Koruyucu tıp uzun yaşamın güvencesidir

Koruyucu tıp ve yaşam tarzı hastalıkları, günümüz tıbbının başlıca ilgi alanıdır.

Haberin Devamı

Ortalama yaşam süresinde hissedilir bir uzamanın sağlanması sevindiricidir.

Ama bu güzel sonuç, toplumların yaşlanmasını da beraberinde getirmiştir.

Biz daha uzun yaşadıkça toplumlar da yaşlanıyor. Kısacası birlikte yaşlanıyoruz!

Doğal, içten gelen ve önlenemez bir süreç olan yaşlanmayı durdurmak mümkün değil.

Önemli olan sağlıklı ve huzurlu bir yaşlanma süreci ile “genç ve dinç” bir yaşlı olabilmek, yaşlanınca da kendi ayakları üzerinde durabilmek.

Modern tıptaki olağanüstü ilerlemelerin yanında, tarım ve sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçişle ulaşılan refah artışının yaşam niteliğinde artmaya ve süresinde uzamaya ciddi bir katkı sağladığı da unutulmamalı.

Çevrenize şöyle bir bakın; 70’ini çoktan geçmiş, 80’li yaşlarda ama hayatını güle oynaya, sorunsuzca sürdüren keyifli ve mutlu ne kadar çok insan var.

Bunların pek çoğu yaşlı ama asla ihtiyar (!) değil. Kendi işlerini kendileri görüyor, yaşamlarını kendi olanaklarıyla rahatça sürdürüyorlar.

Bu genç ve dinç yaşlıların çoğu yeterince işitiyor, konuşuyor, düşünüyor, hatırlıyor ve üretiyor.

Onlar için hastalık, sadece sağlığın vazgeçilmez bir parçası.

Nasıl yaşlanacağınıza, yaşlanma sürecinde ne gibi sağlık sorunlarıyla karşılaşacağınıza ve bu sağlık sorunlarından nasıl etkileneceğinize karar veren sadece kalıtımsal mirasınız değildir.

Yaşama ilişkin seçimleriniz de nasıl yaşlanacağınızı belirliyor.

Yaşam tarzıyla ilişkili hastalıkların en önemlileri kilo fazlalığı-şişmanlık, kolesterol yüksekliği ve bununla ilişkili sorunlar (koroner kalp hastalığı, felç ve bellek sorunları), şeker hastalığı, hipertansiyon ve bazı doku-organ kanserleridir. Doğru alışkanlıklar geliştirirseniz, genetik mirasınız nasıl olursa olsun bu hastalıklardan korunmanız olasıdır.

DOĞRU SEÇİMLER YAPIN

Uzmanlar fazla kalori tüketmenin, doymuş yağdan ve kolesterolden zengin beslenip ısrarla hareketsiz bir yaşam tarzını sürdürmenin, alkol kullanmanın ve sigara içmenin sizi hastalandırmasa bile sağlığınızı olumsuz yönde etkilediğinden kuşku duymuyorlar.

Yanlış seçimlere siz başkalarını da ekleyebilirsiniz:

Aşırı tuzlu ve yağlı yemek, sık sık hazır ve işlenmiş gıda tüketmek, az ve niteliksiz uyumak, stresli ve gerilimli bir yaşam sürmek, gerektiği kadar dinlenmemek, yoksul bir sosyal çevreye, zayıf aile bağlarına sahip olmak...

AMAÇ İYİ YAŞLANMAKTIR

Son 20 yılda tıbbın yaşam biçimi hastalıkları üzerinde yoğunlaşmasının başlıca nedeni, size daha nitelikli bir yaşlılık süreci sunabilme çabasıdır.

Salgın hastalıkları önleyen aşıları, antibiyotikleri keşfederek, kolesterol ve hipertansiyon ile savaşta inanılmaz mesafeler kat ederek, erken tanıyı sağlayan müthiş
teknolojileri birbiri ardına geliştirerek (bilgisayarlı tomografi, MR, pozitron emilsyon tomografisi -PET-, ultrasonografi, genetik analizler...) müthiş atılımlar yapan bilimsel tıbbın hedefi, size hakkınız olan 120 yıllık yaşam süresini keyifle, huzurla yaşatmaktır.

Sorun “daha uzun yaşama” olmaktan çoktan çıkmış, “nitelikli yaşama” haline gelmiştir.

Tıp bunu başarırsa, uzun yaşayacak ama yaşlanmanın ortaya çıkardığı sağlık sorunlarından çok fazla etkilenmeyeceksiniz.

Hâlâ iyi görerek, iyi duyarak, sağlam kaslar, kemikler ve eklemlerle ayakta kalarak...

Belleğiniz bozulmadan, cinselliğiniz yok olmadan, damarlarınız tıkanmadan, kansere, osteoporoza, artroza yakalanmadan huzurlu bir hayat çizgisi tutturarak...

Haberin Devamı

KESİP SAKLAYIN

Haberin Devamı

Anti-aging çay tarifi

- 30 g kekik
- 20 g adaçayı
- 30 g biberiye
- 20 g mercanköşk
- 20 g melissa (oğul otu)
- 50 g siyah frenk üzümü yaprağı

Tümü karıştırılır. Her sabah bu karışımdan 2 tatlı kaşığı alınıp 200 cc kaynar suya konur, 5 dakika beklenip içilir. Melisanın, mercanköşkün diterpen ve fenolik asit içeriği, siyah frenk üzümü yaprağının proantosiyanidin desteği ve tümünün polifenol zenginliği çayınızın antioksidan gücünü artırır.

BİR BİLGİ

Artroz ile romatizma arasında ne fark var?

Artroz, eklemi oluşturan kemiklerin karşılıklı gelen yüzlerini kaplayan kıkırdağın yıpranmasıyla ortaya çıkan bir sorundur.

İlerleyen yaş, artan kilo veya sık tekrarlanan zorlayıcı hareketler yüzünden ortaya çıkar. Sıklıkla kadınları ilgilendiren bir problemdir. Ailevi eğilim gösterir. Ağrı hareket edildiğinde artar. Bu nedenle sabahları yataktan kalkmak, uzun süre oturduktan sonra doğrulmak zordur.

Gün içinde hareket ettikçe,  “işleyen demirin ışıldaması” gibi eklemlerde rahatlama olur. Gece genellikle sorunsuz geçer.

Romatizma ise eklemlerde yangı=enflamasyon ile seyreden süreğen=kronik bir rahatsızlıktır. Kemiklerde doku kaybı ya da fazlalıkları yüzünden yapısal bozulmalar oluşur, parmaklar yamulur, bilekler şişer.

Genelde bağışıklık sistemini ilgilendiren sorunlardan kaynaklanır.

Ağrı geceleri şiddetlenir. Gündüzler daha rahat geçer. Hareket, rahatlatıcı etkiye sahiptir.

Gerek artroz gerekse romatizma sorunu olan kişilerin, hekimlerinin bilgisi dâhilinde olmak koşuluyla kendilerine uygun gelen aktiviteleri, bedenlerine fazla yüklenmeden, sınırlarını zorlamadan ve mutlaka düzenli olarak yapmalarında yarar görüyorum.

Düz yolda yürümek, sırt üstü yüzmek, selesi ve gidonu uygun şekilde ayarlanmış bisiklete binmek iyi seçimlerdir.

Dr. Evren ALTINEL

Yazarın Tüm Yazıları