Rahim ağzı kanserine karşı geliştirilen aşı, en çok konuşulan sağlık konularından biri haline geldi.
Gazetelerde, dergi ve televizyonlarda bu aşı ile ilgili haberlere çok sık rastlanıyor. Özellikle "kız büyüten anneler", bu aşıyı çok sık konuşuyor, tartışıyor. "Kızıma bu aşıyı yaptırayım mı?" sorusuna cevap arayan anneler çoğalıyor. Bu soruyu, daha yazının hemen başında "Evet!" diye yanıtlayabiliriz. Konuştuğum kadın hastalıkları ve onkoloji uzmanları da bu aşının yapılmasının doğru bir önlem olacağını görüşündeler...
AŞI NASIL ÜRETİLDİ
Rahim ağzı kanserinin sebebinin bir virüs olduğunun belirlenmesi aşıyı geliştirmenin ilk adımı oldu. Kansere yol açan HPV virüslerinin çok yaygın olmaları ve bulaşıcılığın fazlalığı doktorları uzun süredir düşündürüyordu. HPV virüsü, neredeyse her on kişiden birinde belirleniyor. Her on kadından sekizinin 50 yaşına gelene kadar bu virüs ile enfekte olmasının mümkün olabileceği tahmin ediliyor. Araştırmacılar, sorunun nedeninin bir virüs olmasını sağlık avantajına çevirmeyi başardılar. Tıpkı sarılığa -hepatit- yol açan Hepatit A ve B virüslerine geliştirilen aşılar gibi rahim ağzı kanserine karşı bu aşıyı geliştirdiler. Üstelik bu aşı, yalnız kanserden değil kanser öncesi erken lezyonlardan, örneğin genital siğillerden de koruyabiliyor.
HPV VİRÜSÜ HEM SİĞİL HEM KANSER YAPIYOR
HPV virüsünün yol açtığı en yaygın sorun, cinsel organlar bölgesine yerleşen genital siğiller. Genital siğiller oluşturduğu ağrı dışında psikolojik yönden de can sıkıyor. Her yıl milyonlarca insanda genital siğil ortaya çıkıyor. HPV enfeksiyonu kadınlarda genital siğillerden çok daha tehlikeli bir hastalığa daha yol açıyor: Rahim ağzı kanserleri. Teşhisinde geç kalındığında hayatı sonlandırabilen bu önemli hastalık, tedavi edilse bile doğurganlığı engelleyebilmesi nedeniyle can sıkıyor, üzüyor.
GENÇ KIZLARA BU ŞANS TANINMALI
Rahim ağzı kanserine karşı korunmaya alınması gerekenlerin başında genç kızlar geliyor. Aşıdan beklenen korunmayı en iyi düzeyde sağlayabilmek için aşının mümkün olduğu kadar erken yaşlarda yapılması öneriliyor. Aşı için tavsiye edilen yaş 11-12 yaş ve sonrası. 11-26 yaş aralığında bulunan bütün genç kız ve kadınlar aşılanabiliyor. HPV enfeksiyonu geçirmemiş genç kız ve kadınlarda HPV aşısı neredeyse yüzde 100’e ulaşan bir koruma sağlıyor. Kız çocuk büyüten annelerin ve genç hanımların bu aşı ile ilgili daha çok bilgi edinmelerini öneriyoruz. Bunun için www.rahimagzikanseri.org sitesini ziyaret etmelerinde yarar var.
Aşı nasıl yapılıyor
Aşı 3 doz olarak 6 aylık bir süre içinde koldan kas içine yapılıyor. Avrupa’daki birçok ülkede ve Amerika’da yapılması zorunlu aşılardan biri olarak kabul ediliyor. Aşıyı yaptırmak için bir kadın hastalıkları uzmanı ile görüşmek en doğru seçim. Aşının ciddi bir yan etkisi yok. Koruyuculuk oranı oldukça yüksek.
Diyet ve egzersiz, kısırlığa faydaları
Çocuk sahibi olmaya çalışan ancak yumurtlama problemleri olan kadınlarda yaşam ve beslenme tarzlarında değişiklik yapılmasının tedaviye yardımcı olduğu uzun zamanlardan beri bilinmektedir. İdeal vücut ağırlığı olup, dengeli beslenen ve egzersiz yapan kadınlarda yumurtlama sorunlarına bağlı kısırlık durumlarının yüzde 70 civarında az yaşanması bu görüşü desteklemektedir.
Hormonal dengesizlik ve beraberindeki yumurtlama sorunu, bazen insülin denilen hormona vücutta gelişen direnci de birlikte getirebilir; bunun tedavisinde sık ve azar azar beslenmek, kan şekerini düzenleyen ilaçlar kullanmak yeterli olabilmektedir. Bu nedenle bazen kadın hastalıkları uzmanları yumurtlama tedavisinde şeker düzenleyici ilaçlardan faydalanabilirler.
Kilolar niçin geri geliyor
Verilen kiloları geri almanın 3 temel nedeni var: Çevresel faktörler, gündelik yaşamın etkileri ve biyolojik etkenler. aşam şartlarının getirdiği değişimler bir süre sonra kilonuz üzerindeki kontrolünüzü bozabilir. İş seyahatlerinin artması, iş hayatınızın bozulması, eşinizin, çocuğunuzun hastalanması, ortaya çıkabilecek aile-arkadaş-iş problemleri kilo korumaya ayıracağınız enerjiyi başka yönlere aktarabilir. Biyolojik etkenler de kilo kontrolünü bozabiliyor. Eğer kilo verirken altta yatan biyolojik sorunlar çözümlenmemişse verdiğiniz kiloları yeniden geri almanız kaçınılmazdır. İnsülin direnci probleminiz, hipoglisemi sorununuz, tiroid bezi tembelliğiniz veya böbrek üstü bezi hastalığınızla ilişkili bir kilo sorununu bu hastalıkları tedavi etmedikçe çözmeyi beklememelisiniz. Eğer verdiğiniz kiloları geri almak istemiyorsanız bu problemleri çözmeye başlayın.
B12 vitamini ile depresyon arasında bağlantı var mı
Gerek B12 gerekse diğer B grubu vitaminler beyin fonksiyonları ve mizacın düzenlenmesinde rol oynayan "nörotransmitter" denilen kimyasal maddelerin üretiminde yer alır.
B12 eksikliğinin birinci nedeni yetersiz ve dengesiz beslenmedir. Ancak bu durum aynı zamanda depresyondaki kişilerin en önemli sorunlarında biri olduğu için B12 eksikliğinin depresyonun nedeni mi yoksa sonucu mu olduğu tartışılır. Yaklaşık 3800 kişi üzerinde yapılmış bir klinik çalışmada, yaşlı ve depressif insanlarda B12 eksikliği, depressif olmayanlardan daha sık görülmüştür. Sonuçta, yaşlı ve B12 eksikliği olan kişilerin depresyon riskinin çok daha yüksek olduğu belirtilmiştir.