Menopoz şekeri var mı

Menopoza girmek şeker hastalığına yol açmaz.

Yani, "menopoz şekeri" diye bir şeker tipi yoktur. Menopoz çağında ortaya çıkan şeker hastalığı "erişkin veya orta yaş şeker hastalığı" olarak bilinen "Tip II Diyabet"tir. Bu diyabetin ortaya çıkmasında genetik faktörler, beslenme yanlışları, hareketsiz bir yaşam tarzı ve özellikle kilo almak önemlidir.

Menopoz ile birlikte kadınlarda bedensel ve ruhsal alanda önemli değişiklikler olur. Bu değişikliklerin çoğu doğaldır. Birkaç istisna dışında, menopoz belirtileri olarak tanımlanan kemik kırılganlığı artışı, kolesterol yükselmesi, kalp-damar hastalığı riskinin fazlalaşması, kilo alma eğiliminin artması, ateş basmaları, terlemeler ve uyku sorunlarının ortaya çıkması, cildin, saçların, tırnakların yaşlanma süreçlerinin hızlanması, beklenen, olması gereken fizyolojik süreçlerdir. Bu belirtilere, bu tür sorunlara menopoza giren her kadında az veya çok rastlanır.

MENOPOZ SAĞLIKLI BİR SÜREÇTİR

Kısacası, menopoz dönemi bir hastalık gibi algılanmamalıdır, menopozun kemik kırılganlığı artışı dahil herhangi bir hastalığa yol açabileceği düşünülmemelidir. Eğer bu doğal süreç iyi yönetilemezse yani ortaya çıkan ve sağlığı tehdit edebilen değişimlerle iyi mücadele edilmezse tabii ki bazı sağlık sorunları ortaya çıkacaktır. Menopoz sürecinde ortaya çıkan her türlü sorunun "yönetilebilir sorunlar" olduğunu bilmenizde yarar var. Ortalama yaşam süresinin uzaması, özellikle kadınların 70’li, 80’li yaşlara sağlıkla ulaşmasının mümkün hale gelmesi menopoz sorunlarına ilgiyi artırmıştır. Bunun sebebi günümüzde menopoza giren bir kadının önünde neredeyse 25-30 yıldan fazla bir yaşam beklentisinin bulunmasıdır. Yeni bin yılın kadınları 20-30 yıllık bir süreyi, yani ömürlerinin neredeyse üçtü birini menopozda geçiriyor, doğal olarak da bu döneme ilişkin sorunlara ilgi duyuyorlar.

MENOPOZDA GEÇEN SÜRE UZAYINCA

Modern tıbbın kemik yoğunluğu azalması, kadın kalp hastalıkları, cilt yaşlanmasının yavaşlatılması veya rahim ağzı kanseri gibi sorunlara duyduğu ilginin arkasında da işte bu yeni değişim, yani "uzamış menopoz" süreci yatıyor. 1930-40’lı yıllarda menopoza giren bir kadın en çok 10 yıl daha yaşıyor, ne kemik erimesi problemi ile kalp-damar sorunuyla ne de artrit gibi romatizmal problemlerle karşılaşacak kadar ömür sürebiliyordu. Süre uzayınca, sorunlar derinleşti, belirginleşti. Buna rağmen bilmelisiniz ki menopoz mutlaka hastalandıran, sağlık sorunlarına yol açan, yaşam kalitesini bozan kötü bir dönem değildir. Menopoza girerken ufak tefek bazı değişiklikler yaşamanız, menopoz süresince farklı problemlerle karşılaşmanız, menopoz sürecinde eskisinden daha sık sağlık sorunu yaşamanız mümkündür ama bunların tümünün yönetilebilir, baş edilebilir şeyler olduğunu hatırlatalım.

İYİ HAZIRLANMAK ÇOK ÖNEMLİ

Menopoz döneminin en önemli yanı, yaşlanmanın belirginleştiği hayat dilimiyle çakışmasıdır. İyi yönetilemediğinde zaten doğal yaşlanmanın problemleriyle baş eden kadına yeni ve farklı sorunların kapısını açabilmesidir. Üst üste gelen bu problemlerin canınızı sıkmasını istemiyorsanız 30’lu yaşlardan itibaren kendinize yavaş yavaş bir çekidüzen vermeye çalışmalı, 40’lı yaşlara yaklaşırken durumu biraz daha ciddiye almalı, hazırlıklarınızı yoğunlaştırmalısınız. İyi hazırlandığı ve yönetildiği taktirde menopoz çağının çocuklarınızı yetiştirdiğiniz, meslek sahibi yapıp evlendirdiğiniz, kucağınıza torunlarınızı alıp sevdiğiniz bir "huzur dönemi" olabileceğini lütfen unutmayınız.

Patatesten gelen canlılık

Hyaluronic Acid (HA), vücutta göz, cilt, sinir ve bağ dokuda bulunan nemlendirici, kayganlaştırıcı özelliğe sahip protein yapısında bir maddedir. "Hyalos" eski Yunanca’da "cam" demektir. HA, dokuya canlılık, parlaklık, esneklik kazandırarak bu tanımı bir anlamda doğrular. Son yıllarda, HA’nın, özellikle cilde destek verdiği, kırışık giderici ve gençleştirici olduğu yönünde vurgulamalar yapılmaktadır.

Japonya’nın Tokyo kentine yakın Yuzuri Hara kasabasında yetişen özel bir tatlı beyaz patates cinsinin HA’dan çok zengin olduğu saptanmıştır. HA’nın dıştan kullanımı yerine ağızdan alımının daha etkin ve pratik olacağı varsayımından yola çıkarak HA içeren tabletler üretilmiştir. Kullanım süreleri değişken olmak koşuluyla, katılımcıların yüzde 50’ye yakınında görmede düzelme, daha pürüzsüz bir cilt, yorgunluk yakınmasında azalma şeklinde sonuçlar elde edilmiştir. Kabul görmüş klinik çalışma sayısının ve içerdiği olgu miktarının azlığı yeni çalışmaların gerekliliğini de ortaya koymaktadır.

Yumurta çok değerli bir besindir

Gelişme çağındaki çocukların, yaşlıların protein ve demir ihtiyaçlarını karşılamada yumurta kadar güvenilir besin kaynağı azdır. Yumurtada A ve B vitaminlerinin de bol miktarda bulunduğunu hatırlatalım. Yumurtayı gereğinden çok haşlamayın. Çok haşlamak yumurta sarısında bulunan demiri hasara uğratmakta, yapısını bozmaktadır. Fazla haşlanmış yumurta sarısının etrafında bulunan koyu yeşil renk tabaka bu yumurtadaki demirin vücut tarafından kullanılamayacağını gösteren bir işarettir. En iyisi 7-10 dakika kaynamış suda bekletmektir. Daha az haşlanıldığında yumurtada bulunabilecek bazı bakteriler ölmeyebiliyor. Çok hoşlanmayacağınız bir bilgi de aktarmak zorundayız. Beslenme uzmanları yumurtayı yağda kızartarak yemenizi pek tavsiye etmiyor. Onlar bu işlemin kanserojenik etkiyi artırabileceğini düşünüyorlar.

Kimler bel fıtığı ameliyatı olmak zorunda

Tüm dünyada 1980’lerde bel fıtığı teşhisi konan hastaların yüzde 46’sı ameliyat edilirdi. Zaman içerisinde bu ameliyatın komplikasyonlarının çok olduğu görüldü. Günümüzde cerrahiye giden hastaların sayısı dünyada yüzde 3’e düştü. Mecbur kalmadıkça cerrahiye ihtiyaç duyulmuyor. Ameliyat, bel fıtığı nedeniyle fiziksel kusur oluşmuşsa, hasta idrarını ve büyük abdestini kontrol edemiyorsa, hastada felç öncesi belirtiler başlamışsa gerekli oluyor. Bu belirtilerin en önemlisi kasılmalardır. Ayrıca yapılan tüm rehabilitasyon ve fizikoterapi tedavileri sonuç vermiyorsa o durumda cerrahi müdahale öneriyoruz. Şöyle özetleyebilirim bana ayda 100 hasta geliyorsa bunlardan sadece 1 veya 2’sine ameliyat öneriyorum.

Risk taşıyor mu

Bütün ameliyatlar gibi bu da risklidir. Herkes kendine göre bir cerrahi yöntem uyguluyor. Kimisi diski tamamen çıkarıyor. Kimisi çıkan bölgeyi tıraşlıyor. Sonuçlar da cerrahinin yapıldığı kuruma ve yapan cerraha göre değişiyor.

Bu hastaların da ameliyat sonrasında çok ciddi rehabilitasyon programlarına katılması gerekiyor. Bu programlar en az 10 en çok 20 seans sürüyor. Hasta uzmanın verdiği hareketleri bir ömür boyu evde yapmaya devam ediyor.

Şişmanlığın bel fıtığı üzerinde etkisi var mı

Şişmanlarda fazla kiloyla birlikte bele binen yük artar. Ani kilo alıp verme de bel fıtığında etkilidir. Şişman kişinin bel fıtığı tedavisinde kilo vermesi şarttır. Biz bel fıtığı nedeniyle başvuran hastaya öncelikle diyet uygulamasını öneriyoruz, diyetle birlikte rehabilitasyona da başlıyoruz. (Devam edecek...)

Doğum kontrol hapları kilo yapar mı

Hanımlar genellikle doğum kontrol haplarının kilo aldırdığını söylerler. Bugüne kadar yapılmış bilimsel çalışmalarda bu etkinin yok denecek kadar az olduğu tespit edilmiştir.

Bununla birlikte, hapların içindeki hormonlar meme, kalça ve baldırlardaki dokulara etki ederek sanki kilo alınmış hissini verebilir. Bu, genellikle vücut kitlesi veya yağ değil, sıvı artışına bağlıdır. Haplardaki östrojen hormonu yağ hücrelerine direkt etki ederek onların genişlemelerine neden olur, ancak sayılarını artırmaz. Bazen ilaçlara bağlı açlık hissinde artış da olabilir. Bu nedenle hapların yatarken alınmasını önerebiliriz. Genelde ilk aylarda yarım-bir kilo su tutulmasını normal karşılarız, kullanıma devam edildiğinde bu etki azalır.

DİYET GÜNLÜĞÜ

Sorularınız için: Tel: (0212) 236 73 00

Diyetimin kalorisinin çok yüksek olduğunu düşünüyorum. 32 yaşındayım, boyum 1,65 cm, 62 kiloyum. 1200 kalori çok değil mi?

Çok düşük kalorili diyetler tatsızdır

Diyet yaparken hedefe en kısa zamanda ulaşma arzusu "çok düşük kalorili diyet" uygulama isteğini artırıyor. Uygulamalar bir hafta süre ile çok iyi sonuç verebilirken ilerleyen haftalarda erken takılma kiloları moral bozmaya başlıyor ve bir dahaki denemeye daha düşük kalori ile başlanıyor. Bu süreç yaz yaklaşırken çok sık tekrarlanan ancak metabolizmayı da fena halde etkileyen bir durumdur. Ayrıca düşük kalori, diyetin çeşitliliğini de sınırlayarak motivasyon kaybına neden olacaktır. Vücudunuza yaşattığınız kıtlık dönemleri nedeni ile o da tasarruflu davranıp kilo vermenizi engelleyecektir, unutmayın! Ayrıca yaşlanmanın doğal bir süreci olan metabolizma hızındaki yavaşlamaları 10 yıl erkene çekmeniz yaşlı bir şişman olmanızın en önemli nedeni olacaktır. Bu nedenle bugünün zayıf genç ve orta yaşlıları geleceğin şişman yaşlıları olmasın. Kaloriniz size özeldir. 1200 kalorinin çeşitliliğinin tadına varın, kısa süreli uygulamaların verdiği zararı unutmayın!

Midemde sürekli gaz var (Aç da olsam tok da). Biraz daha bu konu hakkında bilgi rica edebilir miyim? (44 yaşında, 98 kilo, erkek.)

Gaz ve şişkinlik

Öncelikle şunu belirtmem gerekir ki; boyunuzu yazmamışsınız ama eğer 190 cm’den fazla boyunuz yok ise vücut ağırlığınız fazla. Kilo kaybı için bir şeyler yapmanın vakti çoktan gelmiş. Gaz şikayeti birçok kişinin derdi, çeşitli nedenleri olabilir. Kilo fazlalığı olmayan hastalar bile, sabah düz bir karınla uyanıp, akşama doğru karında bir şişkinlik ve gaz olduğundan şikayet edebilirler. Hızlı ve çiğnemeden yemek yeme, hava yutma, düzensiz yeme, gaz yapıcı yiyeceklerden tüketme bu şişkinliği artırıyor olabilir. Karbonhidrat içeren yiyecekler ve içecekler gaz yapma özelliğini sahiptirler. Sütün içindeki şeker, bazı sebzeler (soğan, pırasa, karnabahar, lahana...), muz, yüksek lifli gıdalar, çiğ sebze tüketiminin fazla olması gaz problemini artırabilirler. Kişiye göre değişen nedenler de olabilir. Sizin tolare edemediğiniz bir gıda maddesi de şişkinlik ve gaz problemini ortaya çıkarabilir. Bunun için tavsiyem bir günlük tutmanız ve yediklerinizi yazmanız. Yediklerinizi saat ve miktarları ile yazın ve aralara şişkinlik ve gaz ile ilgili durumunuzu yazarak karşılaştırın.

Yazarın Tüm Yazıları