Ortalama yaşam süresinin neredeyse 80’li, 90’lı yıllara ulaşması, 120 yıl yaşama hayalini her gün biraz daha güçlendiriyor.
Uzun yaşamak güzel bir şey ama bazı sorunları da beraberinde getiriyor. Yaşlandıkça ortaya çıkan bellek kaybı, kas ve kemik gücü azalması, organ yetmezlikleri, kanser, şeker hastalığı, hipertansiyon gibi sorunlar yaşlılığın keyfini bir hayli azaltıyor.
Bize göre uzun ömürlülük bir takıntı değil bir haktır. Bilim sizin ömrünüzü uzatmıyor. Bilimin katkısı hakkınız olan yaşam süresini elde etmenize yardımcı olmaktan farklı bir şey değil. Sadece modern tıptaki gelişmeler değil teknolojik devrim, yiyeceklerin ucuz ve ulaşılabilir hale gelmesi, ekonomik iyileşme ve refahın yaygınlaşması, eğitimin iyileşmesi ve daha pek çok şey yaşam süresinin sınırlarını zorlamada size destek oluyor.
Yaşam süresi sadece antibiyotiklerin, aşıların, kolesterol azaltıcı ya da antihipertansiflerin keşfi nedeniyle uzamıyor. Daha iyi yaşam koşullarının, daha temiz bir çevrenin, daha temiz su ve yiyecek temininin de bunda katkısı var.
Eğer bütün bu iyileşmeler devam ederse ortalama yaşam süresindeki artma da devam edecek. Ne var ki, insanların ne kadar yaşayacakları konusunda bir biyolojik son nokta mutlaka olmalıdır.
Çeşitli organizmalarda yapılan çalışmalar, bir canlının maksimum yaşam süresinin o türün doğum ile olgunluk arasında geçen biyolojik yaşam süresinin 6 katı kadar olduğunu gösteriyor.
Bu formülü kullandığınızda insanlar için en ileri yaş sınırı 120’leri pek geçmiyor. Hemen hatırlatalım: 1997’de ölen ve en uzun ömürlü insan unvanını kazanan Fransız kadının yaşam süresi de bu rakama oldukça yakındı: 122...
Kısacası, bilim biyolojik saatinizi geriye çeviremese de onu ileriye alabiliyor. Ne kadar yaşarsanız yaşayın, önemli olan yaşadığınız süre değil yaşam kalitenizdir. Yaşam kalitenizi belirleyen faktörlerin başında ise sağlık geliyor. Ben ve çalışma arkadaşlarım bundan böyle haftada 4 gün sizinle birlikte bu sayfayı paylaşacağız.
Yaşasın Hayat! Uzmanları olarak sağlığınızla ilgili her konuda sizi aydınlatmaya çalışacağız. Sorularınızı yanıtlayacak, size yeni gelişmeleri aktaracak, beslenmenin, uykunun, egzersizin, bedensel aktivitenin ve daha pek çok şeyin sağlığınız üzerindeki etkilerini tartışacağız.
Hücresel yaşlanmanızı azaltacak, bağışıklık sisteminize güç katacak, kilo kontrolünüzü kolaylaştıracak, cilt yaşlanmanıza engel olacak, cinsel yaşamınızı iyileştirecek, sizi hastalıklardan korumak, onları erken tanıma ve hızla iyileşebilme konusunda rehberlik yapacak bilgiler aktaracağız.
Bize lütfen çekinmeden yazın, e-mail yollayın. Sorularınızın dikkatle inceleneceğinden ve yanıtlanacağından kuşku duymayın.
Kullandığınız ilaçlara, laboratuvar testlerine, vitaminlere, minerallere, bitkisel ürünlere yönelik sorular da gönderebilir, bize yaşlanma sürecinde karşılaşacağınız dejeneratif sağlık sorunları yanında güncel sağlık problemlerinizi de sorabilirsiniz.
Sağlıkla kalın, huzurla yaşayın...
Günde kaç kalori almalıyım?Öncelikle, dengeli bir beslenme programı uygulayarak vücudunuzdaki her bir kilo için 20 kalori almalısınız. Buna, günlük aktivite durumunuza göre 400-700 kalori daha eklemelisiniz. Sözgelimi 65 kiloda aktif bir kadının günlük alması gereken kalori miktarı 1800-2000 civarındadır. Bu kişi haftada yarım ile bir kilo vermek istediğinde, günlük kalori miktarını 500 kalori azaltmak yeterlidir. Eğer siz daha kalıcı ve sağlıklı kilo çözümleri istiyorsanız, diyet yaparken günlük kalori miktarından 250 kalori indirin ve 250 kaloriyi yaktıracak kadar da egzersiz yapın.
Su tüketimini artırmak içinGün içerisinde kahve molalarını su molalarına çevirin. Gün içinde sık sık bir şeyler içme isteği duyuyorsanız, masanızda hep bir bardak su bulundurun.
Yemeklerinizin ve ara öğünlerinizin başında veya sonunda mutlaka su içme konusunda vücudunuzu bilinçlendirin.
Su bulunan hiçbir yerde fırsatı kaçırmayın ve su için.
Partilerde veya diğer sosyal toplantılarda alkol yerine soda tercih edin.
Özellikle sıcak havalarda fiziksel aktivite öncesi ve sonrasında su için. Susamayı beklemeyin.
Dışarı çıkarken veya seyahatleriniz esnasında hep yanınızda küçük bir şişe su bulundurun.
Günde alınması gereken yağ miktarı Araştırmalar gösteriyor ki, bir günde tüketilen kalori miktarının yüzde 25’i, diyet yapıyor olun veya olmayın yağlardan sağlanıyor. Bu miktar; kalp krizi, obezite ve diyabet riskini en aza indirmek için yeterli. Örneğin 1200 kalorilik bir diyet yapıyorsanız, alabileceğiniz yağ miktarı 30-35 gramla sınırlıdır. Bu miktarı 4 tatlı kaşığı bitkisel sıvı yağlar, 5 adet zeytin ve 2 adet ceviz ile karşılayabilirsiniz. Önemli olan beslenme ile alacağınız yağı hangi kaynaklardan sağladığınız.
Demir eksikliği tedavisiHaftada 3-4 kez yağsız kırmızı et, tavuk ve hindi eti tüketin.
Sebze yemeklerini yumurta, kıyma ve tavuk ile hazırlayın.
Kırmızı et ve beyaz et tüketilen öğünlerde, demir emilimini artırdığı için yemeklerle birlikte C vitamini kaynağı sebzeler, meyveler veya meyve suları tüketin. (Örneğin ızgara köfte yanında limonlu bol yeşil salata veya bir bardak portakal suyu tüketebilirisiniz.)
Yemeklerden 45 dakika önce, sonra ve yemeklerde çay, kahve içmemeye özen gösterin.
Çay mı kahve mi?Kahve yerine tercihinizi siyah veya yeşil çaydan yana kullanmanızda fayda var. Kalp sağlığını destekleyen antioksidanlarla (flavonoidler, kateşinler) tıka basa dolu olan çay, sizi daha enerjik hissettirmenin ötesinde sağlıklı damarlara sahip olmanıza katkı sağlar. Ayrıca çayda bulunan ve "kateşin" veya "epigallokateşin" olarak bilinen bazı doğal antioksidanların kanseri önlemeye yardımcı etkisi olduğunu da hatırlatalım.
CEVAP: ÇAY
Yumurta-kolesterol ilişkisi Yumurtayı ölçülü olarak tükettiğiniz sürece kolesterolünüzü yükseltmez. Yumurta proteinlerinin yüzde 100 oranında vücut proteinlerine dönüşebildiği belirlenmiş ve bu nedenle yumurta proteinleri "örnek protein" veya "biyolojik yönden yüksek değerli protein" kabul edilmiştir. Çok ciddi tıbbi engel olmadıkça (yumurta alerjisi gibi) vücudunuzu bu sağlıklı ve lezzetli protein kaynağından mahrum bırakmayın.
Orta boy bir yumurtanın sarısı 210 mg. kolesterol içermektedir. Sağlıklı bir insanın günlük ihtiyacı da 200 mg. civarındadır. Bununla birlikte sağlıklı bir beden 300-500 mg. kolesterol içeren beslenme planında sorun yaratmaz. Ayrıca yeni yapılan çalışmalar, diyetle alınan kolesterolün kan kolesterol seviyelerini yükseltmede etkili olmadığını da düşündürüyor. Kan kolesterolünü yükselten temel besin unsurunun doymuş yağlar olduğu belirtiliyor.
Kolesterol problemi olmayan sağlıklı kişiler, haftada iki adet yumurta tüketebilirler. Kolesterol problemi olan kişiler de haftada bir kez katı pişmiş olarak tüketebilirler. Ayrıca kolesterol problemi olan kişiler, haftada 2-3 kez yumurta akı ile yapılmış lezzetli sebzeli omletlerle bu sağlıklı protein kaynağından faydalanabilirler.
BİR SORU35 yaşında bir ev hanımıyım. Kilo vermeye çalışıyorum. Öğünler arasında atıştırmalardan sakınmak için sürekli süt ve meyve suyu içmeye çalışıyorum. Ancak tartıya çıktığımda kilomda bir değişme göremiyorum. Sizce uygulamamda bir hata mı var?
Sıvı tüketimi öğünler arasındaki atıştırma ihtiyacını azaltabilir. Önemli olan aralarda tüketilen sıvıların miktarı ve içeriğidir. Örneğin siz ara öğünlerde atıştırmayı azalttığını düşündüğünüz sıvıları meyve suyu ve süt olarak tercih etmişsiniz. Ancak bu içecekler besin öğeleri bakımından zengin aynı zamanda iyi birer enerji kaynağıdır. Uyguladığınız zayıflama diyetinde kalori alımını yediklerinizle kontrol altında tutmaya çalışırken, sadece 1 kupa az yağlı süt (240 ml.) ve 1 su bardağı meyve suyu içtiğinizde bile 250 kaloriyi fazladan almış oluyorsunuz. Bir günde 3-4 ara öğün yaptığınızı düşünecek olursak fark etmeden almanız gereken kaloriyi iki katına çıkarmış olabilirsiniz.
Dengeli bir beslenme programında 2-3 porsiyon süt ve süt ürünleri ile 3-4 porsiyon meyve yer almalıdır. Ara öğünlerde kalori alımınızı artırmadan atıştırma ihtiyacınızı azaltmak için bitki çaylarını, çayı, bazen sodayı ve özellikle de suyu bol bol tüketebilirsiniz. Tüm içecekler arasında su hem susuzluğunuzu giderme hem de açlığı bastırma konularında size yardımcı olabilecek en ideal içecektir. Bir dilim limon ile suyunuzu daha lezzetli hale getirebilirsiniz.
Diyetisyen Nilüfer BayramBİR SORUBiz ofiste çalışan (25-35 yaşları arasında) dört arkadaşız. Kilo vermek istiyoruz. Sabahları mutlaka kahvaltı etmeye çalışıyoruz. Genelde simit, poğaça, börek tarzında bir şeylerle yanında şekersiz çay oluyor. Acaba kahvaltıda çok mu yanlış yapıyoruz?
Sağlıklı kilo kaybı sağlamak ve kiloyu korumak için tek öğünde yediklerinizden çok, bir gün içinde alınan toplam enerji ve bu enerjinin hangi besin gruplarından geldiği önemlidir. Sabah poğaça, börek gibi yağdan zengin bir hamur işi besini tercih etmek yerine simiti seçmek hem kahvaltıda, hem de gün boyu aldığınız toplam yağ miktarında azalma sağlayacaktır. Hatta mümkünse kepekli simit tüketirseniz posa miktarını da artırır ve glisemik yükü iyice azaltırsınız. Unutmayın! Glisemik yük azaldıkça karbonhidratın yağa dönüşüm olasılığı da azalacaktır.
Kahvaltıda yağlı olmayan bir peynir ve domates, salatalık, biber gibi çiğ sebzeler de tüketirseniz hem bağırsaklarınızı rahatlatmış hem de sağlıklı bir kahvaltı yaratmış olacaksınız. Belki de almanız gereken yağı 5 adet zeytinden veya 2 adet cevizden sağlayarak ya da domatesin üzerine 1 tatlı kaşığı zeytinyağı ilavesi ile onu daha sağlıklı hale getirmiş olursunuz. Haftada 1-2 gün simit ya da undan yapılmış esmer ekmeklerle kahvaltınızı çeşitlendirebilirsiniz.
l 1 adet poğaça yaklaşık 20 gr. yağ içerir. Poğaçanın sadece yağlardan gelen kalorisi yaklaşık 180 kalori civarındadır.
l Sabahları 2 dilim ekmek (50 gr.) yerine yarım simit tüketebilirsiniz.
Diyetisyen Güneş AYIRDİYET GÜNLÜĞÜSorularınız için:
manager@yasasinhayat.org Tel: (0212) 236 73 00