Göksel Arsoy’u ilk kez çocukluğumda, sıcak bir ağustos akşamında izlemiştim. "Şafak Bekçileri" sinema sevgimi tutkuya çeviren önemli filmlerden biriydi.
Öyle görünüyor ki, o yılların genç delikanlısı şimdilerin genç yaşlısı olarak sağlıkla, keyifle, huzurla yaşlanıyor. Ne güzel! İyi yaşamak, iyi yaşlanmak ve kendini iyi hissetmek yaş 70’lere gelince daha da önemli hale geliyor.
Göksel Arsoy’un başarı hikayesi sahip olduğu genetik mirası akıllıca yönetmesiyle başlıyor. Hipertansiyon, şeker hastalığı, kolesterol yüksekliği ve de kalp hastalıklarının yoğun görüldüğü bir ailesi var. Ama o bu kötü genetik mirası bir avantaja çevirmiş. Nasıl mı? Genetik mirasının kötü olduğunu erken yaşta fark edenler bu mirasın etkilerini hafifletmek için "yaşam tarzı iyileştirmeleri"ne yoğun ilgi gösterirse bu dezavantajlar tam tersine bir avantaj olur. Yani başlangıçta şeker hastası olmamak, şeker hastalığınızı sorunsuz yönetmek, kalp-damar hastalıklarından korunmak veya meçhul bir kalp krizine teslim olmamak amacıyla çıktığınız sağlık yolculuğundan sağlığı mükemmel biri olarak çıkabilirsiniz.
Konferans ve seminerlerde sık sık "İsmet İnönü şeker hastalığıyla 90 yılı geçen bir hayat sürdü. Süleyman Demirel şeker hastası, maşallah o da 85’lere yaklaşıyor. Bu durumu nasıl açıklarsınız?" sorusuyla karşılaşırım.Bu sorunun birden çok yanıtı var ama en önemlisi İnönü, Bayar ve Demirel’in sağlıklarına gösterdikleri dikkattir. Rahmetli İsmet İnönü’nün tıbbi öneriler konusunda ne kadar dikkatli, uyumlu, diyabet hastalığı konusunda ne çok bilgili olduğunu hocam Prof. Zafer Paykoç’tan çok sık dinledim. Süleyman Demirel’in hastalığı ile ilgili önerilere nasıl bir özen gösterdiğine yıllarca şahitlik ettim. Göksel Arsoy da akıllı değişimlerle kötü genetik mirasını neredeyse bir avantaj haline getirmiş. Göksel Bey’in genetik miras bakımından düşük bir not alacağını siz de tahmin etmelisiniz: 5
HAYVANSAL GIDALARADOYMUŞ YAĞA DİKKAT!
Göksel Aksoy yaşam tarzını oluştururken yola dengeli bir beslenme planıyla çıkmış. Yağda kızartılmış yiyecekleri, hayvansal yağları çoktan unutmuş. Aile mirasında kolesterol yüksekliği ve buna bağlı kalp-damar hastalığı sıklığı yüksekse iki temel noktaya özen göstermeniz gerekiyor.
Birincisi kolesterol bakımından zengin yiyeceklerden uzak durmak. Kolesterol hayvansal kaynaklarda vardır. Et (kırmızı et, balık eti, tavuk eti), et ürünleri (sakatat, sucuk, pastırma, salam, sosis), yumurta,süt ve süt ürünleri en önemli kolesterol kaynaklarıdır.
İkincisi ise doymuş yağlardan kaçınmaktır. Doymuş yağların fazla olduğu yiyecekler yağlı kırmızı etler, tam yağlı süt ürünleri, kümes hayvanlarının derileri, iç kuyruk yağı, tereyağı gibi hayvansal yağlar, margarinler ile bazı bitkisel yağlardır.
Kan kolesterol seviyenizi belirleyen sadece yiyeceklerinizden aldığınız kolesterol ve doymuş yağ miktarı değildir. Karaciğerinizin kolesterol üretme yeteneği daha da önemlidir. Siz sıfır kolesterollü bir beslenme planı uygulasanız, yani sadece sebze-meyve yeseniz bile bedeniniz ihtiyacı olan günlük 1000 mg kadar kolesterolü mutlaka üretir. Eğer besinlerle yeteri kadar kolesterol almazsanız bu üretim ona göre artırılır. Yani kan kolesterolünü ayarlayan "termostat sistemi" hücrenizdeki kolesterol seviyesine göre tıkır tıkır çalışır. Dikkat etmeniz gereken denklemin iki değişkeninin olduğudur: Ya vücudunuz ihtiyacından fazla kolesterol üretiyordur ya da yiyeceklerle çok fazla kolesterol veya doymuş yağı vücudunuza kazandırıyorsunuz. Göksel Arsoy besin seçimlerinden yüksek bir not alıyor: 9
ASPİRİN KULLANIRKENDOKTORUNUZA DANIŞIN
Göksel Bey, Aspirin ve C vitamini kullandığını belirtmiş. Aile mirasında şeker hastalığı, damar sertliği problemleri bulunan ve kolesterol yüksekliğiyle mücadele eden birinin 50’li yaşlar sonrasında aspirin kullanması yararlı olabilir. Bununla birlikte aspirin kullanma kararı verirken kullanılan diğer ilaçların, taşıdığınız farklı sağlık sorunlarının ve kişisel özelliklerinizin de önemli olduğunu unutmamanız gerekiyor. Aspirini kullanıp kullanmama ve dozunu belirlemede doktorunuzdan yardım istemeniz gerekiyor. Göksel Arsoy’a multivitamin-mineral karışımını kullanmasını tavsiye ederim. Besin desteği kullanımı ve sağlık önerilerine uyum bakımından da iyi bir not veriyorum: 8
Göksel Arsoy yaşam tarzı seçimlerinden sınıfı geçiyor. Hem de iyi bir notla. Sigara, alkol kullanmayan ve beden-ruh dengesini önemseyen seçimleri ona iyi bir not kazandırıyor: 8
Stresinin olmaması, en azından stres kavramı ile tanışmış ve onunla mücadele etmeyi öğrenmiş olması büyük bir şans. Uyku bakımından da mükemmel bir durumda. Göksel Bey’e "stres yönetimi" ve "iyi uyku" bakımından iyi notlar veriyorum: 9
MASADAN ZAMANINDA KALKIN
Göksel Arsoy bir başka yüksek notu güçlü sosyal ilişkileri ve huzura odaklı yaşam biçimiyle alıyor. Yakaladığı yüksek huzur düzeyinde önemli bir noktanın altını çizmek istiyorum: "Masadan kalkmayı bilmek!" Eğer masadan zamanında kalkmayı bilemezseniz, biraz "sağa çekilp" arkadan gelenlere yol vermeyi beceremezseniz, edindiğiniz yaşam tarzı deneyimlerini, özlerini yeni gelenlere aktarmak yerine onların önünü tıkamak gibi kötü, tehlikeli ve sert virajlara girerseniz iyi yaşlanmayı asla beklemeyin. Göksel Bey’in beden-ruh dengesi notu: 9 Göksel Arsoy’a huzurlu yaşam yolculuğunda başarılar diliyorum.
CİNSEL GÜÇ DESTEKLERİ VAR MI?
Gazete ve dergiler "Cinsel istek azalması kadınlar ve erkekler arasında hızla yayılıyor!" diye yazdıkça "Bu işin doğal bir çözümü yok mu hocam?" diye e-posta gönderenlerin sayısında patlama oldu. Umumi arzuya uyarak (!) erkekler ve kadınlarda cinsel gücü artıran doğal besinlerin listesini veriyoruz. Umarız faydalı olur!
Erkekler için: Tarçın, kekik, hardal, nane, vanilya gibi baharat grubu besinler. Susam, ceviz, badem, fındık gibi yağlı tohumlar. Kuşkonmaz, yeşil biber, kereviz, roka, şalgam, soğan gibi sebzeler. Pekmez, bal gibi tatlılar. İstiridye, hindi gibi hayvansal besinler. Ve tabi ki keçiboynuzu.
Kadınlar için: Çilek (şampanya ile birlikte tavsiye diliyor!) Tarçın, köri, baharatlı, acı, kırmızı biberli yiyecekler ve mutlaka çikolata. Özellikle de bitter çikolatalar.
NASIL YAŞIYORSUNUZ?
Göksel Arsoy (70)
Sinema Sanatçısı
Doğrusu kendime çok iyi bakarım. Bu yaşıma kadar ciddi denebilecek hiçbir rahatsızlık geçirmedim. Beni doktora sürükleyecek herhangi bir sağlık sorunum yok. Sadece zaman zaman gün içinde uyuklama eğilimim var. Halbuki ailemden de bana tehlikeli bir sağlık mirası kalmıştı: Kalp hastalıkları, yüksek kolesterol, yüksek tansiyon, diyabet... Tabii bu durumu kişisel bir disipline borçluyum. Mesela egzersizi yapmayı hiç ihmal etmiyorum. Yaz-kış her gün açık havada yürüyorum. Haftada bir kere tenis oynuyorum. Fırsat buldukça da yüzüyorum. Ayrıca gün içinde de öyle koltuğuna oturup kalan bir kişi değilim. Sigara ve alkolden hep uzak durdum. Aspirin ve C vitamini dışında bir destek ürün kullanmıyorum.
Beslenme çok önemli: Öğünlerim hep düzenli. Öyle öğün arası, gece atıştırayım, abur cubur peşinde koşayım gibi bir derdim yok. Yemek seçmem. Dengeli bir diyetim var. Ancak, iki-üç şeye dikkat ediyorum. Birincisi kırmızı et yerine tavuk ve balık yiyorum. İkincisi de hayvansal yağı mutfağa sokmayıp zeytinyağını eksik etmiyorum. Bir de kızarmış patates gibi kızartmaları ve hamur işlerini yemekten kaçınıyorum. Yemeklere çok az tuz ekiyorum. Fazla çay ve kahve içmiyorum. Bunlar sağlıklı olmak için her zaman yeterli değil. Bu yüzden stresle mücadeleye çok önem veriyorum. Sık sık erken yatıp uykumu çok iyi alırım. Ayrıca huzurluyum. Sosyal ilişkilerim genelde sağlıklı.