksek, HDL kolesterolünüz düşükse, hipertansiyon sorunu sizi de tehdit ediyor, bel çevreniz sürekli genişliyor, yorgunluk ve halsizlikten çok sık şikâyet ediyorsanız, kilo fazlalığı sorunu ile ailenizde şeker hastalığı, kalp krizi ve inme öyküsü varsa metabolik sendromla siz de çoktan ve fark etmeden tanışmış olabilirsiniz!
Sorun sadece genetik değil
Genetik eğilimin dışında metabolik sendroma neden olabilen daha pek çok faktör var. İşte en önemlileri:
- Hareketsiz bir yaşam tarzını ısrarla sürdürmek
- Öğün atlamak
- Basit karbonhidratlardan üretilmiş besinleri (kek, çikolata, şekerleme, kurabiye ve pasta) fazla tüketmek
- Öğün tercihlerinin bol yağlı ve yüksek kalorili fast food besinlerden yana kullanmak
- Hazır besinlerde bulunan katkı maddeleri ve trans yağ asitlerinin fazla almak
- Yüksek yoğunlukta bedensel ve ruhsal strese maruz kalmak
- Vitamin mineral yoğunluğu düşük, enerji yoğunluğu yüksek, kalitesiz besinleri çok fazla kullanmak
- Kiloyu yönetememek
Rakamlarla metabolik sendrom
Eğer kişide aşağıda belirtilen beş kriterden, üç ya da daha fazlası mevcutsa metabolik sendromun varlığından söz edilebilir.
1- Bel çevresinin erkeklerde 102, kadınlarda 88 cm’den fazla olması.
2- Trigliserit düzeyinin 150 mg/dl fazla olması.
3- HDL kolesterol düzeyinin erkeklerde 40, kadınlarda 50 mg/dl altında olması.
4- Kan basıncının 130/85 mm Hg fazla olması.
5- Açlık kan şekerinin 110 mg/dl fazla olması.
Ne yapmalı?
Neden olan sorunlar çözülmeli:
* Fazla kilolarınızı vermelisiniz. Kilonuzu sağlıklı sınırlar içerisinde korumayı öğrenmelisiniz.
* Fiziksel aktivite azlığınızı gidermelisiniz. Hareket etmeyi alışkanlık haline getirmelisiniz.
İlişkili risk faktörleri izlenmeli ve gerekiyorsa tedaviye alınmalı:
* Hipertansiyon (yüksek tansiyon) tedavi edilmelidir.
* Protrombin zamanı (pıhtılaşma eğilimi) takip edilmelidir.
* Aterojenik dislipidemi (damar tıkayıcı kan yağı değişimleri) dikkatle izlenip tedavi edilmelidir.
Metabolik sendrom “acil çözüm gerektiren” bir sorundur!
Genetik faktörler, hareketsiz bir yaşam biçimi, karbonhidrat ve doymuş yağlar bakımından zengin, posadan fakir Batı tipi bir beslenme biçimi (fast food tarzı beslenme), sigara içme ve kilo alma, metabolik sendromun en önemli hazırlayıcılarıdır.
Metabolik sendromun temel bileşenlerinden birisi, “aterojenik dislipidemi” olarak adlandırılan ve süratli ilerleyen bir damar sertliğiyle kendini gösteren kan yağı dengesizlikleridir.
Yüksek LDL kolesterol düzeyi ile kardiyovasküler hastalıklar arasında bir ilişki olduğu bilinmektedir ve LDL kolesterol düzeyinin azaltılması, tedavinin amacına ulaşması için en önemli yoldur.
Metabolik sendromlu kişilerde HDL kolesterol düzeyleri kritik düzeyin altına inmektedir. Yani bu bireylerde, damar daralması ve tıkanıklığı daha da hızlanmaktadır.
Metabolik sendromun diğer bir bileşeni ise “insülin direnci”dir. Bilindiği gibi insülin, hücresel besin unsurlarının alınması, metabolize edilmesi ve depolanmasından sorumlu olan temel hormondur. İnsülinin görevleri arasında hücre içi metabolizmaların uyarılması ve hücrede şeker, yağ asitleri ve amino asitlerin depolanması da gelmektedir.
Metabolik sendromlu hastalarda, dokularda, özellikle iskelet kaslarında ve yağ dokusunda, insüline karşı direnç meydana gelmektedir. Karın çevresinde birikmiş yağla kolayca anlaşılabilen insülin direnci, metabolik sendromun oluşumunda en etkin faktördür.
Özellikle üst vücut şişmanlığı, fiziksel aktivite yetersizliği, erkeklik hormonları, yaşlanma ve genetik faktörler insülin direnci için hazırlayıcıdır. Sonuçta insülin direnciyle birlikte, bozulmuş glikoz toleransı ortaya çıkmakta ya da şeker hastalığı oluşmakta, trigliserit düzeyleri yükselip, HDL düzeyleri azalmakta ve gut ortaya çıkmaktadır.
Paylaş