Paylaş
Eğer değilseniz -en azından daha uzun, daha keyifli ve daha sağlıklı bir ömür söz konusu olduğunda- lütfen bu ayrıcalığınızın farkına varın. Çünkü siz, biz, hepimiz Akdenizliyiz, ayrıcalıklıyız. Akdenizli olmanın fark ve avantajlarının daha çok farkında olmalıyız. Nedeni şu...
SORU ŞU
AKDENİZ’İN SIRRI NE
Tekrar hatırlatayım, Akdenizli olmak, Akdeniz kültürünü içine sindirmek ve bu olağanüstü coğrafyanın havası, suyu, gıdası ile beslenmek sadece ömrü uzatan değil aynı zamanda o ömrü sağlıkla, huzurla, daha az hastalanarak tamamlamakla da eşanlamlıdır ve bu bilgi yüzlerce araştırmayla tekraren bilimsel olarak da doğrulanmıştır. Akdenizli olmanın farkındalığını/ayrıcalığını bize bir kez daha hatırlatan mükemmel bir yazı, daha doğrusu araştırma sonuçlarını yorumlayan önemli bir makale geçtiğimiz günlerde önemli bir dergide The Economist’te yayımlandı. Yazı uzun ama çok önemli bilgilerin mükemmel ve kısa bir özeti. Bizim için -Akdenizliler için- sevindirici fakat özellikle Kuzey Avrupalılar için bir hayli üzücü. Zira ciddi bilimsel verilere dayanan bu yazıdaki rakamlara/istatistiklere/epidemiyolojik verilere bakılırsa Akdenizliler giderek daha da uzun yaşayacaklar (LIFESPAN) ve ömürlerini daha sağlıklı tamamlamak konusunda (HEALTHSPAN) özellikle Kuzey Avrupalıları çok ama çooook gerilerde bırakacaklar. Detaylara gelince...
BANA GÖRE
ÇOK YAŞA AKDENİZ
Akdenizlilerin daha uzun (lifespan), ama aynı zamanda daha sağlıklı (healthspan) bir ömür sürebilmelerinin yani “LONGEVİTY İPİ”ne çok daha sıkı tutunabilmelerinin nedeni yalnızca ve zannedildiğinin aksine AKDENİZ DİYETİ filan değildir. Evet Akdeniz diyeti önemlidir ama Akdeniz avantajlarından sadece biridir. Akdeniz coğrafyasının neredeyse tamamını başka coğrafyalara göre, bir longevity cennetine çeviren ve ne yazık ki çoğu zaman gözden kaçırılan başka önemli özellikler de var. O özelliklerin çoğu “YAŞAM TARZI” ve “ÇEVRE” ile birebir ilişkili. Yani mesele sadece “gırtlak meselesi” ya da “zeytinyağı mucizesi” ve “keçi sütü” gibi detaylarla bağlantılı değil. Akdeniz’i bir longevity cennetine çeviren farklı pek çok ayrıntı var. Üstelik o ayrıntılar aslında hepimizin çok iyi bildiği ama nedense ısrarla ISKALADIĞI, basit mi basit, ucuz mu ucuz, kolay mı kolay ve bir o kadar da sıradan ayrıntılardır. Bana sorarsanız o ayrıntıların ilk 10’unda aslında her coğrafyada olması gereken şu başlıklar vardır...
İYİ HABER
BİR LONGEVİTY CENNETİ: AKDENİZ
İsterseniz gelin longevity kavramını bir kez daha hatırlayalım: Longevity “antiaging”ten farklı olarak sadece uzun bir ömür yaşamayı ve ömrün süresini uzatmayı (lifespan) hedeflemez. Longevity kavramı aynı zamanda o ömrün son nefesine kadar sağlıkla, huzurla, kronik hastalıklardan çok etkilenmeden yaşanabilmesini de (healthspan) hedefler. Akdeniz pek çok özelliği ile lifespan ve healthspan’in yani 50’li yaşlardan sonra “HAYAT ARABASI”nı/”LONGEVİTY”i daha keyifli, daha problemsiz, daha enerjik, daha mutlu ve huzurlu sürdürebilmenin anahtarları olan iki iyi hayat belirleyicisini bir arada tutup yaşatabilen/koşturabilen mucize atların birlikte yer aldığı muazzam bir coğrafyadır. Ve bu nedenle tekrar hatırlatayım: AKDENİZLİ OLMAK BİR ŞANSTIR, BİR AYRICALIKTIR.
KESİP SAKLAYIN
AKDENİZLİLERİN 10 SIRRI
1. DOSTLUKLARI ÇOK KUVVETLİ: Akdenizlilerde başka coğrafyalardan çok daha sıkı, yürekli, samimi, komşuluk, dostluk bağları, arkadaşlık alışkanlıkları ve sosyal gelenekler var. Muazzam bir “sosyal network” kurgulaması adeta Akdenizlilerin iliklerine kadar işlemiş durumda.
2. ÇOK NEŞELİLER: Neşeli olmak, her koşulda şakacı kalabilmek, bardağı her daim dolu görüp eğlenceyi öncelemek Akdenizliler için vazgeçilmez bir ruhsal yapılanma biçimi. Olumlu olmak ve kalmak, dünü dünde bırakıp yarını endişe kaynağı yapmamak; günü, anı, şimdiyi yaşamak Akdenizliler için vazgeçilmez ve sıradan ayrıntılar.
3. TARTIŞMIYORLAR: Bir Akdenizli için tartışmak en son başvurulacak ve en gereksiz sayılabilecek davranışlardandır. Her Akdenizli yaşadığı kültürün etkisiyle hiçbir tartışma masasından mutlu ve huzurlu ayrılamayacağını çok iyi bilir. Akdenizli tartışmaz, susar. Ya da hak verip tartışmayı keser.
4. ERKEN UYANIYORLAR: Akdeniz kültürü güneş yükseldiğinde uyanmayı ayıp sayar. Akdenizli erken yatar erken kalkar. Yatak odasına iş, kaygı, kavga değil huzur depolar. En yumuşak yastıkların rahat bir vicdanla dolu olabileceğini asla unutmaz.
5. AKDENİZLİ OTURMAZ: Biraz da coğrafyanın sunduğu avantajlar ve yaşam tarzının etkisiyle Akdenizli daima hareket halindedir. Gezmeyi, dolaşmayı, merak etmeyi sever. Belki de bu nedenle obezite probleminin yayılmakta en çok zorlandığı coğrafyalardan biri Akdeniz’dir. Akdenizli seyahat eder, Akdenizli keşfeder, Akdenizli bedenini ve ruhunu doğayla birlikte hareket ettirip unutkanlık genlerini susturmayı çok iyi becerir.
6. DUAYI SEVERLER: Akdenizlinin manevi coğrafyası da geniş ve derindir. İnanç dünyası düşünüldüğünden de zengindir. Dua etmek, şükretmek, olanla yetinip olabilecekleri alemleri yaratana havale etmek Akdenizli için vazgeçilmez bir yaklaşım biçimidir.
7. DOĞRU BESLENİRLER: Akdenizlinin yağı, zeytinyağı; meyvesi üzüm, zeytin, kapari; sebzesi semizotu, ıspanak, pancar; baharatı kekik, nane, ravent; gıdası deniz ürünleri ve doğal şartlarda yetişmiş diğer hayvansal besinler ile temiz sudur. Her Akdenizli sadece ruhunu değil, bedenini de iyi beslemeyi hedefler.
8. AKDENİZLİ ÇEVREYE SAYGILIDIR: Akdenizli doğayı sayar ve sever. Tahrip etmez. Doğayla kavga etmez. Ağaçla, kuşla, denizle, balıkla iç içe yaşar. Sadece kendisi için değil doğal yaşam için de üretmeye gayret eder. Doğayı tüketmez çoğaltır.
9. AKDENİZLİ KALP KIRMAZ: Akdeniz kültürü iltifat etmeyi, dostluk göstermeyi, yardımı öncelemeyi, kısacası sosyal bağları güçlendirmeyi ama öncelikle de kalp kırmamayı emreder. Bu nedenle çok daha sıkı ve güvenli ilişkiler kurma fırsatı verir. Her Akdenizli adeta bir “sosyal kelebek” gibidir. “Empati”yi temel sosyal beceri olarak görür, iyi alışkanlıkları “bulaşıcı davranışlar” olarak sürdürür. Konuşmayı değil, dinlemeyi sever, her şeyden önce samimiyeti önceler.
10. AKDENİZ MASALARI KALABALIKTIR: Akdenizliler tek kişilik masaları sevmezler. Yemeleri, içmeleri, düğünleri, cenazeleri her daim birliktedir ve kalabalıktır. Birlikte olmaya ve kalmaya, omuz omuza ve yan yana bir arada durup var olanı paylaşmaya, eksiği tamamlamaya, yardımlaşmaya, sağlıksal ve yaşamsal sorunlar ile birlikte savaşmaya eğilimlidir. Özetle Akdeniz sadece bir coğrafya değil, bir yaşam kültürü ve biçimidir.
NOT: The Economist’te yayımlanan o önemli yazıyı fark edip bana yollayan Hürriyet yazarı sevgili dostum Sedat Ergin’e teşekkürler...
Paylaş